Sermayenin üç devresi birbirine bağımlı ayrılmaz bir
bütün oluştururlar. Dolayısıyla, “toplam süreç, kendisini, üretim ve dolaşım
süreçlerinin bir birliği biçiminde ortaya koyar. Üretim süreci, dolaşım
sürecinin, dolaşım süreci üretim sürecinin aracısı olur.” K-2-95 Her bireysel sermaye,
üretim ve dolaşım aşamasından geçmek zorundadır. Öyle ki, bir bireysel sanayi
sermayesi, üç evrede de aynı anda bulunabilir ve bunlar yan yana
gerçekleşirler. Sermaye değerin, bir kısmı para sermayeye dönüşürken, bir kısmı
üretim sürecindedir veya üretim sürecinden ayrılırlar. Süreç böylece, birlikte,
bütünlüklü bir süreklilik arz eder. “Demek oluyor ki, tüm devre, aslında bu üç
biçimin bir birliğidir.”K-2-96 Bu birliğin gözden kaçırılması, herhangi bir
aşamanın öne çıkarılması hatalı bir tutum olacaktır. Sermaye değerin
anlaşılmamasını getirecektir.
Devamla Marx, süreçte olabilecek kesintiye
değinmektedir. Tüm süreç, üç devrenin birliğidir. Her devre, ancak, bu birlik
içerisinde kendini ifade edebilen farklı biçimlerdir. Bu devrelerin, her biri,
sürecin sürekliliği için bir koşuldur ve her süreç diğerine bağımlıdır. Diyelim
M'–P'
evresinde, metaların bir kısmı satılmamıştır. Buna rağmen, ardından yeni gelen M'
ler olacaktır. Süreç böyle devam ederse de, bütünüyle duraklayacaktır. Zira pazar satılamayan metalarla dolacaktır. Bu gibi tek bir aşamadaki durgunluk,
bireysel sermayenin tüm aşamalarında bir durgunluğa, yani krize yol açacaktır.
P– M< (E-ÜA),
egemen kapitalist üretim çağında, üretim araçlarını oluşturan metaların büyük
bir kısmı, başkasına ait meta sermaye (M') olarak iş yaparlar. Bu durum başkası
için M'–P' ne
dönüşmesidir. Yani kapitalizmde, dolaşım alanında gerçekleşen alım satımlar,
kapitalistlerle kapitalistler arasında, ya da, kapitalistlerle işçiler arasında
gerçekleşir. Bu yüzden üretim araçlarını satan bir kapitalist, kendi meta sermayesini
gerçekleştiriyordur. Ne var ki bu her zaman böyle olmayabilir. Üretim araçları
olarak işlem gören metalar, köylü üretiminin, devlet girişiminin ya da vahşinin
üretimi olabilir. Her ne olura olsun, bunlar piyasada meta olarak iş yaparlar. Bunlar,
hem sanayi sermayesi devresine, hem de, buna katılan artı değerin dolaşımına
girerler. P-ÜA hareketi tamamlandığında, metalar artık meta olmaktan çıkarak,
üretken sermayenin varlık biçimi halini alırlar.
Demek ki, pazara getirilen her ürün, kapitalist üreticilerin ürünü olmayabilir. “Ne var ki, bütün üretimi alabildiğine meta üretimine dönüştürmek, kapitalist üretim tarzının eğilimidir. Bunu gerçekleştirecek ana güç, tamda, bütün üretimin, kapitalist dolaşım sürecine katılmasıdır.” K-2-104 Yani kapitalizm diğer üretim tarzlarını yok etme eğilimindedir. Bunun için de, üreticileri ücretli işçilere dönüştürerek, onları sermaye egemenliği altına alma eğilimindedir.
Marx, sermayenin, kesintisiz bir hareket olarak ortaya
çıktığını ve ancak öyle anlaşılabileceği düşüncesindedir. ”Kendisini genişleten
bir değer olarak sermaye, yalnızca sınıf ilişiklerini değil, emeğin
ücretli-emek biçimde var olmasına dayanan belirli nitelikte bir toplumu da
kapsar. O, bir hareket, çeşitli aşamalardan geçen devre belirleyen bir süreçtir
ve bu aşamaların kendisi de, devre belirleyen sürecin üç farklı biçimini
içerir. İşte bu yüzden o, duran bir şey olarak değil, ancak bir hareket olarak
anlaşılabilir.”K-2-99 Sermaye sürekli olarak biçim değiştirerek var olabilir ve
biçim değiştirerek, kendi kendini değerlendirebilir. Dolayısıyla sermayeyi bir
hareket olarak ta kavramak gerekir. Ancak hareket olarak kavranıldığında,
sermaye değerin; para sermaye, üretken sermaye ve meta sermaye biçimlerine
bürünüşü kavranılabilir. Öyleyse sermaye değer, bu biçimlere bürünmeden, kendi
taşıyıcısını sürekli olarak değiştirmeden, kendisine artı bir değer katamaz,
kendisini değerlendiremez. Kapitalist üretimden de söz edilemez çünkü, "kapitalist üretim ancak, sermaye değerle artı değer yaratıldığı sürece vardır. ve devam eder.."K-2-100
Kapitalist üretim, genel üretim biçimi olarak bir meta üretimidir. Kapitalist üretimin gelişmesi ölçüsünde bu niteliğe bürünmesi, emek gücünün meta halini almasından ve işçinin emek gücünü değerinde satmasından ileri gelir. "Emeğin, ücretli emek haline gelmesi ölçüsünde, üretici de sanayi kapitalisti haline gelir."K-2-109 Kapitalist üretim, doğrudan tarımsal üretim yapanların, ücretli emekçi haline gelmesine kadar; tam boyutlarına ulaşamaz.
Toparlayalım.
Sermayenin üç devresi birbirine bağımlı birlik
halindedir. Bu üç aşamadan herhangi birinde yaşanılacak bir sorun, tıkanma
diğerlerini de etkileyecektir. Böylece sermaye değerin hareketi engellenmiş
olacaktır.
Sermaye değer bir hareket olarak algılanabilir. Zira
sermaye değer, sürekli olarak biçimden biçime girerek var olabilir ve kendini
genişletebilir. Para biçimden üretken biçime, üretken biçimden meta biçime
sürekli bir bürünme vardır.
Sermayenin bu üretim süreci, emek gücü metasını satan
ücretli işçi ve üretim aracı sahibi kapitalistin varlığını zorunlu kılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder