Marx, birinci kitapta, kapitalist üretim sürecini
oluşturan görüngülerin, dış koşulların yaratacağı dış etkilerden bağımsız, dolaysız
üretici süreç olarak ele alındığını, ikinci kitapta ise, dolaşım süreci ele
alınmış ve kapitalist üretim süreci, bütünüyle ele alındığında, üretim ve
dolaşım süreçlerinin sentezi olarak ortaya çıktığını belirtiyor. Marx’a göre,
üçüncü kitapta artık bu sentezle yetinilemez. “Tersine, bir bütün olarak sermaye
hareketlerinden doğan somut biçimlerin saptanması ve tanımlanması
gerekir.”K-3-31 Üçüncü kitapta çaba bu yöndedir.
Kapitalist
biçimde, üretilen metaların değeri, ( S = s + d + a ) biçiminde formüle edilir. Biz artı değeri (a), toplam değerden
ayırdığımızda, değişmeyen ve değişen sermayeye(s+d), karşılık gelen bir değer
kalır. Bu geriye kalan değer, daha önce var olan ve tüketilen üretim araçları
değeri ile emek gücü fiyatını yerine koyan kısımdır. Bu kapitalistin, daha
önceden harcadığını yerine koyan kısımdır. Bu nedenle de bu değer (s+d), kapitalistin maliyet fiyatını temsil eder.
Kapitalist biçimde kapitalist için görüngü budur.
Ne var ki Marx,
metanın, kapitaliste maliyeti ile gerçek maliyetini birbirinden ayırır. Bunları
birbirinden farklı büyüklükler olarak görür. Şöyle ki; “Metaın kapitalist
maliyeti sermaye harcanması ile, oysa metaın gerçek maliyeti emek
harcanması ile ölçülür. Böylece, bir metaın kapitalist maliyet fiyatı, nicelik
olarak değerinden ya da onun gerçek maliyet fiyatından farklıdır.”K-3-32
Biz kapitalist üretimdeki
bir maliyetten söz ettiğimize göre, maliyet, meta üretimi için harcanan sermaye
olarak görünür. Öyleyse, değişmeyen sermayeden aktarılan değer, kapitalistin
sermayesinin bir bölümüdür, işçi ise üretim sürecine girdikten sonra,
kapitalistin üretken sermayesinin bir bölümünü oluşturur. “Bu nedenle metaın
asıl üreticisi kapitalisttir.” K-3-32 Böylece, metanın maliyet fiyatı
kapitaliste, metaların gerçek maliyeti olarak görünür. Bu durumda biz maliyete,
m dersek, S = s + d + a formülü, S = m + a olarak ifade edilir. Yani metanın
değeri = maliyet fiyatı + kâr olarak ifade edilir. Maliyet, artı değeri
dışarıda bırakır. Yani artı değer kapitalist anlamda maliyete girmez. Çünkü
maliyet, üretim sürecinden önce kapitalistin elinde bulunan sermayeyi temsil
eder.
Kapitalist
anlamda maliyet fiyatı, formülde (S = m + a
) görüldüğü üzere, değişen ve değişmeyen sermaye sınırını ortadan
kaldırır. “Değişmeyen ve değişen sermaye arasındaki ayrım yok olmuştur.”K-3-35 Bu kapitalist sömürüyü gizleyen bir durum yaratır. Yani artı
değerin kaynağının emek olduğu gerçeği, maliyet fiyatı olgusuyla gizlenmiş
olur.
Marx devamla,
maliyet fiyatının bölümlerindeki (s + d) değişikliklerin, metanın değeri
üzerindeki farklı etkilerine değiniyor. Değişmeyen ve değişen sermayenin değeri
büyür ya da küçülürse, buna uygun olarak maliyet fiyatı artar ya da azalır. Ama
metanın değeri için durum biraz farklıdır. Değişmeyen sermayede artma ya da
azalma, değerin artma ya da azalmasını sağlar. Ama değişen sermaye değerinde
artma ya da azalma metanın toplam değerini etkilemez. Bu durumu aşağıda
gösterelim.
Maliyet fiyatının, değişmeyen sermaye bölümü, tüketilen sermayenin yerine konması ve aynı zamanda, değerin aktarılması olduğu için, bir metanın hem fiyatına hem de değerine onun bir ögesi olarak girer. Metanın değerini, 400s + 100d+ 100a olmak üzere 600 sterlin kabul edelim. Bu durumda, değişmeyen sermaye kısmının fiyatı, 200 sterlin artsın ya da düşsün. Maliyet fiyatının 200 sterlin artması durumunda; 600s + 100d = 700 sterlin maliyet fiyatı, 400s + 100d + 100a = 800 sterlin de metanın değeri olur. Bu durumda, metanın hem maliyet fiyatı, hem de değeri yükselmiş olur. Maliyet fiyatının 200 düşmesi durumunda ise; 200s + 100d =300 sterlin maliyet fiyatı, 200s + 100d + 100a = 400 sterlin de değeri olacaktır. Bu durumda, hem maliyet fiyatı, hem de değeri düşmüş olacaktır. Demek ki, değişmeyen sermaye, değerini ürüne aktardığı için, bu aktarılan değerdeki değişme ölçüsünde metanın değeri artar ya da azalır.
Şimdi de, maliyet
fiyatının diğer bölümü olan, değişen sermayedeki fiyat ya da değer
değişmelerinin etkisine bakalım. Değişen sermaye, değerini ürüne aktarmaz, o
değerini yeniden yaratır. Dolayısıyla emek gücü fiyatının düşmesi ya da artması
durumunda, metanın değeri etkilenmez. Metanın değerini, 400s + 100d+ 100a olmak üzere 600 sterlin kabul ettiğimiz
varsayımımız halinde, emek gücünün fiyatı 50 şilin artsın ya da düşüsün. Emek
gücü fiyatı yükseldiği durumda, 400s + 150d = 550 maliyet
fiyatı, 400s + 150d+ 50a = 600 değeri olacaktır. Bu durumda, maliyet
fiyatı yükselirken, metanın değeri değişmemiş olacaktır. Emek gücünün düştüğü
durumda ise, 400s + 50d =450 maliyet fiyatı, 400s
+ 50d+ 150a =600 şilin değeri olacaktır. Bu durumda,
maliyet fiyatı düştüğü halde değer aynı kalacaktır. Demek ki, emek gücü değeri
düşme ve artmasında maliyet azalır ve artar. Lakin aynı halde, metanın değeri
değişmez. O halde emek gücü değeri, fiyatı değişmeleri değeri etkilemez. Emek
gücü fiyatının, artması ve azalması durumunda, bu artış ya da azalış, metanın
değerine yansımaz.
Burada bir vurgu
yapılabilir. İşçilerin ücretlerinin artırılmasının metaların fiyatlarını
artıracağı propagandasının gerçekliği yoktur. Olsa olsa ücretlerin artmasından,
örneklerde görüldüğü üzere, maliyet ve artı değer etkilenmektedir. Demek ki, emek
gücü değişmeleri, maliyeti ve artı değeri etkilemektedir. Emek gücü fiyatı artıyorsa,
aynı oranda, maliyet artıyor ve artı değer azalıyor. Tersi durumda da, maliyet
azalıp artı değer artıyor.
Buraya kadar,
maliyet fiyatının üretim aracının aktarılan bölümü ile emek gücüne yatırılan
değerin, metada birlikte maliyet olarak göründüğü belirlendi. Ayrıca bu durumun, değeri yaratanın emek
olduğunu gizlediği ortaya kondu. Şimdi ise, bu maliyetin üzerinde olan değerin
artı değer olduğundan söz edilecek.
Metanın maliyet
fiyatı üzerindeki fazlalık artı değerdir. Diğer yandan artı değer, sermayenin
sadece, aktarılan kısmı ve emek gücü için yatırılan üzerindeki fazlalık olan
maliyetin değil, toplam yatırılan sermaye üzerinde bir artıştır. Yani üretim
için yatırılan bütün sermayede bir artıştır. Dolayısıyla artı değer, yatırılan
toplam sermayeden doğuyormuş gibi görünür. Zira üretim sürecine, yani, fiili
emek sürecine yatırılan sermayenin tamamı maddi olarak katılırlar. Öyleyse, “artı-değer,
yatırılan sermayenin bütün kısımlarından, aynı zamanda doğuyor.”K-3-39 Dolayısıyla,
kapitaliste bu artış, üretken süreçten, sermayenin kendisinden doğduğu açıkça
görünür.
Yatırılan
toplam sermayeden doğuyor görünen artı değer, kâr biçimine dönüşür. Zira
herhangi bir değer, kâr amacıyla yatırıldığında sermaye olur. Yine değer,
sermaye olarak yatırıldığı için kâr elde edilir. Kâra k, dendiğinde formülümüz(S
= s + d + a), yeni durumda S= m + k halini alır ya da metanın değeri = maliyet
fiyatı + kâr olur. Artı değer burada, kar biçimine bürünür ve kâr biçimine bürünmekle,
artı değerin özü gizlenmiş olur. Kâr, yatırılan sermayenin, ya da maliyetin
üzerindeki fazlalık olarak göründüğünde, artı değerle emek arasındaki ilişki
görünmez olur. Dolayısıyla ,kapitalist ilişkiler anlaşılmaz hale gelir ve tüm
değerin yaratıcısının emek olduğu iyice perdelenir. Bir meta değerin, maliyet
fiyatı ve kâr olarak ayrılması kapitalist üretim biçimine özgü bir durumdur.
Bir metanın maliyet fiyatı değerinden küçüktür. Metanın değerinin maliyet fiyatıyla eşitlenebilmesi için artı değerin sıfırlanması gerekirdi. Ne var ki piyasa koşullarında, metaların satış fiyatı maliyet fiyatının düzeyine hatta maliyetinin de altına düşebilir. Ama bir bütün olarak kapitalist üretim açısından bakıldığında bu durum hiçbir zaman gerçekleşmez. Öte yandan bir meta, pazarda değerinin altında satılabilir. Ama bu onun kâr etmediği anlamına
gelmez. Zira metanın maliyet fiyatı üzerinde ama değerinin altında satışlar
kapitaliste kâr getirir. Burada sadece kârın azlığı ya da çokluğundan söz
edilebilir. Diyelim maliyetimiz 500 dür ve artı değerinde eklenmesiyle metaımızın
değeri 600 olur. Şimdi kapitalist pazarın, rekabetin durumuna göre maliyeti
olan 500’ün üzerinde ama değeri olan 600’ün altında satacağı her fiyat ona kâr getirecektir. Bu metanın asgari satış sınırı maliyet olan 500’dür. Bunun
altında satıldığında üretken sermaye ögeleri yerine koyulamaz. Maliyetinde satış sorunu devam ettiğinde; yatırılan sermayenin değeri yerine koyulamaz ve zamanla yok olur. “İşte salt bu
açıdan kapitalist, maliyet fiyatına metanın iç değeri gözüyle bakma eğilimindedir.”K-3-40
Zira bu fiyat sermayenin korunması ve devamı için gerekli olan fiyattır.
Marx, bu bölümü bitirirken, maliyet fiyatı
üzerindeki fazlalığın metanın değerinden fazlasına satılmasıyla elde edildiği
görüngüsüne değiniyor. Bu değerini aşan fiyattan satıldığı görüngüsü sanki
değerin bizzat satıştan doğduğu izlenimi verir. Marx bu görüngüyü aşamayanları
ve metaların değerlerini maliyet fiyatına indirgeyen Proudhon’u eleştiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder