rant etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rant etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ekim 2014 Pazar

Bölüşüm İlişkileri ve Üretim İlişkileri

Marx bu bölümde üretim ve bölüşüm ilişkilerinin tarihsel ve geçici olduğunu ve aynı zamanda birbirlerine bağımlılığını ortaya koyuyor.

Yıllık yeni eklenen emek tarafından, yeni eklenen değer; toplam üründen çekip ayrılabilen ve gelirin üç farklı biçimine giren değer olarak üç kısma ayrılır. Bu biçimler, yeni üretilmiş bu değerin bir kısmının emek gücü sahibine, bir kısmının sermaye sahibine, bir kısmını da toprak mülkiyeti sahibine ait olduğunu, ya da onların payına düştüğünü ifade eder. “Öyleyse bunlar, bölüşüm ilişkileri ya da biçimleridirler.”K-3-769 Demek ki, ücret, kâr ve rant bir bölüşüm ilişkisi biçimidir. 

Bu bölüşüm ilişkileri, yaygın bir görüş açısından, doğal ilişkiler şeklinde, her türlü toplumsal ilişkiler niteliğinden bağımsız olarak, insan üretim yasalarından doğar görünür. Ayrıca, kapitalizm öncesi biçimlerin, farklı bölüşüm biçimleri yadsınamaz lakin gelişmemiş, yetkinleşmemiş, henüz saf haline kavuşmamış ve doğal bölüşüm ilişkilerinin farklı görünüm almış biçimleri olarak yorumlanırlar.

Marx’a göre bu anlayışın tek doğru yanı, herhangi bir toplumsal üretimde,  üretilen emeğin ürünün; üretken biçimde tüketilen kısmı dışında, bireysel olarak tüketilen kısmı ile toplumun ihtiyacını karşılayacak artı bir kısmı olacaktır. Yani bireysel ihtiyacın dışında toplumun diğer ihtiyacı için gerekli emekten fazlası üretilecektir. “Ne var ki” diyor Marx, “biraz gelişmiş ve eleştirici bir zeka, bölüşüm ilişkilerinin tarih içerisinde gelişim niteliğini kabul eder”K-3-770 Oysa, onlar üretim ilişkilerinin değişmeyen niteliğine inatla sarılırlar.

7 Ekim 2014 Salı

Rekabetin Yarattığı Yanılsama

Metaların değeri ya da değerince belirlenen üretim fiyatının; üretim araçlarından yeni ürüne aktarılan kısma, değişen sermayeye tekabül eden ve ücretlerde ifade olunan kısma ve artı değer dediğimiz ödenmeyen artı emeği temsil eden kısma ayrıldığı gösterilmişti. Değerin son kısmı artı değerin de; gelirin biçimleri olarak bağımsızlaşarak; kâr (girişimci kârı, faiz) ve rant olarak ayrıştığını biliyoruz.

Sermayenin, değişmeyen kısmını temsil eden değer, yeni üretilmiş olan üründe korunur, başka bir deyişle, değişmeyen sermaye değeri yeni üretilen ürüne aktarılır. Değişmeyen sermayenin dışında kalan değer ise yeniden yaratılmış değerdir ve iki kısma ayrılır. Bunlardan birisi, gerekli emeği temsil eden ve işçinin ücretine tekabül eden değer, ikincisiyse artı emeği temsil eden ve artı değere tekabül eden değerdir. Şimdi, bu değişmeyen kısım dışında bir metaın değerinin, yani, yeni eklenen emeği temsil etmesi bakımından, sürekli olarak kendisini, gelirin üç biçimin oluşturan üç kısma, ücretlere, kâr ve ranta ayrıştırdığını söylemek doğru olur.”K-3-749 Demek ki, bir ürünün değerini temsil eden ürüne aktarılmış değer ve yeni yaratılmış değere açıklık getirdikten sonra; yeni yaratılmış değerin; gelirin üç biçimi olan ücret, kâr ve ranta ayrıldığını söylemekte sorun yoktur.

3 Ekim 2014 Cuma

Üretim Sürecinin Tahlili Üzerine

Tahlil için üretim fiyatı ile değer arasındaki ayrım bir yana bırakılabilir, zira bu ayrım, toplam toplumsal sermaye ürünü dikkate alındığında ortadan kalkar.

İşçinin toplam işgünü iki kısma ayrılmaktadır. Bunun bir kısmında işçi kendi emek gücünü yenilemek için gerekli olan değeri; yani gerekli emeği, iş gününün diğer kısmında ise; emeğin ücretlerde gerçekleşen kısmının üzerinde, artı değerde ifade olunan fazladan emeği üretir. Fazladan üretilen artı değer ise, kâra (girişimci kârı, faiz) ve ranta bölünür. ”Demek oluyor ki, içerisinde, emekçilerin toplam emeğinin bir gün ya da bir yıl boyunca gerçekleştirildiği, metaların toplam değer kısmı, bu emeğin yarattığı yıllık ürünün toplam değeri, ücretlerin değerine, kâra ve ranta bölünür. Bu toplam emek, gerekli-emek ile, emekçinin, kendisine ödeme yapıldığı ürünün değer kısmını, yani ücretlerini yarattığı emek ile, artı-emeğe, ürünün artı-değeri temsil eden ve karşılığı ödenmeyen artı-emeğe bölünür; bu artı-değer de, daha sonra, kâr ile ranta ayrılır.” K-3-732 Demek ki yıllık yeniden üretilen değerin gerekli olanı ücretler, artı olanı ise kâr (girişimci kârı, faiz) ve rant olarak görünmektedir. Burada değişmeyen sermaye değerin yıllık ürün değerinde yeniden üretilmemiş olduğuna da vurgu yapalım.

23 Eylül 2014 Salı

GELİRLER VE KAYNAKLARI - Üçlü Formül

Marx’a göre, “dış görünüş ile şeylerin özü, eğer doğrudan doğruya çakışsaydı, her türlü bilim gereksiz olurdu.“K-3-718 Dolayısıyla, günlük yaşantıdaki görüngülerden yola çıkarak, iktisadi tahliller yapmak yanlış teorilere götürür. Marx, bu bölümde gelirler ve onların kaynakları görünenine değiniyor.

Sermaye - kâr, toprak - rant ve emekte ücret… “işte” diyor Marx, “toplumsal üretim sürecinin tüm gizemini kapsayan üçlü formül.”K-3-715 Buna göre, sermaye ile kâr, toprakla rant, emekle de ücret elde ediliyor görünmektedir. Yani kâr, rant, ücret olmak üzere üç tür gelir ve bunlara kaynaklık eden, sermaye, toprak, emek olmak üzere üç üretim kaynağı… Ayrıca kâr daha önceden gösterildiği üzere, faiz ve girişim kârına ayrıldığında, kâr sermayeden bağımsız, ücret (yönetim ücreti) göründüğü için, dışarıda tutulur ve elde faiz kalır. Yani kârın yerine faiz ikame edilmiş olur. Şimdi üçlü formül kendisini sermaye - faiz, toprak - toprak rantı, emek - ücretler olarak gösterir.

14 Eylül 2014 Pazar

Kapitalist Toprak Rantının Doğuşu

I. Giriş

Modern iktisat açısından, toprak rantı tahlilindeki güçlük, tarımsal sermayenin artı ürünü ya da artı değerini açıklamaktan kaynaklanmaz. Zira bu sorun, artı değer tahliliyle çözümlenmiştir. “Güçlük, daha çok, artı-değerin, çeşitli sermayeler arasında ortalama kâra eşitlenmesinden sonra çeşitli sermayeler, üretimin bütün alanlarındaki toplumsal sermaye tarafından üretilen toplam artı-değerden nispi büyüklükleriyle orantılı olarak paylarını aldıktan sonra, toprağa yatırılan sermaye tarafından rant biçiminde toprak beyine ödenen artı-değer fazlasının kaynağını, bir başka deyişle, bu eşitlenmeden ve genel olarak dağıtılacak olan tüm artı-değerin görünüşteki zaten tamamlanmış dağılımından sonra gelen kaynağı göstermekten ibarettir.” K-3-687 Yani güçlük, “tarımsal kârın ortalama kârın üzerindeki fazlasını, artı-değeri değil, bu üretim alanına özgü olan artı-değer fazlasını; başka bir deyişle, "net ürünü" değil, bu net ürünün öteki sanayi dallarının net ürününün üzerindeki fazlasını açıklamaktan ibarettir.”K-3-688 Demek ki güçlük modern anlamda rantı açıklamaktadır. 

Kuşkusuz tüm artı emeği zorlama ve el koyma işlemini, sermayenin yapmadığı, emeğin denetimini henüz tamamen eline geçirmediği yerlerde, modern anlamda ranttan, ortalama kârın üzerinde, yani her bireysel sermayenin toplam toplumsal sermaye tarafından üretilen artı değerdeki orantılı payının üzerindeki bir artıdan oluşan ranttan söz edilemez. O halde modern anlamda kapitalist ranttan söz edebilmek için ortalama kârdan söz edebilmek gerekir. Bu da kapitalizmin gelişmiş olmasını gerektirir.

31 Ağustos 2014 Pazar

Mutlak Toprak Rantı

Buraya kadar, tarım ürününün toplumsal üretim fiyatı ile bireysel üretim fiyatı arasındaki farktan doğan farklılık rantı irdelenmişti. Bu bölümde Marx, en kötü toprakta dahi görülen mutlak toprak rantını irdelemektedir.

Bir parantez açarak belirtelim ki, Marx mutlak rant konusunda Ricardo’dan ayrışır. Zira Ricardo, farklılık rantını fizyokratlardan farklı olarak, değerler arasındaki fark olarak ortaya koyup, rantı toplumsal değer ile bireysel değer farkı olarak doğru bir şeklide koymasına karşın, mutlak rantı kabul etmiyordu.

Marx farklılık rantına girebilmek için, bir metanın üretim fiyatı ve o metanın değeri ilişkisine değiniyor. Bir bütün olarak ele alındığında, metaların üretim fiyatları onların toplam değerleri tarafından düzenlenir. Üretim fiyatı hareketinin değerinin hareketiyle belirlenmesine karşın, bir metanın üretim fiyatı değeriyle özdeş değildir. Bir metanın üretim fiyatı değerinin üzerinde ya da altında olabilir. Bu durumda, bir metanın üretim fiyatı üzerinden satılması, değerleri üzerinden satıldığı anlamına gelmez. Bu durum toprak ürünleri için de geçerlidir. 

14 Ağustos 2014 Perşembe

Farklılık Rantının Birinci Biçimi (Farklılık Rantı I)

Marx başlarken, Ricardo’dan rant hakkında, doğru saptama dediği bir alıntı veriyor. Alıntıya göre rant, eşit miktarda iki sermayenin eşit miktarda emek kullanmasına rağmen üründe oluşan farktır. Marx, Ricardo’nun eşit toprak parçasını da eklemesi gerekirdi diye belirtiyor. Ricardo alıntısında söz konusu olan rant, farklılık rantıdır. Zaten Ricardo, farklılık rantından başka bir rantta tanımaz. Demek ki, Ricardo’nun sözünü ettiği, Marx’ın düzelterek doğruladığı rant, aynı büyüklükteki sermaye ve emeğin, aynı büyüklükteki alanlara yatırıldığı halde, verimlilik farkından dolayı, farklı ürün sağlamasından doğmaktadır. Yani bu rant, aynı büyüklükteki topraklara eşit miktarda yatırılmış olan sermayenin eşit olmayan sonucundan doğmaktadır.  Dolayısıyla, bu rant, farklılık rantıdır ve hatta farklılık rantının birinci biçimidir.

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Farklılık Rantı (Diferansiyel Rant) Genel Görüşler

Marx, toprak rantı tahliline, rant getiren ürünlerin, diğer metalar gibi üretim fiyatı üzerinden satıldığı, yani ürünlerin ortalama satış fiyatlarının, üretim fiyatlarına eşit olduğu varsayımıyla başlıyor. Hal böyleyken, toprak rantının gelişmesi, yani kârın bir bölümünün toprak rantına dönüşmesi ve bunun toprak beyine düşmesi nasıl olanaklı hale geliyor?

Marx, toprak rantının bu biçiminin, genel niteliğini ortaya koyabilmek için, bir ülkedeki fabrikaların çoğunun gücünü buharlı makinelerden, az bir kısmının da doğal çağlayandan elde ettiği varsayımından hareket ediyor. 

5 Ağustos 2014 Salı

ARTI KARIN TOPRAK RANTINA DÖNÜŞMESİ - Giriş


Marx, şimdiye kadar kapitalist üretim ilişkisini burjuva proleter, burjuva burjuva arasındaki bir ilişki olarak irdelemiştir. Bu kısımda Marx, kapitalist ilişkiler içerisinde diğer bir sınıf olan toprak sahipleri sınıfını ele almaktadır.

Marx, burada toprak mülkiyetinin, tarihsel, bütün biçimleriyle ilgilenmiyor. Onun toprak mülkiyetine ilgisi, sermaye tarafından üretilmiş artı değerin, toprak sahibine düşen kısmı ölçüsündedir. Marx, tarımda da kapitalist üretim tarzının egemen olduğunu var sayıyor. Çünkü kapitalizm geliştikçe, tarım alanında da, emekçiler topraktan edildikçe, tarım kâr alanı olarak kapitaliste bağımlı kılınmaktadır. Yani, fabrikatör nasıl iplik üretirse ve bunun için sermaye yatırırsa, çiftçi de buğday vb. üretir ve bunun için sermaye yatırır. Dolayısıyla bu ilişki irdelenmelidir. Sermayenin toprağa yatırılmasıyla birlikte, özgün üretim ve değişim ilişkileri ortaya çıkmıştır.