13 Şubat 2014 Perşembe

Sabit ve Döner Sermaye Teorileri Fizyokratlar ve Adam Smith-Ricardo

Marx, kendinden öncekilerin, sabit ve döner sermaye ayrımını ve bunların arasındaki farkı tam olarak kavrayamayışlarını ve yanlış olarak ele almalarını eleştiriyor. 

Fizyokratlardan Quesnay, sabit ve döner sermaye ayrımını, doğru olarak, üretken sermaye içerisinde aramıştır. Ne var ki,  fizyokratlar için, üretken sermaye sadece tarımda vardır. Bu nedenle de, sabit döner ayrımını, çiftçi sermayesi üzerinde yapmışlardır. Sermayenin, yıllık devreden bölümünü her yıl yatırılan, on yılda devreden bölümünü ise ilk yatırılan diye ayırmışlardır. Marx, fizyokratların, sabit ve döner sermayeyi, üretken sermaye de aramalarını ve onları devir farklılıklarına ayırmış olmalarını olumluluk olarak değerlendirir. Ne var ki fizyokratlar, yanlış bir şekilde, üretken sermayeyi tarıma indirgerler. Diğer üretim alanlarında üretkenlik görmezler. 

Adam Smith, tarafından yapılan gelişme ise bu kategorileri genelleştirmesidir. O, üretkenliği sadece tarımla ilişkilendirmez. Bütün üretim alanlarında üretkenlik görür. Böylece o, maddi üretim alanlarının tamamını, üretken olarak gördüğü için, Kategorileri üretken sermayenin bütün biçimlerine uygular. Smith, “her yıl yatırılan” kavramına döner sermaye, “ilk yatırılan” kavramına da sabit sermaye der ve süreci açıklamak için, tüccar sermayesini örnek alır. Tüccar sermayesine döner sermaye der. “onun döner sermaye için örnek verdiği şey, metalardan paraya ve paradan metalara çevrilen tüccar sermayesidir.”K-2-180 Aslında Smith’in döner sermayeden kastı, Marx’ın dolaşan sermaye dediği şeydir. Dolaşım alanında sermaye, para ve meta sermayedir ve bu alanda bir biçim değişikliğine uğrar. Dolayısıyla burada kapitalistin sermayesinin bölüştürüldüğü bir durum söz konusu değildir. Ama Smith, dolaşım sürecini bir sermayenin biçim değiştirmesi olarak değil, kullanım değerinin hareketi olarak algılar. Bir başka deyişle süreci, el değiştirme, metaların elden ele geçişi olarak algılar. Bu bir yanılgıdır.

Demek ki, Smith, dolaşan sermayeye döner sermaye demekle yanılmaktadır. O, dolaşım alanının sermayenin bir biçim değiştirmesi olarak göremedi. Sermayenin fiziksel maddi hareketini referans aldı. Bundan dolayı da, fiziksel olarak yer değiştiren bölümüne döner sermaye demiş, üretim alanında hareketsiz duran kısmına da sabit sermaye demiştir. Olguyu fiziksel olarak kavramıştır ve değer olarak dolaşmayı kavrayamamıştır. Oysaki hem sabit, hem de döner sermaye, dolaşım alanına girerek dolaşırlar. Aralarındaki fark: Sabit sermaye olarak, iş araçlarına yatırılan sermaye değerin bir kısmı, ürünün değerinin bir kısmı olarak dolaşıyor olmasına karşın, değerinin bir kısmı iş aracında sabit kalır. Döner sermaye ise, değerinin tamamı ürüne katılarak, dolaşım alanına geçer ve ürünün değerinin bir kısmı olarak dolaşır.  Bu durumda, dolaşım alanındaki meta ve para sermaye, hem üretken sermayenin döner kısmını, hem de sabit sermayenin bir kısmının, yani onların değerlerinin taşıyıcılarıdır. Her ikisi de, üretken sermayeden farklı dolaşım sermayesi olmalarına karşın, üretken sermayeden farklı döner sermaye değildirler.

Marx, Smith’in döner sermayeyi sayarken emek gücünü unuttuğunu belirtir. Bunun nedeni, döner sermaye ile meta sermayeyi karıştırmasıdır. Böylece, işçinin ücretiyle satın aldığı metalar, geçim araçları sermaye biçiminde görünür. O, emek gücüne yatırılan değer yerine, işçinin geçimi için harcamış olduğu değeri, üretken sermayenin döner kısmı olarak görür. Dolayısıyla Smith’te, işçinin, geçim nesneleri için harcanan döner sermayedir. Oysa “ üretim sürecine katılan şey emek gücüdür, emekçinin kendisidir, yoksa işçinin yaşamını sürdürdüğü geçim araçları değil.”K-2189 Bu durum, değişen ve değişmeyen sermaye ayrımının anlaşılmasını, dolayısıyla da kapitalizmin anlaşılmasını olanaksız hale getirir. 

Bir vurgu yerinde olur: Emek gücü pazarda dolaştığı kadarıyla sermaye değildir ve işçi, emek gücü metasını pazara getirdiği için de bir kapitalist değildir. Emek gücü, kapitalist tarafından satın alınıp ta; üretken sermayenin bir kısmına dönüştürülmediği sürece sermaye değildir. Özünde bütün ürünler pazarda meta biçim olarak dolaşımda bulunurlar. Kapitalist açısından sermayesi de meta olarak dolaşımda bulunur. Yani ürünler, ister sermayenin bir ögesi olarak üretken, isterse bireysel tüketim için olsun; pazardan meta olarak satın alınarak çekilirler.

Ricardo’da sabit sermaye döner sermaye ayrımını doğru bir şekilde ortaya koyamamıştır. Ricardo, üretim araçlarını sabit sermaye olarak görürken, emek gücüne yatırılan kısmı, döner sermaye olarak görür. O, sermayenin çabuk yıprananına döner sermaye, yavaş yavaş yıprananına sabit sermaye diyerek, onların fiziksel özelliklerinden hareket etmiştir. 

Sonuç olarak, Smith ve Ricardo’da problem şudur: Değişmeyen ve değişen sermaye kategorileri, sabit sermaye ve döner sermaye kategorileriyle karıştırılmaktadır. “Böylece, kapitalist üretimin ve dolayısıyla da, kapitalist sömürünün gerçek hareketinin kavranmasının temeli, bir darbeyle yok edilmiş olmaktadır.”K-2-200 Böylece, değişen ve değişmeyen sermaye arasındaki gerçek ayrım anlaşılamaz duruma gelmektedir. Sermaye, üretim araçlarının fiziksel durumuna göre (onların fiziksel olarak hareketi, el değiştirmesi, dayanıklı olup olmaması vb) ayrılmaktadır. Böylece sermayenin ilişkisel yönü belirsizleşmektedir.  

Emek gücüne dair önemli bulduğumuz bir alıntıyla bitirelim, emek-gücü, pazarda dolaştığı kadarıyla, sermaye değildir, meta-sermayenin bir biçimi değildir. Hiç bir biçimde sermaye değildir; pazara bir meta, yani kendisini getirdiği halde, emekçi bir kapitalist değildir. Emek-gücü satılana, üretim süreci ile birleştirilene, dolayısıyla bir meta olarak dolaşımına son verinceye kadar üretken sermayenin bir kısmı -artı-değerin kaynağı olarak değişen-sermaye, emek-gücüne, yatırılan sermaye-değerin devri bakımından üretken sermayenin dönen kısmı- haline gelmez.”K-2- 189

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder