Marx, para sermayenin kıtlığının, yani borç verilebilir
sermayenin kıtlığının, gerçek sermayenin kıtlığını ne ölçüde ifade ettiği
sorununu ortaya atıyor. Yani para sermayenin, bol ya da kıt olması, gerçek
sermayenin (meta sermaye ve üretken sermaye) bol ya da kıt olmasını ne ölçüde
yansıtmaktadır. Marx, burada ilgilenilenin devlet tahvili, hisse senedi vb
değil, bankerlerin bir aracı konumuyla, sanayici ve tüccarlara verdikleri borç
paralarla ilgilenildiğini belirtiyor. Zira devlet tahvili, hisse senedi gibi
şeyler de borç verilebilir sermayenin yatırım alanıdır.
Marx ilkin, yeniden üretim sürecinde iş gören ticari
kredi tahliliyle işe başlıyor. Zira “bu,
kredi sisteminin temelini teşkil eder.”K-3-425 Bu, ertelemeli ödeme belgesiyle
temsil edilir. Herkes birbirine kredi verip birbirinden kredi alır. Bu
poliçeler, tüccarların kendi aralarında ciro edilerek dolaştığı sürece, bir
alacağın transferidir. Borçların ödenmesi bile araya para girmeden yapılabilir.