Faiz, para kapitalistine ödenen kârın bir kısmı olduğuna
göre, faizin üst sınırı ancak kârın kendisi olabilir. Tabi böyle olunca da,
üretken kapitalistin kârdan hiçbir şey almaması gerekirdi. Marx, faizin üst
sınırını, istisnai durumlar dışında, toplam kârdan, yönetim ve denetim
ücretleri (daha sonra inceleneceği belirtiliyor) düşüldükten sonra kalan miktar
olarak belirtiyor. İstisnai durumlardan kasıt, bunalım durumlarıdır. Marx’a
göre “faizin alt sınırının belirlenmesi
ise tamamen olanaksızdır.”K-3-315 Faiz, her hangi bir alt düzeye düşebilir. Ne
var ki bu alt düzey sıfırın üzerinde bir düzeydir.
Marx, modern sanayinin hareket ettiği çevrimlerin faiz oranları üzerinde etkisini ortaya koyuyor. Düşük faiz oranına genellikle işlerin iyi gittiği gönenç dönemlerinde ya da fazla kâr dönemlerinde, yüksek faize ise bunalım dönemlerinde rastlanmaktadır. “faiz oranı, ödemelerin karşılanabilmesi için ne pahasına olursa olsun borç para alındığı bunalım sıralarında doruk noktasına ulaşır.”K-3-317 Öyle ki, bunalım hallerinde sermaye olağan çevrimini sürdüremez, doğal olarak ta kapitalistler birbirlerine olan taahhütlerini yerine getiremezler. Bu durumun borç sermayesine olan talebi artıracağı, borç sermayesinin arzını düşüreceği açıktır. Bu durumun sonucu; faiz oranının en yüksek noktasına ulaşmasıdır.