Kapitalist
toplumda kadın, iki biçimde emek harcar. İlkinde aile içerisinde ev
işiyle, ailenin yeniden üretimi için emek harcarken; ikincisinde,
sermayenin yeniden üretimi için emek
harcar. Kadının, aile içerisinde harcadığı emek, ücretli emek değildir.
Zira
aile içerisinde harcanılan emek değer üretmez. Yalnızca, ailenin
ihtiyacına
yönelik kullanım değeri üretir. Sermayenin yeniden üretimi sürecinde
ise; hem
değer, hem de artı değer üretir. Kadının emeği burada ücretli emektir.
Emek
gücünü, bir ücret karşılığında kapitaliste satarak üretim sürecine
girer.
Üretim sürecinde, kadının emek gücü tüketilirken değer ve artı değer
üretilir.
meta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
meta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
8 Eylül 2019 Pazar
Kapitalist Toplumda Kadın Emeği
Labels:
aile,
emek,
emek gücü,
kadın,
kadın emeği,
Kapitalist Toplumda Kadın Emeği,
kapitalizm,
makine,
meta,
sömürü
9 Kasım 2013 Cumartesi
Emek Gücünün Alım ve Satımı
Paranın sermayeye dönüşümünde, değer değişikliği paranın kendisinde olamaz. O, satın alma ve ödeme aracıdır. Nakit olarak elimizdeyken de donmuş bir değerdir. Değer değişikliği, dolaşımın ikinci evresi olan meta-para ilişkisinden de
(M-P) ileri gelmiş olamaz. Bu ilişkide olan şey de, sadece, meta biçiminden çıkıp
para biçimine girmektir. O halde değişiklik, ilk ilişkide (P-M), yani satın alınan metada
olmalıdır. Bu öyle bir meta olmalı ki, o metanın kullanım değerinin tüketiminden bir değer değişikliği meydana gelsin. Yani meta tüketilirken,
ondan değer üretilsin, başka bir deyişle ondan değer sızdırılsın. Marx, böyle özel bir metanın olduğunu belirtir. Bu meta, emek kapasitesi ya da emek gücü metasıdır. Bu meta, özel bir meta olarak tüketilirken değer üretir.
Labels:
değer,
dolaşım,
emek,
emek gücü,
emek gücü fiyatı,
Kapital-I,
kapitalist,
köle,
meta,
serf
6 Kasım 2013 Çarşamba
Sermayenin Genel Formülündeki Çelişkiler
Basit meta dolaşımında, ya da metaların değişiminde üretici, ürünün
fazlasını değiştirir. Yani üretici, ürün fazlasını pazara getirir ve kendisi
için kullanım değeri olmayan metayı satıp, aldığı para ile kendisi için
kullanım değeri olan meta alır, süreç sona erer. Bu ilişkide, iki tarafta
(satıcı, alıcı) kendileri için, kullanım değeri olmayan şeyden kurtuluyorlar.
Aynı biçimde, kendileri için kullanım değerine ulaşıyorlar. Bu durumda,
“Değişim, her iki tarafında kazandığı alışveriştir.” K-1-172 Burada amaç,
mübadele değerine ulaşmak değil, kullanım değerine ulaşmaktır.
26 Ekim 2013 Cumartesi
Para ya da Meta Dolaşımı
Değerin Ölçüsü
Marx, yapıt boyunca kolaylık olsun diye, altını para-meta olarak kabul
eder. Altının ilk ve esas işlevi, metaların birbirleriyle değer olarak eşit olduklarını,
nicelik olarak ta karşılaştırılabilir büyüklükler olarak, onları temsil
etmektir. Dolayısıyla altın bir eşdeğer rolü oynar. Tüm metalarda
“değerin evrensel bir ölçüsü olarak iş görür.”K-1-109 Bu işleviyle de eşdeğer
bir meta ve para haline gelir.
İlk bakışta metalar, para sayesinde karşılaştırılabilir
oldukları izlenimi doğabilir. Marks bu yanılgı durumuna vurgu
yapıyor. Metaları karşılaştırılabilir hale getiren para değildir. Metaları
karşılaştırılabilir hale getiren şey, bütün metaların değer olarak insan emeği
taşıyor olmalarıdır. Bu nedenle de değerleri aynı ölçüyle, bir meta ile
ölçülebilirler. Bu ölçme görevini yüklenen de altındır. Şimdi tüm
metalar kendilerini altında ifade ederler. X kadar A metası, y kadar B, para
metası eder gibi; ya da 1 ton demir, 10 gram altın eder gibi... Bir
ton demirin fiyatı 10 gram altındır. Bu eşitlemenin olanaklı olmasının nedeni
altının da emek ürünü olması ve bir değerinin olmasıdır. Yani onda da emeğin cisimleşmiş olmasıdır.
Altın evrensel bir eş değer olarak, toplumsalı temsil eder. Bu durumda değer, parada bağımsız bir görünüm kazanır.
29 Eylül 2013 Pazar
Değişim
Metalar, kendi başlarına hareket edemezler; sahipleri aracılığıyla pazara getirilirler. Pazarda metalar,
toplumsalı temsil eden değer olarak birbirleri karşısındadırlar. Meta sahipleri
ise meta temsilcileri olarak "iradeleri nesnelere yerleşmiş kimseler" durumundadırlar. Marx’ın deyimiyle “Burada kişiler
birbirleri için yalnızca metaların temsilcileri ve dolayısıyla sahipleri olarak
vardırlar.”K-1-100 Onun dışında bir ilişkileri yoktur. Meta sahipleri,
birbirleri karşısında eşit haklara sahiptirler. Her bir sahip, diğerlerinden bağımsız birey olarak ötekinin
mülkiyet hakkını tanır. Ortak mülkiyete dayalı ilkel toplumun bağımlılığından kurtulmuş ve mülkiyet hakları oluşmuş, böylece ihtiyacı olmayan üretim fazlasını pazara
getirmişlerdir. Ya da üretimin bir kısmını pazar için üretmeye başlamışlardır.
Pazara getirilen metalar, kendi eşdeğerleri değiştirirler.
14 Eylül 2013 Cumartesi
Metaların Fetişizmi ve Bunun Sırrı
Marx, metaların ilk bakışta kolayca anlaşılabilir olduğunu, ama tahlili
yapıldığında metafizik inceliklerle, teolojik süslerle dolu olduğunu
belirtiyor. Marx’a göre metalar, kullanım değeri olduğu sürece, onda
anlaşılmayan mistik bir yön yoktur. Çünkü; her meta, kullanım değeri olarak,
bütün toplumlarda olan ve gereksinme gideren bir şeydir. Zira bir
toplum bireyi olarak insanlar, gereksinmelerini gidermek amacıyla toplumsal bir ilişki
içerisindedirler. Bu yolla topluluk ya da toplum olarak, kendilerini sürekli olarak yeniden üretirler, üretmek zorundadırlar. Her üretimde emek, nesnesiyle birleşir ve ona gereksinim gideren bir
biçim verir. Onu her hangi bir amaç için kullanılır hale getirir. Çevremizde gördüğümüz,
üretilmiş nesnelerin bu özellikleri ve yararlılığı gözle görülür apaçıktır.
Dolayısıyla kullanım değeri olarak nesnelerde anlaşılmaz mistik bir yan yoktur.
Öyleyse diyor Marks “metaların mistik özelliği onların kullanım değerinden
doğmuyor” K-1-86
9 Eylül 2013 Pazartesi
Hizmet Alanı ve Üretken Emek
Satışa çıkarılan emek gücünün kendisi de diğerleri gibi bir metadır. Ne var
ki bu emek gücü metasının özel bir durumu vardır. Bu özel durumuyla hem değer,
hem de artı değer üretir. Yani değeri büyütmek genişletmek gibi bir özelliğe
sahiptir. Emek gücü metası satın alındığında diğer üretim araçlarıyla
ilişkilenip yeni meta üretir. Kapitalist, emek gücü metasıyla ürettiği metasını
satarak, emek gücüne yatırdığı değeri elde ettiği gibi fazladan bir değer de
elde eder. Dolayısıyla kişileşmiş sermaye olan kapitalist, metanın satışıyla
elde edilecek bu toplumsalı temsil eden değerin peşindedir. Üretilen metada
bulunan yararlılık, kullanım değeri onun için önemli değildir. Bir tekstil
üretiminin kaç kişiyi giydirmiş, soğuktan korumuş olmasının bir önemi yoktur.
Kapitalist kullanım değeriyle, yalnızca satışı sağlaması ölçüsünde ilgilenir.
Üretilen meta toplum için yararlı ve gerekli olacak ki, kapitalist onu paraya
çevirebilsin ve sermayesini koruyup genişletebilsin. Demek ki emek
gücü Meta üretmesiyle esasen, kapitalistin ilgilendiği toplumsal olan değeri
üretiyor olmasıdır. Buradan şu sonuç çıkar ki; emek gücünün kapitalistin
istediği değer üretmiş olması yeterlidir.
Labels:
emek gücü,
hizmet üretimi,
Marks'ta Üretken Emek,
meta,
üretken emek
3 Eylül 2013 Salı
Değerin Biçimi Yada Değişim Değeri
“metalar”
diyor Marks “dünyaya kullanım değeri olarak gelirler.” Metalar ilkin yararlılığı olan kullanım değeridirler. Her meta fiziksel özelliği nedeniyle bir
kullanım değerine sahiptir. Ama sadece kullanım değerleri olması onları meta haline
getirmez. Bir başka deyişle, her
kullanım değerine sahip olan şey, bir meta olmayabilir. Kullanım değeri olan bir ürünün meta
olabilmesi için değişime girmesi gerekir. Değişim değeri / değer biçimini alması gerekir
ki öyle de olur. Pazara adımını atan her ürün, kendisini değer olarak ifade eder. Bu aynı
zamanda onun toplumsal karakterini gösterir. Metaların kullanım değeri olma
özelliklerine bakarak onun değerini göremeyiz. Bir kitabı elimize alıp evirip
çevirerek bakarız, ama onun bu maddiliğinde değerin zerresini dahi göremeyiz. Değeri değişim alanında, meta ile meta arasındaki toplumsal ilişki içerisinde kendini gösterir ve onu ilişki içerisinde kavrarız.
Metada Somutlaşan Emeğin İki Yönlü Niteliği
Marx, metanın kullanım ve değişim değerini açıkladıktan sonra, metada
somutlaşan emeğin, somut emek ve soyut emek niteliğini ortaya koyuyor. Marx,
emeğin somut ve soyut niteliğini ilk kez kendisinin ortaya koyduğunu, bu
noktanın anlaşılmasının ise ekonomi politiğin anlaşılmasının ekseni olduğunu
düşünüyor.
Labels:
Kapital-I,
kullanım değeri,
meta,
servet,
somut emek,
soyut emek
30 Ağustos 2013 Cuma
Dolaşım Alanı ve Üretken Emek
Sermayenin çevrimi, kapitalin ikinci cildinde üretim ve dolaşım
alanını kapsar. Üç evreden oluşan sermayenin çevrimi para sermaye, üretken
sermaye ve meta sermaye aşaması olarak belirtilir. Birinci ve üçüncü evreler
(para sermaye, meta sermaye ) semayenin dolaşım evresidir. İkinci evre ise
sermayenin üretim evresidir. “Sermaye-değerin, dolaşımının çeşitli aşamalarında
büründüğü iki biçim, para-sermaye ve meta-sermayedir. Üretim
aşamasına ilişkin biçim ise üretken sermayedir.” (K-2-65)
28 Ağustos 2013 Çarşamba
Kollektif İşçi ve Üretken Emek
Marx üretim sürecine bir bütün olarak baktığında, üretim süreci ile
ilişkilenen emekleri kollektif emek olarak görür. Bu, bir ürünün tek bir işçi
tarafından üretilmediği, ama ürünün, kollektif işçi tarafından üretildiği
anlamına gelir.
Kapitalizm öcesi biçimlerde bir emekçi tüm yönleriyle tamamlanımış bir
ürünü ortaya çıkarabiliyordu. Örneğin bir zanaatçı yaptığı işi kendi açısından
bölümlendirse de ürün kendi emeği ile üretilebiliyordu. Ya da bir köylü üretici
en fazla ailede bir işbölümü ile ürünü üretebiliyordu. Kapitalist üretim
ilşkileriyle birlikte “Ürün bireyin doğrudan ürünü olmaktan çıkar ve
kollektif emekçinini ürettiği toplumsal bir ürün yani her bir emek konusu
üzerindeki işlemlerin az ya da çok bir parçasını yapan bir emekçi topluluğunun
ortak ürünü halini alır. “ (K-1-520) Zira işçi köylü ya da
zanaatçı gibi üretim aracı sahibi değildir. Tüm yönleriyle tamamlanmış olarak
kendi ürününü üretemez. Onun bireysel emeği emeğin nesnesinden yani üretim
araçlarından yoksun olduğu için hiç bir işe yaramaz. Onun emeği ancak diğer
emeklerle birlikte işe yarar. Dolayısıyla bireysel emekler kapitalist üretim
sürecinin sadece eksik parçalarıdır. Onlar ancak birlikte kollektif
olarak emek sürecine katıldıklarında işlevli olur ve ancak o zaman
üretebilirler. Kafa ve kol emeği olmalarının bu süreçte bir anlamı yoktur. Bir
araya gelmmiş olmaları gerekir.
27 Ağustos 2013 Salı
META ve PARA - Meta
Metanın İki Ögesi: Kullanım Değeri ve
Değer
Marks, kapitalist üretimin egemen olduğu toplumlarda; zenginlik birikiminin, meta
birikimi olarak kendisini gösterdiği vurgusu yapıyor ve metanın tahlili ile işe
başlıyor.*
“Meta” diyor Marks: “her şeyden önce, bizim dışımızda bir nesnedir
ve, taşıdığı özellikleriyle, şu ya da bu türden insan gereksinmelerini gideren
bir şeydir. Bu gereksinmelerin niteliği, örneğin ister mideden, ister hayalden çıkmış
olsun, bir şey değiştirmez.” (K-1-49) Her birey varlığını sürdürebilmek için, ister fiziksel
isterse ruhsal olsun çeşitli gereksinmelere ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaçlar, yaşamsal varlığı sürdürmek için
zorunlu ihtiyaçlar (yeme, içme gibi) olduğu gibi; ruhsal doyum
sağlayan ihtiyaçlar da olabilir. Bu ihtiyaçların özünde farklılık olmasına karşın, ihtiyaç
giderme anlamında hiç bir farklılıkları yoktur. Bir tablonun duvarda asılı
durması ve her sabah ya da akşam, ona heyecanla bakan biri için tablo; gereksinme karşılayan bir şeydir ve ruhsal bir doyuma denk düşer. Ama asgari
ücretle çalışan biri için daha yaşamsal olan karnını doyurma ihtiyacı öne
çıkmışken, duvarda asılı bir tablonun onun gereksinmesi olamayacağı açıktır. Ne var
ki, her iki türden durum da gereksinmeyi ifade eder. Gereksinme
gideren şey ise yararlılığı olan bir şeydir. Çünkü, bir ihtiyacı karşılamaktadır.
Yararlılık bir nesneyi, Marks’ın ifade ettiği gibi: “kullanım değeri haline getirir” O halde, bir nesnenin yararlılığından dolayı, yani bir ihtiyacı karşılama özelliğinden dolayı, kullanım değeri vardır diyebiliriz.
Yararlılık bir nesneyi, Marks’ın ifade ettiği gibi: “kullanım değeri haline getirir” O halde, bir nesnenin yararlılığından dolayı, yani bir ihtiyacı karşılama özelliğinden dolayı, kullanım değeri vardır diyebiliriz.
Labels:
değer,
değişim değeri,
Kapital-I,
kullanım değeri,
meta
26 Ağustos 2013 Pazartesi
Ürünün Maddiliği ve Üretken Emek
Marx satın
alınmış emeğin maddi nesnelerde nesneleşmiş, ya da nesneleşmemiş olması açısından
bakmaz. Emeğin, maddi nesnelerle ilişkisinden
ziyade sermayeye satılıp satılmadığı ile ilgilidir.
Ürünün maddiliğini biraz açalım.
Ürünün maddiliğini biraz açalım.
Marx’a göre
yaratılan bir metanın kullaım değeri ve değeri vardır. Kullanım değeri somut
emeğin, değer ise soyut emeğin sonucudur. Kullanım değeri metanın yararlılığı
ve maddiliğiyle ilgilidir. Bir fırıncı emeğinin ekmek maddiliğinde nesneleşmesi
ve bir gereksinme gideren bir şey olması onun bir kullanım değeri olduğunu
gösterir. Toplum biçimleri ne olursa olsun kullanım değeri servetin özüdür. Dolayısıyla
meta, kullanım değeri olarak bir toplum biçimini imlemez. Çünkü kullanım değeri
bir yararlılığı ifade eder ve bir gereksinmeyi giderir. Tüm toplum biçimlerinde
görülür somut emeğin (fırıncı, ayakkabıcı vb. Emeği) sonucudur. Soyut emekle
yani değerle ifade edilense toplumsal olandır. Bütün kullanım biçimlerinde
varolabilen ortak bir özdür. Fırıncının emeği, ayakkabıcının emeği vs olmasına
bakılmaksızın inasan enerjisi ve faliyetinin
harcanmasıdır ve değerle ifade bulur. Bu öz değişim değeri olarak
kensini gösterir. Ürüne harcanan emek zamanla ifade edilir.
Labels:
değer,
kullanım değeri,
Marks'ta Üretken Emek,
meta,
servet,
somut emek,
soyut emek
Üretken Emek Anlayışının Sermaye ile İlişkilendirilmesi
Emek sürecine
sonucu açısından bakıldığında tüm toplumsal sistemlerde emek süreci üretken
süreç olarak görülür. Zira emeğin araçlarıyla birleşmiş olduğu her durumda bir
ürünün ortaya çıktığını görürüz. Sürecin yararlı bir üründe sonlanması emeği
üretken emek yapar. Burada emek yararlı yani gerekli emektir, emeğin ürünüde
yararlı üründür. Bu biçimiyle üretken emek tanımı ilkel toplumlarda dahil tüm
toplumsal sistemler de vardır denilebilir. Çünkü her toplum kendini yeniden
üretebilmek için üretmek zorundadır. Bu bakış açısıyla her toplum, her üretim
sistemi kendi üretken emek kavramına sahiptir. Marx ta emek sürecine sonucu
açısından baktığında bu yaklaşımı kabul eder ve şöyle der: “Eğer emek-sürecinin tümünü, sonucu
açısından, ürün açısından incelersek, hem araçların, hem de emek konusunun
üretim araçları olduğu, ve emeğin kendisinin üretken bir emek olduğu açıkça
görülür.” (K-1-197) Ne varki marx’ın ilgilendiği üretken emek bu
değildir.
Labels:
artı değer,
kapitalizm,
Marks'ta Üretken Emek,
meta,
sermaye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)