Kapitalizm öncesi, efendilik - kölelik ilişkisinin olduğu toplum biçimlerinde; köleler, serfler üretme
sürecinin dışından gelen baskıyla karşı karşıyaydılar. Bu ilişkileri belirleyen
şey, üreticinin köleliği ve bağımlılığı, üretilmiş olanın, dolaysız üreticiden
çekilip alınmasıydı. Kapitalist toplum biçimine gelindiğinde, üreticiler, kölelik ve serflik ilişkilerinden kurtulmuş, üretim araçlarından ve bağımlılık
ilişkilerinden özgürleşerek, emek gücü sahibi işçi olarak; emek pazarına
atılmışlardır.
işçi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
işçi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20 Ağustos 2019 Salı
Kapitalist Sistemde İşçinin Özgürlüğü, Nereye kadar?
Labels:
angarya,
emek gücü,
emek pazarı,
işçi,
Kapitalist Sistemde İşçinin Özgürlüğü Nereye kadar?,
köle,
özgürlük,
serf,
ücretli köleleik
30 Ekim 2017 Pazartesi
Emek Yağması
İnsana
özgü olan emek süreci, insanın toplumu ve kendisini yeniden ürettiği bir
süreçtir. Emek harcamak, yaratmak özünde insana haz veren, doyuma
ulaştıran bir
faaliyettir. Zira bu yolla insan, kendi becerisini, yetisini üründe
somutlarken;
kişiliğini ortaya çıkarır. Ne var ki sınıflı toplumlarla birlikte emek
süreci, sömürünün
konusu haline dönüşmüştür. Böylece insana haz veren emek süreci acı
veren
bir süreç haline gelmiştir. Kapitalist toplum acıyı daha da büyütüp,
derinleştirmiştir. Emek gücünü metalaştırarak ve bireyi kendi emeğine
yabancılaştırarak emek sürecini zulüm süreci haline getirmiştir. İnsanın
toplumu ve kendisini yeniden ürettiği emek sermayenin egemenliği
altında sömürülmektedir. Emeğin sömürüsü
üzerinden büyüyen sermaye, rekabetçi ortamda daha fazla kara ulaşabilmek
için kuralsızlaşmakta
bir sakınca görmemektedir. Emek üzerinde egemenliğini daha da artırarak;
emek
gücünü bol keseden harcayıp, emek yağmasına neden olmaktadır.
22 Ekim 2017 Pazar
Sınıf Kavgasında Yansımasını Bulan; Ücret Kâr Karşıtlığı
Ücretlilik sistemi olan kapitalist toplumda, işçinin
ücretiyle kapitalistin kârı birbiriyle karşıtlık içerisindedir. Yalnızca
karşıtlık içerisinde değil, aynı zamanda birbirine sıkı sıkıya bağımlıdır da…
Ücret olmadan kâr, kâr olmadan kapitalist, kapitalist olmadan işçi, işçi olmadan
da ücret olmaz. Üretim sürecinde görülen ücret ile kâr karşıtlığı, sınıfsal
mücadele alanında, kapitalistlerle işçi sınıfı arasındaki uzlaşmaz karşıtlıkta
ifadesini bulur. Sınıfsal alanda; kapitalist sınıf ile işçi sınıfı arasındaki
gerilimin ana kaynağı, ücretle kâr arasındaki gerilimdir. Ücretlerin yeniden
düzenlenme dönemleri olan, TİS görüşmeleri sırasında bu gerilim görünür olur. Kapitalist
sınıfın çıkarıyla, işçi sınıfının çıkarı arasındaki karşıtlık bu süreçte açığa çıkar. Sınıflar,
karşılıklı güç gösterisinde bulunarak, TİS sürecini kendi lehlerine çevirmeye çalışır.
Labels:
artı değer,
emek gücü,
fiyat,
işçi,
kapitalist,
kâr,
sınıf,
Sınıf Kavgasında Yansımasını Bulan; Ücret Kâr Karşıtlığı,
ücret
14 Ekim 2017 Cumartesi
Kapitalist Toplumda Ücretin Özü
İşçi her hangi bir işletmede, belirli aralıklarla (gün, hafta, ay) çalışarak, belirli miktarda para alır. Aldığı para, işçinin belirli bir işin yapılması ya da belirli saat çalışmasının karşılığı olarak görünür. Varsayalım işgünü 8 saattir ve işçinin 8 saatlik çalışmasının karşılığı 100 liradır. Bu durumda işçi, 8 saat çalışacak ve çalışmasının sonunda 100 lira alacaktır. İşçinin 8 saatlik çalışmasının sonunda aldığı 100 lira onun ücretidir. Bu ilişkide ücret, işçinin 8 saatlik çalışmasının, yani 8 saatlik emeğin karşılığı olarak görünür. İşçinin emeği, sanki bir metaymış gibi; sanki ücret, emeğe yapılan bir ödemeymiş gibidir. Bu kadar da değil, işçi, 8 saatlik çalışmasının karşılığını, yani sekiz saatlik emeğinin karşılığını almış gibidir. Artı emeğin bir biçimi olan artı değer, yani işçinin ödenmeyen emeği görünmez. Bütün emek karşılığı ödenmiş gibi görünür. Karşılığı ödenen ve ödenmeyen emek ayrımı yok olduğu gibi, karşılığı ödenmeyen emekte, karşılığı ödenmiş olarak görünür. Böylece hem işçi hem kapitalist, emeğin karşılığının ödendiği kanısına varır. Bu yanlış bir algıdır. Yanlış algı bu kadarla da bitmez. İşçi örgütlenmelerine de sirayet ettiği gibi; ücretlilik sistemi kaldırılmadan, emeğin karşılığının alınabileceği kanısını da uyandırır. Emeğin karşılığının ödendiği kanısını yaratan görünüm, ücretlilik biçiminin kendisinden kaynaklanır. Ücretlilik biçimi, emeğin ödenen ve ödenmeyen ayrımını gözden saklayarak sömürü ilişkisini gizler.
7 Ekim 2017 Cumartesi
Emek Gücü Metasının Değeri
Konuya
girerken, metadan söz etmek yararlı olacaktır. Meta, herhangi bir
yararlılığı olan ve değişim amacıyla üretilen emek
ürünüdür. Kendisinde taşıdığı özellikleriyle, insan ihtiyacını gideren
yararlı
bir nesnedir. Bu yönüyle meta, kullanım değeri özelliğine sahiptir. Yani
meta, herhangi bir ihtiyacı karşılayan yararlı bir nesne olarak,
kullanım değerine sahiptir. Diğer
yandan metalar, birbirleriyle belirli oranlarda değiştirilebilirler. Bu
yönüyle
de meta, değişim değeri özelliğine sahiptir. Yani meta, değişim değerine
sahiptir. Metaların birbirleriyle değiştirilebilir olmalarını sağlayan şey,
hepsinin de emek ürünü olmalarıdır. Her biri, belirli miktarda emek içerirler
ve bu emek, onları birbirleriyle değiştirilebilir kılar. Üreticiler, değiştirilecek
metaları birbiriyle eşitlediklerinde, aslında metalarda maddeleşmiş olan emeği
eşitlemiş olurlar. Metalarda maddeleşen emek miktarı, onların diğerleriyle
değiştirilebileceği oranı gösteren değerini oluşturur. Dolayısıyla her meta, emek ürünü olarak belirli miktarda değere sahiptir.
Labels:
değer,
emek gücü,
Emek Gücü Metasının Değeri,
emek pazarı,
fiyat,
işçi
23 Mart 2014 Pazar
Kâr Oranı
Sermayenin genel formülünün, P-M-P' olduğunu biliyoruz. Formülün
anlamı, daha fazla değer çekme amacıyla, dolaşıma bir miktar değer sokulmuş
olmasıdır. Bu süreci gerçekleştiren, sermaye sürecidir ve daha fazlayı üreten
süreç, kapitalist üretimdir. Kapitalist, her hangi bir metayı, ne meta üretmiş
olmak için, ne de kullanım değeri yaratmış olmak için üretir. Onun tek bir
amacı vardır. O da değer üretmektir. Yalnızca değer üretmek değil,
yatırdığından daha fazla değer üretmektir.
Kuşkusuz
kapitalist, daha fazla değere ulaşabilmek için, elindeki değişen sermayesini
canlı emek karşılığında değişmesi gerekir. Tabi ki bu değişim, onun, emeği hemen
sömürmesini sağlamaz. Kapitalist, canlı emeği sömürebilmek için, onu üretim
sürecine sokması gerekir. Bunun için de kapitalistin, üretim koşullarına
yatırım yapması gerekir. Çünkü kapitalist, canlı emeğin işlev yapması için
gerekli olan, emek araçlarına, işleyeceği konuya, makinelere, ham maddelere
yatırım yapmaksızın sömüremez.
Labels:
artı değer oranı,
değer,
işçi,
Kapital-III,
kapitalist,
kar oranı,
maliyet,
meta değeri,
sömürü,
sömürünün gizlenmesi,
yabancılaşma
14 Kasım 2013 Perşembe
MUTLAK ARTI DEĞERİN ÜRETİMİ - Emek Süreci ve Artı Değer Üretim Süreci
Emek Süreci ya da Kullanım Değerlerinin Üretimi
Kapitalist, emek gücünü satın aldıktan sonra; emek gücünü satanı çalıştırarak, emek gücü metasını tüketir. Emek gücü sahibi, çalışmakla, potansiyel emek gücünü harekete geçirir ve işçi olur. O artık fiilen işçidir. İşçinin emeğinin, bir metada tekrar ortaya çıkabilmesi için, yararlı bir iş
üzerinde, ya da, her hangi bir gereksinmeyi karşılayacak bir şey üzerinde
harcanması gerekir. Yararlı bir şey üzerinde harcanan emek,
kullanım değeri, yararlı bir nesne üretir. İşte Marx burada, bu kullanım
değeri ile ilgilenmektedir. Her toplum, kendi devamlılığını sağlayabilmek için
kullanım değeri üretmek zorundadır. Marks, bu başlık altında emek sürecini, belli toplumsal
koşullarda almış olduğu biçimlerden bağımsız olarak irdeliyor. Yani, her
toplumda bir üretim söz konusudur ve her toplum kullanım değeri üretmek
zorundadır.
Labels:
artı değer,
artı değer üretimi,
değer,
emek,
emek gücü,
emek süreci,
işçi,
Kapital-I,
kapitalist,
kullanım değeri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)