31 Aralık 2013 Salı

Kapitalist Birikimin Genel Yasası

Sermayenin Bileşimi Aynı Kalırken, Birikimle Birlikte Emek Gücüne Duyulan Talebin Artması


Marx, sermayenin bileşimini ikili anlamda ele alıyor. Birincisi sermayenin değer bileşimi, ikincisi ise sermayenin teknik bileşimidir. Sermayenin değer bileşimi, değişmeyen sermayenin değişen sermayeye, değer cinsinden oranıdır. Sermayenin teknik bileşimi ise, üretim aracı kitlesi ile emek gücü arasındaki orandır. Başka bir deyişle, üretim aracı kitlesi ile emek gücü arasındaki ilişkidir. İlişki, şu kadar üretim aracını, bu kadar işçinin ya da emek gücünün harekete geçirmesidir.

Sermayenin teknik bileşimi ve değer bileşimi arasında bir bağıntı vardır. “Bunu anlatmak için sermayenin değer bileşimine, bunun, sermayenin teknik bileşimi tarafından belirlenmesi ve bu bileşimdeki değişmeleri yansıtması açısından, sermayenin organik bileşimi diyorum.”K-1-630 Demek ki, sermayenin organik bileşimi, sermayenin teknik bileşimine dayanan, ya da sermayenin teknik bileşimince belirlenen, değişen ve değişmeyen sermayenin değerlerinin birbirine oranıdır. Sermayenin organik bileşiminde değişiklik, bu orandaki değişmedir. 

28 Aralık 2013 Cumartesi

Artı Değerin Sermayeye Dönüşmesi

Boyutları Gittikçe Büyüyen Kapitalist Üretim. Meta Üretimine Özgü Mülkiyet Yasalarının Kapitalist El Koyma Yasalarına Geçişi

Marx, artı değerin sermayeden nasıl çıktığını göstermişti. Şimdi de, sermayenin, artı değerden nasıl çıktığını ortaya koymaktadır. Bir kapitalist, üretilen artı değerin tamamını, kendisi için tüketmeyip, bir kısmını, sermayesine ek bir sermaye olarak kullanabilir. Böylece sermayesi, bir öncekine göre genişlemiş, ya da büyümüş olur. Öyleyse, “artı değerin sermaye olarak kullanılmasına ve tekrar sermayeye dönüştürülmesine sermaye birikimi denir.”K-1-595 Bu, sermayenin giderek büyümesi ve genişlemesidir. Diyelim bir kapitalist, 10.000 sterlinlik sermaye yatırsın ve 2.000 sterlin artı değer elde edilsin. Şimdi kapitalistin, kişisel tüketimini göz ardı edelim ve 2.000 sterlin artı değerinde ek sermaye olarak yatırıldığını var sayalım. Bu durumda, yeni yılda yatırılacak sermaye, 12.000 sterlin olacaktır. Yıl sonunda üretilecek artı değer de 2.400 olacaktır. Bu süreç, böyle devam ederek, sürekli olarak, sermayede bir büyüme genişleme olacaktır.  

25 Aralık 2013 Çarşamba

SERMAYE BİRİKİMİ - Basit Yeniden Üretim

Bir para tutarı, pazarda üretim aracı ve emek gücüne dönüştürülür. Bu, sermaye olarak hareket edecek değerin ilk adımıdır. Daha sonra, üretim süreci, başlangıçta yatırılan sermaye ile birlikte onu da aşan bir artı değeri de içeren bir meta ile son bulur. Yine bu meta, dolaşım alanına geçerek, orada paraya dönüşür. Tüm bu süreç, sermayenin çevrimini oluşturur. Sermaye, bu süreçte başlangıçta olduğunudan fazla bir değere ulaşır, değerlenir. Diğer bir anlamda, sermaye süreç sonunda büyümüş yani birikmiş olur. Birikimin ilk koşulu, eldeki metanın paraya, paranın büyük kısmında tekrar sermayeye dönüştürülmesi gerekir.  

Marx, sermaye birikimini ele almadan önce, üretim ölçeğinin aynı biçimde tekrarlandığı basit yeniden üretimi ele almaktadır. Sürecin ayrıntılı tahlili ikinci ciltte yapılacaktır.

22 Aralık 2013 Pazar

ÜCRETLER - Emek Gücü Değerinin ya da Fiyatının Ücrete Dönüşmesi

Marx bu bölümde, emeğin satılması yanılgısını ve emek gücünün değeri ya da fiyatının ücrete dönüşümünü ortaya koyuyor. Marx burada değerin fiyattan sapmadığı varsayımıyla hareket ediyor. Diğer bir deyişle, fiyatla değerin aynı olduğu varsayımıyla hareket ediyor.

Burjuva Toplumda, bir işçinin ücreti, işçinin emeğinin değeri ya da fiyatı olarak belli bir miktarda para olarak görünür. Bu görüngüden hareket eden herkes, emeğin değerinden ya da fiyatından söz ederler. Burada yanlış bir algı vardır. Bu yanlış algı, işgücünün değeri ya da fiyatının, emeğin değeri ya da fiyatı olarak görünmesinden kaynaklanır. Diyelim işçi, 12 saat çalıştı ve karşılığında 6 şilin aldı. İşçinin aldığı bu 6 şilin emek gücünün değil de emeğinin karşılığı olarak görünür. İşçi emek gücünü değil de, emeğini satıp eş değerini almış olarak görünür. Eğer işçi, göründüğü gibi 12 saat çalışıp, 6 şilinlik bir değer üretip, 6 şilinlik emeği karşılığını almış olsaydı, ne artı değer, ne de kapitalizm olurdu.

Bu yanlış algı, aynı zamanda işgünün, ücret olarak ödenen bölümünün, tüm işgününün değeri ya da fiyatı olarak görünmesinden kaynaklanır.  Böylece, gerekli emek ve artı emek ayrımının tüm izleri silinir gider ve işçinin, tüm çalışma zamanının karşılığı ücret olarak ödenmiş olarak görünür. Böylelikle, sömürü gerçeği, bir sis perdesi altında kalmış, gizlenmiş olur. 

18 Aralık 2013 Çarşamba

Emek Gücü Fiyatında ve Artı Değerde Büyüklük Değişmeleri

Emek gücünün değeri, ortalama emekçinin yaşaması için gerekli alışılagelen tüketim maddelerinin değeri ile belirlenir.”K-1-530 İşçinin tüketeceği, tüketim maddesi bilinebilir, bu nedenle değişmeyen büyüklük olarak kabul edilebilir. Değişiklik gösteren şey, yalnızca bunların değeridir. 

Marx, bu bölümde, artı değer ile emek gücü fiyatının belirlenişinde, üç değişkeni ele alıyor. Bunlar; işgünü uzunluğu, emeğin yoğunluğu ve emeğin üretkenliğidir. Değişkenleri irdelemeden önce, metaların değeri üzerinden satıldığını, emek gücü fiyatının da zaman zaman değerinin üzerine yükseldiği ama altına düşmediğini var sayıyor. 

15 Aralık 2013 Pazar

Mutlak ve Nispi Artı Değer

Marx, bu bölüme, üretken emek anlayışını belirterek başlıyor. Kitabın yedinci bölümünde, üretken emek anlayışı, kullanım değeri üretimi açısından tanımlanmıştı. Aynı sayfada, yedinci dipnotta da, emek sürecini dikkate alan bu yöntemin, kapitalist üretim sürecine doğrudan doğruya uygulanamayacağı uyarısında bulunulmuştu. Şimdi Marx, konuyu daha geniş açıdan irdeliyor.

11 Aralık 2013 Çarşamba

Makine ve Büyük Sanayi

Makinenin Gelişmesi

Emek üretkenliğini artıran, diğer şeyler gibi makine de, metaların ucuzlatılması ve gerekli emek zamanının kısaltılması yoluyla, artı emek zamanının uzatılması amacıyla kullanılır. “Kısacası makine, bir artı değer üretme aracıdır.”K-1-385 

8 Aralık 2013 Pazar

İşbölümü ve Manifaktür

Manifaktürün İki Yanlı Niteliği

Manifaktür, belli yetenekteki işçilerin, bir işbölümüne dayalı olarak, bir araya geldiği elbirliği biçimidir. Manifaktür dönemi, 16. Yüzyıl ortalarından 18. Yüzyılın son üçte birini kapsar. 

Manifaktür iki yoldan oluşur. 

Birincisi, birbirinden bağımsız el zanaatlarına bağlı zanaatçıların, ürün, son şeklini alıncaya kadar, sırayla, birbirlerinin elinden geçmek zorunda olduğu, tek bir kapitalistin denetimi altında, belli iş yerlerinde toplanmalarıyla oluşur. Örneğin, bir binek arabası manifaktürü böyle oluşur. Eskiden binek arabası; tekerlekçi, koşumcu, terzi, çilingir, camcı vb. birbirinden bağımsız çok sayıda zanaatçının emeğinin ürünüydü. Her bir zanaatçı, ürünün tamamının üreteniydi. Yani ürün son şeklini alıncaya kadar zanaatçının kendi elinden geçerdi. Manifaktürle birlikte, bu zanaatçılar, bir kapitalist denetimi altında, bir iş yerinde bir araya getirilirler. Böylece, zanaatçılar, kendi zanaatlarının bütününü yerine getirme yetilerini yitirirler. Eskiden bağımsız olan bu zanaatçılar, artık işin bölümlerinden birini yapar olurlar. Örneğin, binek arabası manifaktürü, çeşitli ufak süreçlere ayrılmıştır. Bu süreçler, işbölümü çerçevesinde, işçinin özel işi haline gelir. 

5 Aralık 2013 Perşembe

Elbirliği

Marx, basit elbirliğini, aynı türden işi yapan işçilerin, bir ve aynı işgününde, ya da farklı fakat aralarında ilişki olan iş süreçlerinde, bir araya getirilmeleri olarak belirtiyor. Yani, elbirliği için, çok sayıda işçi, para sahibi tarafından aynı zamanda, aynı yerde, çalıştırılmak üzere bir araya getirilmiş olması gerekir. Başka bir deyişle, aynı işgününde, belirli, planlanmış bir iş için, birçok emek gücünün, birlikte harekete geçirilmesi elbirliğidir.

İşçilerin, para sahibi tarafından bir araya getirilebilmeleri için ise, sermayenin, asgari bir düzeye gelmiş olması gerekir. Zira bu kapitalist üretim sürecinin gereğidir. Birçok emeğin, tek bir kapitalistçe çalıştırılamadığı durumda kapitalizm olanaksız hale gelir. Dolayısıyla “tek bir kapitalistin patronluğu altında aynı türden meta üretmek üzere bir arada çalışmaları, hem tarih, hem mantık açısından kapitalist üretimin çıkış noktasını meydana getirir.”K-1-336  

1 Aralık 2013 Pazar

NİSPİ ARTI DEĞER ÜRETİMİ - Nispi Artı Değer Kavramı


 İşgünü, gerekli emek ve artı emek zamanına ayrılır. 

Gerekli emek zamanı, bir işçinin, kapitalistten aldığı paranın, değerin karşılığını yeniden ürettiği zamandır. Bu zaman, işçinin gereksinimleri için harcanan zamandır. Biz bu gerekli emek zamanını, değişmeyen büyüklük olarak kabul ediyoruz. Şimdi biz, işçinin, gerekli emek zamanının ötesinde 2,3,4,6 saat daha çalışabileceğini biliyoruz. İşçinin, gerekli emek zamanının ötesinde çalıştığı zaman, artı emek zamanıdır ve bu zaman değişkendir.