2 Mart 2014 Pazar

Artı Değerin Dolaşımı

I. Basit Yeniden Üretim


Basit yeniden üretim durumunda, kapitalist, bir yılda ya da dönemsel olarak gerçekleştirdiği artı değeri, bireysel olarak üretken olmayan bir şekilde tüketir. Dolayısıyla basit yeniden üretimde, sermayenin genişlemesi söz konusu değildir. Kuşkusuz basit yeniden üretim bir varsayımdır.

Basit yeniden üretim, varsayılsa bile, artı değerin bir kısmı para olarak bulunmalıdır. Aksi durumda, tüketim amacıyla paradan ürüne çevrilme olamazdı. Marx konuyu yalınlaştırmak için, gerçek eş değer olan paranın dolaşımını ön görüyor.

Marx devamla, bir ülkedeki mevcut para miktarının; yığılan parayla dolaşan paranın toplamına eşit olduğundan söz ediyor. Ayrıca, lüks mallar için altın ve gümüşten başka, aşınma ve yıpranma için paranın gerekliliğinden, toplumsal emek gücü ve toplumsal üretim araçlarının bir kısmının, altın ve gümüş üretimine harcanması gereğinden, ayrıca bu alanda çalışan işçi ücretlerinin ve üretim araçlarının, daha başlangıçta ürünün kendisiyle yerine konduğundan söz ediyor.

Marx, altın ve gümüş üretimini, direkt olarak paranın üretimi olarak ele alıyor. Değerli maden üretimine yatırılan, sermaye devresini, P-M... R... P' biçiminde gösteriyor. M, emek gücü, üretim araçları ve tüketilen sabit sermayeyi içerdiği için, P' ürünü, döner ve sabit sermayenin, aşınan kısmını ve artı değeri içerir. Bu üretim kolunda üretilen “ürün, maddi biçimi içerisinde bile paradır; işte bu nedenle de, değişim yoluyla, bir dolaşım süreci ile paraya çevrilmesine gerek yoktur.”K-2-294 Dolayısıyla, değişmeyen döner sermayenin, ücretlerin yerine konması, paraya dönüşmeye gerek kalmadan üründen yapılır. Aynı biçimde, değişmeyen sermayenin aşınma değeri ürünün bir kısmından ayrılır. Ayrıca artı değerde yine ürün olarak hemen harcanabilir. 

Ama diyor Marx, varsayımımız gereği, pazardan sürekli olarak para değil, üretim aracı ve emek gücü çeken ve para süren, yıllık altın üretimi, yıl boyunca aşınan yıpranan parayı yerine koyar. Zira burada basit yeniden üretimden söz ediliyor. Demek ki, herhangi bir meta gibi belirli bir talebi karşılayacak miktarda para (altın, gümüş) üretiliyor.

Marx, altın üreticisinin işlevine değindikten sonra, Tooke’nin bir muhalifinin, ona, nasıl oluyor da bir kapitalist, dolaşıma sürdüğünden fazlasını çekebiliyor sorusuna yanıt veriyor: “Burada söz konusu olan sorun, artı-değerin oluşumu değildir” Zaten bir değer kendini artı değerle genişletemiyorsa sermaye olamaz. Eğer sermaye ise artı değer olan bir şeydir. Dolayısıyla “sorun, artı-değerin nereden geldiği değil, bu artı-değerin dönüştüğü paranın nereden geldiğidir. “K-2-297 diyerek, sorunu para sorunu olarak ortaya koyuyor ve soruyu buradan soruyor. 

Marx, bunu yanıtlamanın, ilk bakışta güçlüğünden söz ettikten sonra, akla uygun kaçamak yanıtlarla savuşturma çabalarının bir işe yaramayacağını belirterek, birkaç kaçamak cevaplama örneği veriyor. Daha sonra da soruyu yanıtlamaya koyuluyor. İlkin, işçinin geçim araçları ve değişen döner ve değişmeyen sermaye için yatırılacak değerin para biçimi kapitalistte mevcuttu. Yani kapitalist, üretken sürece girebilmek için, emek gücü ve üretim aracı alabilecek değerin para biçimine sahiptir ve bu parayı dolaşıma sürerek, sermayesini üretken sermaye çevirir. Şimdi sorun, üretken sürecin sonunda oluşan, artı değer kısmının, para biçime çevrilmesidir ve bu para kimden gelecek? Kapitalist, bu paranın çıkış noktası olarak görünmez. 

Burada iki hareket noktası var: Kapitalist ve işçi… Üçüncü kategoriye girenler bu iki sınıftan hizmet karşılığı para alırlar. Demek ki, çıkış noktası olarak kapitalist ve işçi görünüyor. Ne var ki, çıkış noktası işçi de olamaz. Zira o, kapitalistin sermaye biçiminde yatırdığı ücreti harcayarak, kapitalistin değişen sermaye olarak yatırdığı para ikinci kez dolaşımdan geçer. 

Geriye kapitalist kalıyor. O halde, kapitalist sınıf para dolaşımının tek çıkış noktasıdır. Üretim araçları için 400 sterlin, emek gücü için 100 sterline gereksinim varsa, dolaşıma 500 sterlin sokulur. Üretim sürecinde, 100 sterline denk, artı değer üretilir. Şimdi dolaşıma 500 sterlin sürüldüğü halde, 600 sterlin çekiliyor. Bu nasıl oluyor? Kapitalist sınıf dolaşıma sürülmemiş parayı nasıl çekiyor?  Marx bu sorunu sermaye olarak yatırılmış para ve kapitalist sınıfın ihtiyacı için harcama yapması ayırımında buluyor. Şöyle ki, “Dolaşıma, metalara katılan artı-değerin gerçekleşmesine hizmet etmek üzere para sürenin kapitalist sınıfın kendisi olması gerçi ilk bakışta aykırı gibi gözükebilir. Ama dikkat edilsin, bu parayı, o, dolaşıma yatırılmış para, yani sermaye olarak sürmemektedir. Bunu o, kendi bireysel tüketimi için satın alma aracı olarak harcamaktadır. Para, bu nedenle, dolaşımının hareket noktası olmakla birlikte kapitalist sınıf tarafından yatırılmamaktadır.” K-2-300 Demek ki, para kapitalist sınıftan çıkmaktadır, ama kapitalist sınıf, bunu sermayesinin bir kısmı olarak yatırmamaktadır. Sadece kendi ihtiyacı için yaptığı harcama olarak dolaşıma sürmüş olmaktadır. Kapitalist, meta artı değerini, 100 sterlin harcayarak alır ve tüketir. Böylece o, 100 lük meta değeri yok etmiş olur. Ama onun bu iş için dolaşıma sürdüğü 100 sterlin dolaşımdadır artık. Dolayısıyla, bundan sonraki yıllar, ürettiği artı değerin para biçimi olarak kendisine geri döner. 

Altın üretiminde, yatırılan sermaye ve artı değer zaten altın olduğu için paraya dönüştürülmeksizin sürece katılır. Kapitalistlerin bir kısmı, dolaşıma sürdüklerinden daha fazla para çekerken, altın üreticisi kapitalistler ise, üretim aracı olarak çektiklerinden daha fazla para sürerler.

Marx, ücretlerin yükselip düşmesinin sürece etkisine değiniyor. Diğer koşullar aynı kaldığında, ücretler ile artı değer arasında, ürün değerinin farklı bölüşümü durumunda, ücretlerin düştüğü ya da yükseldiği var sayımımızda, dolaşımdaki para kitlesi bundan etkilenmez. Ücretlerde bir artış durumunda, ücretlerdeki artış oranında artı değerde bir düşme olacaktır. Bu durumda değişen sermaye, yani ücretler için yatırılan para artacak, artı değer, yani artı değeri gerçekleştirecek para azalacaktır. İşçilerin, ihtiyaçlarına yönelik talep artacak, kapitalistlerin lüks mallara talebi azalacaktır. Dolayısıyla da, sermayenin daha büyük kısmı gereksinim malları, daha az kısım lüks mallar üretiminde kullanılacaktır. Marx burada ücretlerin artmasıyla, metaların fiyatı artar safsatasına yanıt vermiş olur. Şöyle ki, “Metaın maliyet-fiyatı bireysel kapitalist için yükselir, ama toplumsal üretim-fiyatı aynı kalır.”K-2-305 Demek ki, ücret mücadelesiyle ücretlerin yükseltilmesi artı değeri azaltacaktır. Bunun metaların fiyatına yansıması söz konusu değildir. Öyle ki, “Ücret yükselmeleri, metaların fiyatlarındaki artışın nedeni değil sonucudur.”K-2-306  Eğer kapitalistler diledikleri gibi fiyat yükseltebilseydi, bunun için ücret yükselmesini beklemezlerdi. Kapitalistin, bu kural dışı fiyat yükseltmesi, özel biçimde yerel koşullarda olanaklıdır. Eğer her durumda bunu yapabilseydi, sendikalara karşı durmazdı. Metaların fiyatını yükseltmek için ücret artışına boyun eğerdi.

II. Birikim ve Genişlemiş Ölçekte Yeniden Üretim

Genişlemiş ölçekte yeniden üretim, artı değerin tamamının kapitalistin bireysel tüketimine harcanmayıp, bir kısmının sermayeye dönüştürülmesidir. Böylece yatırılan değer genişlemiş olacaktır. Artan üretken sermayenin artan kısmı için gerekli olan para, kapitalistin daha önce kendi bireysel tüketimi için dolaşıma sürülen paranın bir kısmıdır ve bu kısım üretken sermayeye çevrilir. 

Sermayeleştirilen artı değerin bir kısmının, üretim sürecinden ek bir artı değerle çıkacağı açıktır. Marx, bu ek sermayeyle gelen ek artı değeri gerçekleştiren paranın nereden geleceğini soruyor.

Dolaşımda bulunan metaların fiyatı, daha önce dolaşımdaki metalardan fazla olduğu için artmıştır. “Bu daha büyük miktardaki ve değerdeki meta kitlesinin dolaşımı için gerekli ek paranın, ya dolaşımdaki paranın daha büyük bir ekonomi ile kullanılması ile -ödemeler dengesiyle vb. aynı sikkenin dolaşımını hızlandıran önlemlerle-, ya da paranın, yığılı biçiminden dolaşım aracına dönüştürülmesi ile sağlanması gerekir.” K-2-309 

Bu önlemlerin yeterli olmaması halinde, “ek altın üretilmesi gerekir.” Dolaşım aracı için, altın ve gümüş üretiminde harcanan emek gücü ve üretim aracı “kapitalist üretim tarzına ve genellikle meta üretimine ait faux frais'nin yüklü bir maddesini oluşturur.” K-2-310 Yani dolaşım aracı üretimi için harcanan toplumsal bir maliyeti, başka bir deyişle beklenmedik, zorunlu bir maliyeti oluşturur. 

Para fonu, artı değerin paraya dönüşmesi sonucu olarak, dolaşım için bir fon olarak bulunur, gizil para sermaye olarak bulunmaz. Marx biriken gizil para sermayeden de söz etmektedir. Banka mevduatları, devlet tahvileri (ki, bunlar sermaye değil, ulusun yıllık ürünü üzerinde bakiye alacaklardır), hisse senetleri gizil para sermayeyi oluşturur. Marx bu durumların hiç birinde para birikimi olmadığını belirtiyor. 

Para yığma kapitalizmde kendi başına bir amaç değildir, şöyle ki, “Kapitalist üretim esasına göre, para-yığmanın oluşumu hiç bir zaman kendi başına bir amaç olmayıp ya dolaşımdaki bir durgunlaşmanın -genellikle olduğundan daha fazla miktarda paranın yığılma biçimini alması- ya da, devrin gerektirdiği birikimlerin bir sonucudur; ya da en sonu, para-yığma, yalnızca üretken sermaye işlevi görmek üzere geçici olarak gizil bir biçimde bulunan para-sermayenin yaratılmasıdır.”K-2-313

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder