7 Şubat 2014 Cuma

Sabit Sermaye ve Döner Sermaye


I. Biçim Ayrılıkları

Marx, daha önce sermayeyi, değişen sermaye ve değişmeyen sermaye olarak iki kısma ayırmıştı. Değişen sermaye emek gücünü, değişmeyen sermaye de üretim araçlarını ifade ediyordu.

Marx, şimdi de, değişmeyen sermayeyi, yani üretim araçları olarak yatırılan sermayeyi, sabit sermaye ve döner sermaye olarak ikiye ayırmaktadır. 

Makineler, binalar gibi, bazı üretim araçları, fiziksel olarak, üretim alanında kaldıkları halde, onların değerleri, parça parça dolaşım alanına katılırlar. Üretim araçlarının bu kısmı sabit sermayedir. Sabit sermaye, üretim sürecinde bağımsız olarak bulunurlar ve fiziksel olarak ta orayı terk edemezler. Üretken süreçteki işlevleri, onları orada tutar ve sabit olarak kalırlar. Fiziki olarak, orada kalmalarına karşın, değerleri parça parça üretim sürecinden ayrılarak dolaşım sürecine girerler. Bunların ayırıcı özellikleri, yeni ürüne değerlerinin parça parça aktarılmasıdır. Değerlerinin ürüne aktarılan kısmı, ürünle dolaşım alanına girerken, değerinin bir kısmı da fiziksel varlığıyla beraber üretim alanında kalır. Bu şekilde üretim alanında kalan değer, üretim aracının eskimesi, değerini aktararak yıpranması ölçüsünde azalır. Diyelim 10.000 değerinde makine, 10 yıl dayanırsa, her yıl 1.000 lik bir değeri yeni ürüne aktarılır. Bu makinenin başlangıçta yatırılan değerinin toplam devri 10 yıldır.


Kömür, pamuk, yakıt gibi bazı üretim araçları ise, tek bir üretim döneminde tamamen tüketilirler ve tümden değerleri dolaşım alanına girer. Bu üretim araçları, işlevlerini yerine getirirken bağımsızlıklarını koruyamazlar. Bir üretim döneminde, tamamen tüketilen ve dolaşım alanına giren üretim araçları döner sermayedir. Döner sermayelerin bir kısmı (pamuk, demir vb) yeni ürüne hem değer olarak hem de maddi olarak girerler. Bir kısmı ise (kömür, aydınlatma vb) maddi olarak girmezler, sadece değer olarak girerler. Ama her ne olursa olsun, bir üretim döneminde tamamen tüketilirler. Böylece tamamen yeni ürüne aktarılmış olurlar.  Emek gücü de böyledir. Emek gücü de, her üretim dönemi sonunda tekrar satın alındığı (belli bir dönem için satın alınır) için döner sermayedir. Başka bir deyişle, değişen sermaye döner sermayedir ve değeri tümüyle yeni ürüne girer. Ayrıca döner sermaye niteliğine bürünen şey, geçim araçları değildir, işçinin emek gücü de değildir. Onun değer kısmıdır.

Üretim aracına yatırılan sermaye değerin bir kısmını sabit sermaye haline getiren şey, ”sırf bu değerin kendine özgü dolaşım biçimidir.”K-2-146 Demek ki, üretim araçların bir kısmını sabit sermaye haline getiren şey, onların değerlerinin yeni ürüne parça parça aktarılmasıdır. Sabit sermayenin değer olarak dolaşımı kavranmadığında iktisatçıların yanılgısı ortaya çıkar. Nesnelerin fiziksel hareket ve hareketsizliği, sabit sermayenin özelliği haline getirilmiştir ki, Adam Smith, hareket ve hareketsizliğe göre düşünmüştür. Bu durumda, evin fiziksel hareketsizliği onu sabit sermaye yaparken, Geminin hareketi de onu döner sermaye yapar. Oysa sabit sermayenin ayırıcı özelliği değerini parça parça aktarmasıdır. 

İş araçları denilen araçlar, zorunlu olarak bireysel tüketime girmezler ve ancak üretken olarak tüketilebilirler. Çünkü onlar, yaratılan ürüne, yani kullanım değerine girmezler, tamamen eskiyene kadar üretim alanında bağımsız biçimlerini korurlar. Lakin istisnalar vardır. Örneğin taşıma araçları, üretim alanında yer değiştirmeyle, üretken işlevlerini yerine getirirken, yolcunun bireysel tüketimine geçer. Yolcu, bunların kullanımı karşılığında, tıpkı diğer tüketim nesneleri için yaptığı ödeme gibi ödemede bulunur. 

İş aracı olmayan üretim araçları da değişmeyen sermaye olabilir. Tarım ilaçlarında durum böyledir. Tarımda, toprağın iyileştirilmesi için kullanılan maddeler, ürüne geçer, ürün oluşmasına yardımcı olur. Bunların etkisi birkaç yıla dağılır. Bir kısmı ürüne geçerken bir kısmı sabit kalır. İş hayvanı olarak kullanılan hayvanlar, sabit sermaye olarak iş görürler.  

İş araçları, her durumda sabit sermaye değillerdir. Bir iş aracı, henüz üretim sürecinde üretildiği anda, satışı için pazara getirildiği anda, henüz sabit sermaye değildir. O ancak, fabrikatörün meta sermayesidir. Ayrıca, onu satın alan kapitalist için de hemen sabit sermaye haline gelmez. Onu satın alan kapitalist, üretken bir şekilde kullanmaya başladığında değişmeyen sermaye olur. Buradan da şu sonuç çıkar ki, Marx’a göre, sabit ve döner sermaye ayrımı sadece üretken süreçte yapılabilir. Başka bir deyişle, “sabit ve döner sermaye olarak bölünebilecek sermaye, ancak üretken sermayedir.”K-2- 152 Dolaşım alanında sabit ve döner sermayeden söz edilemez.  

Toparlarsak, Marx, sabit sermaye ve döner sermaye ayrımını, üretim alanında yapmıştır. Diğer bir deyişle, bu ayrımı üretken sermayede yapmıştır. Sabit sermaye, üretim alanında bağımsız varlığını koruyan ve ancak değer olarak, parça parça yeni ürüne aktarılan sermayedir. Diyelim, bir sabit sermaye olan, iş makinesinin, üretimine yardımcı olduğu ürüne değerinin bir kısmını aktarmıştır. Aktarılan kısım, ürünün satışı ile kapitaliste dönerken, iş makinesinin kullanım değeriyle birlikte ürüne aktarılmayan değer kısmı üretim alanında kalmıştır. “Değerin, aşınıp yıpranmayla maddi biçimini kaybeden kısmı, ürünün değerinin bir kısmı olarak dolaşır. K-2-149 İşte üretim aracına sabit özelliğini veren bu değerin parça parça aktarılmasıdır. Döner sermaye ise ürüne değerinin tamamını aktarır. Diyelim bir üretim döneminde 2 ton kömür harcandı. İki ton kömürün değeri, ürünle dolaşım alanına geçer. Yani iki ton kömürün, değerinin bir bölümü, üretim alanında kalmaz. Emek gücü ise, sürekli olarak üretim alanında yer aldığı halde, sabit sermaye değildir. Zira emek gücünün üretim sürecindeki kesintisiz varlığı; emek gücünün sürekli olarak yeniden satın alınmasıyla gerçekleşir. Yani emek gücü değerinin tamamı yeniden üretilir ve her üretimin bitişinde emek gücü yeniden satın alınır.

II. Sabit Sermayenin Kısımları, Yerine Konması, Onarımı ve Birikimi

Sabit sermayenin bütün öğeleri, üretim sürecinde, fiziksel olarak bir aşınmaya maruz kalır. Ne var ki, sabit sermayenin bütün öğeleri aynı derecede aşınmaz. Her paçanın yaşam süresi farklı olduğu için, farklı devir sürelerine sahiptirler. 

Aşınma ve yıpranma her şeyden evvel kullanmanın bir sonucudur. Bu nedenle bir iş aracı, ne kadar yoğun ve uzun süreli olarak kullanırsa, fiziksel aşınma ve yıpranması da o ölçüde artar. Aşınma ve yıpranmaya yol açan nedenlerden biri de, nem, su, rüzgar vb. doğal kuvvetlerdir. Öyleyse, bir iş aracının aşınma ve yıpranması, kullanımdan ya da doğal etkiden kaynaklanır. 

Ayrıca bu etkilerin dışında manevi değer kaybından da söz edilebilir. Yani, bir iş aracı aşınma ve yıpranmaya maruz kalmadan da değer kaybedebilir. Diyelim, 40.000 liraya malolan bir iş aracı, kullanım değerlerinde bir kayıp söz konusu olmadığı halde, değerinde 10 yıl sonra bir düşme olabilir. Aynı iş aracı artık, 20.000 liraya malolabilir ya da satın alınabilir. Bu durumda, bir manevi değer kaybından söz edilebilir.

Marx, önce sabit sermayenin,aşınma ve yıpranması yoluyla değer kaybından söz ediyor. Aşınma ve yıpranma yoluyla değer kaybından kasıt, kullanım değerindeki ortalama kaybı oranında, değerini yavaş yavaş yeni ürüne aktarmasıdır. Sabit sermayenin (özellikle makinelerin) aynı süre dayanmayan parçalardan oluştuğunu biliyoruz. Kapitalist, bu parçaların, hızlı bir şekilde aşınmasını engellemek, ya da, makine üzerinde onların yeterliliğini artırmak için, işi biten parçaları değiştirmek için, ek bir sermaye bulundurmak durumundadır. Bu ek sermaye, sözü edilen bakım ve onarım için harcanır.

Her sabit sermaye, özel bakım maliyetini gerektirir. Bu bakımın bir kısmını, iş sürecinin kendisi sağlar. Zira iş sürecinde, makinenin kullanılıyor oluşu, onun bakımı anlamına gelir. Zira bir makinenin kullanılması demek, onun değerinin yeni ürüne aktarılması demektir, diğer bir deyişle değerinin korunması demektir. Ayrıca, kullanım değeri de, üretim faaliyeti aracılığı ile korunur. Bu koruma, emeğin koruyucu özelliğidir ve ikiliği niteliğe sahiptir. Bunu, çalışma sürecinde, değeri aktararak ve kullanım değerini üretim sürecinde koruyarak sağlar. Eğer makineler, iş sürecinde çalıştırılarak korunmasaydı, kullanılmadığı için zarar görecekti. Hem kullanım değerini, hem de değişim değerini yitirecekti. İş sürecinin koruması dışında, makineler, bir de ek emek harcamasıyla korunur. Ek emek, makineye bakım yapılmasıyla (makinenin temizlenmesi gibi) harcanır. Bu, döner sermaye olarak kabul edilmelidir. “Bu emeğin, üretimde sürekli olarak harcanması gerektiği için, değerinin de ürünün değeri tarafından sürekli yerine konması gerekir.”K-2-158 Buna yatırılan sermaye, üretken olmayan kısma girer ve yaratılan değere, yıllık ortalama hesaba göre dağıtılmalıdır. 

Fiili onarım ve parça değiştirme işlemleri, ek sermaye yatırımlarını gerektirir. Bakım ve onarım işi, üretim sürecinde raslansal olarak ortaya çıktığında hemen, ilgili metanın fiyatına girmez. Zira iplik fabrikatörü, o hafta çarkı kırıldı, kayışı koptu diye daha pahalı satamaz. Peki, öyleyse, bu bakım onarım için harcanan değer nereden karşılanacak? Kuşkusuz, herhangi bir üretim aracının, belirli bir ömrü vardır ve bu ömürde, yapılacak bakım ve onarımın, uğranılacak kazaların ortalaması oluşturulur. “Bu ortalama harcama, ortalama ömre dağıtılır ve buna tekabül eden kesirsiz parçalar biçiminde ürünün fiyatına eklenir; böylece, ürünün satılması yoluyla yerine konmuş olur.”K-2-160 Demek ki, bu masraflar sabit sermayenin ilk baştaki değerine eklenir. Ürünün satılması yoluyla da yerine koyulur.

Bu biçimiyle yerine koyulan sermaye, harcanma biçimi düzensizlik göstermesine karşın, döner sermayedir. Onarım için istihdam edilen işçilerin ücretleri, değişen sermayenin bir kısmıdır ve emek gücü değerleri ürüne dağıtılır. Üretim araçları için yapılan harcamalar, ürün değerinin bir kısmını oluşturur. “Tam anlamıyla onarımda harcanan bu sermaye, bir çok bakımlardan, kendine özgü bir sermayedir; ne döner ve ne de sabit sermaye olarak adlandırılabilirse de, cari giderler arasında sayıldığı için, döner sermayeye sokulması daha doğru olur.”K-2-160

Marx, sabit sermayenin, aşınma, yıpranma ile yerine konulması ve bakım ve onarımından başka bir de sigortadan söz ediyor. Sigorta olağan dışı doğal olayların yol açmış olduğu yıkımlarla ilgilidir ve “bunun, artı değerden karşılanması gereklidir ve bundan yapılan bir indirimdir. ”K-2-161

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder