Kapitalist toplumda üretme
süreci, sermayenin üretimi ve yeniden üretimi sürecidir. Yeniden üretim
sürecinin temeli, emeğin, ürünlerinden; emek gücünün ise emeğin nesnel
koşullarından ayrılmış olmasıdır. Başka bir deyişle, bir yanda üretim araçlarına
ve geçim nesnelerine sahip olan kapitalistlerin; diğer yanda ise, sadece, emek
gücüne sahip olan işçilerin var olmasıdır. Bu temel üzerinde, emeğin sömürüsü
üzerinden sermayenin üretimi gerçekleşir. Bu durum, sürekli olarak yinelenen
biçimde olur. Yani kapitalist üretme biçimi, bu sömürü ilişkisini, sürekli
olarak yeniden üretir. İşçinin emeği, üretme sürecinde sürekli olarak,
kendisine ait olmayan ürünlerde nesneleşir. Sermaye biçiminde, kapitalistin
zenginliği olarak ortaya çıkar.
emek gücü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
emek gücü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
4 Ekim 2019 Cuma
8 Eylül 2019 Pazar
Kapitalist Toplumda Kadın Emeği
Kapitalist
toplumda kadın, iki biçimde emek harcar. İlkinde aile içerisinde ev
işiyle, ailenin yeniden üretimi için emek harcarken; ikincisinde,
sermayenin yeniden üretimi için emek
harcar. Kadının, aile içerisinde harcadığı emek, ücretli emek değildir.
Zira
aile içerisinde harcanılan emek değer üretmez. Yalnızca, ailenin
ihtiyacına
yönelik kullanım değeri üretir. Sermayenin yeniden üretimi sürecinde
ise; hem
değer, hem de artı değer üretir. Kadının emeği burada ücretli emektir.
Emek
gücünü, bir ücret karşılığında kapitaliste satarak üretim sürecine
girer.
Üretim sürecinde, kadının emek gücü tüketilirken değer ve artı değer
üretilir.
Labels:
aile,
emek,
emek gücü,
kadın,
kadın emeği,
Kapitalist Toplumda Kadın Emeği,
kapitalizm,
makine,
meta,
sömürü
20 Ağustos 2019 Salı
Kapitalist Sistemde İşçinin Özgürlüğü, Nereye kadar?
Kapitalizm öncesi, efendilik - kölelik ilişkisinin olduğu toplum biçimlerinde; köleler, serfler üretme
sürecinin dışından gelen baskıyla karşı karşıyaydılar. Bu ilişkileri belirleyen
şey, üreticinin köleliği ve bağımlılığı, üretilmiş olanın, dolaysız üreticiden
çekilip alınmasıydı. Kapitalist toplum biçimine gelindiğinde, üreticiler, kölelik ve serflik ilişkilerinden kurtulmuş, üretim araçlarından ve bağımlılık
ilişkilerinden özgürleşerek, emek gücü sahibi işçi olarak; emek pazarına
atılmışlardır.
Labels:
angarya,
emek gücü,
emek pazarı,
işçi,
Kapitalist Sistemde İşçinin Özgürlüğü Nereye kadar?,
köle,
özgürlük,
serf,
ücretli köleleik
30 Ekim 2017 Pazartesi
Emek Yağması
İnsana
özgü olan emek süreci, insanın toplumu ve kendisini yeniden ürettiği bir
süreçtir. Emek harcamak, yaratmak özünde insana haz veren, doyuma
ulaştıran bir
faaliyettir. Zira bu yolla insan, kendi becerisini, yetisini üründe
somutlarken;
kişiliğini ortaya çıkarır. Ne var ki sınıflı toplumlarla birlikte emek
süreci, sömürünün
konusu haline dönüşmüştür. Böylece insana haz veren emek süreci acı
veren
bir süreç haline gelmiştir. Kapitalist toplum acıyı daha da büyütüp,
derinleştirmiştir. Emek gücünü metalaştırarak ve bireyi kendi emeğine
yabancılaştırarak emek sürecini zulüm süreci haline getirmiştir. İnsanın
toplumu ve kendisini yeniden ürettiği emek sermayenin egemenliği
altında sömürülmektedir. Emeğin sömürüsü
üzerinden büyüyen sermaye, rekabetçi ortamda daha fazla kara ulaşabilmek
için kuralsızlaşmakta
bir sakınca görmemektedir. Emek üzerinde egemenliğini daha da artırarak;
emek
gücünü bol keseden harcayıp, emek yağmasına neden olmaktadır.
26 Ekim 2017 Perşembe
Kapitalist Toplumda Sömürü ve Sömürünün Gizemi
Bir sömürü sistemi olan kapitalist toplumda sömürü ilişkisi,
emek ile sermaye arasındadır. Başka bir ifadeyle, işçiyle kapitalist
arasındadır. Sömürünün temelinde artı değer üretimi vardır. Kapitalist bu ilişkide,
üretim aracı sahibi olarak; artı emeğe, artı değer biçiminde el koyar. Kapitalistin,
artı değere el koyabilmesi için; özel bir metaya ihtiyacı vardır. Bu özel meta,
işçinin mülkiyetinde ve tasarrufunda olan emek gücü metasıdır. Emek gücü
metasını, özel kılan şey; üretimde tüketildikçe değer üretilmesidir.
Labels:
angarya,
artı değer,
emek,
emek gücü,
Kapitalist Toplumda Sömürü ve Sömürünün Gizemi,
sömürü,
ücret
22 Ekim 2017 Pazar
Sınıf Kavgasında Yansımasını Bulan; Ücret Kâr Karşıtlığı
Ücretlilik sistemi olan kapitalist toplumda, işçinin
ücretiyle kapitalistin kârı birbiriyle karşıtlık içerisindedir. Yalnızca
karşıtlık içerisinde değil, aynı zamanda birbirine sıkı sıkıya bağımlıdır da…
Ücret olmadan kâr, kâr olmadan kapitalist, kapitalist olmadan işçi, işçi olmadan
da ücret olmaz. Üretim sürecinde görülen ücret ile kâr karşıtlığı, sınıfsal
mücadele alanında, kapitalistlerle işçi sınıfı arasındaki uzlaşmaz karşıtlıkta
ifadesini bulur. Sınıfsal alanda; kapitalist sınıf ile işçi sınıfı arasındaki
gerilimin ana kaynağı, ücretle kâr arasındaki gerilimdir. Ücretlerin yeniden
düzenlenme dönemleri olan, TİS görüşmeleri sırasında bu gerilim görünür olur. Kapitalist
sınıfın çıkarıyla, işçi sınıfının çıkarı arasındaki karşıtlık bu süreçte açığa çıkar. Sınıflar,
karşılıklı güç gösterisinde bulunarak, TİS sürecini kendi lehlerine çevirmeye çalışır.
Labels:
artı değer,
emek gücü,
fiyat,
işçi,
kapitalist,
kâr,
sınıf,
Sınıf Kavgasında Yansımasını Bulan; Ücret Kâr Karşıtlığı,
ücret
14 Ekim 2017 Cumartesi
Kapitalist Toplumda Ücretin Özü
İşçi her hangi bir işletmede, belirli aralıklarla (gün, hafta, ay) çalışarak, belirli miktarda para alır. Aldığı para, işçinin belirli bir işin yapılması ya da belirli saat çalışmasının karşılığı olarak görünür. Varsayalım işgünü 8 saattir ve işçinin 8 saatlik çalışmasının karşılığı 100 liradır. Bu durumda işçi, 8 saat çalışacak ve çalışmasının sonunda 100 lira alacaktır. İşçinin 8 saatlik çalışmasının sonunda aldığı 100 lira onun ücretidir. Bu ilişkide ücret, işçinin 8 saatlik çalışmasının, yani 8 saatlik emeğin karşılığı olarak görünür. İşçinin emeği, sanki bir metaymış gibi; sanki ücret, emeğe yapılan bir ödemeymiş gibidir. Bu kadar da değil, işçi, 8 saatlik çalışmasının karşılığını, yani sekiz saatlik emeğinin karşılığını almış gibidir. Artı emeğin bir biçimi olan artı değer, yani işçinin ödenmeyen emeği görünmez. Bütün emek karşılığı ödenmiş gibi görünür. Karşılığı ödenen ve ödenmeyen emek ayrımı yok olduğu gibi, karşılığı ödenmeyen emekte, karşılığı ödenmiş olarak görünür. Böylece hem işçi hem kapitalist, emeğin karşılığının ödendiği kanısına varır. Bu yanlış bir algıdır. Yanlış algı bu kadarla da bitmez. İşçi örgütlenmelerine de sirayet ettiği gibi; ücretlilik sistemi kaldırılmadan, emeğin karşılığının alınabileceği kanısını da uyandırır. Emeğin karşılığının ödendiği kanısını yaratan görünüm, ücretlilik biçiminin kendisinden kaynaklanır. Ücretlilik biçimi, emeğin ödenen ve ödenmeyen ayrımını gözden saklayarak sömürü ilişkisini gizler.
7 Ekim 2017 Cumartesi
Emek Gücü Metasının Değeri
Konuya
girerken, metadan söz etmek yararlı olacaktır. Meta, herhangi bir
yararlılığı olan ve değişim amacıyla üretilen emek
ürünüdür. Kendisinde taşıdığı özellikleriyle, insan ihtiyacını gideren
yararlı
bir nesnedir. Bu yönüyle meta, kullanım değeri özelliğine sahiptir. Yani
meta, herhangi bir ihtiyacı karşılayan yararlı bir nesne olarak,
kullanım değerine sahiptir. Diğer
yandan metalar, birbirleriyle belirli oranlarda değiştirilebilirler. Bu
yönüyle
de meta, değişim değeri özelliğine sahiptir. Yani meta, değişim değerine
sahiptir. Metaların birbirleriyle değiştirilebilir olmalarını sağlayan şey,
hepsinin de emek ürünü olmalarıdır. Her biri, belirli miktarda emek içerirler
ve bu emek, onları birbirleriyle değiştirilebilir kılar. Üreticiler, değiştirilecek
metaları birbiriyle eşitlediklerinde, aslında metalarda maddeleşmiş olan emeği
eşitlemiş olurlar. Metalarda maddeleşen emek miktarı, onların diğerleriyle
değiştirilebileceği oranı gösteren değerini oluşturur. Dolayısıyla her meta, emek ürünü olarak belirli miktarda değere sahiptir.
Labels:
değer,
emek gücü,
Emek Gücü Metasının Değeri,
emek pazarı,
fiyat,
işçi
15 Eylül 2017 Cuma
Sınıflı Toplumlarda Sömürü Biçimleri
İnsan da diğer canlı varlıklar
gibi yaşamını sürdürebilmek için çeşitli nesnelere ihtiyaç duyar. Ama ihtiyaçlarını
giderecek olan nesneleri, her zaman doğada hazır bulamaz. İhtiyaçlarını,
doğadaki nesnelere etkide bulunarak üretir. Üretim, insanın doğayla olan
etkileşimini, yani ilişkisini ifade eder. İnsan doğayla ilişkisini, emeği
aracılığıyla kurar. Emek, tüm canlılık içerisinde sadece insana özgüdür. İnsan
emekle, doğa nesnelerini kendi ihtiyaçları doğrultusunda üretir ve yeniden
üretir. Üretirken, emek gücü harcar. Üretimi, diğer insanlardan tecrit olmuş
bir şekilde değil, onlarla birlikte yapar. Topluluk halinde, birlikte…
Labels:
angarya,
artı değer,
emek,
emek gücü,
Sınıflı Toplumlarda Sömürü Biçimleri,
sömürü
3 Temmuz 2014 Perşembe
Banka Sermayesini oluşturan Kısımlar
Marx, para sermaye ile faiz getiren sermayenin
karıştırıldığını belirtiyor ve ilerde, para sermayenin, meta ve üretken
sermayeden farklı olarak, geçici bir sermaye biçimi olduğunun ortaya
konulacağına vurgu yapıyor ve banka sermayesine değiniyor.
Banka sermayesi nakit para, altın, banknotlar ve değerli
senetlerden oluşur. Değerli senetler iki alt bölüme ayrılabilir Bunlardan
birincisi, bir süre geçerliliği olan ve zaman zaman vadesi dolan ve ıskonto edilmeleri,
bankerlerin işi olan, ticari senet ya da poliçeler. İkincisi ise, devlet
tahvilleri kamu tahviller, hisse senetler, hazine bonoları gibi faiz getiren
senetlerdir. Bu kısımlardan oluşan sermaye, bankerin yatırdığı sermaye ve
mevduata ayrılabilir. Bankaların çıkardığı banknotlar da banka sermayesi
arasına alınabilir. Lakin Marx, burada banknot ve mevduatı konu dışı tutuyor.
Zira bankerin işini kendi sermayesi ya da mevduatla yürütmüş olması bu
bölünmeyi etkilemez.
Marx buradan hayali sermaye tanımına geçiyor.
Labels:
banka,
banka sermayesi,
banker,
emek gücü,
faiz,
hayali sermaye,
Kapital-III,
sermaye
28 Nisan 2014 Pazartesi
Tamamlayıcı Açıklamalar
I. Üretim
Fiyatında Bir Değişikliği Gerektiren Nedenler
Bir metanın üretim fiyatı ancak, iki nedenden dolayı
değişebilir. Bunlardan birincisi, genel kâr oranında bir değişikliktir. Buda
ortalama artı değer oranında bir değişiklikten ya da toplam artı değerin toplam
sermayeye olan oranında bir değişiklikten ileri gelir. Artı değer oranında bir
değişiklik ise, emek gücü değerinde bir düşme ve yükselmeden meydana gelebilir.
Bunun olabilmesi için de, işçi tarafından tüketilen nesnelerin değerinde bir
değişikli olması gerekir. Artı değer toplamının, toplam toplumsal sermayeye
oranında değişme durumunda, sermayenin organik bileşiminde bir değişmeden söz
edilebilir. Aynı miktar emeğin, daha fazla değişmeyen sermayeyi harekete geçirmesinden
söz edilebilir. Üretkenlikte bir değişmedir bu. ikincisi ise, genel kâr
oranının değişmemiş olduğu hallerde, bir metanın üretim değeri ancak, o metanın
kendi değeri değişmişse değişebilir. Buda ya bu metayı üreten emeğin, ya da bu
metanın üretimine giren metaları üreten emeğin, üretkenliğindeki değişmeyle,
daha çok ya da az emek gerekmesinden meydana gelir. Örnek: Pamuk ipliğinin
üretim fiyatı, pamuk ipliği üretimine hammadde olarak giren pamuğun fiyatının değişmesiyle,
ya da ipliği eğiren emeğin üretkenliğinin değişmesiyle değişir.
Labels:
emek gücü,
Kapital-III,
kâr oranı,
maliyet fiyatı,
organik bileşim,
ortalama bileşim,
rekabet,
telafi teorisi,
üretim fiyatı
5 Nisan 2014 Cumartesi
Fiyat Dalgalanmalarının Etkisi
I. Hammadde
Fiyatlarında Dalgalanmalar ve Bunların Kar Oranı Üzerinde Doğrudan Etkileri
Artı değer oranında, değişme olmadığı var sayımıyla
hareket ediliyor. Hammadde fiyatlarındaki değişme, değişmeyen sermayeyi etkiler
ve dolayısıyla da, kâr oranını daima etkiler. Marx burada, yalnızca
makinelerin üretiminde kullanılan, ya da makine üretimine hizmet eden yardımcı
maddelerin, fiyat dalgalanmalarıyla değil, bunların, metaların üretim sürecine
girmeleri ölçüsünde fiyatlardaki değişmelerle ilgilenmektedir. Burada bir de
uyarı yapıyor. Hammaddelerin, doğal zenginliklerinin avantajının, kendini
sermayenin bir doğurganlığı gibi gösterdiğini, bunun da ücret yüksekliği ya da
düşüklüğünden bağımsız olarak, kâr oranını belirleyen etmenlerden olduğunu
belirtiyor.
Labels:
bunalım,
dış ticaret,
emek gücü,
fiyat,
fiyat dalgalanmaları,
hammadde,
Kapital-III,
kapitalizm,
kâr oranı,
sermayenin bağlanması,
sermayenin serbest kalması,
tekel,
ücret,
yeniden üretim süreci
21 Mart 2014 Cuma
BİR BÜTÜN OLARAK KAPİTALİST ÜRETİM SÜRECİ - ARTI DEĞERİN KARA VE ARTI DEĞER ORANININ KAR ORANINA DÖNÜŞMESİ - Maliyet Fiyatı ve Kar
Marx, birinci kitapta, kapitalist üretim sürecini
oluşturan görüngülerin, dış koşulların yaratacağı dış etkilerden bağımsız, dolaysız
üretici süreç olarak ele alındığını, ikinci kitapta ise, dolaşım süreci ele
alınmış ve kapitalist üretim süreci, bütünüyle ele alındığında, üretim ve
dolaşım süreçlerinin sentezi olarak ortaya çıktığını belirtiyor. Marx’a göre,
üçüncü kitapta artık bu sentezle yetinilemez. “Tersine, bir bütün olarak sermaye
hareketlerinden doğan somut biçimlerin saptanması ve tanımlanması
gerekir.”K-3-31 Üçüncü kitapta çaba bu yöndedir.
Kapitalist
biçimde, üretilen metaların değeri, ( S = s + d + a ) biçiminde formüle edilir. Biz artı değeri (a), toplam değerden
ayırdığımızda, değişmeyen ve değişen sermayeye(s+d), karşılık gelen bir değer
kalır. Bu geriye kalan değer, daha önce var olan ve tüketilen üretim araçları
değeri ile emek gücü fiyatını yerine koyan kısımdır. Bu kapitalistin, daha
önceden harcadığını yerine koyan kısımdır. Bu nedenle de bu değer (s+d), kapitalistin maliyet fiyatını temsil eder.
Kapitalist biçimde kapitalist için görüngü budur.
Labels:
artı değer,
değer,
emek gücü,
emek gücü fiyatı,
fiyat,
gerçek değer,
Kapital-III,
kar,
maliyet,
maliyet değeri,
maliyet fiyatı,
sermaye
14 Mart 2014 Cuma
Basit Yeniden Üretim
I. Sorunun
Konuluşu
Toplam toplumsal sermayenin, yeniden üretimini ortaya koymak için Marx, ilkin sorunu belirtiyor. Her şeyden önce, toplumun, kapitalist ve işçilerden meydana geldiği varsayımıyla hareket ediyor.
Bir toplumun toplam yıllık ürünü, Hem üretken tüketimi hem de bireysel tüketimi içerir. Başka bir deyişle, yıllık ürün sermayeyi yerine koyan kısmı, hem de kapitalistlerin ve işçilerin tükettiği kısmı içerir. Demek ki, yıllık ürün sermaye olarak yeniden üretime giden ve işçi sınıfı ve kapitalistlerin bireysel tüketimine giden kısma ayrılır.
Marx, metaların değerlerinden değişildiğini ve yeniden üretimin aynı ölçekte yinelendiğini, yani basit yeniden üretimi var sayıyor.
Toplam toplumsal sermayenin, yeniden üretimini ortaya koymak için Marx, ilkin sorunu belirtiyor. Her şeyden önce, toplumun, kapitalist ve işçilerden meydana geldiği varsayımıyla hareket ediyor.
Bir toplumun toplam yıllık ürünü, Hem üretken tüketimi hem de bireysel tüketimi içerir. Başka bir deyişle, yıllık ürün sermayeyi yerine koyan kısmı, hem de kapitalistlerin ve işçilerin tükettiği kısmı içerir. Demek ki, yıllık ürün sermaye olarak yeniden üretime giden ve işçi sınıfı ve kapitalistlerin bireysel tüketimine giden kısma ayrılır.
Çözümlenmesi gereken dolaşım formülü şöyledir.
(Yıllık Ürün) M'
–
|
{
|
P–M ... R ... M' (Üretken Tüketim)
p-m (Bireysel Tüketim) |
Marx, formülü de verdikten sonra sorusunu soruyor: “Karşımıza
doğrudan çıkan, soru şudur: Üretimde tüketilen sermaye, nasıl oluyor da
değer olarak yıllık üründen yerine konuluyor ve bu yerine konma hareketi nasıl
oluyor da, artı-değerin kapitalistler, ücretlerin emekçiler tarafından
tüketilmesi ile iç içe geçiyor? Öyleyse bu, ilkin, basit ölçekli bir
yeniden-üretim sorunudur.” K-2-351
Marx, metaların değerlerinden değişildiğini ve yeniden üretimin aynı ölçekte yinelendiğini, yani basit yeniden üretimi var sayıyor.
Labels:
basit yeniden üretim,
bireysel tüketim,
bunalım,
dış ticaret,
dolaşım,
emek gücü,
Kapital-II,
kriz,
para,
toplumsal sermaye,
üretken tüketim
7 Şubat 2014 Cuma
Sabit Sermaye ve Döner Sermaye
I.
Biçim Ayrılıkları
Marx, daha önce sermayeyi, değişen sermaye ve değişmeyen
sermaye olarak iki kısma ayırmıştı. Değişen sermaye emek gücünü, değişmeyen
sermaye de üretim araçlarını ifade ediyordu.
Marx, şimdi de, değişmeyen sermayeyi, yani üretim araçları olarak yatırılan sermayeyi, sabit sermaye ve döner sermaye olarak ikiye ayırmaktadır.
Makineler, binalar gibi, bazı üretim araçları, fiziksel
olarak, üretim alanında kaldıkları halde, onların değerleri, parça parça dolaşım
alanına katılırlar. Üretim araçlarının bu kısmı sabit sermayedir. Sabit sermaye,
üretim sürecinde bağımsız olarak bulunurlar ve fiziksel olarak ta orayı terk
edemezler. Üretken süreçteki işlevleri, onları orada tutar ve sabit olarak
kalırlar. Fiziki olarak, orada kalmalarına karşın, değerleri parça parça üretim
sürecinden ayrılarak dolaşım sürecine girerler. Bunların ayırıcı özellikleri,
yeni ürüne değerlerinin parça parça aktarılmasıdır. Değerlerinin ürüne
aktarılan kısmı, ürünle dolaşım alanına girerken, değerinin bir kısmı da fiziksel
varlığıyla beraber üretim alanında kalır. Bu şekilde üretim alanında kalan
değer, üretim aracının eskimesi, değerini aktararak yıpranması ölçüsünde
azalır. Diyelim 10.000 değerinde makine, 10 yıl dayanırsa, her yıl 1.000 lik
bir değeri yeni ürüne aktarılır. Bu makinenin başlangıçta yatırılan değerinin
toplam devri 10 yıldır.
Labels:
döner sermaye,
emek gücü,
fiyat,
Kapital-II,
sabit sermaye,
sigorta,
smith,
ulaştırma sanayi,
üretken emek
19 Ocak 2014 Pazar
SERMAYENİN BAŞKALAŞIMI VE BUNLARIN DEVRELERİ - Para Sermaye Devresi
Bütün bireysel sermayeler, üretim ve dolaşım
alanından geçerler. Sermayenin üretim ve dolaşımını kapsayan hareketi dairesel
bir harekettir ve 3 aşamadan oluşur.
Birinci aşama, P–M< (E-ÜA) formülü ile
ifade edilir. Bu aşamada kapitalist, para sahibidir ve parasıyla meta
ve emek pazarından, üretim aracı ve emek gücü satın alır. Kapitalist, alıcı
olarak bu hareketiyle para sermayesini üretken sermayeye çevirir.
Labels:
dolaşım,
emek gücü,
Kapital-II,
sanayi,
sermaye,
sermayenin evreleri,
sınıf,
ulaştırma sanayi,
üretim,
üretken sermaye
28 Aralık 2013 Cumartesi
Artı Değerin Sermayeye Dönüşmesi
Boyutları
Gittikçe Büyüyen Kapitalist Üretim. Meta Üretimine Özgü Mülkiyet Yasalarının
Kapitalist El Koyma Yasalarına Geçişi
Marx, artı değerin sermayeden nasıl çıktığını
göstermişti. Şimdi de, sermayenin, artı değerden nasıl çıktığını ortaya
koymaktadır. Bir kapitalist, üretilen artı değerin tamamını, kendisi için
tüketmeyip, bir kısmını, sermayesine ek bir sermaye olarak kullanabilir.
Böylece sermayesi, bir öncekine göre genişlemiş, ya da büyümüş olur. Öyleyse,
“artı değerin sermaye olarak kullanılmasına ve tekrar sermayeye
dönüştürülmesine sermaye birikimi denir.”K-1-595 Bu, sermayenin giderek
büyümesi ve genişlemesidir. Diyelim bir kapitalist, 10.000 sterlinlik sermaye
yatırsın ve 2.000 sterlin artı değer elde edilsin. Şimdi kapitalistin, kişisel tüketimini göz
ardı edelim ve 2.000 sterlin artı değerinde ek sermaye olarak yatırıldığını var
sayalım. Bu durumda, yeni yılda yatırılacak sermaye, 12.000 sterlin olacaktır. Yıl
sonunda üretilecek artı değer de 2.400 olacaktır. Bu süreç, böyle devam ederek,
sürekli olarak, sermayede bir büyüme genişleme olacaktır.
Labels:
artı değer,
cimri,
emek gücü,
emek üretkenliği,
gelir,
Kapital-I,
kapitalist,
kişileşmiş kapitalist,
kişileşmiş sermaye,
perhiz teorisi,
sermaye,
sosyalizm,
üretken emek
25 Aralık 2013 Çarşamba
SERMAYE BİRİKİMİ - Basit Yeniden Üretim
Bir para tutarı, pazarda üretim aracı ve emek gücüne
dönüştürülür. Bu, sermaye olarak hareket edecek değerin ilk adımıdır. Daha
sonra, üretim süreci, başlangıçta yatırılan sermaye ile birlikte onu da aşan
bir artı değeri de içeren bir meta ile son bulur. Yine bu meta, dolaşım alanına
geçerek, orada paraya dönüşür. Tüm bu süreç, sermayenin çevrimini oluşturur.
Sermaye, bu süreçte başlangıçta olduğunudan fazla bir değere ulaşır,
değerlenir. Diğer bir anlamda, sermaye süreç sonunda büyümüş yani birikmiş olur.
Birikimin ilk koşulu, eldeki metanın paraya, paranın büyük kısmında tekrar
sermayeye dönüştürülmesi gerekir.
Marx,
sermaye birikimini ele almadan önce, üretim ölçeğinin aynı biçimde
tekrarlandığı basit yeniden üretimi ele almaktadır. Sürecin ayrıntılı tahlili
ikinci ciltte yapılacaktır.
Labels:
angarya,
basit yeniden üretim,
bireysel tüketim,
emek fonu,
emek gücü,
Kapital-I,
sermaye birikimi,
ücret,
ücret biçimi,
üretim,
üretken tüketim
18 Aralık 2013 Çarşamba
Emek Gücü Fiyatında ve Artı Değerde Büyüklük Değişmeleri
“Emek gücünün değeri, ortalama emekçinin yaşaması için
gerekli alışılagelen tüketim maddelerinin değeri ile belirlenir.”K-1-530 İşçinin
tüketeceği, tüketim maddesi bilinebilir, bu nedenle değişmeyen büyüklük olarak
kabul edilebilir. Değişiklik gösteren şey, yalnızca bunların değeridir.
Marx, bu bölümde, artı değer ile emek gücü fiyatının
belirlenişinde, üç değişkeni ele alıyor. Bunlar; işgünü uzunluğu, emeğin
yoğunluğu ve emeğin üretkenliğidir. Değişkenleri irdelemeden önce, metaların
değeri üzerinden satıldığını, emek gücü fiyatının da zaman zaman değerinin
üzerine yükseldiği ama altına düşmediğini var sayıyor.
Labels:
emek gücü,
emek gücü değeri,
emek üretkenliği,
emek yoğunluğu,
Kapital-I,
Ricardo,
sosyalizm
21 Kasım 2013 Perşembe
Artı Değer Oranı
Emek Gücünün Sömürülmesi
Kapitalist tarafından yatırılan sermaye, S olarak gösteriliyor. Bu
kapitalistin toplam sermayesidir ve üretim sürecinde artı değer katılarak,
değer olarak büyür. S toplam sermaye; değişmeyen sermaye s, değişen
sermaye d olarak iki kısma ayrılır. Aşağıda gösterelim.
Yatırılan Sermaye :
S Üretilen
Değişmeyen Sermaye : s = S = s + d = Meta Değeri : s + d + a (artı değer)
Değişen Sermaye : d
Değişmeyen Sermaye : s = S = s + d = Meta Değeri : s + d + a (artı değer)
Değişen Sermaye : d
Labels:
artı değer,
artı değer oranı,
değer,
değişmeyen sermaye,
emek gücü,
Kapital-I,
köle,
meta değeri,
serf,
sömürü oranı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)