Sermaye emek ilişkisinin de ifadesi olan kapitalist toplumla birlikte, yetişkinler
işçi olarak satabilecekleri emek güçleriyle fabrikaların yolunu tutmuşken; çocuklar
da yığınlar halinde, sömürü mekânlarına çekildiler. Kapitalist sistem, bilimi
sermayenin hizmetine verdikçe, makineleşmeyle birlikte teknolojiyi geliştirerek
işi kolay kıldıkça, adale gücüne ve hünerli emeğe olan ihtiyacı azalttıkça;
çocuklar, maden ocaklarında, dokumacılıkta, tuğla -kibrit atölyelerinde ve
toplumun çeşitli sektörlerinde çalışma yaşamına çekildiler. Artık onlar da, yetişkinler
gibi işçi kimliğiyle damgalanıp, işçi kimliğiyle üretime katılıyorlardı. Çocuklar,
emek güçlerini (aile bireyi yetişkin işçiler aracılığıyla) satıyorlardı. Marx
kapitalde çocuklarını sömürü çarkına veren aile bireyi yetişkin işçi için “artık
o bir köle tüccarı olmuştur”
Aile eliyle sömürü çarkına verilen çocuklar; yetişkinler gibi örgütlü
değildiler, emek güçlerinin satışında bir irade göstermiyorlardı. Ucuz emek
gücü olarak, sömürü mekânlarında, emekleri acımasızca sömürülüyordu. Küçük
bedenleriyle, narin elleriyle, savunmasızlıklarıyla, ucuz emek güçleriyle
çocuklar; artık üretim alanının vazgeçilmeziydiler. Zira çocukların emek gücü,
yetişkin emek gücüne göre daha az maliyetliydi. Bu nedenle de, sermayenin
değerlenmesinde önemli ve vazgeçilmez bir yere sahip oldular. Gece gündüz,
okulsuz, eğitimsiz; havasız ve ışıksız atölyelerde uzun saatler
çalıştırıldılar. Bedensel çöküşü, ahlaki çürümeyi yaşadılar. Çocuklar, insanlık
dışı koşullarda, gelişen sanayinin zorunlu sonucu olarak ortaya çıkan fabrika
yasalarıyla kısıtlanmak zorunda kalacak düzeyde çalıştırıldılar. Ne var ki,
kapitalistin kaçamaklı yol bulacağı biçimde hazırlanmış olan fabrika yasaları
da, kapitalistin çocuk emeğine olan yağmacı tutumu engelleyemedi. Zira kapitalistlerin,
kısıtlanmaya karşı çekinceleri(!) vardı.
Kapitalde Marx, çelik fabrikatörlerinin, çocukların gece vardiyasında
çalıştırılmalarının yasaklanmasından yakınmalarına; çocuk emek gücünün
vazgeçilmezliğine örnek teşkil edecek alıntılara yer vermiştir. Bir çelik
fabrikatörü, “18 yaşından küçük çocuklar gece çalışmasa bu sonucu alamayız.
…Üretim maliyetinin artmasından şikâyetler başlar.”
Tarih ilerliyor, üretimde sermaye emek ilişkisinin bir ifadesi olan kapitalizm,
gelişmesini sürdürüyor. Ama çocuk emeğinin sömürü mekânlarına katılımı son
bulmuyor. Bugün halen dünyada milyonlarca çocuk, çalışma alanlarının sömürü
çarkları arasında bulunuyor. Sömürülen emeğiyle, sermayenin değerlenmesindeki vazgeçilmezliğini
koruyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, dünya
genelinde; 5 ile 17 yaş arası 160 milyon çocuk, çalışma alanlarında çocuk emeği
sömürüsüne maruz kalıyor. Milyonlarca çocuk, çocuk işçiler olarak; sermayenin
değerlenmesi sürecine katılıyor. Aynı biçimde Türkiye de çocuk işçiliği TÜİK’in
verilerine göre, 2020 yılında 15-17 yaş grubunda işgücüne katılım oranı, yüzde
16,2 iken; 2023 yılında 15-17 yaş grubunun işgücüne katılım oranı, yüzde 22,1
olarak gerçekleşti. Çocuklar, çalışma alanlarında sömürülmelerinin, fiziksel ve
ahlaki çöküşlerinin yanı sıra; yaşamlarını da kaybetmektedirler. İşçi Sağlığı
ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, “2013 - 2024 yılları döneminde ‘en az’ 695 çocuk
işçi hayatını kaybetti.”
Neden çocuk işçiliği?
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), çocuk işçiliğinin nedenlerini
şöyle belirtiyor: “Çocuk işçiliğinin temel sebepleri
yoksulluk, ücretsiz ve kaliteli eğitime erişememe, göç, yetişkin aile
bireylerinin işsizliği, geleneksel bakış açısı ve sosyal dışlanma, denetim
eksikliği, kayıt dışılık ve ucuz iş gücü talebi olarak sıralanabilir.”
Çocuk işçiliğin nedenlerine bakıldığında, temel neden olarak yoksulluk
öne çıkmaktadır. Çocuklar yoksulluğu, aile yoksulluğu dolayımıyla yaşıyorlar. Ailelerin
yoksulluğunu yaşayan çocuklar, aile gelirine katkıda bulunmak için, yine
ailelerinin zorunlu onayıyla; sömürü alanlarına giriyorlar. Bu temel nedenle
beslenen, ama aynı zamanda onun da nedeni olan, sermayenin değerlenme sürecidir.
Zira sermaye, değerlenerek büyürken, oransal olarak yoksulluğu da büyütüyor,
genişletiyor. Yoksulluksa, değerlenen sermayenin ucuz emek gücü deposudur.
Yoksulluk, doğal değil toplumsal bir olgudur. Zenginlikle bir arada
bulunur. Kapitalist sistemde, birbirine bağımlığıyla bir madalyonun iki yüzü
gibidir. Kapitalist üretme ilişkisinde sermaye, ucuz emek gücü avıyla bir yanda
zenginliği büyütürken, diğer yanda yoksulluğu genişletmektedir. Yoksulluğu
genişletirken aynı zamanda, emek piyasasında; ucuz emek gücü olanağını da
yaratır. Bu sürece, kapitalizmin yarattığı işsizliği, emperyalist savaşlarla
yarattığı göçü, eğitime ulaşamama sorununu, eğitimde yarattığı fırsat
eşitsizliğini de eklemek gerekir. Bütün bunlar, çocuk işçiliğinin nedenleri
olarak sermayenin ucuz emek gücüne ulaşmasını kolaylaştırır. Sermayenin ucuz
emek gücü talebini karşılar.
Çocuğun çalışmasını ilk kez sağlayan değil, ama çocuğu işçi kimliğiyle ilk
kez damgalayan, çocuğu işçi olarak; üretim sürecine katan sermayenin değerlenme
sürecidir. Başka deyişle, çocuğun çalışmasından bağımsız olarak; çocuk işçiliği
yaratan, emek sermaye ilişkisinin ifadesi olarak kapitalizmin kendisidir.
Kapitalizm, bir yandan aile yoksulluğu dolayımıyla çocuk yoksulluğunu yaratırken,
öte yandan çocukları çalışma alanlarına çekerek, sömürü çarkları arasına verir.
Çocukların ucuz emek gücüyle sağlanan daha fazla kâr olanağı, sermayenin
iştahını daha da kamçılar. Bu durum, çocuk emeği sömürüsünü vazgeçilmez kılar.
Bu durumun verdiği sonuç: Kapitalist üretim biçimi, varlığını korudukça,
çocuklara sistemin damgalamış olduğu çocuk işçiliği de bir biçimiyle varlığını
koruyacaktır. Zira çocuk işçiliği, sermayenin değerlenme sürecinin zorunlu
sonucudur. Emek sermaye ilişkisinin ifadesi olan kapitalist bir toplumda,
sermayenin değerlenme sürecinin bir ihtiyacı olan; çocuk işçiliğinin, tamamen
ortadan kalkması beklenemez. Ama pek ala kısıtlanabilir. Çocuk çalışmasının
değil ama çocuk işçiliğinin tamamen ortadan kalkması, kapitalist toplumun başka
bir toplum biçimine evirilmesini zorunlu kılıyor. Bu gerçeklik, çocuk
işçiliğine karşı mücadeleyi zaafa uğratmaz. Aksine çocuk işçiliğine karşı
mücadelenin uygun bir zeminden yürütülmesine yardımcı olur.
Kaynaklar
1. Karl Marx, Kapital 1, Sayfa 409, 1. Baskı, Sol
Yayınları
2.Karl Marx, Kapital 1, Sayfa 274, 1. Baskı, Sol
Yayınları
3. Karl Marx, Kapital
1, Sayfa 276, 1. Baskı, Sol Yayınları
4.
https://www.ilo.org/tr/publications/ilonun-turkiyede-cocuk-isciligiyle-mucadele-programi-2021-2025
5. https://www.sosyal-is.org.tr/isig_meclisi_cocuk_isci_is_cinayetleri_raporu_yayimlandi.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder