Sanayi sermayesinin devri, hem üretim sürecini hem de
dolaşım sürecini kapsar. Yani sanayi sermayesinin devri, üretim ve dolaşım
sürecinin birliğidir. Tüccar sermayesinin devri ise, bağımsızlaşmış bir hareket
olarak, satın alma ve satış hareketidir. Dolayısıyla “P-M, M-P, ticari açıdan, tüccar
sermayesinin devridir.”K-3-266 Yani, paradan metaya, metadan da tekrar paraya
hareketidir. Örneğin 100’e alınan bir meta 110’a satıldığında tüccar
sermayesinin devresi tamamlanmıştır. Tüccar sermayesinin, bir yıldaki devir
sayısı ya da devir hızı, bu alış ve satış hareketinin, başka bir deyişle P-M-P'
hareketinin kaç kez yinelendiğine bağlıdır.
kâr kitlesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kâr kitlesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23 Mayıs 2014 Cuma
Tüccar Sermayesinin Devri Fiyatlar
Labels:
bunalım,
Kapital-III,
kâr kitlesi,
kâr oranı,
kriz,
ortalama kar,
sanayi sermayesi,
tüccar kârı,
tüccar sermayesi
30 Nisan 2014 Çarşamba
KAR ORANININ DÜŞMESİ EĞİLİMİ YASASI - Yasanın Niteliği
Marx kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, emek
üretkenliğinin artması sunucu, kâr oranlarının düşme eğiliminde olduğunu
düşünmektedir. Daha sonraki bölümde, ele alınacak olan, zıt yönlü etkilerin
olmasına karşın, kâr oranı kapitalist gelişmeyle birlikte düşme eğilimindedir.
Bu eğilimi şöyle gösteriyor Marx;
Ücretle işgününün veri kabul edildiği durumda, 100 lük
bir değişen sermaye, belirli sayıda çalışan işçiyi temsil etsin ve 100 sterlin
100 işçinin haftalık ücreti olsun. Artı değer 0ranı, a/d = %100 olsun.
Böyle bir durumda, yeni üretilen değer 200 sterlin olacaktır. Bunun 100
sterlini gerekli emek, 100 sterlini de artı emek olacaktır. Yani işçiler, kendi
ücretlerinin yeniden üretimi için çalıştıkları kadar, kapitalistin artı değeri
için de çalışacaklardır. Şimdi artı değer oranı değişmediğine göre, değişen
sermaye de aynı kalacaktır. Bu durumda, değişmeyen sermayenin büyüklüğüne,
dolayısıyla da toplam sermayenin büyüklüğüne bağlı olarak, farklı kâr oranları
olacaktır. Şöyle ki;
Tabloda aynı sayıda işçinin, giderek daha fazla
değişmeyen sermayeyi harekete geçirdiği görülüyor. Bu durum, sermayenin teknik
bileşiminin arttığı biçiminde de ifade edilebilir. Teknik bileşimin artıyor
oluşu değer bileşiminin de artmasını sağlayacaktır. Böylece teknik bileşime
bağlı bir değer artışı sermayenin organik bileşiminin yükselmesidir. Bu durumda doğal olarak, kâr oranı
azalacaktır. Çünkü aynı sayıda işçi, daha fazla makine kullanarak, daha fazla
hammadde kullanır duruma gelecektir. Dolayısıyla oransal olarak emilen emek
gücü azalacaktır.
s = 50
|
ve d = 100 ise
|
k' = 100/150
|
= %662/3
|
s = 100
|
ve d = 100 ise
|
k' = 100/200
|
= %50
|
s = 200
|
ve d = 100 ise
|
k'= 100/300
|
= %331/3
|
s = 300
|
ve d = 100 ise
|
k' = 100/400
|
= %25
|
s = 400
|
ve d = 100 ise
|
k' = 100/500
|
= %20 olur.
|
Labels:
canlı emek,
ek kâr,
emek üretkenliği,
işsizlik,
Kapital-III,
kapitalizm,
kâr kitlesi,
kâr oranı,
nispi artı nüfus,
organik bileşim,
teknik bileşim,
ücret
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)