Marx sermayeyi, artı değer üretimine göre, değişen
sermaye ve değişmeyen sermaye olarak ayırmıştı. Değişen sermaye, emek gücüydü
ve değeri değişendi, değişmeyen sermaye ise, yeni değer yaratmayan ama değerini
aktaran üretim araçlarıydı. Daha sonra Marx, sermayeyi, sabit sermaye ve döner
sermaye olarak ayırmıştı. Sabit sermaye makineler, binalar vb gibi üretim
araçlarıydı. Döner sermaye ise ham maddeler, yardımcı maddeler ve emek gücüydü.
Sabit sermaye ve döner sermaye ayrımında, belirleyici olan şey, sermayenin
değerini yeni ürüne aktarma biçimiydi. Sabit sermaye ürüne değerini parça parça
aktarıyordu ve değeri ürünle dolaşıma giriyordu. Döner sermaye ise, değerini,
tamamen ürüne aktarıyor ve yeni ürünle değeri dolaşım alanına giriyordu.
Daha önce döner sermayenin, değişen döner kısmı (emek gücü) ile değişmeyen döner kısmı(ham ve yardımcı maddeler) birlikte ele alınmıştı. Şimdi ise, ele alınan sorun gereği, değişen döner sermaye, sermayenin döner kısmının tamamını oluşturuyormuş gibi ele alınmaktadır. Yani sermayenin, değişmeyen döner kısmı, inceleme dışı bırakılmıştır. Öyleyse, artı değer oranın ortaya koyulması için, değişen döner sermaye yeterlidir.
Nasıl ki artı değer oranı, artı değer ile değişen sermaye
olan, emek gücü arasındaki ilişkide tanımını buluyorsa, yıllık artı değer oranı
da, değişen sermaye (emek gücü ) ile bir yılda üretilen, artı değer arasındaki
ilişkide tanımını bulur. “Bir yıl boyunca üretilen toplam artı-değerin,
yatırılmış değişen-sermayenin toplam değerine olan oranına, biz, yıllık
artı-değer oranı diyoruz.“K-2-267 Demek ki, yıllık artı değer oranı, bir yılda
üretilmiş olan artı değerin, yatırılmış olan artı değere bölünmesiyle bulunur.
Yıllık artı değer oranını ortaya koymak için, A ve B olmak üzere iki sermaye ele alınıyor.
A Sermayesi
Her devir dönemi için yatırılan değişen sermaye 500 lira,
artı değer 500a olsun ve sermaye yılda 10 devir yapsın. Bu durumda bir devirde,
500a / 500d = % 100 dür. On devirde ise, 5000a / 500 = % 1000
dir. Burada görüldüğü üzere, A sermayesi 500 lük sermaye ile yılda 10 devir
yaparak 5000 lik bir artı değer üretiyor. Üretilen artı değer, değişen
sermayeye oranlandığında yıllık artı değer oranı % 1000 oluyor.
B Sermayesi
Bütün yıl için 5000 (d) değişen sermaye yatırılsın ve
yılda bir devir yapsın ve artı değer oranımız yine % 100 olsun. Bu durumda 5000 yatırılan değişen sermaye 5000 artı değer
üretir. Öyleyse yıllık artı değer oranı, 5000a / 5000d = % 100 olur.
Örneğimizdeki, A sermayesiyle B
sermayesi, yıllık artı değer oranları arasında, 900 lük bir fark ortaya
çıkmaktadır. Kuşkusuz görüngü budur. Marx
bu görüngüyü şöyle ifade ediyor: “Bu görüngü, her
durumda, artı-değer oranının, yalnız değişen-sermaye tarafından harekete
geçirilen emek-gücünün sömürülme miktarı ile yoğunluğuna bağlı olmayıp, aynı
zamanda, dolaşım sürecinden doğan açıklanması olanaksız etkilere de bağlı
bulunduğu izlenimini yaratmaktadır.”K-2-268 Yani A sermayesindeki yıllık artı değer oranı
farkı, sanki dolaşımdan doğuyormuş görüngüsü verir. Peki, gerçek nedir?
Yılda 10 devir yapan A sermayesi, yıl boyunca 10 kez yatırılmıştır.
Her devir dönemi için yeni baştan yatırılmıştır. 500 lira devrini tamamlar
tamamlamaz tekrar yatırılmıştır. Dolayısıyla, yatırılan sermaye, her zaman 500
liradır. Ne var ki, bu durumda, gerçekten kullanılan sermaye, on devir yaptığı
için 500 x 10 = 5000 liradır. Ama burada,
yıllık artı değer oranı, 5000 liralık sermaye için değil, 500 liralık sermaye
yatırımı için hesaplanmıştır. Lakin 500 liralık sermaye, on kat devri, ya da 10
kat yenilenmeyle, 5000 liralık sermaye işlevini yerine getirir. Yıllık artı
değer oranı % 1000 olarak görünür. Gerçek artı değer oranı ise, gerçekten kullanılmış
sermayeye bölünmesiyle bulunur. Şöyle ki, 5000 / 5000 = % 100
Sermaye B’ ye gelince, sermaye B de, yıllık yatırılan
sermaye, 5000 lira, kullanılan sermaye de 5000 liradır.
Son olarak tekrarlayalım. Yıllık artı değer oranı, bir
yılda elde edilen artı değerin, değişen sermayeye bölünmesidir.
II.
Bireysel Değişen Sermayenin Devri
Marx burada, A ve B sermayeleri örneğiyle, ücretlerin
ödenmesini, işçilerin bu ücretleri nasıl harcadığını ve devir süreci sonunda,
sermaye olarak yeniden sürece katılmasını belirtmektedir.
Sermaye A örneğinde,
Sermaye A durumunda, 10 tane 5 haftalık devir durumu
vardır.
Birinci devir döneminde, kapitalist tarafından, değişen sermaye
olarak 500 lira yatırılmakta, her hafta için 100 lira emek gücüne
çevrilmektedir. Böylece ilk devir dönemi sonunda, 500 lira ücret olarak emek
gücü için harcanmaktadır. Toplam
sermayenin bir kısmı olan bu para, işçiye ücret olarak ödenmiştir. İşçi için bu
para artık bir sermaye değildir. İşçi, bu parayı, geçim araçları için
harcamıştır. Dolayısıyla da, 500 lira değerinde bir meta, işçi tarafından yok
edilmiştir yani üretken olmayan biçimde tüketmiştir.
Birinci devir dönemi sürecinde, emek gücü, üretken bir
şekilde tüketilmiştir ve beş hafta sonunda 1000 lira değerinde bir ürün
yaratılmıştır. Bunun yarısı olan 500 lira, yani emek gücü için harcanan kısım yeniden
üretilmiştir. Diğer yarısı olan 500 lira ise, yeniden üretilmiş artı değerdir.
Emek gücü harcamasıyla tüketilen değer, üründe yeniden üretilmiştir. Bu ürünün
paraya çevrilmesiyle, kapitalist, hem emek gücü için ödediği ücreti değer
olarak geri almıştır. Hem de, artı değer olarak fazladan değere ulaşmıştır.
Şimdi, emek gücüne ödenen değer, yeniden üretildiğine
göre tekrar yatırılabilir. Bu, ikinci devir dönemi için yatırılan 500 lira,
birinci devir dönemi için yatırılan değildir. Zira o işçi tarafından
tüketilmiştir. Şimdi yatırılan, işçinin, birinci devir döneminde yeniden
üretmiş olduğu değerdir. Yani işçi, kendisi için harcanan değer kadarını
yeniden üretmiştir.
A sermayesinin, on devri için de, aynı durum söz
konusudur. Diyeli üçüncü devir döneminde yatırıla ikinci devir döneminde
yatırılan 500 değildir. Üçüncü devir döneminde yatırılan, ikinci devir döneminde
üretilen 500 dür.
Bu durumda, 5’er haftalık 10 devirde, ücretlere yatırılan
500 lira değil, 500 x 10 = 5000 dir. Demek ki, değişen sermaye olarak, 5000
lira harcanmıştır ve bu ücretler, işçinin geçim araçları için harcanacaktır. Bu
yolla 500 lük değil, 5000 lik emek gücü ardı ardına, üretken süreçle
birleştirilmiş olacaktır. Bu 5000 lik emek gücü, kendisi için harcanan 5000’i
ürettiği gibi, bir de, 5000 lik artı değer üretmiş olacaktır.
Öyleyse A sermayesinde, her hafta 100 lük olarak, emek
gücü için, 5 haftada 500 lira değerinde değişen sermaye yatırımı yapılmıştır.
