artı değer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
artı değer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
9 Ocak 2018 Salı
Meta, Değer ve Artı Değer
Metalar, bir yararlılığı olan, bireysel ya da toplumsal bir ihtiyacı gideren nesne olarak, değişim
için üretilirler. Bunun anlamı şudur ki; bir emek ürünü olarak her meta,
satılmak üzere üretilir ve tüketicisinin eline değişimden geçerek ulaşır. Meta
üretimi sadece kapitalizme özgü değildir. Kapitalizm öncesi biçimlerde de meta
üretimi vardı. Ama meta üretimi, kapitalizm öncesi biçimlerde genelleşmiş
değildi ve istisnai bir durumdu. Oysa kapitalist toplumda meta üretimi, önceki
biçimlerden farklı olarak istisnai değil, genelleşmiştir. Öyleyse üretiminde, kapitalist
sistemin önceki biçimlerden farkı; meta üretiminin genelleşmiş olmasıdır.
Labels:
artı değer,
değer,
değişim,
emek,
Meta Değer ve Artı Değer
26 Ekim 2017 Perşembe
Kapitalist Toplumda Sömürü ve Sömürünün Gizemi
Bir sömürü sistemi olan kapitalist toplumda sömürü ilişkisi,
emek ile sermaye arasındadır. Başka bir ifadeyle, işçiyle kapitalist
arasındadır. Sömürünün temelinde artı değer üretimi vardır. Kapitalist bu ilişkide,
üretim aracı sahibi olarak; artı emeğe, artı değer biçiminde el koyar. Kapitalistin,
artı değere el koyabilmesi için; özel bir metaya ihtiyacı vardır. Bu özel meta,
işçinin mülkiyetinde ve tasarrufunda olan emek gücü metasıdır. Emek gücü
metasını, özel kılan şey; üretimde tüketildikçe değer üretilmesidir.
Labels:
angarya,
artı değer,
emek,
emek gücü,
Kapitalist Toplumda Sömürü ve Sömürünün Gizemi,
sömürü,
ücret
22 Ekim 2017 Pazar
Sınıf Kavgasında Yansımasını Bulan; Ücret Kâr Karşıtlığı
Ücretlilik sistemi olan kapitalist toplumda, işçinin
ücretiyle kapitalistin kârı birbiriyle karşıtlık içerisindedir. Yalnızca
karşıtlık içerisinde değil, aynı zamanda birbirine sıkı sıkıya bağımlıdır da…
Ücret olmadan kâr, kâr olmadan kapitalist, kapitalist olmadan işçi, işçi olmadan
da ücret olmaz. Üretim sürecinde görülen ücret ile kâr karşıtlığı, sınıfsal
mücadele alanında, kapitalistlerle işçi sınıfı arasındaki uzlaşmaz karşıtlıkta
ifadesini bulur. Sınıfsal alanda; kapitalist sınıf ile işçi sınıfı arasındaki
gerilimin ana kaynağı, ücretle kâr arasındaki gerilimdir. Ücretlerin yeniden
düzenlenme dönemleri olan, TİS görüşmeleri sırasında bu gerilim görünür olur. Kapitalist
sınıfın çıkarıyla, işçi sınıfının çıkarı arasındaki karşıtlık bu süreçte açığa çıkar. Sınıflar,
karşılıklı güç gösterisinde bulunarak, TİS sürecini kendi lehlerine çevirmeye çalışır.
Labels:
artı değer,
emek gücü,
fiyat,
işçi,
kapitalist,
kâr,
sınıf,
Sınıf Kavgasında Yansımasını Bulan; Ücret Kâr Karşıtlığı,
ücret
15 Eylül 2017 Cuma
Sınıflı Toplumlarda Sömürü Biçimleri
İnsan da diğer canlı varlıklar
gibi yaşamını sürdürebilmek için çeşitli nesnelere ihtiyaç duyar. Ama ihtiyaçlarını
giderecek olan nesneleri, her zaman doğada hazır bulamaz. İhtiyaçlarını,
doğadaki nesnelere etkide bulunarak üretir. Üretim, insanın doğayla olan
etkileşimini, yani ilişkisini ifade eder. İnsan doğayla ilişkisini, emeği
aracılığıyla kurar. Emek, tüm canlılık içerisinde sadece insana özgüdür. İnsan
emekle, doğa nesnelerini kendi ihtiyaçları doğrultusunda üretir ve yeniden
üretir. Üretirken, emek gücü harcar. Üretimi, diğer insanlardan tecrit olmuş
bir şekilde değil, onlarla birlikte yapar. Topluluk halinde, birlikte…
Labels:
angarya,
artı değer,
emek,
emek gücü,
Sınıflı Toplumlarda Sömürü Biçimleri,
sömürü
5 Ağustos 2014 Salı
ARTI KARIN TOPRAK RANTINA DÖNÜŞMESİ - Giriş
Marx, şimdiye kadar kapitalist üretim ilişkisini burjuva
proleter, burjuva burjuva arasındaki bir ilişki olarak irdelemiştir. Bu kısımda
Marx, kapitalist ilişkiler içerisinde diğer bir sınıf olan toprak sahipleri
sınıfını ele almaktadır.
Marx, burada toprak mülkiyetinin, tarihsel, bütün biçimleriyle ilgilenmiyor. Onun toprak mülkiyetine ilgisi, sermaye tarafından üretilmiş artı değerin, toprak sahibine düşen kısmı ölçüsündedir. Marx, tarımda da kapitalist üretim tarzının egemen olduğunu var sayıyor. Çünkü kapitalizm geliştikçe, tarım alanında da, emekçiler topraktan edildikçe, tarım kâr alanı olarak kapitaliste bağımlı kılınmaktadır. Yani, fabrikatör nasıl iplik üretirse ve bunun için sermaye yatırırsa, çiftçi de buğday vb. üretir ve bunun için sermaye yatırır. Dolayısıyla bu ilişki irdelenmelidir. Sermayenin toprağa yatırılmasıyla birlikte, özgün üretim ve değişim ilişkileri ortaya çıkmıştır.
Marx, burada toprak mülkiyetinin, tarihsel, bütün biçimleriyle ilgilenmiyor. Onun toprak mülkiyetine ilgisi, sermaye tarafından üretilmiş artı değerin, toprak sahibine düşen kısmı ölçüsündedir. Marx, tarımda da kapitalist üretim tarzının egemen olduğunu var sayıyor. Çünkü kapitalizm geliştikçe, tarım alanında da, emekçiler topraktan edildikçe, tarım kâr alanı olarak kapitaliste bağımlı kılınmaktadır. Yani, fabrikatör nasıl iplik üretirse ve bunun için sermaye yatırırsa, çiftçi de buğday vb. üretir ve bunun için sermaye yatırır. Dolayısıyla bu ilişki irdelenmelidir. Sermayenin toprağa yatırılmasıyla birlikte, özgün üretim ve değişim ilişkileri ortaya çıkmıştır.
Labels:
artı değer,
faiz,
Kapital-III,
kapitalist çiftçi,
rant,
toprağın fiyatı,
toprak mülkiyeti,
toprak rantı,
toprak sahipleri
8 Mayıs 2014 Perşembe
Yasanın İç Çelişkilerinin Serimi
I.Genel
Kapitalist üretim biçiminde, kâr oranlarının düşme
eğilimi yasasının da açığa çıkardığı gibi, sermayenin birikimi kendisini
çelişkilerle ifade eder. Bir yanda birikimin zorunluluğu, bir yanda ise bu birikim
için kullanılan yöntemin (emeğin üretkenliğinde artış) birikimin engeli haline
gelmesi bu çelişkinin ifadesidir.
Toplam sermayenin, kendisini genişletme oranı ya da kâr oranı, kapitalist üretimin dürtüsüdür. Ne var ki kâr oranında düşme, yeni sermayelerin
oluşmasını engeller ya da yeni sermayelerin oluşmasını yavaşlatır ve böylece
sermayenin gelişmesinin engeli haline gelir. Öyle ki kâr oranlarındaki “bu
düşme, aşırı üretimi, spekülasyonu, bunalımları ve artı nüfusla birlikte
artı-sermayeyi besleyip büyütür.”K-3-215 Demek ki, kapitalist üretimin, başka
bir deyişle sermayenin genişlemesinin bir sınırı vardır. Bu sınırı sermayenin
kendisi, başka bir deyişle kapitalizmin kendisi koyar. Öyleyse kapitalizm de
sınırları olan ve tarihsel bir sistemdir ve geçicidir.
Labels:
artı değer,
aşırı sermaye birikimi,
bunalım,
ek emek,
ek kâr,
emek üretkenliği,
Kapital-III,
kapitalist,
kapitalizm,
kâr oranı,
kriz,
nispi aşırı nüfus,
rekabet,
Ricardo,
sömürü,
tüketim gücü
8 Nisan 2014 Salı
Tamamlayıcı Düşünceler
Bir üretim alanındaki kâr miktarı, o üretim alanındaki
artı değere eşit olsa dahi, burjuva, kârı artı değerle aynı şey olduğunu
düşünmeyecektir. Zira görüngüde kâr, artı değerden yani, karşılığı ödenmemiş
emekten bağımsız olarak görünmektedir.
Bu görüngünün nedenlerinde birisi, kârın dolaşımdan
doğuyormuş gibi görünmesidir. Yani, metaların değerinin üretilmesi değil de,
metaların değerinin gerçekleştiği yerde kârın oluştuğu sanılmasıdır. İkincisi
ise, kâr oranında görülen farklılıklardır. Artı değerin daha büyük ya da küçük kâr oranıyla ifade edilmesi, yani daha fazla ya da az kâr, “kapitalistin ya da
onun yöneticileri ile satıcılarının kişisel işbirliklerine büyük ölçüde
bağlıdır.”K-3-126 Bunu açıklamak için Marx’ın örneğine bakalım.
Labels:
artı değer,
değişen sermaye,
Kapital-III,
kar,
kâr oranı
21 Mart 2014 Cuma
BİR BÜTÜN OLARAK KAPİTALİST ÜRETİM SÜRECİ - ARTI DEĞERİN KARA VE ARTI DEĞER ORANININ KAR ORANINA DÖNÜŞMESİ - Maliyet Fiyatı ve Kar
Marx, birinci kitapta, kapitalist üretim sürecini
oluşturan görüngülerin, dış koşulların yaratacağı dış etkilerden bağımsız, dolaysız
üretici süreç olarak ele alındığını, ikinci kitapta ise, dolaşım süreci ele
alınmış ve kapitalist üretim süreci, bütünüyle ele alındığında, üretim ve
dolaşım süreçlerinin sentezi olarak ortaya çıktığını belirtiyor. Marx’a göre,
üçüncü kitapta artık bu sentezle yetinilemez. “Tersine, bir bütün olarak sermaye
hareketlerinden doğan somut biçimlerin saptanması ve tanımlanması
gerekir.”K-3-31 Üçüncü kitapta çaba bu yöndedir.
Kapitalist
biçimde, üretilen metaların değeri, ( S = s + d + a ) biçiminde formüle edilir. Biz artı değeri (a), toplam değerden
ayırdığımızda, değişmeyen ve değişen sermayeye(s+d), karşılık gelen bir değer
kalır. Bu geriye kalan değer, daha önce var olan ve tüketilen üretim araçları
değeri ile emek gücü fiyatını yerine koyan kısımdır. Bu kapitalistin, daha
önceden harcadığını yerine koyan kısımdır. Bu nedenle de bu değer (s+d), kapitalistin maliyet fiyatını temsil eder.
Kapitalist biçimde kapitalist için görüngü budur.
Labels:
artı değer,
değer,
emek gücü,
emek gücü fiyatı,
fiyat,
gerçek değer,
Kapital-III,
kar,
maliyet,
maliyet değeri,
maliyet fiyatı,
sermaye
28 Aralık 2013 Cumartesi
Artı Değerin Sermayeye Dönüşmesi
Boyutları
Gittikçe Büyüyen Kapitalist Üretim. Meta Üretimine Özgü Mülkiyet Yasalarının
Kapitalist El Koyma Yasalarına Geçişi
Marx, artı değerin sermayeden nasıl çıktığını
göstermişti. Şimdi de, sermayenin, artı değerden nasıl çıktığını ortaya
koymaktadır. Bir kapitalist, üretilen artı değerin tamamını, kendisi için
tüketmeyip, bir kısmını, sermayesine ek bir sermaye olarak kullanabilir.
Böylece sermayesi, bir öncekine göre genişlemiş, ya da büyümüş olur. Öyleyse,
“artı değerin sermaye olarak kullanılmasına ve tekrar sermayeye
dönüştürülmesine sermaye birikimi denir.”K-1-595 Bu, sermayenin giderek
büyümesi ve genişlemesidir. Diyelim bir kapitalist, 10.000 sterlinlik sermaye
yatırsın ve 2.000 sterlin artı değer elde edilsin. Şimdi kapitalistin, kişisel tüketimini göz
ardı edelim ve 2.000 sterlin artı değerinde ek sermaye olarak yatırıldığını var
sayalım. Bu durumda, yeni yılda yatırılacak sermaye, 12.000 sterlin olacaktır. Yıl
sonunda üretilecek artı değer de 2.400 olacaktır. Bu süreç, böyle devam ederek,
sürekli olarak, sermayede bir büyüme genişleme olacaktır.
Labels:
artı değer,
cimri,
emek gücü,
emek üretkenliği,
gelir,
Kapital-I,
kapitalist,
kişileşmiş kapitalist,
kişileşmiş sermaye,
perhiz teorisi,
sermaye,
sosyalizm,
üretken emek
21 Kasım 2013 Perşembe
Artı Değer Oranı
Emek Gücünün Sömürülmesi
Kapitalist tarafından yatırılan sermaye, S olarak gösteriliyor. Bu
kapitalistin toplam sermayesidir ve üretim sürecinde artı değer katılarak,
değer olarak büyür. S toplam sermaye; değişmeyen sermaye s, değişen
sermaye d olarak iki kısma ayrılır. Aşağıda gösterelim.
Yatırılan Sermaye :
S Üretilen
Değişmeyen Sermaye : s = S = s + d = Meta Değeri : s + d + a (artı değer)
Değişen Sermaye : d
Değişmeyen Sermaye : s = S = s + d = Meta Değeri : s + d + a (artı değer)
Değişen Sermaye : d
Labels:
artı değer,
artı değer oranı,
değer,
değişmeyen sermaye,
emek gücü,
Kapital-I,
köle,
meta değeri,
serf,
sömürü oranı
18 Kasım 2013 Pazartesi
Değişmeyen Sermaye ve Değişen Sermaye
Kapitalist, sermayeye dönüşecek parasını, iki meta için harcar. Bunlardan
birincisi, üretim araçları, diğeri ise emek gücü metasıdır. Üretim aracı ve
emek gücü, üretim sürecinde sermaye olarak iş görürler. Sermayenin, bu iki
bölümü, üretim sürecinde (değer ve artı değer üretim süreci) farklı rol oynar.
Marx’ın, bu bölümde ilgilendiği şey, değer ve artı değer üretiminde, bu iki
sermaye biçiminin oynamış olduğu roldür.
Labels:
artı değer,
değer,
değişmeyen sermaye,
Kapital-I,
somut emek,
soyut emek
14 Kasım 2013 Perşembe
MUTLAK ARTI DEĞERİN ÜRETİMİ - Emek Süreci ve Artı Değer Üretim Süreci
Emek Süreci ya da Kullanım Değerlerinin Üretimi
Kapitalist, emek gücünü satın aldıktan sonra; emek gücünü satanı çalıştırarak, emek gücü metasını tüketir. Emek gücü sahibi, çalışmakla, potansiyel emek gücünü harekete geçirir ve işçi olur. O artık fiilen işçidir. İşçinin emeğinin, bir metada tekrar ortaya çıkabilmesi için, yararlı bir iş
üzerinde, ya da, her hangi bir gereksinmeyi karşılayacak bir şey üzerinde
harcanması gerekir. Yararlı bir şey üzerinde harcanan emek,
kullanım değeri, yararlı bir nesne üretir. İşte Marx burada, bu kullanım
değeri ile ilgilenmektedir. Her toplum, kendi devamlılığını sağlayabilmek için
kullanım değeri üretmek zorundadır. Marks, bu başlık altında emek sürecini, belli toplumsal
koşullarda almış olduğu biçimlerden bağımsız olarak irdeliyor. Yani, her
toplumda bir üretim söz konusudur ve her toplum kullanım değeri üretmek
zorundadır.
Labels:
artı değer,
artı değer üretimi,
değer,
emek,
emek gücü,
emek süreci,
işçi,
Kapital-I,
kapitalist,
kullanım değeri
6 Kasım 2013 Çarşamba
Sermayenin Genel Formülündeki Çelişkiler
Basit meta dolaşımında, ya da metaların değişiminde üretici, ürünün
fazlasını değiştirir. Yani üretici, ürün fazlasını pazara getirir ve kendisi
için kullanım değeri olmayan metayı satıp, aldığı para ile kendisi için
kullanım değeri olan meta alır, süreç sona erer. Bu ilişkide, iki tarafta
(satıcı, alıcı) kendileri için, kullanım değeri olmayan şeyden kurtuluyorlar.
Aynı biçimde, kendileri için kullanım değerine ulaşıyorlar. Bu durumda,
“Değişim, her iki tarafında kazandığı alışveriştir.” K-1-172 Burada amaç,
mübadele değerine ulaşmak değil, kullanım değerine ulaşmaktır.
2 Kasım 2013 Cumartesi
PARANIN SERMAYEYE DÖNÜŞÜMÜ - Sermayenin Genel Formülü
Marx, sermayenin doğup büyüdüğü tarihsel zeminini; meta üretimi,
dolaşım ve ticaret olarak belirtiyor. Sermaye “16. Yüzyılda dünyayı
saran ticaret ile yeryüzüne yayılan pazar”ın yaratılmasıyla ortaya çıkıyor.
Marx, bu dönemi “sermayenin modern tarihinin başlangıcı” olarak gösteriyor.
Ayrıca, sermayenin ilk önce, para şeklinde göründüğünü belirtiyor. Bu
para şeklinde görünüm, “tüccar ve tefeci sermayesi olarak ortaya
çıkıyor.”K-1-160
Marx’a göre, para ile sermaye olan para arasında, göze çarpan ilk fark
dolaşım biçimdeki farklılıktır. Metanın basit dolaşımında (M-P-M) satın almak
için satma eylemi vardır. Üretici, bu ilişkide, kendisi için kullanım değeri
olmayan bir ürünü parayla değişiyor. Daha sonra, aynı parayla kendi ihtiyacı
olan bir kullanım değeri alıyor. Bu, metanın basit dolaşımıdır. Burada para,
basit bir dolaşım aracıdır. Diğer bir dolaşım biçiminde (P-M-P) ise, satmak
için satın alma eylemi vardır. Bu eylemde para, metaya dönüşüyor, ardından
tekrar paraya dönüşüyor. Üreticinin bu değişim ilişkisinde, kullanım değeri ile bir ilgisi
yoktur. Onun peşinde olduğu şey değişim değeridir. Yani
paradır.
26 Ağustos 2013 Pazartesi
Üretken Emek Anlayışının Sermaye ile İlişkilendirilmesi
Emek sürecine
sonucu açısından bakıldığında tüm toplumsal sistemlerde emek süreci üretken
süreç olarak görülür. Zira emeğin araçlarıyla birleşmiş olduğu her durumda bir
ürünün ortaya çıktığını görürüz. Sürecin yararlı bir üründe sonlanması emeği
üretken emek yapar. Burada emek yararlı yani gerekli emektir, emeğin ürünüde
yararlı üründür. Bu biçimiyle üretken emek tanımı ilkel toplumlarda dahil tüm
toplumsal sistemler de vardır denilebilir. Çünkü her toplum kendini yeniden
üretebilmek için üretmek zorundadır. Bu bakış açısıyla her toplum, her üretim
sistemi kendi üretken emek kavramına sahiptir. Marx ta emek sürecine sonucu
açısından baktığında bu yaklaşımı kabul eder ve şöyle der: “Eğer emek-sürecinin tümünü, sonucu
açısından, ürün açısından incelersek, hem araçların, hem de emek konusunun
üretim araçları olduğu, ve emeğin kendisinin üretken bir emek olduğu açıkça
görülür.” (K-1-197) Ne varki marx’ın ilgilendiği üretken emek bu
değildir.
Labels:
artı değer,
kapitalizm,
Marks'ta Üretken Emek,
meta,
sermaye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)