14 Mart 2014 Cuma

Basit Yeniden Üretim

I. Sorunun Konuluşu


Toplam toplumsal sermayenin, yeniden üretimini ortaya koymak için Marx, ilkin sorunu belirtiyor. Her şeyden önce, toplumun, kapitalist ve işçilerden meydana geldiği varsayımıyla hareket ediyor.

Bir toplumun toplam yıllık ürünü, Hem üretken tüketimi hem de bireysel tüketimi içerir. Başka bir deyişle, yıllık ürün sermayeyi yerine koyan kısmı, hem de kapitalistlerin ve işçilerin tükettiği kısmı içerir. Demek ki, yıllık ürün sermaye olarak yeniden üretime giden ve işçi sınıfı ve kapitalistlerin bireysel tüketimine giden kısma ayrılır. 
Çözümlenmesi gereken dolaşım formülü şöyledir.
  (Yıllık Ürün)  M' –
{
P–M ... R ... M' (Üretken Tüketim)
p-m (Bireysel Tüketim)
Marx, formülü de verdikten sonra sorusunu soruyor: “Karşımıza doğrudan çıkan, soru şudur: Üretimde tüketilen sermaye, nasıl oluyor da değer olarak yıllık üründen yerine konuluyor ve bu yerine konma hareketi nasıl oluyor da, artı-değerin kapitalistler, ücretlerin emekçiler tarafından tüketilmesi ile iç içe geçiyor? Öyleyse bu, ilkin, basit ölçekli bir yeniden-üretim sorunudur.” K-2-351 

Marx, metaların değerlerinden değişildiğini ve yeniden üretimin aynı ölçekte yinelendiğini, yani basit yeniden üretimi var sayıyor. 

II. Toplumsal Yeniden Üretimin İki Kesimi

Toplumun toplam üretimi iki kesime ayrılır.

I.  Kesim: Üretim araçları, üretken tüketime geçebilecek metalar
II. Kesim: Tüketim nesneleri, kapitalist ve işçi sınıfının bireysel tüketimine geçebilecek metalar


Her iki kesimde de üretilen ürün;  değişmeyen sermaye, değişen sermaye ve artı değere (s + d + a ) ayrıştırılabilir. 

Sabit sermayeden yıllık ürüne aktarılan,  aşınan ve yıpranan kısmın değeri hesap dışı bırakılıyor. Bu durumda toplam yıllık meta ürün,
I. Kesimde: 4.000s + 1.000d + 1.000a = 6000 üretim araçları
Yıllık Ürün Değeri
900
II. Kesimde:  2.000s + 500d + 500a  = 3000 tüketim malları

Şimdi tabloyu okuyalım. Birinci ve ikinci kesimin üretim araçları (4.000s + 2.000s) toplamı 6000’ dir ve bu yenilenmelidir. Birinci kesimde üretim araçları üretimi, 6000 olduğuna göre, birinci ve ikinci kesimim üretim araçları yenilenebilir. Aynı şekilde birinci kesim ve ikinci kesimin değişen sermaye ve artı değerleri (1.000d + 1.000a + 500d + 500a ) toplamı 3000’dir. İkinci kesimin yıllık üretimi de 3000’dir. 

Biraz daha ayrıntıya girelim. 

Birinci kesimin ( s )’si,  birinci kesimde tüketilmiş olan, değişmeyen sermayeyi(s) yerine koyar. Bu kapitalistler arasında değişimle sağlanır. Yine birinci kesimin (d + a)’sı, ikinci kesimin değişmeyen sermayesini yerine koyar. Yani birinci kesimin işçi ve kapitalistleri, ikinci kesimin kapitalistlerinin üretim aracını yerine koyar. Böylece, hem birinci kesimin (d + a)’sı, hem de, ikinci kesimin sabit sermayesi(s) gerçekleşmiş olur. Geriye ikinci kesimin (d + a)’sı, kalmıştır. O da, ikinci kesim içerisinde (d) ve (a)’nın karşılıklı değişimiyle, yani işçi ve kapitalistlerin değişimiyle gerçekleştirilir. 

III. İki Kesim Arasında, Değişim I(d+a) Karşısında IIs

Birinci kesim elinde bulunan,  doğal biçimi içerisindeki, üretim araçları biçiminde bulunan değerler(1.000d + 1.000a), kesim ikinin elinde maddi biçimde bulunan tüketim malları değeri ( 2.000s) ile karşılıklı olarak değişilir. Bu yolla kesim birin işçi ve kapitalistleri, tüketim nesnelerine, kesim iki kapitalistleri ise üretim aracına sahip olur.

Kesim birin kapitalistleri, işçilere 1.000d  ‘ye eşit 1000 sterlin vermişlerdir. İşçiler, bu 1000 sterlin ile kesim ikiden tüketim malları alırlar. Kesim iki ise, bu 1000 sterlin ile kesim birden, üretim aracı satın alırlar. Böylece 1000 sterlin, tekrar kesim bir kapitalistine döner. Sürecin yarısı tamamlanmıştır.

Şimdi kesim birin (a) kısmıyla, kesim ikinin (s) sinin diğer yarısı kalmıştır. Bu değişimi sağlayacak para, çeşitli şekillerde yatırılabilir. Para kapitalisttedir. Zira işçinin aldığı ücretin durumunu biliyoruz. Bu durumda, kesim iki kapitalistleri, para sermayeleriyle, ikinci kesimden üretim aracı alabilir ya da birinci kesim kapitalistleri, kendi tüketim fonları için olan paralarından, kişisel harcama yapıp, tüketim malları alabilirler. Biz bu para ikmalinin, üretken sermayelerinden ayrı olarak bulunduğunu kabul ediyoruz. Şimdi ikinci kesim kapitalistleri 500 sterlinlik üretim aracı alır ve kesim bir de aynı 500 sterlinle dönüp, tüketim nesnesi alırlar. Böylece kesim iki, sabit sermayesinin dörtte üçünü tamamlamış, kesim bir ise (a) kısmının yarısını tüketim fonunda gerçekleştirmiş olur. Bundan sonra kesim bir kapitalistleri, (a)’larının diğer yarısının satılacağı düşüncesiyle 500 sterlinlik tüketim malı için harcama yapar. Aynı 500 sterlinle kesim iki, kesim birden üretim aracı alır ve böylece süreç tamamlanır. Böylece iki kesim de, sürdükleri paraya tekrar ulaşırlar. Ayrıca kesim iki üretim aracını, kesim bir işçi ve kapitalistleri tüketim nesnelerine ulaşırlar. Bütünüyle bakıldığında, 4000 sterlinlik metalar, 2000 sterlinlik para dolaşımıyla gerçekleşebilmektedir.  

Bunun için bir koşul gerekir. Şöyle ki, “basit yeniden-üretim esasına göre, meta-sermaye I'in, d+a değerler toplamı (ve bu nedenle, I'in toplam meta-ürününün buna tekabül eden orantılı kısmı), gene aynı şekilde kesim II'nin toplam meta-ürününün orantılı kısmı olarak alınan, IIs değişmeyen-sermayeye eşit olmak zorundadır; ya da I(d+a) = IIs'dir." K-2-359 Demek ki,  toplam toplumsal ürünün gerçekleşebilmesi için, kesim birin (d+a) sı, kesim ikinin (s)’si ile örtüşmelidir. Yani bunlar eşit olmalıdır. 

IV. Kesim II İçerisinde Değişim. Yaşam Gereksinmeleri ve Lüks Mallar

İkinci kesimin (500d + 500a )’sı ikinci kesim içerisinde değişilir. Maddi biçim içerisinde bulunan (d), işçi sınıfının emek güçleri için aldıkları ücret değeri ile değişilir. İşçilerin kapitalistlerden aldıkları ücret biçim böylece tekrar kapitalistlere döner. Aynı şekilde (a) ise kapitalist sınıfın geliri olarak, kapitalistlerce değişilir.

Marx, yıllık meta üretiminin ikinci kesimini, II[a] ve II[b] olmak üzere iki alt bölüme ayırmaktadır. II[a] işçi sınıfının zorunlu tüketim mallarını ve kapitalistin de tüketiminin bir kısmını ifade eder. II[b] ise, yalnızca kapitalist sınıfın tüketimine giren lüks malları ifade eder.

Şimdi, II[a]’daki işçiler, kendi gereksinmeleri olan malları üretirler ve aldıkları ücretleri kendi ürettikleri mallara yatırırlar. Böylece, II[a]’ya yatırılmış olan değişen sermaye, II[a]’nın kapitalistlerine dönmüş olur. II[b] alt bölümünde durum farklıdır. Zira II[b]’deki işçiler kendi tüketecekleri tüketim mallarını üretmezler. Bu durumda, II[b]’nin işçileri II[a]’nı işçilerinin ürettiği tüketim mallarını satın alarak ücretlerini harcarlar. II[a]’nın kapitalistleri de bu parayla, II[b]’nin üretimi olan lüks mallardan satın alırlar. Böylece para, II[b]’nin kapitalistlerine dönmüş olur. Ayrıca II[b] kapitalistleri de lüks mallarını bu alt bölümden karşılarlar.

Bir bunalım durumunda lüks malların tüketimi hemen azalır. Gönenç dönemlerinde ise işçi sınıfı dahi, kapitalistlerin, tüketici gereksinmesine giren ve hatta lüks malları bile talep edebilir. Gönenç dönemine ait, bu düşüncesini Marx şöyle ifade ediyor: “Artan yalnız, yaşam gereksinmelerinin tüketimi değildir. İşçi-sınıfı da, şimdi, (kendi tüm yedek ordusu ile fiilen takviye edilmiş durumda) geçici olarak olağan zamanlarda olanakları dışında kalan lüks mallar ile başka zamanlar büyük kısmı, ancak kapitalist sınıfın tüketici "gereksinmelerine" giren malları da kullanacak hale gelir. Bu da, kendi payına fiyatlarda bir yükselmeye yol açar." K-2-366

Bunalımlara, fiili tüketim ya da fiili tüketici azlığının neden olduğunu söylemek, boş bir yinelemeden başka bir şey değildir.” K-2-367 diyor Marx. Bunalımları açıklamada bu boş yinelemeden yola çıkıp; işçi sınıfının ürettiğinden az aldığını, daha büyük pay alıp ücretlerin yükselmesiyle bu kötülüğe çare bulunulacağını düşünenlere ve dolayısıyla boş yinelemeye gerekçe görüntüsü vermeye çalışanlara Marx şu hatırlatmayı yapıyor: ”bunalımların, daima ücretlerin genellikle yükseldiği ve işçi-sınıfının, yıllık ürünün tüketime ayrılan kısmından daha büyük bir pay aldığı bir dönemde hazırlandığına işaret etmek yeterli olacaktır.” K-2-367 Kuşkusuz fiili tüketim, tüketici azlığı metaların satılamaması anlamına gelir. 

Ne var ki bir bunalım, salt işçi sınıfının eksik tüketmesine dayandırmak yanlış olur. Fiili tüketim, tüketici azlığını, bunalımın hazırlandığı, işçi sınıfının daha büyük pay aldığı dönemle birlikte düşünmek gerekir.  Öyle anlaşılıyor ki, kapitalist üretim, iyi ya da kötü niyetin tamamen dışında kalan koşulları, işçi-sınıfına ancak geçici olarak nispi bir gönenç sağlayan ve bu yüzden de daima ancak yaklaşan bir bunalımın müjdecisi olan koşulları içermektedir.” K-2-367 

V. Para Dolaşımı Yoluyla Değişimin Gerçekleştirilmesi

Marx kesim bir ve kesim ikide, paranın kapitalistten çıkıp, tekrar aynı yere dönüşünden bir kez daha söz ediyor. Daha sonra, birinci ve ikinci kesim arasındaki dolaşımı farklı açıdan gözden geçiriyor.

Birinci kesim ve ikinci kesimde ücret olarak işçilere 1500 sterlin yatırılmıştır. Yatırılan bu 1500 sterlin 5000 sterlinlik metayı dolaştırmaktadır gibi. Burada vurgulan şey, dolaşımı başlatan ve sürdüren paranın kapitalistten çıkması ve tekrar kapitaliste dönmesidir. Başka türlü olması da olanaksızdır. Zira burada “iki sınıf vardır: yalnız kendi emek-gücüne sahip olan işçi-sınıfı ile toplumsal (sayfa 445) üretim araçları ve para üzerinde tekeli olan kapitalist sınıf.” K-2-376

VI. Kesim I'in Değişmeyen-Sermayesi

Kesim birdeki değişmeyen sermaye (4.000s) ,kesim birin üretim araçları değerinin yeni ürüne aktarılmış değeridir. Dolayısıyla bu değer, üretiminde tüketilen üretim araçları değerine eşittir. Kesim birin üretim araçları, maddilikleri içerisinde üretken değişmeyen sermaye olarak işlev yapacak biçimde bulunurlar ve bunlar, birinci kesim kapitalistleri tarafından üretken biçimde ayni olarak tüketilirler. Kuşkusuz birinci kesim kapitalistleri her biri kendi üretim aracını üretmediği için, birinci kesim kapitalistleri arasında değişimle bu iş sağlanır. “Üretim, eğer, kapitalist olacağına, toplumsallaştırılmış olsaydı, kesim I'in bu ürünleri, düzenli olarak, bu kesimin değişik kollarına yeniden-üretim amaçları için üretim araçları olarak tekrar dağıtılır, bir kısım, ürün biçiminde çıktığı üretim alanında doğrudan kaldığı halde, bir başkası, öteki üretim yerlerine geçer ve böylece, bu kesimdeki çeşitli üretim yerleri arasında sürekli bir gidiş-geliş hareketine yol açardı.”K-2-379

VII. Her İki Kesimdeki Değişen-Sermaye ve Artı-Değer

Yıllık tüketim maddelerinin toplamı, kesim birin ve kesim ikinin artı değer ve değişen sermayelerine eşit olmalıdır. Formülle ifade edelim.

                      I. Kesim (s+d+a)= I.kesim(d+a) + II. Kesim(d+a)

Demek ki, basit yenden üretim varsayımında, yıllık tüketim malları miktarı, yıl boyunca yeniden üretilen yıllık değere eşit olmalıdır. O halde toplam toplumsal işgünü iki kısma ayrılır: Yıl boyunca 1.500d değer yaratan gerekli emek ve 1500a ek değer yaratan gerekli emek. Bu değerler toplamı 3000’dir ve o da, yıllık tüketim malları değerine eşittir. Zira iki kesimde yıllık üretilen d+ a’ nın tamamı, tüketim mallarıyla değişildiği için bu eşitlik böyledir. 

Burada Marx, Adam Smith’e dönüyor. "Adam Smith'i, yıllık ürünün değerinin kendini, d+a' ya ayırdığını düşünmeye sevk eden işte bu durumdur.” K-2-380

VIII. Her İki Kesimdeki Değişmeyen Sermaye

Marx, yıllık ürünün 9000 olan toplam değeri ve büründüğü kategorilerin tahlilinin güçlük çıkarmadığını belirtiyor. Esas güçlük, ürünün değerini oluşturan kısımlarla, değerin maddi öğelerinin karşılaştırılmasındadır. 

Biz, hem kesim bir hem kesim ikide, tüketilmiş üretim araçlarının değerinin yeni üründe korunduğunu, başka bir deyişle yeni ürüne aktarıldığını ve her iki kesimde de yeni değer üretildiğini biliyoruz. Birinci kesim, hem kendisinin hem de kesim ikinin üretim araçlarını kullanım değeri olarak üretir. Kesim bir ve ikinin d+a’sı ise, toplumun tüketeceği tüketim malları değerine eşittir. Yani ikinci kesimin tüketim malları üretimine eşittir. Bu durumda, karşılıklı değişim söz konusudur. Birinci kesimin üretim araçları üretimi, hem birinci hem de ikinci kesimin değişmeyen sermayesini yerine koyar. 

IX. Adam Smith, Storch ve Ramsay’a Toplu Bakış

Toplam toplumsal ürün değeri 9000 (6.000s + 1.500d + 1.500a) dir. Bunun 6000’i üretim araçlarını, 3000’i ise, tüketim mallarını oluşturur. İşçi ve kapitalistler, toplumsal üründen ancak, tüketim malları miktarı(3000)kadar çekerler. Diğer 6000’i üretim araçları biçiminde, ayni olarak yerine koyarlar. Storch bunu tanıtlayamadığı halde kabul eder. Smith ise, toplumsal ürünün tüm değerini d+a’ ya ayrıştırır. Onun deyimiyle, ücret kar ve ranta ayrışır. Dolayısıyla, tüketilen üretim araçlarının değerini toplumsal ürüne dahil etmez. Zira o, toplumsal ürüne, tüketim mallarından (3000)  bakar ve toplumsal ürünün değeri, o yıl harcanan emeğin sonucu olarak görünür. Böylece, aktarılan üretim araçları değeri uçar gider. Oysa o yıl harcanan emek sürecinde, üretim araçları değeri de (6000) yeni üründe korunmaktadır. Devamla Marx, Ramsay’ın sabit ve döner ayrımını belirtiyor. 

X. Sermaye ve Gelir: Değişen-Sermaye ve Ücretler

Yıllık üretilmiş ürünün toplam değerinden(9000), o yıl üretilen değer (3000) çıkarıldığında geriye kalan değer(6000) önceki yıllarda üretilmiş değerin, yeni bir varlık biçimi içerisinde tekrar ortaya çıkmasıdır. Bu “ne olursa olsun bu, daha önceki yıllardan, bu yılın ürününe aktarılan bir değerdir.” K-2-390 Dolayısıyla 3000 dışında yeni bir değer üretilmemiştir. 

Daha önce gördüğümüz gibi, birinci kesimin 2.000(d+a)  sı, ikinci kesimin 2.000 IIs ‘ ini üretim araçlarının maddi biçimi içerisinde yerine koyar. Demek ki, birinci kesimin yıllık emeğinin üçte ikisi, ikinci kesimin değişmeyen sermayesini, “ hem tüm değeri ve hem de maddi biçimi ile yeni üretmiş oluyor.” K-2-390 Bu durumda, kapitalist toplum, yıllık emeğin büyük bölümünü(üçte iki,2000) ancak sermaye olarak işlev yapacak biçimde, üretim araçları üretiminde kullanır.

Değişen-sermaye, kapitalistin elinde sermaye olarak ve ücretli-işçinin elinde gelir olarak işlev yapar.”K-2-391 Değişen sermaye kapitalist elinde para biçimindedir. Emek gücü satın alarak sermaye işlevini yerine getirir. Bu durumda sermaye, para biçiminden soyunup, emek gücüne çevrilmeyle gerçekten değişen sermaye halini alır. Aslında para biçimdeyken, potansiyel sermayedir ve emek gücüne çevrilme ile sermaye halini alır. Kapitalist elinde, sermaye işlevi gören para, şimdi işçinin elinde, ücretinin para biçimidir. Yani emek gücünün yinelenen satışıyla elde edilen gelirin para biçimi olarak işlev görür.

Marx, bu süreci iktisatçıların yanlış sunmasına değiniyor. İktisatçılara göre, aynı para iki sermayeyi gerçekleştirir. Alıcı, para sermayesini, emek gücüne çevirmektedir.  Satıcı işçi ise, kendine ait metayı gelir olarak harcadığı paraya çevirmektedir. Bu durumda emek gücü, sürekli gelir sağlayan meta biçiminde sermayeyi temsil eder. Marx emek gücünü sermaye olarak görmez. Ona göre “Emek-gücü, gerçekten onun (durmadan kendisini yenileyen, yeniden-üretilen) malıdır, ama onun sermayesi değildir. Bu, onun, satabileceği ve yaşamak için sürekli satmak zorunda olduğu tek metadır ve ancak alıcının, kapitalistin elinde sermaye (değişen) olarak iş görebilecek bir metadır.” Demek ki emek gücü, işçinin sermayesi değil metasıdır. Oysa iktisatçılar “ Bir insanın, kendi emek-gücünü, yani kendisini bir başka adama sürekli satmak zorunda bulunması olgusu, bu iktisatçılara göre, onun bir kapitalist olduğunu tanıtlar; çünkü bu adamın elinde satış için sürekli olarak (bizzat) "metalar" bulunmaktadır.” K-2-392 

Bu konuyu biraz daha sürdürelim. Bütün dönüşümler sırasında kapitalist, değişen sermayesini sürekli elinde tutar. İlkin, potansiyel para sermaye olarak, sonra üretken sermayesinin bir kısmı olan emek gücü olarak, sonra, meta sermayesinin değerinin bir kısmı olarak ve daha sonra, emek gücü ile tekrar karşı karşıya gemli para olarak. O halde “Değişen-sermaye daima şu ya da bu biçimde kapitalistin elinde kaldığı için, bunun herhangi bir kimse için kendisini şu ya da bu yoldan gelire çevirdiği iddia edilemez.”K-2-398

XI. Sabit Sermayenin Yerine Konması 

Bir yıl içerisinde tüketilen üretim araçları, üretim ölçeğinin aynen devam edebilmesi için, her yıl yerine koyulması gerekir. Üretim araçlarının döner kısmı olan ham ve yardımcı maddeler ve emek gücü her yıl yenilenir. Dolayısıyla da yıllık ürün satıldığında, bu kısımlar tekrar satın alınarak, üretken sermaye öğelerine çevrilmelidir. Ama üretim araçlarının sabit sermaye kısmı eğer bir yıldan uzun ömürlü ise, değerinin tamamını yeni ürüne aktarmaz. Dolayısıyla da o yıl yerine koyulması gerekmez. Yıllık ürün satışından elde edilen paranın, değişmeyen sermayenin o yıl aktarılan bölümü, “Üretken sermayenin yanı başına yerleşirler ve para biçiminde kalmaya devam ederler. “K-2-401

Bu para, değişmeyen sermaye değerin bir kısmının para biçimidir. Bu para yığma oluşumu, kapitalist üretim sürecinin bir öğesidir. Sabit sermayenin yaşamı sona erinceye kadar bir yanda birikir ve sonra, yaşamı sona eren öğelerine çevrilir. 


Marx sorunu şöyle ortaya koyuyor. Basit üretimde, ikinci kesimin (s)’si ile birinci kesimin (d+a) sının eşit olduğunu biliyoruz. Eşit olmalarına karşın toplam değerler olarak değişmezler. Çünkü ikinci kesim sabit sermayelerinin yeniden üretimi farklı aşamalarda bulunur. Yani sabit sermaye yıpranmaları aynı düzeyde gerçekleşmez. Birilerinin sabit sermayesi ömrünü tamamlayıp, değişme durumundayken birileri henüz o aşamaya gelmemişlerdir. Bu durumda değişmeyen sermayesi aşınmasını tamamlamış olanlar talepte bulunurken, aşınmasını tamamlamayanlar talepte bulunmazlar.  Marks, devamla bu değişim ilişkisini örneklendirerek belirtiyor. 

XII. Para Malzemesinin Yeniden-Üretimi 

Marx, yalın olması açısından sadece, altın üretimini ele alıyor ve kapitalist üretim biçiminde üretildiğini varsayıyor. Bu varsayımın nedeni, basit yeniden üretim dikkate alındığında dış ticaretin problemi çözmeye katkısı olmaz. Özünde, “dış ticaret olmadan kapitalizm olmaz.” Lakin yukarıdaki nedenle ticaret dışında, yıllık üretimin doğrudan bir öğesi olarak, kapitalist ilişkide üretildiği varsayılmıştır.  

Marx, altın üretimini, “genellikle madenlerin üretimi gibi” üretim araçlarının üretildiği, birinci kesim içerisine dâhil etmiştir. Altın üretim sürecinde, artı değerin bir kısmı para olarak biriktirilir. Paranın, aşınma yıpranması düşüldükten sonra dahi böyle olur. Maxs’tan dinleyelim: basit yeniden-üretim bile zorunlu olarak, paranın biriktirilmesini ya da yığılmasını içermektedir. Ve bu, her yıl yinelendiği için, bu durum, kapitalist üretimin tahlilinde hareket noktamız olan varsayımı, yani yeniden-üretimin başlangıcında, metaların değişimine tekabül eden bir para ikmalinin, kapitalist sınıf I ve II'nin ellerinde bulunduğunu açıklamış olur. Böyle bir birikim, dolaşımdaki paranın aşınması ile yiten altın miktarı düşüldükten sonra bile yer alır." K-2-421 Altın birikimi, basit yeniden üretimle çelişki gibi görünmekle birlikte, bir sorun yaratmaz.

Marx, Tooke’ye karşı ileri sürülen itiraza tekrar değiniyor. Nasıl oluyor da, her kapitalist, yıllık üründen para olarak artı değer çekiyor, yani sürdüğünden daha fazla para çekebiliyor? Sorusunu düzeltiyor. Sorun, “yalnızca şudur: Bu toplam meta-değerlerin dolaşımını sağlayan para nereden gelmektedir? Sorun hiç bir zaman şu değildir: artı-değeri paraya çeviren para nereden gelmektedir?" K-2-421 Artı değeri dolaştıran para, yani geliri dolaştıran para kapitalisttedir. 

XIII. Destutt de Tracy'nin Yeniden-Üretim Teorisi

Destutt de Tracy’e göre, kapitalistler, ürettikleri her şeyi, üretmek için harcanandan fazlaya satarlar. Dolayısıyla, kapitalistler birbirlerini aldatarak zenginleşirler. Ayrıca, işçilere satış yaparak, işçilerin ufak tasarrufları dışındaki bütün ücretlerini geri alırlar. Böylece zenginleşirler. “İşte size bütün güzelliği içerisinde burjuva budalalığı!” K-2-434

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder