Emek sürecine
sonucu açısından bakıldığında tüm toplumsal sistemlerde emek süreci üretken
süreç olarak görülür. Zira emeğin araçlarıyla birleşmiş olduğu her durumda bir
ürünün ortaya çıktığını görürüz. Sürecin yararlı bir üründe sonlanması emeği
üretken emek yapar. Burada emek yararlı yani gerekli emektir, emeğin ürünüde
yararlı üründür. Bu biçimiyle üretken emek tanımı ilkel toplumlarda dahil tüm
toplumsal sistemler de vardır denilebilir. Çünkü her toplum kendini yeniden
üretebilmek için üretmek zorundadır. Bu bakış açısıyla her toplum, her üretim
sistemi kendi üretken emek kavramına sahiptir. Marx ta emek sürecine sonucu
açısından baktığında bu yaklaşımı kabul eder ve şöyle der: “Eğer emek-sürecinin tümünü, sonucu
açısından, ürün açısından incelersek, hem araçların, hem de emek konusunun
üretim araçları olduğu, ve emeğin kendisinin üretken bir emek olduğu açıkça
görülür.” (K-1-197) Ne varki marx’ın ilgilendiği üretken emek bu
değildir.
Marx üretken emeği tarihsellği içerisinde kavrar ve sermaye açısından üretken emeği sorgular. Her ne kadar sonucu açısından her hangi bir şey üreten emeği üretken olarak görse de o kapitalist üretim ilişkileri içerisindeki üretken emeği ortaya çıkarmaya çalışır. Üretken emeğe sonucu açısından, yani üretilmiş olan yararlı ürün olarak bakanları da eleştirir. “sermaye açısından üretken emek nedir sorusunu, genelde hangi emeğin üretken olduğu ya da üretken emeğin genel olarak ne olduğu sorusuyla karıştırır. Ve sonuçta herhangi bir şey üreten, herhangi bir sonuç yaratan emeğin bu gerçek çerçevesinde üretken olduğu yanıtını vererek ne kadar akıllı olduğunu düşünür.” (ADT- 368) Marx emeğin üretkenliğini belli üretim ilşkilerinden bağımsız tüm toplumsal süreçlerde görmeyi yarasız ve gereksiz görür. Onun üretken emeğe bakışı sermaye açısındandır ve kapitalist üretim ilşkileri içerisindeki üretken emeği arar. “Kapitalist üretim, yalnızca meta üretimi değil, esas olarak artı-değer üretimidir. Emekçi, kendisi için değil, sermaye için üretir, Bu nedenle, artık yalnızca üretmesi yetmez. Artı-değer üretmek de zorundadır. Bir tek, kapitalist için artı-değer üreten, böylece sermayenin kendisini genişletmesi için çalışan emekçi üretkendir. “diyerek, artı değer üreterek sermayenin genişlemesini sağlayan emeği üretken olarak görür. “Dolayısıyla üretken emek – kapitalist üretim sistemi içinde- işvereni için artı değer üreten ya da emeğin nesnel koşullarını sermayeye ve onların sahibini de kapitaliste dönüştüren emektir.” (ADT-371) Yani üretim araçlarını sermayeye dönüştüren emek üretken emektir. Bir başka deyişle kapitalistin değişen sermayesiyle satın aldığı emek üretken emektir.
Marx’a göre
üretken olmayan emek ise sermayeyle değişilmeyen yalnızca gelirle değişilen
emek üretken değildir. “sermaye ile
değil, doğrudan gelirle, yani ücret vekarla değil (doğal olarak kapitalistin
karından, (co –partners (iş ortakları)olarak, faiz ve rantla pay alan çeşitli
kategoriler dahil) değişilen emektir.” (ADT- 147) Demek ki, sermaye ile ilişkilenmeyen
emek, üretken emek değildir. Çünkü o emek artı değer üretilmesi amacıyla
alınmamıştır. Dolayısıyla bu emek sermaye sürecine katılmaz, sermayenin
genişlemesine katkıda bulunmaz. Bu amaçla alınan emek satın alıcısı için kar
getirmeyen bir gider olarak görünür. Oysa sermaye ile ilşkilenen emek satın
alıcısı iiçin değer ve arı değer üretir farklı bir deyişle kar üretir ve
sermayenin büyümesi ve genişlemesini sağlar. Üretken olmayan emek artı değerin
genişlemesine katılmadığı gibi aldığı ücretle meta satın alıcısı konumundadır.
Bu konumu onun ayırdedici özelliğidir. “Üretken olmayan emekçinin özelliği
kendisini satın alana meta üretmemesi, gerçekte ondan meta almasıdır. (ADT- 149)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder