Toplam toplumsal sermayenin, yeniden üretimini ortaya koymak için Marx, ilkin sorunu belirtiyor. Her şeyden önce, toplumun, kapitalist ve işçilerden meydana geldiği varsayımıyla hareket ediyor.
Bir toplumun toplam yıllık ürünü, Hem üretken tüketimi hem de bireysel tüketimi içerir. Başka bir deyişle, yıllık ürün sermayeyi yerine koyan kısmı, hem de kapitalistlerin ve işçilerin tükettiği kısmı içerir. Demek ki, yıllık ürün sermaye olarak yeniden üretime giden ve işçi sınıfı ve kapitalistlerin bireysel tüketimine giden kısma ayrılır.
Çözümlenmesi gereken dolaşım formülü şöyledir.
(Yıllık Ürün) M'
–
|
{
|
P–M ... R ... M' (Üretken Tüketim)
p-m (Bireysel Tüketim) |
Marx, formülü de verdikten sonra sorusunu soruyor: “Karşımıza
doğrudan çıkan, soru şudur: Üretimde tüketilen sermaye, nasıl oluyor da
değer olarak yıllık üründen yerine konuluyor ve bu yerine konma hareketi nasıl
oluyor da, artı-değerin kapitalistler, ücretlerin emekçiler tarafından
tüketilmesi ile iç içe geçiyor? Öyleyse bu, ilkin, basit ölçekli bir
yeniden-üretim sorunudur.” K-2-351
Marx, metaların değerlerinden değişildiğini ve yeniden üretimin aynı ölçekte yinelendiğini, yani basit yeniden üretimi var sayıyor.
II.
Toplumsal Yeniden Üretimin İki Kesimi
Toplumun toplam üretimi iki kesime ayrılır.
I. Kesim: Üretim araçları, üretken tüketime geçebilecek metalar
II. Kesim: Tüketim nesneleri, kapitalist ve işçi sınıfının bireysel tüketimine geçebilecek metalar
I. Kesim: Üretim araçları, üretken tüketime geçebilecek metalar
II. Kesim: Tüketim nesneleri, kapitalist ve işçi sınıfının bireysel tüketimine geçebilecek metalar
Her iki kesimde de üretilen ürün; değişmeyen sermaye, değişen sermaye ve artı
değere (s + d + a ) ayrıştırılabilir.
Sabit sermayeden yıllık ürüne aktarılan, aşınan ve yıpranan kısmın değeri hesap dışı
bırakılıyor. Bu durumda toplam yıllık meta ürün,
I. Kesimde: 4.000s + 1.000d
+ 1.000a = 6000 üretim araçları
|
Yıllık Ürün Değeri
900
|
II. Kesimde: 2.000s + 500d + 500a = 3000 tüketim malları
|
Şimdi tabloyu okuyalım. Birinci ve ikinci kesimin üretim
araçları (4.000s + 2.000s) toplamı 6000’ dir ve bu
yenilenmelidir. Birinci kesimde üretim araçları üretimi, 6000 olduğuna göre,
birinci ve ikinci kesimim üretim araçları yenilenebilir. Aynı şekilde birinci
kesim ve ikinci kesimin değişen sermaye ve artı değerleri (1.000d
+ 1.000a + 500d + 500a ) toplamı 3000’dir.
İkinci kesimin yıllık üretimi de 3000’dir.
Biraz daha ayrıntıya girelim.
Birinci kesimin ( s )’si, birinci kesimde tüketilmiş olan, değişmeyen
sermayeyi(s) yerine koyar. Bu kapitalistler arasında değişimle sağlanır. Yine birinci kesimin (d + a)’sı, ikinci
kesimin değişmeyen sermayesini yerine koyar. Yani birinci kesimin işçi ve
kapitalistleri, ikinci kesimin kapitalistlerinin üretim aracını yerine koyar.
Böylece, hem birinci kesimin (d + a)’sı, hem de, ikinci kesimin sabit
sermayesi(s) gerçekleşmiş olur. Geriye ikinci kesimin (d + a)’sı, kalmıştır. O
da, ikinci kesim içerisinde (d) ve (a)’nın karşılıklı değişimiyle, yani işçi ve
kapitalistlerin değişimiyle gerçekleştirilir.
III.
İki Kesim Arasında, Değişim I(d+a) Karşısında IIs
Birinci kesim elinde bulunan, doğal biçimi içerisindeki, üretim araçları
biçiminde bulunan değerler(1.000d + 1.000a), kesim
ikinin elinde maddi biçimde bulunan tüketim malları değeri ( 2.000s)
ile karşılıklı olarak değişilir. Bu yolla kesim birin işçi ve kapitalistleri,
tüketim nesnelerine, kesim iki kapitalistleri ise üretim aracına sahip olur.
Kesim birin kapitalistleri, işçilere 1.000d ‘ye eşit 1000 sterlin vermişlerdir.
İşçiler, bu 1000 sterlin ile kesim ikiden tüketim malları alırlar. Kesim iki
ise, bu 1000 sterlin ile kesim birden, üretim aracı satın alırlar. Böylece 1000
sterlin, tekrar kesim bir kapitalistine döner. Sürecin yarısı tamamlanmıştır.
Şimdi kesim birin (a) kısmıyla, kesim ikinin (s) sinin diğer yarısı kalmıştır. Bu değişimi sağlayacak para, çeşitli şekillerde yatırılabilir. Para kapitalisttedir. Zira işçinin aldığı ücretin durumunu biliyoruz. Bu durumda, kesim iki kapitalistleri, para sermayeleriyle, ikinci kesimden üretim aracı alabilir ya da birinci kesim kapitalistleri, kendi tüketim fonları için olan paralarından, kişisel harcama yapıp, tüketim malları alabilirler. Biz bu para ikmalinin, üretken sermayelerinden ayrı olarak bulunduğunu kabul ediyoruz. Şimdi ikinci kesim kapitalistleri 500 sterlinlik üretim aracı alır ve kesim bir de aynı 500 sterlinle dönüp, tüketim nesnesi alırlar. Böylece kesim iki, sabit sermayesinin dörtte üçünü tamamlamış, kesim bir ise (a) kısmının yarısını tüketim fonunda gerçekleştirmiş olur. Bundan sonra kesim bir kapitalistleri, (a)’larının diğer yarısının satılacağı düşüncesiyle 500 sterlinlik tüketim malı için harcama yapar. Aynı 500 sterlinle kesim iki, kesim birden üretim aracı alır ve böylece süreç tamamlanır. Böylece iki kesim de, sürdükleri paraya tekrar ulaşırlar. Ayrıca kesim iki üretim aracını, kesim bir işçi ve kapitalistleri tüketim nesnelerine ulaşırlar. Bütünüyle bakıldığında, 4000 sterlinlik metalar, 2000 sterlinlik para dolaşımıyla gerçekleşebilmektedir.
Bunun için bir koşul gerekir. Şöyle ki, “basit
yeniden-üretim esasına göre, meta-sermaye I'in, d+a değerler toplamı (ve
bu nedenle, I'in toplam meta-ürününün buna tekabül eden orantılı kısmı), gene
aynı şekilde kesim II'nin toplam meta-ürününün orantılı kısmı olarak alınan, IIs
değişmeyen-sermayeye eşit olmak zorundadır; ya da I(d+a) = IIs'dir." K-2-359 Demek ki, toplam toplumsal
ürünün gerçekleşebilmesi için, kesim birin (d+a) sı, kesim ikinin (s)’si ile
örtüşmelidir. Yani bunlar eşit olmalıdır.
IV.
Kesim II İçerisinde Değişim. Yaşam Gereksinmeleri ve Lüks Mallar
İkinci kesimin (500d + 500a )’sı
ikinci kesim içerisinde değişilir. Maddi biçim içerisinde bulunan (d), işçi
sınıfının emek güçleri için aldıkları ücret değeri ile değişilir. İşçilerin
kapitalistlerden aldıkları ücret biçim böylece tekrar kapitalistlere döner. Aynı şekilde (a) ise kapitalist sınıfın
geliri olarak, kapitalistlerce değişilir.
Marx, yıllık meta üretiminin ikinci kesimini, II[a] ve II[b]
olmak üzere iki alt bölüme ayırmaktadır. II[a] işçi sınıfının zorunlu tüketim mallarını
ve kapitalistin de tüketiminin bir kısmını ifade eder. II[b] ise, yalnızca
kapitalist sınıfın tüketimine giren lüks malları ifade eder.
Şimdi, II[a]’daki işçiler, kendi gereksinmeleri olan
malları üretirler ve aldıkları ücretleri kendi ürettikleri mallara yatırırlar.
Böylece, II[a]’ya yatırılmış olan değişen sermaye, II[a]’nın kapitalistlerine
dönmüş olur. II[b] alt bölümünde durum farklıdır. Zira II[b]’deki işçiler kendi
tüketecekleri tüketim mallarını üretmezler. Bu durumda, II[b]’nin işçileri II[a]’nı
işçilerinin ürettiği tüketim mallarını satın alarak ücretlerini harcarlar. II[a]’nın
kapitalistleri de bu parayla, II[b]’nin üretimi olan lüks mallardan satın
alırlar. Böylece para, II[b]’nin kapitalistlerine dönmüş olur. Ayrıca II[b]
kapitalistleri de lüks mallarını bu alt bölümden karşılarlar.
Bir bunalım durumunda lüks malların tüketimi hemen
azalır. Gönenç dönemlerinde ise işçi sınıfı dahi, kapitalistlerin, tüketici
gereksinmesine giren ve hatta lüks malları bile talep edebilir. Gönenç dönemine
ait, bu düşüncesini Marx şöyle ifade ediyor: “Artan yalnız, yaşam
gereksinmelerinin tüketimi değildir. İşçi-sınıfı da, şimdi, (kendi tüm yedek
ordusu ile fiilen takviye edilmiş durumda) geçici olarak olağan zamanlarda
olanakları dışında kalan lüks mallar ile başka zamanlar büyük kısmı, ancak
kapitalist sınıfın tüketici "gereksinmelerine" giren malları da
kullanacak hale gelir. Bu da, kendi payına fiyatlarda bir yükselmeye yol açar." K-2-366
“Bunalımlara, fiili tüketim ya da fiili tüketici
azlığının neden olduğunu söylemek, boş bir yinelemeden başka bir şey değildir.” K-2-367
diyor Marx. Bunalımları açıklamada bu boş yinelemeden yola çıkıp; işçi
sınıfının ürettiğinden az aldığını, daha büyük pay alıp ücretlerin
yükselmesiyle bu kötülüğe çare bulunulacağını düşünenlere ve dolayısıyla boş
yinelemeye gerekçe görüntüsü vermeye çalışanlara Marx şu hatırlatmayı yapıyor: ”bunalımların, daima ücretlerin genellikle yükseldiği ve işçi-sınıfının, yıllık
ürünün tüketime ayrılan kısmından daha büyük bir pay aldığı bir dönemde
hazırlandığına işaret etmek yeterli olacaktır.” K-2-367 Kuşkusuz fiili tüketim,
tüketici azlığı metaların satılamaması anlamına gelir.
Ne var ki bir bunalım, salt işçi sınıfının eksik tüketmesine dayandırmak yanlış olur. Fiili tüketim, tüketici azlığını, bunalımın hazırlandığı, işçi sınıfının daha büyük pay aldığı dönemle birlikte düşünmek gerekir. “Öyle anlaşılıyor ki, kapitalist üretim, iyi ya da kötü niyetin tamamen dışında kalan koşulları, işçi-sınıfına ancak geçici olarak nispi bir gönenç sağlayan ve bu yüzden de daima ancak yaklaşan bir bunalımın müjdecisi olan koşulları içermektedir.” K-2-367
Ne var ki bir bunalım, salt işçi sınıfının eksik tüketmesine dayandırmak yanlış olur. Fiili tüketim, tüketici azlığını, bunalımın hazırlandığı, işçi sınıfının daha büyük pay aldığı dönemle birlikte düşünmek gerekir. “Öyle anlaşılıyor ki, kapitalist üretim, iyi ya da kötü niyetin tamamen dışında kalan koşulları, işçi-sınıfına ancak geçici olarak nispi bir gönenç sağlayan ve bu yüzden de daima ancak yaklaşan bir bunalımın müjdecisi olan koşulları içermektedir.” K-2-367
V.
Para Dolaşımı Yoluyla Değişimin Gerçekleştirilmesi
Marx kesim bir ve kesim ikide, paranın kapitalistten
çıkıp, tekrar aynı yere dönüşünden bir kez daha söz ediyor. Daha sonra, birinci
ve ikinci kesim arasındaki dolaşımı farklı açıdan gözden geçiriyor.
Birinci kesim ve ikinci kesimde ücret olarak işçilere 1500 sterlin yatırılmıştır. Yatırılan bu 1500 sterlin 5000 sterlinlik metayı dolaştırmaktadır gibi. Burada vurgulan şey, dolaşımı başlatan ve sürdüren paranın kapitalistten çıkması ve tekrar kapitaliste dönmesidir. Başka türlü olması da olanaksızdır. Zira burada “iki sınıf vardır: yalnız kendi emek-gücüne sahip olan işçi-sınıfı ile toplumsal (sayfa 445) üretim araçları ve para üzerinde tekeli olan kapitalist sınıf.” K-2-376
VI.
Kesim I'in Değişmeyen-Sermayesi
Kesim birdeki değişmeyen sermaye (4.000s) ,kesim
birin üretim araçları değerinin yeni ürüne aktarılmış değeridir. Dolayısıyla bu
değer, üretiminde tüketilen üretim araçları değerine eşittir. Kesim birin
üretim araçları, maddilikleri içerisinde üretken değişmeyen sermaye olarak
işlev yapacak biçimde bulunurlar ve bunlar, birinci kesim kapitalistleri
tarafından üretken biçimde ayni olarak tüketilirler. Kuşkusuz birinci kesim
kapitalistleri her biri kendi üretim aracını üretmediği için, birinci kesim
kapitalistleri arasında değişimle bu iş sağlanır. “Üretim, eğer, kapitalist
olacağına, toplumsallaştırılmış olsaydı, kesim I'in bu ürünleri, düzenli
olarak, bu kesimin değişik kollarına yeniden-üretim amaçları için üretim
araçları olarak tekrar dağıtılır, bir kısım, ürün biçiminde çıktığı üretim
alanında doğrudan kaldığı halde, bir başkası, öteki üretim yerlerine geçer ve
böylece, bu kesimdeki çeşitli üretim yerleri arasında sürekli bir gidiş-geliş
hareketine yol açardı.”K-2-379
VII.
Her İki Kesimdeki Değişen-Sermaye ve Artı-Değer
Yıllık tüketim maddelerinin toplamı, kesim birin ve kesim
ikinin artı değer ve değişen sermayelerine eşit olmalıdır. Formülle ifade
edelim.
I. Kesim (s+d+a)= I.kesim(d+a) + II. Kesim(d+a)
Demek ki, basit yenden üretim varsayımında, yıllık
tüketim malları miktarı, yıl boyunca yeniden üretilen yıllık değere eşit
olmalıdır. O halde toplam toplumsal işgünü iki kısma ayrılır: Yıl boyunca 1.500d
değer yaratan gerekli emek ve 1500a ek değer yaratan gerekli emek.
Bu değerler toplamı 3000’dir ve o da, yıllık tüketim malları değerine eşittir. Zira
iki kesimde yıllık üretilen d+ a’ nın tamamı, tüketim mallarıyla değişildiği için
bu eşitlik böyledir.
Burada Marx, Adam Smith’e dönüyor. "Adam Smith'i, yıllık
ürünün değerinin kendini, d+a' ya ayırdığını düşünmeye sevk eden işte bu
durumdur.” K-2-380
VIII.
Her İki Kesimdeki Değişmeyen Sermaye
Marx, yıllık ürünün 9000 olan toplam değeri ve büründüğü
kategorilerin tahlilinin güçlük çıkarmadığını belirtiyor. Esas güçlük, ürünün
değerini oluşturan kısımlarla, değerin maddi öğelerinin
karşılaştırılmasındadır.
Biz, hem kesim bir hem kesim ikide, tüketilmiş üretim
araçlarının değerinin yeni üründe korunduğunu, başka bir deyişle yeni ürüne
aktarıldığını ve her iki kesimde de yeni değer üretildiğini biliyoruz. Birinci
kesim, hem kendisinin hem de kesim ikinin üretim araçlarını kullanım değeri
olarak üretir. Kesim bir ve ikinin d+a’sı ise, toplumun tüketeceği tüketim
malları değerine eşittir. Yani ikinci kesimin tüketim malları üretimine
eşittir. Bu durumda, karşılıklı değişim söz konusudur. Birinci kesimin üretim
araçları üretimi, hem birinci hem de ikinci kesimin değişmeyen sermayesini
yerine koyar.
IX.
Adam Smith, Storch ve Ramsay’a Toplu Bakış
Toplam toplumsal
ürün değeri 9000 (6.000s + 1.500d + 1.500a) dir. Bunun 6000’i üretim araçlarını, 3000’i
ise, tüketim mallarını oluşturur. İşçi ve kapitalistler, toplumsal üründen ancak,
tüketim malları miktarı(3000)kadar çekerler. Diğer 6000’i üretim araçları
biçiminde, ayni olarak yerine koyarlar. Storch bunu tanıtlayamadığı halde kabul
eder. Smith ise, toplumsal ürünün tüm değerini d+a’ ya ayrıştırır. Onun deyimiyle,
ücret kar ve ranta ayrışır. Dolayısıyla,
tüketilen üretim araçlarının değerini toplumsal ürüne dahil etmez. Zira o,
toplumsal ürüne, tüketim mallarından (3000) bakar ve toplumsal ürünün değeri, o yıl
harcanan emeğin sonucu olarak görünür. Böylece, aktarılan üretim araçları
değeri uçar gider. Oysa o yıl harcanan emek sürecinde, üretim araçları değeri
de (6000) yeni üründe korunmaktadır. Devamla Marx, Ramsay’ın sabit ve döner
ayrımını belirtiyor.
X.
Sermaye ve Gelir: Değişen-Sermaye ve Ücretler
Yıllık üretilmiş ürünün toplam değerinden(9000), o yıl
üretilen değer (3000) çıkarıldığında geriye kalan değer(6000) önceki yıllarda
üretilmiş değerin, yeni bir varlık biçimi içerisinde tekrar ortaya çıkmasıdır. Bu
“ne olursa olsun bu, daha önceki yıllardan, bu yılın ürününe aktarılan bir
değerdir.” K-2-390 Dolayısıyla 3000 dışında yeni bir değer üretilmemiştir.
Daha önce gördüğümüz gibi, birinci kesimin 2.000(d+a)
sı, ikinci kesimin 2.000 IIs ‘ ini
üretim araçlarının maddi biçimi içerisinde yerine koyar. Demek ki, birinci
kesimin yıllık emeğinin üçte ikisi, ikinci kesimin değişmeyen sermayesini, “
hem tüm değeri ve hem de maddi biçimi ile yeni üretmiş oluyor.” K-2-390 Bu
durumda, kapitalist toplum, yıllık emeğin büyük bölümünü(üçte iki,2000) ancak
sermaye olarak işlev yapacak biçimde, üretim araçları üretiminde kullanır.
“Değişen-sermaye,
kapitalistin elinde sermaye olarak ve ücretli-işçinin elinde gelir olarak işlev
yapar.”K-2-391 Değişen sermaye kapitalist elinde para biçimindedir. Emek gücü
satın alarak sermaye işlevini yerine getirir. Bu durumda sermaye, para
biçiminden soyunup, emek gücüne çevrilmeyle gerçekten değişen sermaye halini
alır. Aslında para biçimdeyken, potansiyel sermayedir ve emek gücüne çevrilme
ile sermaye halini alır. Kapitalist elinde, sermaye işlevi gören para, şimdi
işçinin elinde, ücretinin para biçimidir. Yani emek gücünün yinelenen satışıyla
elde edilen gelirin para biçimi olarak işlev görür.
Marx, bu süreci iktisatçıların yanlış sunmasına
değiniyor. İktisatçılara göre, aynı para iki sermayeyi gerçekleştirir. Alıcı,
para sermayesini, emek gücüne çevirmektedir.
Satıcı işçi ise, kendine ait metayı gelir olarak harcadığı paraya
çevirmektedir. Bu durumda emek gücü, sürekli gelir sağlayan meta biçiminde
sermayeyi temsil eder. Marx emek gücünü sermaye olarak görmez. Ona göre
“Emek-gücü, gerçekten onun (durmadan kendisini yenileyen, yeniden-üretilen)
malıdır, ama onun sermayesi değildir. Bu, onun, satabileceği ve yaşamak için
sürekli satmak zorunda olduğu tek metadır ve ancak alıcının, kapitalistin
elinde sermaye (değişen) olarak iş görebilecek bir metadır.” Demek ki emek gücü,
işçinin sermayesi değil metasıdır. Oysa iktisatçılar “ Bir insanın, kendi
emek-gücünü, yani kendisini bir başka adama sürekli satmak zorunda bulunması
olgusu, bu iktisatçılara göre, onun bir kapitalist olduğunu tanıtlar; çünkü bu
adamın elinde satış için sürekli olarak (bizzat) "metalar"
bulunmaktadır.” K-2-392
Bu konuyu biraz daha sürdürelim. Bütün dönüşümler
sırasında kapitalist, değişen sermayesini sürekli elinde tutar. İlkin,
potansiyel para sermaye olarak, sonra üretken sermayesinin bir kısmı olan emek
gücü olarak, sonra, meta sermayesinin değerinin bir kısmı olarak ve daha sonra,
emek gücü ile tekrar karşı karşıya gemli para olarak. O halde “Değişen-sermaye daima şu ya da bu biçimde
kapitalistin elinde kaldığı için, bunun herhangi bir kimse için kendisini şu ya
da bu yoldan gelire çevirdiği iddia edilemez.”K-2-398
XI.
Sabit Sermayenin Yerine Konması
Bir yıl içerisinde tüketilen üretim araçları, üretim
ölçeğinin aynen devam edebilmesi için, her yıl yerine koyulması gerekir. Üretim
araçlarının döner kısmı olan ham ve yardımcı maddeler ve emek gücü her yıl
yenilenir. Dolayısıyla da yıllık ürün satıldığında, bu kısımlar tekrar satın
alınarak, üretken sermaye öğelerine çevrilmelidir. Ama üretim araçlarının sabit
sermaye kısmı eğer bir yıldan uzun ömürlü ise, değerinin tamamını yeni ürüne
aktarmaz. Dolayısıyla da o yıl yerine koyulması gerekmez. Yıllık ürün
satışından elde edilen paranın, değişmeyen sermayenin o yıl aktarılan bölümü, “Üretken
sermayenin yanı başına yerleşirler ve para biçiminde kalmaya devam ederler. “K-2-401
Bu para, değişmeyen sermaye değerin bir kısmının para biçimidir. Bu para yığma oluşumu, kapitalist üretim sürecinin bir öğesidir. Sabit sermayenin yaşamı sona erinceye kadar bir yanda birikir ve sonra, yaşamı sona eren öğelerine çevrilir.
Bu para, değişmeyen sermaye değerin bir kısmının para biçimidir. Bu para yığma oluşumu, kapitalist üretim sürecinin bir öğesidir. Sabit sermayenin yaşamı sona erinceye kadar bir yanda birikir ve sonra, yaşamı sona eren öğelerine çevrilir.
Marx sorunu şöyle ortaya koyuyor. Basit üretimde, ikinci
kesimin (s)’si ile birinci kesimin (d+a) sının eşit olduğunu biliyoruz. Eşit
olmalarına karşın toplam değerler olarak değişmezler. Çünkü ikinci kesim sabit
sermayelerinin yeniden üretimi farklı aşamalarda bulunur. Yani sabit sermaye
yıpranmaları aynı düzeyde gerçekleşmez. Birilerinin sabit sermayesi ömrünü
tamamlayıp, değişme durumundayken birileri henüz o aşamaya gelmemişlerdir. Bu
durumda değişmeyen sermayesi aşınmasını tamamlamış olanlar talepte bulunurken,
aşınmasını tamamlamayanlar talepte bulunmazlar.
Marks, devamla bu değişim ilişkisini örneklendirerek belirtiyor.
XII.
Para Malzemesinin Yeniden-Üretimi
Marx, yalın olması açısından sadece, altın üretimini ele
alıyor ve kapitalist üretim biçiminde üretildiğini varsayıyor. Bu varsayımın
nedeni, basit yeniden üretim dikkate alındığında dış ticaretin problemi çözmeye
katkısı olmaz. Özünde, “dış ticaret olmadan kapitalizm olmaz.” Lakin yukarıdaki
nedenle ticaret dışında, yıllık üretimin doğrudan bir öğesi olarak, kapitalist
ilişkide üretildiği varsayılmıştır.
Marx, altın üretimini, “genellikle madenlerin üretimi
gibi” üretim araçlarının üretildiği, birinci kesim içerisine dâhil etmiştir.
Altın üretim sürecinde, artı değerin bir kısmı para olarak biriktirilir.
Paranın, aşınma yıpranması düşüldükten sonra dahi böyle olur. Maxs’tan
dinleyelim: “basit yeniden-üretim bile
zorunlu olarak, paranın biriktirilmesini ya da yığılmasını içermektedir. Ve bu,
her yıl yinelendiği için, bu durum, kapitalist üretimin tahlilinde hareket
noktamız olan varsayımı, yani yeniden-üretimin başlangıcında, metaların değişimine
tekabül eden bir para ikmalinin, kapitalist sınıf I ve II'nin ellerinde
bulunduğunu açıklamış olur. Böyle bir birikim, dolaşımdaki paranın aşınması ile
yiten altın miktarı düşüldükten sonra bile yer alır." K-2-421 Altın birikimi,
basit yeniden üretimle çelişki gibi görünmekle birlikte, bir sorun yaratmaz.
Marx, Tooke’ye karşı ileri sürülen itiraza tekrar
değiniyor. Nasıl oluyor da, her kapitalist, yıllık üründen para olarak artı
değer çekiyor, yani sürdüğünden daha fazla para çekebiliyor? Sorusunu
düzeltiyor. Sorun, “yalnızca şudur: Bu toplam meta-değerlerin dolaşımını
sağlayan para nereden gelmektedir? Sorun hiç bir zaman şu değildir: artı-değeri
paraya çeviren para nereden gelmektedir?" K-2-421 Artı değeri dolaştıran para,
yani geliri dolaştıran para kapitalisttedir.
XIII.
Destutt de Tracy'nin Yeniden-Üretim Teorisi
Destutt de Tracy’e göre, kapitalistler, ürettikleri her şeyi, üretmek için harcanandan fazlaya satarlar. Dolayısıyla, kapitalistler birbirlerini aldatarak zenginleşirler. Ayrıca, işçilere satış yaparak, işçilerin ufak tasarrufları dışındaki bütün ücretlerini geri alırlar. Böylece zenginleşirler. “İşte size bütün güzelliği içerisinde burjuva budalalığı!” K-2-434
Destutt de Tracy’e göre, kapitalistler, ürettikleri her şeyi, üretmek için harcanandan fazlaya satarlar. Dolayısıyla, kapitalistler birbirlerini aldatarak zenginleşirler. Ayrıca, işçilere satış yaparak, işçilerin ufak tasarrufları dışındaki bütün ücretlerini geri alırlar. Böylece zenginleşirler. “İşte size bütün güzelliği içerisinde burjuva budalalığı!” K-2-434
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder