Kapitalist
sistemin başlangıç döneminden itibaren, ailedeki çocuk çalışması yerini çocuk
işçiliğine bırakmış; çocuk emeği, sermayenin değerlenmesinde yaygın olarak
kullanılmıştır. Teknolojinin gelişmesi işi kolay kıldıkça; hünerli ve adale
gücüne ihtiyaç azaldıkça çocuklar, akın akın sömürü alanları olan fabrikalara,
imalathanelere çekilmiştir. Beş yaşına kadar inen çocuk işçiliğiyle, açık
havada, okulda olması gereken çocuklar, dört duvar arasında 16 saate varan fiziksel,
sosyal ve psikolojik yıkıma maruz kalmış; küçük bedenler, acımasızca tahrip
edilmiştir.
Çocuk
emeği üzerinden bu acımasız sömürüye; bir düzen verme ve belirli kurallara
bağlama çabaları sürgit devam etmiştir. Bu yönde fabrika yasaları çıkarılmış,
çalışma yaşının ve yaşa göre çalışma zamanlarının düzenlenmesi çabasına
girilmiş; çocuk işçiliğinin yasaklanması mücadeleleri verilmiştir.