Çocuk
emeği üzerinden bu acımasız sömürüye; bir düzen verme ve belirli kurallara
bağlama çabaları sürgit devam etmiştir. Bu yönde fabrika yasaları çıkarılmış,
çalışma yaşının ve yaşa göre çalışma zamanlarının düzenlenmesi çabasına
girilmiş; çocuk işçiliğinin yasaklanması mücadeleleri verilmiştir.
Dün
olduğu gibi bugünde başta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNİCEF olmak
üzere birçok kurum ve kuruluş; çocuk emeğinin sınırlandırılması ve yasaklanması
mücadelesi vermektedir. Çocuk işçiliğine karşı mücadelede; geçmişten günümüze
yol kat edilse de, dünyada büyük ölçüde çocuk işçiliği varlığını sürdürüyor. ILO
ve UNICEF in 11 Haziran 2025 te yayınlanan tahminine göre, dünya genelinde 138
milyon çocuk çalışıyor. Çoğu çocuk emeği sermayeyle ilişkileniyor, artı değer
üretme aracına dönüşüyor.
Türkiye’de
TÜİK verilerine göre, 15-17 yaş arası çocukların 869 bini kayıtlı işçi olarak
çalışıyor. MESEM kapsamında ise 503 bin 962 çocuk işçi çalışıyor. Buna kayıt
altına alınmamış, yabancı uyruklu ve mevsimlik çalışan çocuklar da eklendiğinde
3 milyona varan bir çocuk çalışmasından söz ediyoruz. Üç milyona varan çocuk,
sömürü çarkındayken; MÜSİAD başkanı kapitalist, ‘ara eleman’ ihtiyacından söz
ediyor. Bu ihtiyaca yönelik olarak, liselerin zorunlu eğitim kapsamının
daraltılması talebinde bulunuyor.
MÜSİAD
başkanı kapitalist, “Gençlerimiz iş gücüne daha erken katılmalı. Eğitim
zorunluluğu esnetilmeli, öğrenciler pratik becerilerle piyasaya daha hızlı
adapte olmalılar” diyerek, çocuk işçiliğine olan taleplerini dile getirdi. Kapitalist,
yaşları gereği, çalışma koşullarına daha çabuk uyum sağlayabilen işçiler
istiyor. Bunun için 12 yıllık zorunlu eğitim esnetilmesi gereğinden söz diyor. Kapitaliste
göre “Tornacı, teknisyen, kalifiye eleman bulunamıyor. Ara eleman krizi var. Bu
da üretimi doğrudan etkiliyor” Kapitalist burada, sürekli olarak ‘iş çok ama çalışacak
eleman bulamıyoruz’ sakızını çiğniyorken; onca yetişkin, genç işçi arasından bu
ihtiyacı karşılamayı hiç düşünmüyor. Çünkü onun gözü çocuk emeğindedir. Onun
istediği, daha küçük yaşta eğip bükeceği çocuklardır. Değil mi ki “ağaç yaşken
eğilir.”
Sermayenin
ucuz emek gücü ihtiyacını, çocuklardan karşılamak isteyen kapitalist, bu
ihtiyaca yönelik olarak ta eğitim sisteminde değişime gidilmesi gerektiğine
vurgu yapıyor: "Eğitim
içeriği yeniden tasarlanmalı. Yani bir kere 12 yıllık kesintisiz eğitim sistemi
çok yanlış bir uygulama. Ülkeye herhangi bir faydası yok." Diyerek, 12
yıllık zorunlu eğitimin yanlışlığına ve faydasızlığına vurgu yapıyor. Kapitaliste
göre, 12 yıllık zorunlu eğitim sisteminin ülkeye bir faydası yoktur ve
esnetilmeli, içeriği de değiştirilmelidir. Tabi burada, ülkeye bir faydası yok
vurgusu; bir sınıf olarak kapitalistlerin kendi çıkarlarını ülke çıkarı olarak
görmelerinin bir ifadesi olduğunu da not edelim.
Kapitalist, genel olarak işsizliğin, özel olarak ta genç işsizliğin alabildiğine
yoğun yaşandığı bir toplumda; neden çocuk emeğine gözünü dikiyor?
Çocuk emek gücü, her şeyden önce ucuzdur. Ucuz olduğu için de çocuk işçi
çalıştırmak, yetişkin işçi çalıştırmaktan daha düşük maliyetlidir. Düşük
maliyetli üretimse kapitaliste, her zaman daha fazla kâra ulaşma olanağı
sağlar. Bu nedenle kapitalist, çocuk emeğine gözünü diker ve yetişkin işçi yerine
çocuk işçiliğine yönelir. Daha az masraflı, daha az maliyetli… Karl Marx Kapital’in
1. cildinde, çocukların gece vardiyasında çalıştırılmasının yasaklanmasına
karşı çıkan bir fabrika sahibinden; kapitalistlerin çocuk emeği tercihine örnek
teşkil edebilecek bir alıntı vermişti: “18 yaşından küçük çocukların gece
çalıştırmaları önlenmekle büyük güçlükler doğacak, bunların başlıcası, çocuk
yerine erkek çalıştırmakla masrafların artması olacak.” Kapitalist burada, çocuk
işçinin yerine, yetişkin işçi çalıştırmanın getireceği maliyetten kaygı
duyuyor, yetişkin işçi çalıştırmanın çıkaracağı ek masraftan yakınıyor. Fabrika
sahibi devamla “Ama ayrıca, mesleği iyi öğrenmek için çocukların küçük yaşta
işe başlamaları gereklidir.” Diyor. Burada çocuk yaşta çalışmanın, çocuğun da
hayrına olacağına dair bir gönderme de var. Kapitalist, bir yandan çocuk işçi yerine
yetişkin işçi çalıştırmakla; masrafların artacağından söz ederken, diğer yandan
da mesleği iyi öğrenmek için çocuk yaşta işe başlama gereğinden söz ediyor.
Bugün bizim kapitalistimiz de, zorunlu eğitimin esnetilmesi önerisini
verirken; çocuk emeğine yönelim açısından benzer söylemlerde bulunuyor. MÜSİAD
başkanı kapitalist söylemlerinde, bir yandan ‘ara eleman’ sıkıntısından dert
yanarken; diğer yandan da “gençlerimiz (biz çocuk anlıyoruz) iş gücüne daha
erken katılmalı” diyor. Böylece çocukların becerilerini artacağından ve
piyasaya daha kolay adapte olacaklarından söz ediyor. Kuşkusuz nerede ve hangi
dönemde olursa olsun, kapitalistlerin bir sınıf olarak emeğe karşı tutumları
benzerdir. Zira her dönemde, değerlenmek için daha çok kâr; daha çok kâr
olanağı için daha düşük maliyet, daha düşük maliyet için de ucuz emek gücü
sermayenin ihtiyacıdır. Sermayenin ihtiyacı, kapitalistin ihtiyacıdır. Çünkü kapitalist
kişileşmiş sermayedir ve sermaye bu ihtiyacı, sahibi olan kapitalistin diliyle
ifade eder.
Kuşkusuz kapitalistin, çocuk işçiliğine yönelmesinin nedeni sadece;
çocuk emek gücünün ucuz olması değildir. Çocuk emek gücünün ucuzluğunun
yanında, çocukların sömürü koşullarına karşı savunmasızlığı da, kapitalistin
çocuk işçiliğine yönelmesinde etkendir. Zira çocuklar, yetişkinlerden daha
kolay baskı altına alınabilirler. Baskı altında uzun saatler, sessiz sedasız çalıştırılabilirler:
Örgütsüzdürler, savunmasızdırlar. Kapitalistin her türlü aşağılamasına,
alçaltmasına da ses çıkaramazlar. Kolayca artı değer üretme makinelerine
dönüştürülebilirler. Bu yönüyle çocuk işçiliği, emek yoğun işletmelerin
vazgeçilmezidirler.
Eğer toplumdan bir zorlama, karşı duruş ya da yasalarla bir kısıtlama
yoksa ki, kapitalistler, ondan da kaçınmanın yolunu buluyorlar: Çocuk emeğini
acımasızca sömürmekte hiçbir sakınca görmüyorlar. Çocukların bozulan
sağlığının, yakalandıkları meslek hastalığının, eğitimden uzak kalışlarının,
artı değer üretme makinelerine dönüşmelerinin; iş kazalarında yaşamlarının
kaybetmelerinin bir önemi yoktur. Çünkü onlar, çocuklara bakarken de yetişkin
işçide gördükleri emek gücünü görüyorlar. Onlar için önemli olan, rekabetçi
ortamda sermayelerinin daha fazla değerlenmesi için ucuz emek gücüne
ulaşmalarıdır. Ucuz emek gücü ise, çocuklarda bulunmaktadır. Bu nedenle de
kapitalistin gözü, her zaman çocuk emeğindedir.
Bugün MÜSİAD ın gözü de çocuk emeğindedir. Baktıkları yerden görünen şey
de; 12 yıllık zorunlu eğitimin, çocuk emeğine ulaşmada bir engel teşkil
ettiğidir. Bu nedenle başkanları aracılığıyla zorunlu eğitimimin esnetilmesi
talebinde bulunuyor, eğitimde sömürüye dayalı üretim lehine değişim istiyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder