Basit yeniden üretim durumunda, kapitalist, bir yılda ya
da dönemsel olarak gerçekleştirdiği artı değeri, bireysel olarak üretken
olmayan bir şekilde tüketir. Dolayısıyla basit yeniden üretimde, sermayenin
genişlemesi söz konusu değildir. Kuşkusuz basit yeniden üretim bir varsayımdır.
Basit yeniden üretim, varsayılsa bile, artı değerin bir kısmı para olarak bulunmalıdır. Aksi durumda, tüketim amacıyla paradan ürüne çevrilme olamazdı. Marx konuyu yalınlaştırmak için, gerçek eş değer olan paranın dolaşımını ön görüyor.
Marx devamla, bir ülkedeki mevcut para miktarının;
yığılan parayla dolaşan paranın toplamına eşit olduğundan söz ediyor. Ayrıca, lüks
mallar için altın ve gümüşten başka, aşınma ve yıpranma için paranın
gerekliliğinden, toplumsal emek gücü ve toplumsal üretim araçlarının bir
kısmının, altın ve gümüş üretimine harcanması gereğinden, ayrıca bu alanda
çalışan işçi ücretlerinin ve üretim araçlarının, daha başlangıçta ürünün
kendisiyle yerine konduğundan söz ediyor.
Marx, altın ve gümüş üretimini, direkt olarak paranın
üretimi olarak ele alıyor. Değerli maden üretimine yatırılan, sermaye devresini, P-M...
R... P' biçiminde gösteriyor. M, emek gücü, üretim araçları ve tüketilen sabit
sermayeyi içerdiği için, P' ürünü, döner ve sabit sermayenin, aşınan kısmını ve
artı değeri içerir. Bu üretim kolunda
üretilen “ürün, maddi biçimi içerisinde bile paradır; işte bu nedenle de,
değişim yoluyla, bir dolaşım süreci ile paraya çevrilmesine gerek
yoktur.”K-2-294 Dolayısıyla, değişmeyen döner sermayenin, ücretlerin yerine
konması, paraya dönüşmeye gerek kalmadan üründen yapılır. Aynı biçimde,
değişmeyen sermayenin aşınma değeri ürünün bir kısmından ayrılır. Ayrıca artı
değerde yine ürün olarak hemen harcanabilir.
Ama diyor Marx, varsayımımız gereği, pazardan sürekli
olarak para değil, üretim aracı ve emek gücü çeken ve para süren, yıllık altın
üretimi, yıl boyunca aşınan yıpranan parayı yerine koyar. Zira burada basit
yeniden üretimden söz ediliyor. Demek ki, herhangi bir meta gibi belirli bir
talebi karşılayacak miktarda para (altın, gümüş) üretiliyor.
Marx, altın üreticisinin işlevine değindikten sonra,
Tooke’nin bir muhalifinin, ona, nasıl oluyor da bir kapitalist, dolaşıma sürdüğünden
fazlasını çekebiliyor sorusuna yanıt veriyor: “Burada söz konusu olan sorun,
artı-değerin oluşumu değildir” Zaten bir değer kendini artı değerle
genişletemiyorsa sermaye olamaz. Eğer sermaye ise artı değer olan bir şeydir.
Dolayısıyla “sorun, artı-değerin nereden geldiği değil, bu artı-değerin
dönüştüğü paranın nereden geldiğidir. “K-2-297 diyerek, sorunu para sorunu
olarak ortaya koyuyor ve soruyu buradan soruyor.
Marx, bunu yanıtlamanın, ilk bakışta güçlüğünden söz
ettikten sonra, akla uygun kaçamak yanıtlarla savuşturma çabalarının bir işe
yaramayacağını belirterek, birkaç kaçamak cevaplama örneği veriyor. Daha sonra
da soruyu yanıtlamaya koyuluyor. İlkin, işçinin geçim araçları ve değişen döner
ve değişmeyen sermaye için yatırılacak değerin para biçimi kapitalistte
mevcuttu. Yani kapitalist, üretken sürece girebilmek için, emek gücü ve üretim
aracı alabilecek değerin para biçimine sahiptir ve bu parayı dolaşıma sürerek,
sermayesini üretken sermaye çevirir. Şimdi sorun, üretken sürecin sonunda
oluşan, artı değer kısmının, para biçime çevrilmesidir ve bu para kimden
gelecek? Kapitalist, bu paranın çıkış noktası olarak görünmez.
Burada iki hareket noktası var: Kapitalist ve işçi…
Üçüncü kategoriye girenler bu iki sınıftan hizmet karşılığı para alırlar. Demek
ki, çıkış noktası olarak kapitalist ve işçi görünüyor. Ne var ki, çıkış noktası
işçi de olamaz. Zira o, kapitalistin sermaye biçiminde yatırdığı ücreti
harcayarak, kapitalistin değişen sermaye olarak yatırdığı para ikinci kez dolaşımdan
geçer.
Geriye kapitalist kalıyor. O halde, kapitalist sınıf para
dolaşımının tek çıkış noktasıdır. Üretim araçları için 400 sterlin, emek gücü
için 100 sterline gereksinim varsa, dolaşıma 500 sterlin sokulur. Üretim
sürecinde, 100 sterline denk, artı değer üretilir. Şimdi dolaşıma 500 sterlin
sürüldüğü halde, 600 sterlin çekiliyor. Bu nasıl oluyor? Kapitalist sınıf dolaşıma
sürülmemiş parayı nasıl çekiyor? Marx
bu sorunu sermaye olarak yatırılmış para ve kapitalist sınıfın ihtiyacı için
harcama yapması ayırımında buluyor. Şöyle ki, “Dolaşıma, metalara katılan
artı-değerin gerçekleşmesine hizmet etmek üzere para sürenin kapitalist sınıfın
kendisi olması gerçi ilk bakışta aykırı gibi gözükebilir. Ama dikkat edilsin,
bu parayı, o, dolaşıma yatırılmış para, yani sermaye olarak
sürmemektedir. Bunu o, kendi bireysel tüketimi için satın alma aracı olarak
harcamaktadır. Para, bu nedenle, dolaşımının hareket noktası olmakla birlikte
kapitalist sınıf tarafından yatırılmamaktadır.” K-2-300 Demek ki, para
kapitalist sınıftan çıkmaktadır, ama kapitalist sınıf, bunu sermayesinin bir
kısmı olarak yatırmamaktadır. Sadece kendi ihtiyacı için yaptığı harcama olarak
dolaşıma sürmüş olmaktadır. Kapitalist, meta artı değerini, 100 sterlin
harcayarak alır ve tüketir. Böylece o, 100 lük meta değeri yok etmiş olur. Ama
onun bu iş için dolaşıma sürdüğü 100 sterlin dolaşımdadır artık. Dolayısıyla,
bundan sonraki yıllar, ürettiği artı değerin para biçimi olarak kendisine geri
döner.
Altın üretiminde, yatırılan sermaye ve artı değer zaten
altın olduğu için paraya dönüştürülmeksizin sürece katılır. Kapitalistlerin bir
kısmı, dolaşıma sürdüklerinden daha fazla para çekerken, altın üreticisi
kapitalistler ise, üretim aracı olarak çektiklerinden daha fazla para sürerler.
Marx, ücretlerin yükselip düşmesinin sürece etkisine
değiniyor. Diğer koşullar aynı kaldığında, ücretler ile artı değer arasında,
ürün değerinin farklı bölüşümü durumunda, ücretlerin düştüğü ya da yükseldiği
var sayımımızda, dolaşımdaki para kitlesi bundan etkilenmez. Ücretlerde bir
artış durumunda, ücretlerdeki artış oranında artı değerde bir düşme olacaktır.
Bu durumda değişen sermaye, yani ücretler için yatırılan para artacak, artı
değer, yani artı değeri gerçekleştirecek para azalacaktır. İşçilerin,
ihtiyaçlarına yönelik talep artacak, kapitalistlerin lüks mallara talebi azalacaktır.
Dolayısıyla da, sermayenin daha büyük kısmı gereksinim malları, daha az kısım
lüks mallar üretiminde kullanılacaktır. Marx burada ücretlerin artmasıyla, metaların
fiyatı artar safsatasına yanıt vermiş olur. Şöyle ki, “Metaın maliyet-fiyatı bireysel
kapitalist için yükselir, ama toplumsal üretim-fiyatı aynı kalır.”K-2-305 Demek
ki, ücret mücadelesiyle ücretlerin yükseltilmesi artı değeri azaltacaktır.
Bunun metaların fiyatına yansıması söz konusu değildir. Öyle ki, “Ücret
yükselmeleri, metaların fiyatlarındaki artışın nedeni değil sonucudur.”K-2-306 Eğer kapitalistler diledikleri gibi fiyat
yükseltebilseydi, bunun için ücret yükselmesini beklemezlerdi. Kapitalistin, bu
kural dışı fiyat yükseltmesi, özel biçimde yerel koşullarda olanaklıdır. Eğer
her durumda bunu yapabilseydi, sendikalara karşı durmazdı. Metaların fiyatını
yükseltmek için ücret artışına boyun eğerdi.
II.
Birikim ve Genişlemiş Ölçekte Yeniden Üretim
Genişlemiş ölçekte yeniden üretim, artı değerin tamamının
kapitalistin bireysel tüketimine harcanmayıp, bir kısmının sermayeye
dönüştürülmesidir. Böylece yatırılan değer genişlemiş olacaktır. Artan üretken
sermayenin artan kısmı için gerekli olan para, kapitalistin daha önce kendi
bireysel tüketimi için dolaşıma sürülen paranın bir kısmıdır ve bu kısım
üretken sermayeye çevrilir.
Sermayeleştirilen artı değerin bir kısmının, üretim
sürecinden ek bir artı değerle çıkacağı açıktır. Marx, bu ek sermayeyle gelen
ek artı değeri gerçekleştiren paranın nereden geleceğini soruyor.
Dolaşımda bulunan metaların fiyatı, daha önce dolaşımdaki metalardan fazla olduğu için artmıştır. “Bu daha büyük miktardaki ve değerdeki meta kitlesinin dolaşımı için gerekli ek paranın, ya dolaşımdaki paranın daha büyük bir ekonomi ile kullanılması ile -ödemeler dengesiyle vb. aynı sikkenin dolaşımını hızlandıran önlemlerle-, ya da paranın, yığılı biçiminden dolaşım aracına dönüştürülmesi ile sağlanması gerekir.” K-2-309
Bu önlemlerin yeterli olmaması halinde, “ek altın
üretilmesi gerekir.” Dolaşım aracı için, altın ve gümüş üretiminde harcanan
emek gücü ve üretim aracı “kapitalist üretim tarzına ve genellikle meta
üretimine ait faux frais'nin yüklü bir maddesini oluşturur.” K-2-310
Yani dolaşım aracı üretimi için harcanan toplumsal bir maliyeti, başka bir
deyişle beklenmedik, zorunlu bir maliyeti oluşturur.
Para fonu, artı değerin paraya dönüşmesi sonucu olarak,
dolaşım için bir fon olarak bulunur, gizil para sermaye olarak bulunmaz. Marx
biriken gizil para sermayeden de söz etmektedir. Banka mevduatları, devlet
tahvileri (ki, bunlar sermaye değil, ulusun yıllık ürünü üzerinde bakiye
alacaklardır), hisse senetleri gizil para sermayeyi oluşturur. Marx bu
durumların hiç birinde para birikimi olmadığını belirtiyor.
Para yığma kapitalizmde kendi başına bir amaç değildir,
şöyle ki, “Kapitalist üretim esasına göre, para-yığmanın oluşumu hiç bir zaman
kendi başına bir amaç olmayıp ya dolaşımdaki bir durgunlaşmanın -genellikle
olduğundan daha fazla miktarda paranın yığılma biçimini alması- ya da, devrin
gerektirdiği birikimlerin bir sonucudur; ya da en sonu, para-yığma, yalnızca
üretken sermaye işlevi görmek üzere geçici olarak gizil bir biçimde bulunan
para-sermayenin yaratılmasıdır.”K-2-313
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder