21 Mart 2014 Cuma

BİR BÜTÜN OLARAK KAPİTALİST ÜRETİM SÜRECİ - ARTI DEĞERİN KARA VE ARTI DEĞER ORANININ KAR ORANINA DÖNÜŞMESİ - Maliyet Fiyatı ve Kar

Marx, birinci kitapta, kapitalist üretim sürecini oluşturan görüngülerin, dış koşulların yaratacağı dış etkilerden bağımsız, dolaysız üretici süreç olarak ele alındığını, ikinci kitapta ise, dolaşım süreci ele alınmış ve kapitalist üretim süreci, bütünüyle ele alındığında, üretim ve dolaşım süreçlerinin sentezi olarak ortaya çıktığını belirtiyor. Marx’a göre, üçüncü kitapta artık bu sentezle yetinilemez. “Tersine, bir bütün olarak sermaye hareketlerinden doğan somut biçimlerin saptanması ve tanımlanması gerekir.”K-3-31 Üçüncü kitapta çaba bu yöndedir. 

Kapitalist biçimde, üretilen metaların değeri, ( S = s + d + a ) biçiminde formüle edilir.  Biz artı değeri (a), toplam değerden ayırdığımızda, değişmeyen ve değişen sermayeye(s+d), karşılık gelen bir değer kalır. Bu geriye kalan değer, daha önce var olan ve tüketilen üretim araçları değeri ile emek gücü fiyatını yerine koyan kısımdır. Bu kapitalistin, daha önceden harcadığını yerine koyan kısımdır. Bu nedenle de bu değer (s+d),  kapitalistin maliyet fiyatını temsil eder. Kapitalist biçimde kapitalist için görüngü budur. 

Ne var ki Marx, metanın, kapitaliste maliyeti ile gerçek maliyetini birbirinden ayırır. Bunları birbirinden farklı büyüklükler olarak görür. Şöyle ki; “Metaın kapitalist maliyeti sermaye harcanması ile, oysa metaın gerçek maliyeti emek harcanması ile ölçülür. Böylece, bir metaın kapitalist maliyet fiyatı, nicelik olarak değerinden ya da onun gerçek maliyet fiyatından farklıdır.”K-3-32 

Biz kapitalist üretimdeki bir maliyetten söz ettiğimize göre, maliyet, meta üretimi için harcanan sermaye olarak görünür. Öyleyse, değişmeyen sermayeden aktarılan değer, kapitalistin sermayesinin bir bölümüdür, işçi ise üretim sürecine girdikten sonra, kapitalistin üretken sermayesinin bir bölümünü oluşturur. “Bu nedenle metaın asıl üreticisi kapitalisttir.” K-3-32 Böylece, metanın maliyet fiyatı kapitaliste, metaların gerçek maliyeti olarak görünür. Bu durumda biz maliyete, m dersek, S = s + d + a formülü, S = m + a olarak ifade edilir. Yani metanın değeri = maliyet fiyatı + kâr olarak ifade edilir. Maliyet, artı değeri dışarıda bırakır. Yani artı değer kapitalist anlamda maliyete girmez. Çünkü maliyet, üretim sürecinden önce kapitalistin elinde bulunan sermayeyi temsil eder. 

Kapitalist anlamda maliyet fiyatı, formülde (S = m + a  ) görüldüğü üzere, değişen ve değişmeyen sermaye sınırını ortadan kaldırır. “Değişmeyen ve değişen sermaye arasındaki ayrım yok olmuştur.”K-3-35 Bu kapitalist sömürüyü gizleyen bir durum yaratır. Yani artı değerin kaynağının emek olduğu gerçeği, maliyet fiyatı olgusuyla gizlenmiş olur.

Marx devamla, maliyet fiyatının bölümlerindeki (s + d) değişikliklerin, metanın değeri üzerindeki farklı etkilerine değiniyor. Değişmeyen ve değişen sermayenin değeri büyür ya da küçülürse, buna uygun olarak maliyet fiyatı artar ya da azalır. Ama metanın değeri için durum biraz farklıdır. Değişmeyen sermayede artma ya da azalma, değerin artma ya da azalmasını sağlar. Ama değişen sermaye değerinde artma ya da azalma metanın toplam değerini etkilemez. Bu durumu aşağıda gösterelim.

Maliyet fiyatının, değişmeyen sermaye bölümü, tüketilen sermayenin yerine konması ve aynı zamanda, değerin aktarılması olduğu için, bir metanın hem fiyatına hem de değerine onun bir ögesi olarak girer. Metanın değerini,  400s + 100d+ 100a olmak üzere 600 sterlin kabul edelim. Bu durumda, değişmeyen sermaye kısmının fiyatı,  200 sterlin artsın ya da düşsün. Maliyet fiyatının 200 sterlin artması durumunda; 600s + 100d  = 700 sterlin maliyet fiyatı, 400s + 100d  + 100a = 800 sterlin de metanın değeri olur. Bu durumda, metanın hem maliyet fiyatı, hem de değeri yükselmiş olur. Maliyet fiyatının 200 düşmesi durumunda ise; 200s + 100d   =300 sterlin maliyet fiyatı, 200s + 100d  + 100a = 400 sterlin de değeri olacaktır. Bu durumda, hem maliyet fiyatı, hem de değeri düşmüş olacaktır. Demek ki, değişmeyen sermaye, değerini ürüne aktardığı için,  bu aktarılan değerdeki değişme ölçüsünde metanın değeri artar ya da azalır. 

Şimdi de, maliyet fiyatının diğer bölümü olan, değişen sermayedeki fiyat ya da değer değişmelerinin etkisine bakalım. Değişen sermaye, değerini ürüne aktarmaz, o değerini yeniden yaratır. Dolayısıyla emek gücü fiyatının düşmesi ya da artması durumunda, metanın değeri etkilenmez. Metanın değerini,  400s + 100d+ 100a  olmak üzere 600 sterlin kabul ettiğimiz varsayımımız halinde, emek gücünün fiyatı 50 şilin artsın ya da düşüsün. Emek gücü fiyatı yükseldiği durumda, 400s + 150d = 550 maliyet fiyatı, 400s + 150d+ 50a  = 600 değeri olacaktır. Bu durumda, maliyet fiyatı yükselirken, metanın değeri değişmemiş olacaktır. Emek gücünün düştüğü durumda ise, 400s + 50d =450 maliyet fiyatı, 400s + 50d+ 150a =600 şilin değeri olacaktır. Bu durumda, maliyet fiyatı düştüğü halde değer aynı kalacaktır. Demek ki, emek gücü değeri düşme ve artmasında maliyet azalır ve artar. Lakin aynı halde, metanın değeri değişmez. O halde emek gücü değeri, fiyatı değişmeleri değeri etkilemez. Emek gücü fiyatının, artması ve azalması durumunda, bu artış ya da azalış, metanın değerine yansımaz. 

Burada bir vurgu yapılabilir. İşçilerin ücretlerinin artırılmasının metaların fiyatlarını artıracağı propagandasının gerçekliği yoktur. Olsa olsa ücretlerin artmasından, örneklerde görüldüğü üzere, maliyet ve artı değer etkilenmektedir. Demek ki, emek gücü değişmeleri, maliyeti ve artı değeri etkilemektedir. Emek gücü fiyatı artıyorsa, aynı oranda, maliyet artıyor ve artı değer azalıyor. Tersi durumda da, maliyet azalıp artı değer artıyor.

Buraya kadar, maliyet fiyatının üretim aracının aktarılan bölümü ile emek gücüne yatırılan değerin, metada birlikte maliyet olarak göründüğü belirlendi. Ayrıca bu durumun, değeri yaratanın emek olduğunu gizlediği ortaya kondu. Şimdi ise, bu maliyetin üzerinde olan değerin artı değer olduğundan söz edilecek. 

Metanın maliyet fiyatı üzerindeki fazlalık artı değerdir. Diğer yandan artı değer, sermayenin sadece, aktarılan kısmı ve emek gücü için yatırılan üzerindeki fazlalık olan maliyetin değil, toplam yatırılan sermaye üzerinde bir artıştır. Yani üretim için yatırılan bütün sermayede bir artıştır. Dolayısıyla artı değer, yatırılan toplam sermayeden doğuyormuş gibi görünür. Zira üretim sürecine, yani, fiili emek sürecine yatırılan sermayenin tamamı maddi olarak katılırlar. Öyleyse, “artı-değer, yatırılan sermayenin bütün kısımlarından, aynı zamanda doğuyor.”K-3-39 Dolayısıyla, kapitaliste bu artış, üretken süreçten, sermayenin kendisinden doğduğu açıkça görünür.

Yatırılan toplam sermayeden doğuyor görünen artı değer, kâr biçimine dönüşür. Zira herhangi bir değer, kâr amacıyla yatırıldığında sermaye olur. Yine değer, sermaye olarak yatırıldığı için kâr elde edilir. Kâra k, dendiğinde formülümüz(S = s + d + a), yeni durumda S= m + k halini alır ya da metanın değeri = maliyet fiyatı + kâr olur. Artı değer burada, kar biçimine bürünür ve kâr biçimine bürünmekle, artı değerin özü gizlenmiş olur. Kâr, yatırılan sermayenin, ya da maliyetin üzerindeki fazlalık olarak göründüğünde, artı değerle emek arasındaki ilişki görünmez olur. Dolayısıyla ,kapitalist ilişkiler anlaşılmaz hale gelir ve tüm değerin yaratıcısının emek olduğu iyice perdelenir. Bir meta değerin, maliyet fiyatı ve kâr olarak ayrılması kapitalist üretim biçimine özgü bir durumdur. 

Bir metanın maliyet fiyatı değerinden küçüktür. Metanın değerinin maliyet fiyatıyla eşitlenebilmesi için artı değerin sıfırlanması gerekirdi. Ne var ki piyasa koşullarında, metaların satış fiyatı maliyet fiyatının düzeyine hatta maliyetinin de altına düşebilir. Ama bir bütün olarak kapitalist üretim açısından bakıldığında bu durum hiçbir zaman gerçekleşmez. Öte yandan bir meta, pazarda değerinin altında satılabilir. Ama bu onun kâr etmediği anlamına gelmez. Zira metanın maliyet fiyatı üzerinde ama değerinin altında satışlar kapitaliste kâr getirir. Burada sadece kârın azlığı ya da çokluğundan söz edilebilir. Diyelim maliyetimiz 500 dür ve artı değerinde eklenmesiyle metaımızın değeri 600 olur. Şimdi kapitalist pazarın, rekabetin durumuna göre maliyeti olan 500’ün üzerinde ama değeri olan 600’ün altında satacağı her fiyat ona kâr getirecektir. Bu metanın asgari satış sınırı maliyet olan 500’dür. Bunun altında satıldığında üretken sermaye ögeleri yerine koyulamaz. Maliyetinde satış sorunu devam ettiğinde; yatırılan sermayenin değeri yerine koyulamaz ve zamanla yok olur. “İşte salt bu açıdan kapitalist, maliyet fiyatına metanın iç değeri gözüyle bakma eğilimindedir.”K-3-40 Zira bu fiyat sermayenin korunması ve devamı için gerekli olan fiyattır. 

Marx, bu bölümü bitirirken, maliyet fiyatı üzerindeki fazlalığın metanın değerinden fazlasına satılmasıyla elde edildiği görüngüsüne değiniyor. Bu değerini aşan fiyattan satıldığı görüngüsü sanki değerin bizzat satıştan doğduğu izlenimi verir. Marx bu görüngüyü aşamayanları ve metaların değerlerini maliyet fiyatına indirgeyen Proudhon’u eleştiriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder