Marx bu bölümde, emeğin satılması yanılgısını ve emek
gücünün değeri ya da fiyatının ücrete dönüşümünü ortaya koyuyor. Marx burada değerin
fiyattan sapmadığı varsayımıyla hareket ediyor. Diğer bir deyişle, fiyatla
değerin aynı olduğu varsayımıyla hareket ediyor.
Burjuva Toplumda, bir işçinin ücreti, işçinin emeğinin
değeri ya da fiyatı olarak belli bir miktarda para olarak görünür. Bu
görüngüden hareket eden herkes, emeğin değerinden ya da fiyatından söz ederler.
Burada yanlış bir algı vardır. Bu yanlış algı, işgücünün değeri ya da
fiyatının, emeğin değeri ya da fiyatı olarak görünmesinden kaynaklanır. Diyelim
işçi, 12 saat çalıştı ve karşılığında 6 şilin aldı. İşçinin aldığı bu 6 şilin
emek gücünün değil de emeğinin karşılığı olarak görünür. İşçi emek gücünü değil
de, emeğini satıp eş değerini almış olarak görünür. Eğer işçi, göründüğü gibi
12 saat çalışıp, 6 şilinlik bir değer üretip, 6 şilinlik emeği karşılığını
almış olsaydı, ne artı değer, ne de kapitalizm olurdu.
Bu yanlış algı, aynı zamanda işgünün, ücret olarak ödenen bölümünün, tüm işgününün değeri ya da fiyatı olarak görünmesinden kaynaklanır. Böylece, gerekli emek ve artı emek ayrımının tüm izleri silinir gider ve işçinin, tüm çalışma zamanının karşılığı ücret olarak ödenmiş olarak görünür. Böylelikle, sömürü gerçeği, bir sis perdesi altında kalmış, gizlenmiş olur.