26 Şubat 2014 Çarşamba

Değişen Sermayenin Devri

I. Yıllık Artı Değer Oranı

Marx sermayeyi, artı değer üretimine göre, değişen sermaye ve değişmeyen sermaye olarak ayırmıştı. Değişen sermaye, emek gücüydü ve değeri değişendi, değişmeyen sermaye ise, yeni değer yaratmayan ama değerini aktaran üretim araçlarıydı. Daha sonra Marx, sermayeyi, sabit sermaye ve döner sermaye olarak ayırmıştı. Sabit sermaye makineler, binalar vb gibi üretim araçlarıydı. Döner sermaye ise ham maddeler, yardımcı maddeler ve emek gücüydü. Sabit sermaye ve döner sermaye ayrımında, belirleyici olan şey, sermayenin değerini yeni ürüne aktarma biçimiydi. Sabit sermaye ürüne değerini parça parça aktarıyordu ve değeri ürünle dolaşıma giriyordu. Döner sermaye ise, değerini, tamamen ürüne aktarıyor ve yeni ürünle değeri dolaşım alanına giriyordu.  

Daha önce döner sermayenin, değişen döner kısmı (emek gücü) ile değişmeyen döner kısmı(ham ve yardımcı maddeler) birlikte ele alınmıştı. Şimdi ise, ele alınan sorun gereği, değişen döner sermaye, sermayenin döner kısmının tamamını oluşturuyormuş gibi ele alınmaktadır. Yani sermayenin, değişmeyen döner kısmı, inceleme dışı bırakılmıştır. Öyleyse, artı değer oranın ortaya koyulması için, değişen döner sermaye yeterlidir.
Nasıl ki artı değer oranı, artı değer ile değişen sermaye olan, emek gücü arasındaki ilişkide tanımını buluyorsa, yıllık artı değer oranı da, değişen sermaye (emek gücü ) ile bir yılda üretilen, artı değer arasındaki ilişkide tanımını bulur. “Bir yıl boyunca üretilen toplam artı-değerin, yatırılmış değişen-sermayenin toplam değerine olan oranına, biz, yıllık artı-değer oranı diyoruz.“K-2-267 Demek ki, yıllık artı değer oranı, bir yılda üretilmiş olan artı değerin, yatırılmış olan artı değere bölünmesiyle bulunur.

Yıllık artı değer oranını ortaya koymak için, A ve B olmak üzere iki sermaye ele alınıyor. 

A Sermayesi

Her devir dönemi için yatırılan değişen sermaye 500 lira, artı değer 500a olsun ve sermaye yılda 10 devir yapsın. Bu durumda bir devirde,  500a / 500d = % 100 dür. On devirde ise, 5000a / 500 =  % 1000 dir. Burada görüldüğü üzere, A sermayesi 500 lük sermaye ile yılda 10 devir yaparak 5000 lik bir artı değer üretiyor. Üretilen artı değer, değişen sermayeye oranlandığında yıllık artı değer oranı % 1000 oluyor.

B Sermayesi

Bütün yıl için 5000 (d) değişen sermaye yatırılsın ve yılda bir devir yapsın ve artı değer oranımız yine % 100 olsun. Bu durumda 5000 yatırılan değişen sermaye 5000 artı değer üretir. Öyleyse yıllık artı değer oranı, 5000a / 5000d = % 100 olur.

Örneğimizdeki, A sermayesiyle B sermayesi, yıllık artı değer oranları arasında, 900 lük bir fark ortaya çıkmaktadır. Kuşkusuz görüngü budur. Marx bu görüngüyü şöyle ifade ediyor:Bu görüngü, her durumda, artı-değer oranının, yalnız değişen-sermaye tarafından harekete geçirilen emek-gücünün sömürülme miktarı ile yoğunluğuna bağlı olmayıp, aynı zamanda, dolaşım sürecinden doğan açıklanması olanaksız etkilere de bağlı bulunduğu izlenimini yaratmaktadır.”K-2-268  Yani A sermayesindeki yıllık artı değer oranı farkı, sanki dolaşımdan doğuyormuş görüngüsü verir. Peki, gerçek nedir?

Yılda 10 devir yapan A sermayesi, yıl boyunca 10 kez yatırılmıştır. Her devir dönemi için yeni baştan yatırılmıştır. 500 lira devrini tamamlar tamamlamaz tekrar yatırılmıştır. Dolayısıyla, yatırılan sermaye, her zaman 500 liradır. Ne var ki, bu durumda, gerçekten kullanılan sermaye, on devir yaptığı için 500 x 10 = 5000 liradır.  Ama burada, yıllık artı değer oranı, 5000 liralık sermaye için değil, 500 liralık sermaye yatırımı için hesaplanmıştır. Lakin 500 liralık sermaye, on kat devri, ya da 10 kat yenilenmeyle, 5000 liralık sermaye işlevini yerine getirir. Yıllık artı değer oranı  % 1000 olarak görünür. Gerçek artı değer oranı ise, gerçekten kullanılmış sermayeye bölünmesiyle bulunur. Şöyle ki, 5000 / 5000 =  % 100 

Sermaye B’ ye gelince, sermaye B de, yıllık yatırılan sermaye, 5000 lira, kullanılan sermaye de 5000 liradır. 

Son olarak tekrarlayalım. Yıllık artı değer oranı, bir yılda elde edilen artı değerin, değişen sermayeye bölünmesidir.

II. Bireysel Değişen Sermayenin Devri

Marx burada, A ve B sermayeleri örneğiyle, ücretlerin ödenmesini, işçilerin bu ücretleri nasıl harcadığını ve devir süreci sonunda, sermaye olarak yeniden sürece katılmasını belirtmektedir.
Sermaye A örneğinde,

Sermaye A durumunda, 10 tane 5 haftalık devir durumu vardır.  

Birinci devir döneminde, kapitalist tarafından, değişen sermaye olarak 500 lira yatırılmakta, her hafta için 100 lira emek gücüne çevrilmektedir. Böylece ilk devir dönemi sonunda, 500 lira ücret olarak emek gücü için harcanmaktadır.  Toplam sermayenin bir kısmı olan bu para, işçiye ücret olarak ödenmiştir. İşçi için bu para artık bir sermaye değildir. İşçi, bu parayı, geçim araçları için harcamıştır. Dolayısıyla da, 500 lira değerinde bir meta, işçi tarafından yok edilmiştir yani üretken olmayan biçimde tüketmiştir.

Birinci devir dönemi sürecinde, emek gücü, üretken bir şekilde tüketilmiştir ve beş hafta sonunda 1000 lira değerinde bir ürün yaratılmıştır. Bunun yarısı olan 500 lira, yani emek gücü için harcanan kısım yeniden üretilmiştir. Diğer yarısı olan 500 lira ise, yeniden üretilmiş artı değerdir. Emek gücü harcamasıyla tüketilen değer, üründe yeniden üretilmiştir. Bu ürünün paraya çevrilmesiyle, kapitalist, hem emek gücü için ödediği ücreti değer olarak geri almıştır. Hem de, artı değer olarak fazladan değere ulaşmıştır. 

Şimdi, emek gücüne ödenen değer, yeniden üretildiğine göre tekrar yatırılabilir. Bu, ikinci devir dönemi için yatırılan 500 lira, birinci devir dönemi için yatırılan değildir. Zira o işçi tarafından tüketilmiştir. Şimdi yatırılan, işçinin, birinci devir döneminde yeniden üretmiş olduğu değerdir. Yani işçi, kendisi için harcanan değer kadarını yeniden üretmiştir. 

A sermayesinin, on devri için de, aynı durum söz konusudur. Diyeli üçüncü devir döneminde yatırıla ikinci devir döneminde yatırılan 500 değildir. Üçüncü devir döneminde yatırılan, ikinci devir döneminde üretilen 500 dür.

Bu durumda, 5’er haftalık 10 devirde, ücretlere yatırılan 500 lira değil, 500 x 10 = 5000 dir. Demek ki, değişen sermaye olarak, 5000 lira harcanmıştır ve bu ücretler, işçinin geçim araçları için harcanacaktır. Bu yolla 500 lük değil, 5000 lik emek gücü ardı ardına, üretken süreçle birleştirilmiş olacaktır. Bu 5000 lik emek gücü, kendisi için harcanan 5000’i ürettiği gibi, bir de, 5000 lik artı değer üretmiş olacaktır.

Öyleyse A sermayesinde, her hafta 100 lük olarak, emek gücü için, 5 haftada 500 lira değerinde değişen sermaye yatırımı yapılmıştır. Bu sermaye, yılda 10 devir yapacaktır. İlk devir döneminin sonunda,  emek gücüne ücret biçiminde yatırılan 500 artık işçidedir. Kapitalist, bu devir dönemi sonunda, işçinin emek gücü için harcadığı 500 lük değeri meta biçiminde elde etmiştir. Kapitalist metayı satarak 500 liralık değere ulaşmıştır. Bu 500 liralık değer artık, ilk yatırılan 500 liralık değer değildir. Bu ilk devir dönemi, emek gücü tarafından üretilmiş yeni değerdir. On devir sürecinde de her devirde 500 lük yeniden üretilir. 

Sermaye B örneğinde,

Sermaye B örneğinde, yılda bir devir yapılıyordu. Burada da, her 5 haftada bir, 500 liralık bir değer, emek gücüne yatırılmaktadır. Lakin, her 5 haftada bir yatırdığı kapitaliste dönmemektedir. Zira onun sermayesi, her 5 haftada devir yapmamaktadır. Onun sermayesi, 50 hafta sonunda, yani, bir yılın sonunda devredecektir. Bu nedenle, B sermayesi kapitalisti, her 5 haftada emek gücüne yatıracağı elinde hazır olmalıdır. Yani 10 tane 500 lük, 2500 liralık değer cebinde olmalıdır. Özcesi, bu kapitalist, her beş haftada kendine dönmeyen 500 lük yatırır. 

Öyleyse, A sermayesindeki işçiler, ikinci devirden başlayarak, kendi ürettikleri değerin para biçimini ücret olarak alırlar. B sermayesinde ise, bir yıl boyunca kapitalistin cebinde bulunan parayı alırlar.

III. Toplumsal Açıdan Sermayenin Devri

Marx bu konuya, bir de, toplumsal açıdan bakmaktadır. Bir işçi, haftada 1 sterlin alsın ve işgünü 10 saat olsun. A ve B sermayeleri, yıl boyunca 100 işçi çalıştırır. Her işçi, 6 günlük haftada 60 saat çalışır. Böylece 100 işçi, haftada 6000 saat, 50 haftada, 300.000 saat çalışır. Bu emek gücü, A ve B sermayesi elindedir ve toplumda başka bir şey için kullanılamaz. Ayrıca hem A, hem B deki 100’er kişi olan işçiler, yılda 5000’er sterlin ücret alarak, toplumdan, bu miktarda geçim aracı çekmektedirler. Her iki durumda da işçiler, ücretlerini haftalık alıp, geçim araçlarını haftalık çekmekte ve haftalık dolaşıma, çektiklerinin eş değeri para sürmektedirler. Farklılık ta burada başlar diyor Marx.

İlkin, A işçisinin, dolaşıma sürdüğü para, B işçisinde olduğu gibi, kendi işgücü değerinin karşılığı olan para değildir. Burada, devir döneminden kaynaklı olarak, A işçisinin, 2. devir döneminde aldığı para, birinci devir döneminde ürettiği değerin para biçimidir. B işçisi ise, devri bir yıl olduğu için, bir yıl boyu aldığı para kapitalistte bulunan paradır. Dolayısıyla, devir dönemi, ne kadar kısa olursa, değişen sermaye bölümüne yatırılan o kadar hızlı döner. Kapitalistin, kendi fonundan yatırması gereken zaman kısa olur, yatırdığı sermaye üretim ölçeğine göre küçük olur, yıl boyunca elde ettiği artı değer miktarı nispi olarak büyük olur.

İkincisi, Yukarıdaki farklılıkla bağıntılı olarak, A ve B işçileri, satın aldıkları geçim aracı karşılığını, dolaşım aracına çevrilmiş olarak ellerine geçen değişen sermaye ile öderler. A işçisinin, yıl boyunca, geçim aracı için ödediği para, kendi ürettiği değerin para biçimidir. B işçisinin ise, yıl boyunca geçim aracına ödediği para, kendisinin yıl içinde ürettiği değerin para biçimi değildir. Yine A durumunda, yıl boyunca pazara metalar sunduğu halde, B durumunda yıl boyunca pazara metalar sunmadan, gerek işçinin geçim nesnesi için, gerekse, üretken sermayenin maddi öğelerini yerine koymak için para sürülüyor, ama ürün sürülmüyor. 

Marx’a göre, toplumu komünist bir toplum olarak düşündüğümüzde, ne para sermayeden, ne de bundan ileri gelen alış veriş sahteliğinden söz edilemez. Zira komünist toplumda sorun, sadece, “toplumun gereksinmelerini önceden hesap etmekten, toplam yıllık üretimden, emek, üretim araçları ve geçim araçları çektikleri halde, herhangi bir üretim ya da geçim aracı sağlamadıkları gibi, uzun bir süre, bir yıl ya da daha uzun bir süre, herhangi yararlı bir etkide yaratmayan örneğin demiryolları yapımı gibi, iş kollarına zarar vermeksizin, toplumun ne kadar emek, üretim aracı ve geçim aracı yatırabileceğini önceden hesap etmekten ibaret olacaktır.” K-2-283 Öyleyse, komünist toplumda, hangi üretim alanına ne kadar emek gücü, üretim aracı vb, ayrılacağı planlaması yapılacak ve bu alanlara dağıtılacaktır. Ama kapitalizmde bu planlılıktan söz edemeyiz. Planlılıktan söz edemediğimiz gibi “kapitalist toplumda büyük çalkantılar yer alabilir ve sürekli olarak almalıdır da.” K-2-283 Bir yanda para piyasasına baskı yaparken diğer yandan, rahat bir para piyasası teşvik eder. 

Sermayenin devrinin, çok uzun olduğu üretim kollarında, üretken sermaye öğeleri, sürekli pazardan çekilip, yerine eş değeri para sürdüğü için, kendisi pazara bir meta sürmediği halde, etkin bir talep ortaya çıkarır. Yani pazardan üretim süresince üretim aracı çekip, para sürüyorsun, ama bir meta sürmüyorsun. Böylece talep artmış oluyor. Bu durumda “üretken malzemelerin fiyatlarında olduğu gibi geçim araçlarının fiyatlarında da bir artış olur.” Buna borsa oyunları ve büyük ölçekli sermaye transferini de eklemek gerekir. Bir yığın spekülatör, müteahhit, avukat vb, zengin olur. Bunlar, tüketim malları üzerinde talep yaratır ve ücretler yükselir. Üretimin, hızla genişletilebileceği üretim dallarında, yükselen fiyatlar, çok geçmeden, çöküntüye uğrayarak gelişmelere yol açar. Gizil nüfus ve çalışmakta olan işçilerde yeni iş kollarına çekilir. Ücretleri düşük tutan yedek sanayi ordusunun bir kısmı emilir. Ücret yükselmesi görülür. “Bu durum, kaçınılmaz çöküş yedek emek ordusunu tekrar serbest bırakana ve ücretler bir kez daha asgari düzeye ve bunun da altına düşene kadar devam eder.”K-2-284  Elyazmasında, buraya, ilerde genişletilmek üzere şu not konulmuştur: "Kapitalist üretim tarzındaki çelişki: meta alıcıları olarak emekçiler, pazar için önemlidir. Ama kendi metalarının -emek-gücünün- satıcılar olarak, kapitalist toplum bunları asgari fiyatta tutma eğilimindedir.”Dip Not – 32

Marx devamla, devir döneminin uzunluğunu, pazar koşullarına, satış kolaylığına vb, etkilediğini belirtiyor. Burada ayrıca, fiyat hareketlerinin etkisinden söz ediyor. Fiyatların düşerken bile satışın sınırlandırılmasına değiniyor. Bu sınırlandırmada amaç fiyatlarını yükseldiği dönemde satmaktır. Doğal olarak bu durum da dolaşım süresini uzatarak devri etkiler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder