Ricardo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ricardo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ağustos 2014 Pazar

Mutlak Toprak Rantı

Buraya kadar, tarım ürününün toplumsal üretim fiyatı ile bireysel üretim fiyatı arasındaki farktan doğan farklılık rantı irdelenmişti. Bu bölümde Marx, en kötü toprakta dahi görülen mutlak toprak rantını irdelemektedir.

Bir parantez açarak belirtelim ki, Marx mutlak rant konusunda Ricardo’dan ayrışır. Zira Ricardo, farklılık rantını fizyokratlardan farklı olarak, değerler arasındaki fark olarak ortaya koyup, rantı toplumsal değer ile bireysel değer farkı olarak doğru bir şeklide koymasına karşın, mutlak rantı kabul etmiyordu.

Marx farklılık rantına girebilmek için, bir metanın üretim fiyatı ve o metanın değeri ilişkisine değiniyor. Bir bütün olarak ele alındığında, metaların üretim fiyatları onların toplam değerleri tarafından düzenlenir. Üretim fiyatı hareketinin değerinin hareketiyle belirlenmesine karşın, bir metanın üretim fiyatı değeriyle özdeş değildir. Bir metanın üretim fiyatı değerinin üzerinde ya da altında olabilir. Bu durumda, bir metanın üretim fiyatı üzerinden satılması, değerleri üzerinden satıldığı anlamına gelmez. Bu durum toprak ürünleri için de geçerlidir. 

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Currency Prıncıple ve 1844 Tarihli İngiliz Banka Yasası

Ricardo’ya göre, madeni paranın değeri, onda maddeleşmiş bulunan emek zamanı ile belirlenir; ama ancak, para miktarı, değişilecek olan metaların miktarı ve fiyatı ile tam orantı içerisinde olduğu sürece.”K-3-484 Para miktarı bu oranın üzerine çıkarsa, değeri düşer, metaların fiyatı yükselir. Oranın altına düşerse değeri yükselir, meta fiyatları düşer. Birinci durumda altın fazlası ülke, değeri düşen altını ihraç edip, meta alacaktır. İkinci durumdaysa, altın, kendi değerinin üzerinde değer biçilen ülkelere akacak, değerinin altına düşmüş metalar ise, bu ülkelerden, değerine satılacağı piyasalara akacaktır. Bu koşullarda, altının kendisi, sikke ya da külçe olarak, kendi değerinden daha büyük veya daha küçük, büyüklüğün madeni değerinin simgesi haline gelebilir.

8 Mayıs 2014 Perşembe

Yasanın İç Çelişkilerinin Serimi

I.Genel

Kapitalist üretim biçiminde, kâr oranlarının düşme eğilimi yasasının da açığa çıkardığı gibi, sermayenin birikimi kendisini çelişkilerle ifade eder. Bir yanda birikimin zorunluluğu, bir yanda ise bu birikim için kullanılan yöntemin (emeğin üretkenliğinde artış) birikimin engeli haline gelmesi bu çelişkinin ifadesidir.

Toplam sermayenin, kendisini genişletme oranı ya da kâr oranı, kapitalist üretimin dürtüsüdür. Ne var ki kâr oranında düşme, yeni sermayelerin oluşmasını engeller ya da yeni sermayelerin oluşmasını yavaşlatır ve böylece sermayenin gelişmesinin engeli haline gelir. Öyle ki kâr oranlarındaki “bu düşme, aşırı üretimi, spekülasyonu, bunalımları ve artı nüfusla birlikte artı-sermayeyi besleyip büyütür.”K-3-215 Demek ki, kapitalist üretimin, başka bir deyişle sermayenin genişlemesinin bir sınırı vardır. Bu sınırı sermayenin kendisi, başka bir deyişle kapitalizmin kendisi koyar. Öyleyse kapitalizm de sınırları olan ve tarihsel bir sistemdir ve geçicidir. 

13 Şubat 2014 Perşembe

Sabit ve Döner Sermaye Teorileri Fizyokratlar ve Adam Smith-Ricardo

Marx, kendinden öncekilerin, sabit ve döner sermaye ayrımını ve bunların arasındaki farkı tam olarak kavrayamayışlarını ve yanlış olarak ele almalarını eleştiriyor. 

Fizyokratlardan Quesnay, sabit ve döner sermaye ayrımını, doğru olarak, üretken sermaye içerisinde aramıştır. Ne var ki,  fizyokratlar için, üretken sermaye sadece tarımda vardır. Bu nedenle de, sabit döner ayrımını, çiftçi sermayesi üzerinde yapmışlardır. Sermayenin, yıllık devreden bölümünü her yıl yatırılan, on yılda devreden bölümünü ise ilk yatırılan diye ayırmışlardır. Marx, fizyokratların, sabit ve döner sermayeyi, üretken sermaye de aramalarını ve onları devir farklılıklarına ayırmış olmalarını olumluluk olarak değerlendirir. Ne var ki fizyokratlar, yanlış bir şekilde, üretken sermayeyi tarıma indirgerler. Diğer üretim alanlarında üretkenlik görmezler. 

18 Aralık 2013 Çarşamba

Emek Gücü Fiyatında ve Artı Değerde Büyüklük Değişmeleri

Emek gücünün değeri, ortalama emekçinin yaşaması için gerekli alışılagelen tüketim maddelerinin değeri ile belirlenir.”K-1-530 İşçinin tüketeceği, tüketim maddesi bilinebilir, bu nedenle değişmeyen büyüklük olarak kabul edilebilir. Değişiklik gösteren şey, yalnızca bunların değeridir. 

Marx, bu bölümde, artı değer ile emek gücü fiyatının belirlenişinde, üç değişkeni ele alıyor. Bunlar; işgünü uzunluğu, emeğin yoğunluğu ve emeğin üretkenliğidir. Değişkenleri irdelemeden önce, metaların değeri üzerinden satıldığını, emek gücü fiyatının da zaman zaman değerinin üzerine yükseldiği ama altına düşmediğini var sayıyor. 

15 Aralık 2013 Pazar

Mutlak ve Nispi Artı Değer

Marx, bu bölüme, üretken emek anlayışını belirterek başlıyor. Kitabın yedinci bölümünde, üretken emek anlayışı, kullanım değeri üretimi açısından tanımlanmıştı. Aynı sayfada, yedinci dipnotta da, emek sürecini dikkate alan bu yöntemin, kapitalist üretim sürecine doğrudan doğruya uygulanamayacağı uyarısında bulunulmuştu. Şimdi Marx, konuyu daha geniş açıdan irdeliyor.