Çocukların çalışması sadece
kapitalizme özgü bir durum değildir. Ama kapitalist ilişkilerle birlikte;
çocuklar, yığınlar halinde üretim sürecine çekilmiştir. Ücretli emek olarak,
üretim sürecine giren çocuklar; en ağır sömürüye maruz kaldılar. Çocukluklarına
bakılmadan kölelik koşullarında, uzun çalışma saatleriyle sömürüldüler. Sermayenin
değerlenmesinin ve kapitalizmin gelişmesinin bir aracı oldular. Öyle ki, kapitalizmin
tarihi bir anlamda, çocuk emeğinin acımasızca sömürüsünün de tarihidir. Bugün
halen, milyonlarca çocuk, sermayenin yeniden üretimi sürecinde sömürülmektedir.
sömürü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sömürü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
5 Kasım 2019 Salı
4 Ekim 2019 Cuma
Sömürü Koşullarının Yeniden Üretimi
Kapitalist toplumda üretme
süreci, sermayenin üretimi ve yeniden üretimi sürecidir. Yeniden üretim
sürecinin temeli, emeğin, ürünlerinden; emek gücünün ise emeğin nesnel
koşullarından ayrılmış olmasıdır. Başka bir deyişle, bir yanda üretim araçlarına
ve geçim nesnelerine sahip olan kapitalistlerin; diğer yanda ise, sadece, emek
gücüne sahip olan işçilerin var olmasıdır. Bu temel üzerinde, emeğin sömürüsü
üzerinden sermayenin üretimi gerçekleşir. Bu durum, sürekli olarak yinelenen
biçimde olur. Yani kapitalist üretme biçimi, bu sömürü ilişkisini, sürekli
olarak yeniden üretir. İşçinin emeği, üretme sürecinde sürekli olarak,
kendisine ait olmayan ürünlerde nesneleşir. Sermaye biçiminde, kapitalistin
zenginliği olarak ortaya çıkar.
8 Eylül 2019 Pazar
Kapitalist Toplumda Kadın Emeği
Kapitalist
toplumda kadın, iki biçimde emek harcar. İlkinde aile içerisinde ev
işiyle, ailenin yeniden üretimi için emek harcarken; ikincisinde,
sermayenin yeniden üretimi için emek
harcar. Kadının, aile içerisinde harcadığı emek, ücretli emek değildir.
Zira
aile içerisinde harcanılan emek değer üretmez. Yalnızca, ailenin
ihtiyacına
yönelik kullanım değeri üretir. Sermayenin yeniden üretimi sürecinde
ise; hem
değer, hem de artı değer üretir. Kadının emeği burada ücretli emektir.
Emek
gücünü, bir ücret karşılığında kapitaliste satarak üretim sürecine
girer.
Üretim sürecinde, kadının emek gücü tüketilirken değer ve artı değer
üretilir.
Labels:
aile,
emek,
emek gücü,
kadın,
kadın emeği,
Kapitalist Toplumda Kadın Emeği,
kapitalizm,
makine,
meta,
sömürü
30 Ocak 2018 Salı
Kapitalist, Sömürüyü Artırmak İster
Kapitalist sürekli olarak sömürüyü artırma derdindedir. Sömürüyü artırabilmek için artı değer peşinde koşar. Ne var ki artı değere (kâra) giden yol, haramiler sofrasıdır ve bu sofrada kıran kırana rekabet vardır. Bu rekabetçi ortamda, kimse kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Sermayesini artı değerle buluşturabilen, yeniden üretimini sağlayabilen ve onu büyütebilen kapitalist, yoluna devam eder. Sermayesini artı değerle buluşturamayan kapitalist, sermayesini gerçekleştiremez ve kurtlar sofrasında sermayesinin varlığını koruyamaz. Bu nedenle her kapitalist; artı değer peşinde koşarak sömürüyü artırma kavgası verir.
Labels:
artı emek,
emek üretkenliği,
gerekli emek,
kapitalist,
Kapitalist Sömürüyü Artırmak İster,
sömürü
22 Kasım 2017 Çarşamba
İşsiz İşçiler
Kapitalist bir toplumda, emek
gücünü satışa çıkaran her işçi; her daim emek gücünü satamayabilir. Başka bir
deyişle iş bulamayabilir. Zira kapitalist sistem, işçiye, emek gücünü satışı için
bir garanti vermez, veremez. Emek gücü ihtiyacı, sermaye birikim sürecinin
ihtiyacına göre düzenlenir. Sermaye birikimi süreci, sürekli olarak bir kısım
işçileri üretim sürecinin dışına düşürürken, bir kısım işçileri ise üretim
sürecine dâhil eder. Birikim süreci, toplam çalışan işçilerin sayısını artırırken,
işsiz kalan işçilerin sayısını da artırır. Böylece süreç, yedek sanayi
ordusunun saflarını sıklaştırır. Yedek sanayi ordusu dediğimiz işsizler, hiçbir
işi olmayan ya da kısa süreli iş günü çalışabilen işçilerdir. İşsizler kapitalist
toplumda, üç biçimde görünür. Bunlar, nüfus fazlasının akıcı biçimi, nüfus
fazlasının gizli biçimi ve nüfus fazlasının durgun biçimidir.
Labels:
İşsiz İşçiler,
işsizlik,
kapitalist,
sermaye birikimi,
sömürü
4 Kasım 2017 Cumartesi
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sorunu
Kapitalist sistemde; emekle sermaye
arasındaki ilişki, sermayenin sömürüsüne dayalı bir ilişkidir. Bu ilişki,
kapitalist sınıfa zenginlik ve rahat bir hayat sunarken, işçi sınıfına
işsizlik, yoksulluk sefaleti dayatır. Dayatır diyoruz, çünkü kapitalist sömürü
ilişkisi sermayenin emek üzerindeki egemenliğine dayanır. Yalnız bu kadar da
değil; kölece çalışma koşullarının ortaya çıkardığı; meslek hastalıkları ve iş
kazaları üretim sürecinin adeta sıradanı haline gelmiştir. Meslek hastalıkları ve iş kazaları yoluyla;
işçi sınıfının bireyleri birer onar yaşamlarını kaybetmektedirler. İLO
verilerine göre her yıl dünyada, 300 milyonun üzerinde iş kazası meydana
geliyor ve her yıl 2 milyonun üzerinde işçi, iş kazaları ve meslek
hastalıklarından yaşamını kaybediyor. Rakamlar ürkütücüdür ama daha da ürkütücü
olanı rakamların ardındaki can yakan gerçekliktir. Bu gerçeklik işçi sağlığı ve
iş güvenliği sorunu işçi sınıfının yakıcı sorunu haline getirmektedir. Sorun
yakıcıdır lakin, meslek hastalıklarına ve iş kazalarına karşı önlem alması
gerekenler; duymuyor görmüyor, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine
yeterince ilgi göstermiyorlar.
Labels:
iş kazaları,
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Sorunu,
kapitalist,
kâr,
meslek hastalıkları,
sömürü
30 Ekim 2017 Pazartesi
Emek Yağması
İnsana
özgü olan emek süreci, insanın toplumu ve kendisini yeniden ürettiği bir
süreçtir. Emek harcamak, yaratmak özünde insana haz veren, doyuma
ulaştıran bir
faaliyettir. Zira bu yolla insan, kendi becerisini, yetisini üründe
somutlarken;
kişiliğini ortaya çıkarır. Ne var ki sınıflı toplumlarla birlikte emek
süreci, sömürünün
konusu haline dönüşmüştür. Böylece insana haz veren emek süreci acı
veren
bir süreç haline gelmiştir. Kapitalist toplum acıyı daha da büyütüp,
derinleştirmiştir. Emek gücünü metalaştırarak ve bireyi kendi emeğine
yabancılaştırarak emek sürecini zulüm süreci haline getirmiştir. İnsanın
toplumu ve kendisini yeniden ürettiği emek sermayenin egemenliği
altında sömürülmektedir. Emeğin sömürüsü
üzerinden büyüyen sermaye, rekabetçi ortamda daha fazla kara ulaşabilmek
için kuralsızlaşmakta
bir sakınca görmemektedir. Emek üzerinde egemenliğini daha da artırarak;
emek
gücünü bol keseden harcayıp, emek yağmasına neden olmaktadır.
26 Ekim 2017 Perşembe
Kapitalist Toplumda Sömürü ve Sömürünün Gizemi
Bir sömürü sistemi olan kapitalist toplumda sömürü ilişkisi,
emek ile sermaye arasındadır. Başka bir ifadeyle, işçiyle kapitalist
arasındadır. Sömürünün temelinde artı değer üretimi vardır. Kapitalist bu ilişkide,
üretim aracı sahibi olarak; artı emeğe, artı değer biçiminde el koyar. Kapitalistin,
artı değere el koyabilmesi için; özel bir metaya ihtiyacı vardır. Bu özel meta,
işçinin mülkiyetinde ve tasarrufunda olan emek gücü metasıdır. Emek gücü
metasını, özel kılan şey; üretimde tüketildikçe değer üretilmesidir.
Labels:
angarya,
artı değer,
emek,
emek gücü,
Kapitalist Toplumda Sömürü ve Sömürünün Gizemi,
sömürü,
ücret
15 Eylül 2017 Cuma
Sınıflı Toplumlarda Sömürü Biçimleri
İnsan da diğer canlı varlıklar
gibi yaşamını sürdürebilmek için çeşitli nesnelere ihtiyaç duyar. Ama ihtiyaçlarını
giderecek olan nesneleri, her zaman doğada hazır bulamaz. İhtiyaçlarını,
doğadaki nesnelere etkide bulunarak üretir. Üretim, insanın doğayla olan
etkileşimini, yani ilişkisini ifade eder. İnsan doğayla ilişkisini, emeği
aracılığıyla kurar. Emek, tüm canlılık içerisinde sadece insana özgüdür. İnsan
emekle, doğa nesnelerini kendi ihtiyaçları doğrultusunda üretir ve yeniden
üretir. Üretirken, emek gücü harcar. Üretimi, diğer insanlardan tecrit olmuş
bir şekilde değil, onlarla birlikte yapar. Topluluk halinde, birlikte…
Labels:
angarya,
artı değer,
emek,
emek gücü,
Sınıflı Toplumlarda Sömürü Biçimleri,
sömürü
8 Mayıs 2014 Perşembe
Yasanın İç Çelişkilerinin Serimi
I.Genel
Kapitalist üretim biçiminde, kâr oranlarının düşme
eğilimi yasasının da açığa çıkardığı gibi, sermayenin birikimi kendisini
çelişkilerle ifade eder. Bir yanda birikimin zorunluluğu, bir yanda ise bu birikim
için kullanılan yöntemin (emeğin üretkenliğinde artış) birikimin engeli haline
gelmesi bu çelişkinin ifadesidir.
Toplam sermayenin, kendisini genişletme oranı ya da kâr oranı, kapitalist üretimin dürtüsüdür. Ne var ki kâr oranında düşme, yeni sermayelerin
oluşmasını engeller ya da yeni sermayelerin oluşmasını yavaşlatır ve böylece
sermayenin gelişmesinin engeli haline gelir. Öyle ki kâr oranlarındaki “bu
düşme, aşırı üretimi, spekülasyonu, bunalımları ve artı nüfusla birlikte
artı-sermayeyi besleyip büyütür.”K-3-215 Demek ki, kapitalist üretimin, başka
bir deyişle sermayenin genişlemesinin bir sınırı vardır. Bu sınırı sermayenin
kendisi, başka bir deyişle kapitalizmin kendisi koyar. Öyleyse kapitalizm de
sınırları olan ve tarihsel bir sistemdir ve geçicidir.
Labels:
artı değer,
aşırı sermaye birikimi,
bunalım,
ek emek,
ek kâr,
emek üretkenliği,
Kapital-III,
kapitalist,
kapitalizm,
kâr oranı,
kriz,
nispi aşırı nüfus,
rekabet,
Ricardo,
sömürü,
tüketim gücü
3 Mayıs 2014 Cumartesi
Zıt Yönde Etkiler
Emek üretkenliğinin, hızla gelişmesiyle birlikte, kâr
oranlarındaki düşüşün, neden daha büyük ve hızlı olmadığı iktisatçıların bir
anlam veremediği bir durumdur. Öyle ya, sermaye muazzam bir şekilde artarken, kâr
oranları sürekli düşerken süreç halen devam etmektedir.
Marx, kâr oranlarının düşmesi gerçeğini ortaya koyduktan
sonra, bu genel yasanın etkisine ters düşen ve bu yasayı, bir eğilim haline
getiren karşıt etkilerin olduğunu belirtiyor. Kâr oranı, sermayenin organik bileşiminin büyümesiyle artar,
lakin bu artış, organik bileşimin büyümesi oranında olmaz. Zira yasaya karşıt
etkiler vardır. Marx’a göre bu karşıt etkiler, yasayı bir
eğilim haline getiriyor. Bunu Marx, şöyle ifade ediyor: “Genel yasanın etkisine ' ters düşen
ve onu yok eden, ona yalnızca kendine özgü bir eğilim niteliği veren ve bu
yüzden, genel kâr oranındaki düşmeden, bir düşme eğilimi olarak söz etmemize
neden olan bazı zıt yönde etkilerin işe karışmaları gerekir.” K-3-206
Marx, zıt yönde etki yapan güçlerin en genel olanlarını veriyor.
Labels:
artıdeğer kitlesi,
dış ticaret,
hisse senetli sermaye,
işgünü,
Kapital-III,
kar oranı,
nispi aşırı nüfus,
organik bileşim,
sömürü
23 Mart 2014 Pazar
Kâr Oranı
Sermayenin genel formülünün, P-M-P' olduğunu biliyoruz. Formülün
anlamı, daha fazla değer çekme amacıyla, dolaşıma bir miktar değer sokulmuş
olmasıdır. Bu süreci gerçekleştiren, sermaye sürecidir ve daha fazlayı üreten
süreç, kapitalist üretimdir. Kapitalist, her hangi bir metayı, ne meta üretmiş
olmak için, ne de kullanım değeri yaratmış olmak için üretir. Onun tek bir
amacı vardır. O da değer üretmektir. Yalnızca değer üretmek değil,
yatırdığından daha fazla değer üretmektir.
Kuşkusuz
kapitalist, daha fazla değere ulaşabilmek için, elindeki değişen sermayesini
canlı emek karşılığında değişmesi gerekir. Tabi ki bu değişim, onun, emeği hemen
sömürmesini sağlamaz. Kapitalist, canlı emeği sömürebilmek için, onu üretim
sürecine sokması gerekir. Bunun için de kapitalistin, üretim koşullarına
yatırım yapması gerekir. Çünkü kapitalist, canlı emeğin işlev yapması için
gerekli olan, emek araçlarına, işleyeceği konuya, makinelere, ham maddelere
yatırım yapmaksızın sömüremez.
Labels:
artı değer oranı,
değer,
işçi,
Kapital-III,
kapitalist,
kar oranı,
maliyet,
meta değeri,
sömürü,
sömürünün gizlenmesi,
yabancılaşma
22 Aralık 2013 Pazar
ÜCRETLER - Emek Gücü Değerinin ya da Fiyatının Ücrete Dönüşmesi
Marx bu bölümde, emeğin satılması yanılgısını ve emek
gücünün değeri ya da fiyatının ücrete dönüşümünü ortaya koyuyor. Marx burada değerin
fiyattan sapmadığı varsayımıyla hareket ediyor. Diğer bir deyişle, fiyatla
değerin aynı olduğu varsayımıyla hareket ediyor.
Burjuva Toplumda, bir işçinin ücreti, işçinin emeğinin
değeri ya da fiyatı olarak belli bir miktarda para olarak görünür. Bu
görüngüden hareket eden herkes, emeğin değerinden ya da fiyatından söz ederler.
Burada yanlış bir algı vardır. Bu yanlış algı, işgücünün değeri ya da
fiyatının, emeğin değeri ya da fiyatı olarak görünmesinden kaynaklanır. Diyelim
işçi, 12 saat çalıştı ve karşılığında 6 şilin aldı. İşçinin aldığı bu 6 şilin
emek gücünün değil de emeğinin karşılığı olarak görünür. İşçi emek gücünü değil
de, emeğini satıp eş değerini almış olarak görünür. Eğer işçi, göründüğü gibi
12 saat çalışıp, 6 şilinlik bir değer üretip, 6 şilinlik emeği karşılığını
almış olsaydı, ne artı değer, ne de kapitalizm olurdu.
Bu yanlış algı, aynı zamanda işgünün, ücret olarak ödenen bölümünün, tüm işgününün değeri ya da fiyatı olarak görünmesinden kaynaklanır. Böylece, gerekli emek ve artı emek ayrımının tüm izleri silinir gider ve işçinin, tüm çalışma zamanının karşılığı ücret olarak ödenmiş olarak görünür. Böylelikle, sömürü gerçeği, bir sis perdesi altında kalmış, gizlenmiş olur.
Labels:
değer,
emeğin değeri,
emeğin fiyatı,
emek,
emek gücü değeri,
Kapital-I,
köle,
parçabaşı ücret,
sömürü,
ücret,
yoğun emek,
zamana göre ücret
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)