doğal faiz oranı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğal faiz oranı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Haziran 2014 Cumartesi

Kârın Bölünmesi, Faiz Oranı, “Doğal” Faiz Oranı

Faiz, para kapitalistine ödenen kârın bir kısmı olduğuna göre, faizin üst sınırı ancak kârın kendisi olabilir. Tabi böyle olunca da, üretken kapitalistin kârdan hiçbir şey almaması gerekirdi. Marx, faizin üst sınırını, istisnai durumlar dışında, toplam kârdan, yönetim ve denetim ücretleri (daha sonra inceleneceği belirtiliyor) düşüldükten sonra kalan miktar olarak belirtiyor. İstisnai durumlardan kasıt, bunalım durumlarıdır. Marx’a göre “faizin alt sınırının belirlenmesi ise tamamen olanaksızdır.”K-3-315 Faiz, her hangi bir alt düzeye düşebilir. Ne var ki bu alt düzey sıfırın üzerinde bir düzeydir.

Marx, modern sanayinin hareket ettiği çevrimlerin faiz oranları üzerinde etkisini ortaya koyuyor. Düşük faiz oranına genellikle işlerin iyi gittiği gönenç dönemlerinde ya da fazla kâr dönemlerinde, yüksek faize ise bunalım dönemlerinde rastlanmaktadır. “faiz oranı, ödemelerin karşılanabilmesi için ne pahasına olursa olsun borç para alındığı bunalım sıralarında doruk noktasına ulaşır.”K-3-317 Öyle ki, bunalım hallerinde sermaye olağan çevrimini sürdüremez, doğal olarak ta kapitalistler birbirlerine olan taahhütlerini yerine getiremezler. Bu durumun borç sermayesine olan talebi artıracağı, borç sermayesinin arzını düşüreceği açıktır. Bu durumun sonucu; faiz oranının en yüksek noktasına ulaşmasıdır. 

3 Haziran 2014 Salı

KARIN FAİZE VE GİRİŞİM KARINA BÖLÜNMESİ - Faiz Getiren Sermaye

Genel ya da ortalama kâr oranı, ilk inceleme sırasında, sanayi sermayeleri arasında bir eşitlenme olarak görünüyordu. Daha sonra tüccar sermayesinin katılımıyla tamamlandı. Bundan böyle kâr oranı ya da ortalama kâra değinildiğinde, tüccar sermayesinin de katıldığı son hali kastedilecektir. Zira artık sanayi ve ticari kâr ayırımı gereksizleşmiştir. Bu durumda “Sermaye, ister üretim alanına sanayi, ister dolaşım alanına ticaret sermayesi olarak yatırılmış olsun, büyüklükleri ile pro rata aynı ortalama yıllık kârı sağlarlar.”K-3-297

Belli miktarda değerin bağımsız ifadesi olarak para, kapitalist ilişkilerde sermayeye çevrilip, kendi kendini genişleten değer haline dönüşebilir. Para, kapitaliste artı emek, artı ürün ve artı emek sızdırma, diğer bir deyişle kar etme olanağı verir. Böylece para, para olarak kullanım değerinin dışında, sermaye olarak bir kullanım değeri misyonu yüklenir. Dolayısıyla “para, bu potansiyel sermaye niteliği içerisinde, kâr üretme aracı olarak, bir meta halini alır, ama kendine özgü bir meta. Ya da, aynı şey demek olan, sermaye, sermaye olarak bir meta haline gelir.” K-3-298 Demek ki sermaye özel, yani kendine özgü bir meta haline geliyor. Kendine özgü meta olan bu para, kapitalist ilişki içerisinde, sermaye olarak, ödünç sermaye biçimini alır. Ödünç sermaye faiz getiren sermayedir.