İlk kez, fizyokratlardan Quesnay, ekonomik tablosunda (Tableau
Economique) ulusal üretimin, yıllık mahsulünün, dolaşım aracılığıyla, aynı
ölçekte yeniden üretimi gerçekleştirecek şekilde nasıl dağıtıldığını
göstermektedir. Demek ki Quesnay, yıllık üretimin, farklı kesimler arasında
dağılımını ve toplumsal yeniden üretim sürecini ortaya koymaya çalışmıştır. Marx,
bu tabloyu, yeniden üretim sürecinin basit ortaya koyuluşu olarak görmüş ve
kapitalizmin ilk sistematik anlayışı olarak değerlendirmiştir. Bu konuda şöyle
diyor Marx, “gerçekte fizyokratların sistemi, kapitalist sistemin ilk
sistematik anlayışıdır.”K-2-322
üretken emek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
üretken emek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10 Mart 2014 Pazartesi
Konunun Daha Önceki Serimleri
I.
Fizyokratlar
Labels:
fizyokratlar,
gelir,
Kapital-II,
sermaye,
smith,
somut emek,
soyut emek,
ücret,
üretken emek
7 Şubat 2014 Cuma
Sabit Sermaye ve Döner Sermaye
I.
Biçim Ayrılıkları
Marx, daha önce sermayeyi, değişen sermaye ve değişmeyen
sermaye olarak iki kısma ayırmıştı. Değişen sermaye emek gücünü, değişmeyen
sermaye de üretim araçlarını ifade ediyordu.
Marx, şimdi de, değişmeyen sermayeyi, yani üretim araçları olarak yatırılan sermayeyi, sabit sermaye ve döner sermaye olarak ikiye ayırmaktadır.
Makineler, binalar gibi, bazı üretim araçları, fiziksel
olarak, üretim alanında kaldıkları halde, onların değerleri, parça parça dolaşım
alanına katılırlar. Üretim araçlarının bu kısmı sabit sermayedir. Sabit sermaye,
üretim sürecinde bağımsız olarak bulunurlar ve fiziksel olarak ta orayı terk
edemezler. Üretken süreçteki işlevleri, onları orada tutar ve sabit olarak
kalırlar. Fiziki olarak, orada kalmalarına karşın, değerleri parça parça üretim
sürecinden ayrılarak dolaşım sürecine girerler. Bunların ayırıcı özellikleri,
yeni ürüne değerlerinin parça parça aktarılmasıdır. Değerlerinin ürüne
aktarılan kısmı, ürünle dolaşım alanına girerken, değerinin bir kısmı da fiziksel
varlığıyla beraber üretim alanında kalır. Bu şekilde üretim alanında kalan
değer, üretim aracının eskimesi, değerini aktararak yıpranması ölçüsünde
azalır. Diyelim 10.000 değerinde makine, 10 yıl dayanırsa, her yıl 1.000 lik
bir değeri yeni ürüne aktarılır. Bu makinenin başlangıçta yatırılan değerinin
toplam devri 10 yıldır.
Labels:
döner sermaye,
emek gücü,
fiyat,
Kapital-II,
sabit sermaye,
sigorta,
smith,
ulaştırma sanayi,
üretken emek
1 Şubat 2014 Cumartesi
Dolaşım Maliyeti
Gerçek
Dolaşım Maliyetleri
Demek ki kapitalistin, alış veriş eyleminin gerçekleştiği dolaşım sürecinde harcadığı emek üretken değildir. Dolayısıyla, değer ve artı değer yaratmaz. Bu işi kapitalist, ücretini ödediği üçüncü bir kişiye, tüccara yaptırsa da durum değişmez. Bu iş için istihdam edilen emek üretken emek değildir. Ne değer nede artı değer yaratır.
Hemen belirtelim ki, Marks’ın gerçek dolaşımdan kastı,
sermaye değerin biçiminde, varlık durumunda bir değişiklik yaratılması, yani
satma ve satın alma olayıdır. Maliyetse, satma ve satın alma sürecindeki harcamalardır.
Sermayenin dolaşımını ifade eden, M-P ve P-M devresi, bir
alış verişi ifade eder. Sermaye değer, bu süreçte başkalaşıma girer ve varlık
biçiminde bir değişme olur. Sermaye değerde, bu değişimi gerçekleştirmek, belli
bir zamana mal olur. Bu zaman, kişileşmiş sermaye olan kapitalistin işlev
yaptığı zamanın bir kısmıdır. Yani, onun iş saatinin bir kısmıdır. Bu satış ve
alış zamanı gerekli bir zamandır. Bu iş için harcanan emekte gerekli emektir. Ne
var ki bu alanda harcanan emek, gerekli emek olmasına karşın, üretken bir emek
değildir ve dolayısıyla ne değer ne de artı değer üretir.
Demek ki kapitalistin, alış veriş eyleminin gerçekleştiği dolaşım sürecinde harcadığı emek üretken değildir. Dolayısıyla, değer ve artı değer yaratmaz. Bu işi kapitalist, ücretini ödediği üçüncü bir kişiye, tüccara yaptırsa da durum değişmez. Bu iş için istihdam edilen emek üretken emek değildir. Ne değer nede artı değer yaratır.
Labels:
dolaşım maliyeti,
Kapital-II,
maliyet,
meta ikmal,
para,
smith,
tüccar,
ulaştırma sanayi,
üretken emek
28 Aralık 2013 Cumartesi
Artı Değerin Sermayeye Dönüşmesi
Boyutları
Gittikçe Büyüyen Kapitalist Üretim. Meta Üretimine Özgü Mülkiyet Yasalarının
Kapitalist El Koyma Yasalarına Geçişi
Marx, artı değerin sermayeden nasıl çıktığını
göstermişti. Şimdi de, sermayenin, artı değerden nasıl çıktığını ortaya
koymaktadır. Bir kapitalist, üretilen artı değerin tamamını, kendisi için
tüketmeyip, bir kısmını, sermayesine ek bir sermaye olarak kullanabilir.
Böylece sermayesi, bir öncekine göre genişlemiş, ya da büyümüş olur. Öyleyse,
“artı değerin sermaye olarak kullanılmasına ve tekrar sermayeye
dönüştürülmesine sermaye birikimi denir.”K-1-595 Bu, sermayenin giderek
büyümesi ve genişlemesidir. Diyelim bir kapitalist, 10.000 sterlinlik sermaye
yatırsın ve 2.000 sterlin artı değer elde edilsin. Şimdi kapitalistin, kişisel tüketimini göz
ardı edelim ve 2.000 sterlin artı değerinde ek sermaye olarak yatırıldığını var
sayalım. Bu durumda, yeni yılda yatırılacak sermaye, 12.000 sterlin olacaktır. Yıl
sonunda üretilecek artı değer de 2.400 olacaktır. Bu süreç, böyle devam ederek,
sürekli olarak, sermayede bir büyüme genişleme olacaktır.
Labels:
artı değer,
cimri,
emek gücü,
emek üretkenliği,
gelir,
Kapital-I,
kapitalist,
kişileşmiş kapitalist,
kişileşmiş sermaye,
perhiz teorisi,
sermaye,
sosyalizm,
üretken emek
15 Aralık 2013 Pazar
Mutlak ve Nispi Artı Değer
Marx, bu
bölüme, üretken emek anlayışını belirterek başlıyor. Kitabın yedinci bölümünde,
üretken emek anlayışı, kullanım değeri üretimi açısından tanımlanmıştı. Aynı
sayfada, yedinci dipnotta da, emek sürecini dikkate alan bu yöntemin,
kapitalist üretim sürecine doğrudan doğruya uygulanamayacağı uyarısında
bulunulmuştu. Şimdi Marx, konuyu daha geniş açıdan irdeliyor.
20 Ekim 2013 Pazar
Küçük Meta Üretimi (Köylü ve Zanaatçı Üretimi) ve Üretken Emek
Marx, kendi üretim araçlarıyla çalışan üreticilerin, artı değer üretiyor
olmalarını olası bir durum olarak görüyor. Bu olasılık, kapitalist üretim
biçiminin başat olduğu, ama üretim ilişkilerinin tamamının, kapitalist ilişki
olmadığı durumlarda ortaya çıkar.
Marx’ a göre yeni toplum biçimi eski içerisinde filizlenip yeşerir. Bir
zaman sonra yeni üretim biçimi belirleyici olur. Bu durumda eski henüz
tamamıyla tasfiye olmamıştır. Yeni ilişki yanında ve ona katışarak
devam eder. Kendi üretim aracı sahibi köylü ve zanaatçının yani küçük
üreticilerin durumu da böyledir. Onlar henüz kapitalist üretim biçimine
dönüşmemiştir. Küçük üreticilik, feodal bir ilişki olarak, kapitalist ilişki
içerisinde henüz varlığını sürdürür.
Labels:
köylü,
Marks'ta Üretken Emek,
sermaye,
üretken emek,
zanaatçı
16 Ekim 2013 Çarşamba
Kamuda Üretken Emek Sorunu
Marx'a göre; devlet eliyle yürütülen süreçler için de emek gücü satın
alınır. Ne var ki burada emek gücü sermayeye dönüşmemiştir. Bunun nedeni,
onların emeklerinin yararsız olması değildir. Emeklerinin, maddi metada
somutlaşıp somutlaşmamaları da değildir. Bu emek güçlerini satın alan devlet
kurumları, kapitalist işletmeler olarak örgütlenmemişlerdir. Dolayısıyla bu
kurumlarda çalışan bireylerin emek güçleri sermaye ile ilişkilenmemiştir. Bu
ilişkide emek güçleri satılmış olmasına karşın, sermaye olarak sermayeye
satılmış değillerdir. Onların ücretleri, devlet gelirlerinden (vergi gbi)
oluşur ve dolayısıyla ücretleri sermaye değil, gelirden ödenir. Dolayısıyla,
burada çalışanların emek güçleri, üretken emek sayılmazlar.
Labels:
devlet,
kamu,
Marks'ta Üretken Emek,
sermaye,
üretken emek
9 Eylül 2013 Pazartesi
Hizmet Alanı ve Üretken Emek
Satışa çıkarılan emek gücünün kendisi de diğerleri gibi bir metadır. Ne var
ki bu emek gücü metasının özel bir durumu vardır. Bu özel durumuyla hem değer,
hem de artı değer üretir. Yani değeri büyütmek genişletmek gibi bir özelliğe
sahiptir. Emek gücü metası satın alındığında diğer üretim araçlarıyla
ilişkilenip yeni meta üretir. Kapitalist, emek gücü metasıyla ürettiği metasını
satarak, emek gücüne yatırdığı değeri elde ettiği gibi fazladan bir değer de
elde eder. Dolayısıyla kişileşmiş sermaye olan kapitalist, metanın satışıyla
elde edilecek bu toplumsalı temsil eden değerin peşindedir. Üretilen metada
bulunan yararlılık, kullanım değeri onun için önemli değildir. Bir tekstil
üretiminin kaç kişiyi giydirmiş, soğuktan korumuş olmasının bir önemi yoktur.
Kapitalist kullanım değeriyle, yalnızca satışı sağlaması ölçüsünde ilgilenir.
Üretilen meta toplum için yararlı ve gerekli olacak ki, kapitalist onu paraya
çevirebilsin ve sermayesini koruyup genişletebilsin. Demek ki emek
gücü Meta üretmesiyle esasen, kapitalistin ilgilendiği toplumsal olan değeri
üretiyor olmasıdır. Buradan şu sonuç çıkar ki; emek gücünün kapitalistin
istediği değer üretmiş olması yeterlidir.
Labels:
emek gücü,
hizmet üretimi,
Marks'ta Üretken Emek,
meta,
üretken emek
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)