devlet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
devlet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Eylül 2014 Pazar

Kapitalist Toprak Rantının Doğuşu

I. Giriş

Modern iktisat açısından, toprak rantı tahlilindeki güçlük, tarımsal sermayenin artı ürünü ya da artı değerini açıklamaktan kaynaklanmaz. Zira bu sorun, artı değer tahliliyle çözümlenmiştir. “Güçlük, daha çok, artı-değerin, çeşitli sermayeler arasında ortalama kâra eşitlenmesinden sonra çeşitli sermayeler, üretimin bütün alanlarındaki toplumsal sermaye tarafından üretilen toplam artı-değerden nispi büyüklükleriyle orantılı olarak paylarını aldıktan sonra, toprağa yatırılan sermaye tarafından rant biçiminde toprak beyine ödenen artı-değer fazlasının kaynağını, bir başka deyişle, bu eşitlenmeden ve genel olarak dağıtılacak olan tüm artı-değerin görünüşteki zaten tamamlanmış dağılımından sonra gelen kaynağı göstermekten ibarettir.” K-3-687 Yani güçlük, “tarımsal kârın ortalama kârın üzerindeki fazlasını, artı-değeri değil, bu üretim alanına özgü olan artı-değer fazlasını; başka bir deyişle, "net ürünü" değil, bu net ürünün öteki sanayi dallarının net ürününün üzerindeki fazlasını açıklamaktan ibarettir.”K-3-688 Demek ki güçlük modern anlamda rantı açıklamaktadır. 

Kuşkusuz tüm artı emeği zorlama ve el koyma işlemini, sermayenin yapmadığı, emeğin denetimini henüz tamamen eline geçirmediği yerlerde, modern anlamda ranttan, ortalama kârın üzerinde, yani her bireysel sermayenin toplam toplumsal sermaye tarafından üretilen artı değerdeki orantılı payının üzerindeki bir artıdan oluşan ranttan söz edilemez. O halde modern anlamda kapitalist ranttan söz edebilmek için ortalama kârdan söz edebilmek gerekir. Bu da kapitalizmin gelişmiş olmasını gerektirir.

16 Şubat 2014 Pazar

Çalışma Dönemi

Marx, ikisi de onar saatlik işgünü olan,  iki iş dalında, iki meta sürecini ele alarak karşılaştırıyor. Pamuk ipliği fabrikası ve lokomotif fabrikası…

Bunlardan pamuk ipliği, tamamlanmış olarak, günlük ya da haftalık çıkartılırken, lokomotifin tamamlanmış bir ürün olarak çıkabilmesi için emek sürecinin daha uzun bir zaman (diyelim 3 ay) yinelenmesi gerekecektir. Birinci durumda emek, günlük ve haftalık yinelenirken, ikinci durumda emek süreci çok sayıda günlük emek süreçlerini kapsar ve süreklidir. Günlük emek süreçleri (on saat) aynı olmalarına karşın, ürünün tamamlanmış olarak, üretim sürecinden ayrılıp dolaşım alanına çıkma süreleri belirgin olarak farklıdır. Dolayısıyla üretken faaliyetin yerine getirilmesi için gerekli olan zaman farklıdır. 

9 Ocak 2014 Perşembe

Yüzyılın Sonundan Başlayarak, Mülksüzleştirilenlere Karşı Kanlı Yasalar Ücretlerin Parlamento Yasalarıyla Düşürülmeye Çalışılması

Halkın, topraklarından uzaklaştırılması yoluyla yaratılan proletarya, yeni doğmakta olan manifaktür tarafından aynı hızla emilemiyordu. Alışılagelen yaşamlarından koparılan bu insanlar, yeni disipline yaşantıya uyum sağlayamıyordu. Dolayısıyla bunlar, koşulların baskısıyla hırsız, dilenci, serseri haline geldiler. Bu durum, cezalandırma yöntemiyle önlenmeye çalışıldı. “Böylece, 15. Yüzyıl sonuyla, 16. Yüzyıl boyunca bütün Batı Avrupa’da serseriliğe karşı kanlı yasalar çıkarıldı.”K-1-751 Bugünkü işçi sınıfı ataları, dilenci durumuna düşürüldükleri için cezalandırılıyordu. Önce topraklarından koparılan, evlerinden atılan, işsiz güçsüz bırakılan insanlar, serseri haline getirilip, şiddetle cezalandırılıyor, ücretlilik sisteminin gerektirdiği biçimde disipline ediliyorlardı.

24 Kasım 2013 Pazar

İşgünü

İşgününün Sınırları

İşgününün bir kısmı, işçinin emek gücünün yeniden üretimini kapsar. Diyelim işçinin, günlük ortalama yaşamı için gerekli olan nesnelerin üretimi, 4 saat alıyorsa, işçi 4 saat çalışmayla emek gücü değerini yeniden üretir. Bu, işgününün gerekli emeğe tekabül eden kısmıdır. Demek ki, işgününün bir kısmı, emek gücünün yeniden üretimi için gerekli emek zamanıyla belirlenir. İşgünün bir kısmı da artı emek zamanı ile belirlenir. Yani işçinin kapitalist için bedavaya çalıştığı zamanı kapsar. Öyleyse işgünü, gerekli emek ve artı emek zamanından oluşur diyebiliriz. Bu birinci vargımız.

İkinci vargımız, Marx’ın, işgününün değişken bir büyüklük olduğunu ortaya koymasıdır. Marx'a göre, işgününün toplam miktarı artı emek zamanına göre değişir. İşgünü değişken olmasına karşın, asgari ve azami sınırlılıkları vardır.  

16 Ekim 2013 Çarşamba

Kamuda Üretken Emek Sorunu

Marx'a göre; devlet eliyle yürütülen süreçler için de emek gücü satın alınır. Ne var ki burada emek gücü sermayeye dönüşmemiştir. Bunun nedeni, onların emeklerinin yararsız olması değildir. Emeklerinin, maddi metada somutlaşıp somutlaşmamaları da değildir. Bu emek güçlerini satın alan devlet kurumları, kapitalist işletmeler olarak örgütlenmemişlerdir. Dolayısıyla bu kurumlarda çalışan bireylerin emek güçleri sermaye ile ilişkilenmemiştir. Bu ilişkide emek güçleri satılmış olmasına karşın, sermaye olarak sermayeye satılmış değillerdir. Onların ücretleri, devlet gelirlerinden (vergi gbi) oluşur ve dolayısıyla ücretleri sermaye değil, gelirden ödenir. Dolayısıyla, burada çalışanların emek güçleri, üretken emek sayılmazlar.