Bu sermaye, yılda 10 devir yapacaktır. İlk devir döneminin sonunda, emek gücüne ücret biçiminde yatırılan 500
artık işçidedir. Kapitalist, bu devir dönemi sonunda, işçinin emek gücü için
harcadığı 500 lük değeri meta biçiminde elde etmiştir. Kapitalist metayı
satarak 500 liralık değere ulaşmıştır. Bu 500 liralık değer artık, ilk
yatırılan 500 liralık değer değildir. Bu ilk devir dönemi, emek gücü tarafından
üretilmiş yeni değerdir. On devir sürecinde de her devirde 500 lük yeniden
üretilir.
Sermaye B örneğinde,
Sermaye B örneğinde, yılda bir devir yapılıyordu. Burada
da, her 5 haftada bir, 500 liralık bir değer, emek gücüne yatırılmaktadır.
Lakin, her 5 haftada bir yatırdığı kapitaliste dönmemektedir. Zira onun
sermayesi, her 5 haftada devir yapmamaktadır. Onun sermayesi, 50 hafta sonunda,
yani, bir yılın sonunda devredecektir. Bu nedenle, B sermayesi kapitalisti, her
5 haftada emek gücüne yatıracağı elinde hazır olmalıdır. Yani 10 tane 500 lük,
2500 liralık değer cebinde olmalıdır. Özcesi, bu kapitalist, her beş haftada
kendine dönmeyen 500 lük yatırır.
Öyleyse, A sermayesindeki işçiler, ikinci devirden
başlayarak, kendi ürettikleri değerin para biçimini ücret olarak alırlar. B
sermayesinde ise, bir yıl boyunca kapitalistin cebinde bulunan parayı alırlar.
III.
Toplumsal Açıdan Sermayenin Devri
Marx bu konuya, bir de, toplumsal açıdan bakmaktadır.
Bir işçi, haftada 1 sterlin alsın ve işgünü 10 saat olsun. A ve B sermayeleri, yıl
boyunca 100 işçi çalıştırır. Her işçi, 6 günlük haftada 60 saat çalışır.
Böylece 100 işçi, haftada 6000 saat, 50 haftada, 300.000 saat çalışır. Bu emek
gücü, A ve B sermayesi elindedir ve toplumda başka bir şey için kullanılamaz.
Ayrıca hem A, hem B deki 100’er kişi olan işçiler, yılda 5000’er sterlin ücret
alarak, toplumdan, bu miktarda geçim aracı çekmektedirler. Her iki durumda da
işçiler, ücretlerini haftalık alıp, geçim araçlarını haftalık çekmekte ve
haftalık dolaşıma, çektiklerinin eş değeri para sürmektedirler. Farklılık ta
burada başlar diyor Marx.
İlkin, A işçisinin, dolaşıma sürdüğü para, B işçisinde olduğu gibi, kendi işgücü değerinin karşılığı olan para değildir. Burada, devir döneminden kaynaklı olarak, A işçisinin, 2. devir döneminde aldığı para, birinci devir döneminde ürettiği değerin para biçimidir. B işçisi ise, devri bir yıl olduğu için, bir yıl boyu aldığı para kapitalistte bulunan paradır. Dolayısıyla, devir dönemi, ne kadar kısa olursa, değişen sermaye bölümüne yatırılan o kadar hızlı döner. Kapitalistin, kendi fonundan yatırması gereken zaman kısa olur, yatırdığı sermaye üretim ölçeğine göre küçük olur, yıl boyunca elde ettiği artı değer miktarı nispi olarak büyük olur.
İlkin, A işçisinin, dolaşıma sürdüğü para, B işçisinde olduğu gibi, kendi işgücü değerinin karşılığı olan para değildir. Burada, devir döneminden kaynaklı olarak, A işçisinin, 2. devir döneminde aldığı para, birinci devir döneminde ürettiği değerin para biçimidir. B işçisi ise, devri bir yıl olduğu için, bir yıl boyu aldığı para kapitalistte bulunan paradır. Dolayısıyla, devir dönemi, ne kadar kısa olursa, değişen sermaye bölümüne yatırılan o kadar hızlı döner. Kapitalistin, kendi fonundan yatırması gereken zaman kısa olur, yatırdığı sermaye üretim ölçeğine göre küçük olur, yıl boyunca elde ettiği artı değer miktarı nispi olarak büyük olur.
İkincisi, Yukarıdaki farklılıkla bağıntılı olarak, A ve B
işçileri, satın aldıkları geçim aracı karşılığını, dolaşım aracına çevrilmiş
olarak ellerine geçen değişen sermaye ile öderler. A işçisinin, yıl boyunca,
geçim aracı için ödediği para, kendi ürettiği değerin para biçimidir. B
işçisinin ise, yıl boyunca geçim aracına ödediği para, kendisinin yıl içinde
ürettiği değerin para biçimi değildir. Yine A durumunda, yıl boyunca pazara
metalar sunduğu halde, B durumunda yıl boyunca pazara metalar sunmadan, gerek
işçinin geçim nesnesi için, gerekse, üretken sermayenin maddi öğelerini yerine
koymak için para sürülüyor, ama ürün sürülmüyor.
Marx’a göre, toplumu komünist bir toplum olarak
düşündüğümüzde, ne para sermayeden, ne de bundan ileri gelen alış veriş
sahteliğinden söz edilemez. Zira komünist toplumda sorun, sadece, “toplumun
gereksinmelerini önceden hesap etmekten, toplam yıllık üretimden, emek, üretim
araçları ve geçim araçları çektikleri halde, herhangi bir üretim ya da geçim
aracı sağlamadıkları gibi, uzun bir süre, bir yıl ya da daha uzun bir süre,
herhangi yararlı bir etkide yaratmayan örneğin demiryolları yapımı gibi, iş
kollarına zarar vermeksizin, toplumun ne kadar emek, üretim aracı ve geçim
aracı yatırabileceğini önceden hesap etmekten ibaret olacaktır.” K-2-283
Öyleyse, komünist toplumda, hangi üretim alanına ne kadar emek gücü, üretim
aracı vb, ayrılacağı planlaması yapılacak ve bu alanlara dağıtılacaktır. Ama
kapitalizmde bu planlılıktan söz edemeyiz. Planlılıktan söz edemediğimiz gibi “kapitalist
toplumda büyük çalkantılar yer alabilir ve sürekli olarak almalıdır da.”
K-2-283 Bir yanda para piyasasına baskı yaparken diğer yandan, rahat bir para
piyasası teşvik eder.
Sermayenin devrinin, çok uzun olduğu üretim kollarında, üretken
sermaye öğeleri, sürekli pazardan çekilip, yerine eş değeri para sürdüğü için,
kendisi pazara bir meta sürmediği halde, etkin bir talep ortaya çıkarır. Yani
pazardan üretim süresince üretim aracı çekip, para sürüyorsun, ama bir meta
sürmüyorsun. Böylece talep artmış oluyor. Bu durumda “üretken malzemelerin
fiyatlarında olduğu gibi geçim araçlarının fiyatlarında da bir artış olur.”
Buna borsa oyunları ve büyük ölçekli sermaye transferini de eklemek gerekir.
Bir yığın spekülatör, müteahhit, avukat vb, zengin olur. Bunlar, tüketim
malları üzerinde talep yaratır ve ücretler yükselir. Üretimin, hızla
genişletilebileceği üretim dallarında, yükselen fiyatlar, çok geçmeden,
çöküntüye uğrayarak gelişmelere yol açar. Gizil nüfus ve çalışmakta olan
işçilerde yeni iş kollarına çekilir. Ücretleri düşük tutan yedek sanayi
ordusunun bir kısmı emilir. Ücret yükselmesi görülür. “Bu durum, kaçınılmaz
çöküş yedek emek ordusunu tekrar serbest bırakana ve ücretler bir kez daha
asgari düzeye ve bunun da altına düşene kadar devam eder.”K-2-284 “Elyazmasında, buraya, ilerde genişletilmek
üzere şu not konulmuştur: "Kapitalist üretim tarzındaki çelişki: meta
alıcıları olarak emekçiler, pazar için önemlidir. Ama kendi metalarının
-emek-gücünün- satıcılar olarak, kapitalist toplum bunları asgari fiyatta tutma
eğilimindedir.”Dip Not – 32
Marx devamla, devir döneminin uzunluğunu, pazar
koşullarına, satış kolaylığına vb, etkilediğini belirtiyor. Burada ayrıca,
fiyat hareketlerinin etkisinden söz ediyor. Fiyatların düşerken bile satışın
sınırlandırılmasına değiniyor. Bu sınırlandırmada amaç fiyatlarını yükseldiği
dönemde satmaktır. Doğal olarak bu durum da dolaşım süresini uzatarak devri
etkiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder