25 Aralık 2013 Çarşamba

SERMAYE BİRİKİMİ - Basit Yeniden Üretim

Bir para tutarı, pazarda üretim aracı ve emek gücüne dönüştürülür. Bu, sermaye olarak hareket edecek değerin ilk adımıdır. Daha sonra, üretim süreci, başlangıçta yatırılan sermaye ile birlikte onu da aşan bir artı değeri de içeren bir meta ile son bulur. Yine bu meta, dolaşım alanına geçerek, orada paraya dönüşür. Tüm bu süreç, sermayenin çevrimini oluşturur. Sermaye, bu süreçte başlangıçta olduğunudan fazla bir değere ulaşır, değerlenir. Diğer bir anlamda, sermaye süreç sonunda büyümüş yani birikmiş olur. Birikimin ilk koşulu, eldeki metanın paraya, paranın büyük kısmında tekrar sermayeye dönüştürülmesi gerekir.  

Marx, sermaye birikimini ele almadan önce, üretim ölçeğinin aynı biçimde tekrarlandığı basit yeniden üretimi ele almaktadır. Sürecin ayrıntılı tahlili ikinci ciltte yapılacaktır.

Marx, burada metaların değerleri üzerinden satıldığı varsayımından hareket ediyor. Ayrıca, artı değeri üreten kapitalistin tüm artı değeri sahiplendiği varsayımıyla hareket ediyor. Bilindiği üzere, artı değeri üreten kapitalist, bu artı değeri, toplumsal üretimin bütünü içerisinde, başka görevleri yerine getirenlerle kar, faiz, tüccar karı, toprak rantı olarak paylaşmak zorundaydı ve paylaşıyordu. Değerin bu boyutuyla paylaşımı 3. ciltte irdeleniyor.

Basit Yeniden Üretim

Bir toplumun, üretim biçimi ne olursa olsun, üretim süreci devamlı olmalıdır. Zira bir toplum, tüketmekten vazgeçmediği sürece üretmek zorundadır. Toplum ancak üreterek kendi devamlılığını sağlayabilir. Üretim süreci, aynı zamanda yeniden üretim sürecidir de, zira toplum, sürekli olarak kendisini yeniden üreterek var olur. Yeniden üretim için, üretilen ürünlerin bir kısmını sürekli olarak üretim araçlarına dönüştürmesi gerekir. Üretim için harcanan üretim araçlarının, tekrar yerine koyulması gerekir. Bunun içinde, üretimin bu bölümü, yıllık ürün kitlesinden ayrılıp üretim sürecine devam eder. O halde, yıllık ürünün bir kısmı, bireysel tüketim için değil, üretken tüketim için harcanan biçimdedir. Yani üretim araçları biçimindedir.

Kapitalist toplumda, yeniden üretim süreci, kapitalist biçimiyle sermayenin kendini yeniden üretim sürecidir. Diyelim, 100 sterlinlik bir değer bu yıl sermayeye çevrildi ve 20 sterlinlik art değer üretildi. Bu durum gelecek yıllarda da sürmelidir. Dolayısıyla, bu süreçten sürekli olarak bir artı değer çıkar. Bu artı değer, sermayenin bir meyvesi olarak, sermayeden doğan bir gelir halini alır. “Eğer bir gelir, kapitalist tarafından salt tüketim fonu olarak kullanılırsa ve kazanıldığı süre içinde tüketilirse, öteki şeyler aynı kalmak üzere, basit yeniden üretim meydana gelmiş olur.”K-1-582 Demek ki, üretilen artı değer tekrar üretime döndürülmeden tüketilirse, basit yeniden üretim gerçekleşmiş olur.

Üretim sürecinin ilk adımı, emek gücünün belirli bir süre için satın alınmasıdır. Satın alınma süreci bittikten sonra emek gücü tekrar satın alınır. Ne var ki, işçiye emek gücünün karşılığı, ürettiği meta sadece artı değeri değil, kendi emek gücü değerini de ürettiğinde verilir. Demek ki işçi, hem kendi emek gücü değerini ödeyen fonu, hem de artı değeri, yani, kapitalistin tüketim fonu sayılan kısmı ürettikten sonra ücretini alır. İşçi, ücret biçiminde ödenen fonu, sürekli olarak yeniden ürettiği sürece çalıştırılabilir. Başka bir deyişle emek gücü satın alınabilir. İşçinin ücret biçiminde aldığı şey, ürettiği ürünün bir kısmıdır ve emeğinin kılık değiştirmiş biçimi olan para olarak alır. Demek ki, işçiye ücret biçiminde ödenen şey, işçinin yeniden ürettiği ürünün bir kısmıdır ve bu kısım, önce para biçimine bürünür ve sonra ücret olarak ödenir. Ürünün, meta şeklini ve metanın para şeklini alışı, bu alışverişi gizler. ”K-1-583 

Ücret biçimi tarihseldir. Kapitalizmle birlikte gerekli emek, işçi ailesi ve kendisinin gerekli emek fonu, kapitalistin değişen sermayesi görünümü alır. Kapitalist, işçinin kendi yarattığı emek fonunu değişen sermaye olarak yatırır. Dolayısıyla “bu emek fonunun, emeğinin karşılığının ödenmesi için durmadan para şeklinde ona akmasının nedeni, yarattığı ürünün sermaye şeklinde durmadan ondan uzaklaşmasıdır.”K-1-584  Angaryada köylü de, üç gün kendi tarlasında kendi üretim araçlarıyla çalışıp kendi emek fonunu üretir. Diğer üç gün de zoraki, karşılığını almadan, efendi malikanesinde  çalışır. Köylünün, kendi tarlasında ürettiği kendi emek fonu, efendinin ödediği para şeklini almaz. Ne zaman ki köylü sahibi olduğu üretim aracı ve toprağından ayrılır, o zaman, emeği de ücretli emek haline gelir. Kendi yarattığı  gerekli emeği artık kapitalistin yatırdığı sermaye biçimini alır. 

Kapitalistin, ücret fonu olarak ödediği fon, işçinin ödenmemiş emeğidir. Başlangıçtaki sermaye, kapitalistin, kendi kişisel emeğiyle edinilmiş olsa dahi, zamanla karşılığı ödenmemiş emek halini alır. Şöyle ki, kapitalist, sürece 1000’lik bir sermaye ile başlamış olsun. Her yıl 200’ lük  artı değer üretsin. Kapitalist, her yıl üretilen 200’lük artı değeri tüketirse, beş yılda yatırdığı sermayesi kadar tüketmiş olacaktır. Yıllık artı değerin, yarısı kadarını tüketirse, 10 yılda, yatırmış olduğu sermaye kadar tüketmiş olacaktır. Bu durumda, yatırılan ilk 1000’ lik sermaye yok olacaktır. Kapitalist, sadece artı değeri tükettiğini ve yatırdığı ilk sermayeyi tuttuğunu yani koruduğunu sanır. Oysa, ilk yatırdığı sermaye değildir artık o.  Zira eskisinin bir tek kuruşu bile kalmamıştır. Çünkü o, ilkin kapitalistin sadece kendi emeği olsa dahi, süreç içerisinde, başkasının ödenmemiş emeği halini almıştır. Ne olursa olsun, tüm sermaye er ya da geç bu hali alır.

Demek ki, kapitalist sürece belli bir sermaye ile başlar. Bu sermaye, ilkin kendisinin olsa dahi, zamanla başkasının ödenmemiş emeği halini alır. İşçi ise, sürece emek gücünü satarak başlar. Bu ilişki, yani kapitalist ilişki, emek ile emek araçları ayrılışını yeniden üreterek daha da genelleştir. Artık kapitalist ile emekçinin, pazarda, raslansal olarak alıcı satıcı olması durumu ortadan kalkar. Bir rastlantı olmaktan çıkar. Böylece işçi artık emek gücünü satmadan yaşayamaz. Zira o, bu ilişkide sermayeye bağımlı duruma gelmiştir. Onun emek gücü sermayeye dönüşmedikçe hiçbir işe yaramaz. 

İşçi bu süreçte iki yönlü bir tüketimde bulunur. Birincisi, üretim sürecinde üretim araçlarını tüketir ve onları tüketirken yatırılan sermayeyi daha değerli hale dönüştürür. Aynı zamanda kapitalistin emek gücünü tüketmesidir de. Bu üretken bir tüketimdir. Bunun sonucuyla kapitalist yaşar. İkincisi ise, işçi emek gücü karşılığında aldığı parayı geçim aracına çevirerek tüketir. Bu işçinin bireysel tüketimidir. Bunun sonucuyla işçi yaşar. İşçi aldığı ücretle, sadece emek gücünü yenileyebildiği için, sürekli olarak emek gücünü satmak durumunda kalır. İşçinin bu bireysel tüketimi, işçi açısından üretken olmayan bir tüketimdir. Zira, gereksinme içinde bir birey üretilmektedir. oysa bu, kapitalist ve devlet için üretken bir tüketimdir, çünkü bu onların servetini yaratan gücü üretmektedir.”K-1-589  Bu süreçte emek gücü, sürekli olarak kendini yeniden üretmektedir. Kendisiyle birlikte bu ilişkiyi de yeniden üretmektedir.

Öyleyse üretim sürecinde, hem kapitalist hem de işçi yeniden üretilmektedir. Dolaysıyla kapitalist ilişki yeniden üretilmektedir. “Şu halde, kapitalist üretim süreci, kendi iç bağıntısı içerisinde ya da yeniden üretim süreci olarak düşünüldüğünde, yalnız meta üretmekle, artı değer üretmekle kalmıyor aynı zamanda kapitalist ile ücretli işçi arasındaki toplumsal ilişkiyi de üretiyor ve yeniden üretiyor (sürekli hale getiriyor)”K-1-594

Sonuç olarak, basit yeniden üretim, kapitalistin üretilen artı değerin tamamını tüketmesidir. Dolayısıyla üretim ölçeğinin aynı biçimde devam etmesidir. Kuşkusuz böyle bir yeniden üretim kapitalizmde olanaksızdır. Ama basit yeniden üretim olgusu, sermayenin meta biçime, para biçime bürünmesini, toplumun kendisini yeniden üretmesi anlamında, işçinin, kapitalistin ve dolayısıyla kapitalist bir ilişkinin yeniden üretilmesini bilince çıkarmasıyla önemlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder