20 Ekim 2014 Pazartesi

Sınıflar

Kapital üçüncü cildi Marx’ın sınıfları ele aldığı bu bölümle bitmektedir.

Gelir kaynakları ücret, kâr, toprak rantı olan; emek gücü sahipleri, sermaye sahipleri kapitalist toplumun üç büyük sınıfıdır. Modern toplumun en klasik biçimi İngiltere’de dahi sınıflardaki tabakalaşma bu saf haliyle görünmez. Burada bile orta tabakalar sınır çizgisini silikleştirmiştir. Ama kapitalist gelişme giderek çizgileri belirgin hale getirmektedir.

Bir sınıfı oluşturan şey nedir? Bu sorunun yanıtı, başka sorunun yanıtından çıkar. Ücretli emekçi, kapitalist ve toprak sahiplerini sınıf haline getiren şey nedir?

İlk bakışta diyor Marx, gelir ve gelir kaynakları özdeşliğidir. Ne var ki diye devam ediyor. Bu görüş açısından tabipler, ve devlet memurlarının , iki farklı toplumsal gruba ait oldukları, bu grup üyeleri gelirlerini, aynı kaynaktan aldıkları için iki sınıf oluşturmaları gerekir. Aynı şeyin emekçileri, kapitalistleri, toprak sahiplerini sonsuz türde statü gruplarına parçalaması için geçerli olmalıdır.
   
  “ [Elyazması burada kalıyor.] ”K-3-776

12 Ekim 2014 Pazar

Bölüşüm İlişkileri ve Üretim İlişkileri

Marx bu bölümde üretim ve bölüşüm ilişkilerinin tarihsel ve geçici olduğunu ve aynı zamanda birbirlerine bağımlılığını ortaya koyuyor.

Yıllık yeni eklenen emek tarafından, yeni eklenen değer; toplam üründen çekip ayrılabilen ve gelirin üç farklı biçimine giren değer olarak üç kısma ayrılır. Bu biçimler, yeni üretilmiş bu değerin bir kısmının emek gücü sahibine, bir kısmının sermaye sahibine, bir kısmını da toprak mülkiyeti sahibine ait olduğunu, ya da onların payına düştüğünü ifade eder. “Öyleyse bunlar, bölüşüm ilişkileri ya da biçimleridirler.”K-3-769 Demek ki, ücret, kâr ve rant bir bölüşüm ilişkisi biçimidir. 

Bu bölüşüm ilişkileri, yaygın bir görüş açısından, doğal ilişkiler şeklinde, her türlü toplumsal ilişkiler niteliğinden bağımsız olarak, insan üretim yasalarından doğar görünür. Ayrıca, kapitalizm öncesi biçimlerin, farklı bölüşüm biçimleri yadsınamaz lakin gelişmemiş, yetkinleşmemiş, henüz saf haline kavuşmamış ve doğal bölüşüm ilişkilerinin farklı görünüm almış biçimleri olarak yorumlanırlar.

Marx’a göre bu anlayışın tek doğru yanı, herhangi bir toplumsal üretimde,  üretilen emeğin ürünün; üretken biçimde tüketilen kısmı dışında, bireysel olarak tüketilen kısmı ile toplumun ihtiyacını karşılayacak artı bir kısmı olacaktır. Yani bireysel ihtiyacın dışında toplumun diğer ihtiyacı için gerekli emekten fazlası üretilecektir. “Ne var ki” diyor Marx, “biraz gelişmiş ve eleştirici bir zeka, bölüşüm ilişkilerinin tarih içerisinde gelişim niteliğini kabul eder”K-3-770 Oysa, onlar üretim ilişkilerinin değişmeyen niteliğine inatla sarılırlar.

7 Ekim 2014 Salı

Rekabetin Yarattığı Yanılsama

Metaların değeri ya da değerince belirlenen üretim fiyatının; üretim araçlarından yeni ürüne aktarılan kısma, değişen sermayeye tekabül eden ve ücretlerde ifade olunan kısma ve artı değer dediğimiz ödenmeyen artı emeği temsil eden kısma ayrıldığı gösterilmişti. Değerin son kısmı artı değerin de; gelirin biçimleri olarak bağımsızlaşarak; kâr (girişimci kârı, faiz) ve rant olarak ayrıştığını biliyoruz.

Sermayenin, değişmeyen kısmını temsil eden değer, yeni üretilmiş olan üründe korunur, başka bir deyişle, değişmeyen sermaye değeri yeni üretilen ürüne aktarılır. Değişmeyen sermayenin dışında kalan değer ise yeniden yaratılmış değerdir ve iki kısma ayrılır. Bunlardan birisi, gerekli emeği temsil eden ve işçinin ücretine tekabül eden değer, ikincisiyse artı emeği temsil eden ve artı değere tekabül eden değerdir. Şimdi, bu değişmeyen kısım dışında bir metaın değerinin, yani, yeni eklenen emeği temsil etmesi bakımından, sürekli olarak kendisini, gelirin üç biçimin oluşturan üç kısma, ücretlere, kâr ve ranta ayrıştırdığını söylemek doğru olur.”K-3-749 Demek ki, bir ürünün değerini temsil eden ürüne aktarılmış değer ve yeni yaratılmış değere açıklık getirdikten sonra; yeni yaratılmış değerin; gelirin üç biçimi olan ücret, kâr ve ranta ayrıldığını söylemekte sorun yoktur.

3 Ekim 2014 Cuma

Üretim Sürecinin Tahlili Üzerine

Tahlil için üretim fiyatı ile değer arasındaki ayrım bir yana bırakılabilir, zira bu ayrım, toplam toplumsal sermaye ürünü dikkate alındığında ortadan kalkar.

İşçinin toplam işgünü iki kısma ayrılmaktadır. Bunun bir kısmında işçi kendi emek gücünü yenilemek için gerekli olan değeri; yani gerekli emeği, iş gününün diğer kısmında ise; emeğin ücretlerde gerçekleşen kısmının üzerinde, artı değerde ifade olunan fazladan emeği üretir. Fazladan üretilen artı değer ise, kâra (girişimci kârı, faiz) ve ranta bölünür. ”Demek oluyor ki, içerisinde, emekçilerin toplam emeğinin bir gün ya da bir yıl boyunca gerçekleştirildiği, metaların toplam değer kısmı, bu emeğin yarattığı yıllık ürünün toplam değeri, ücretlerin değerine, kâra ve ranta bölünür. Bu toplam emek, gerekli-emek ile, emekçinin, kendisine ödeme yapıldığı ürünün değer kısmını, yani ücretlerini yarattığı emek ile, artı-emeğe, ürünün artı-değeri temsil eden ve karşılığı ödenmeyen artı-emeğe bölünür; bu artı-değer de, daha sonra, kâr ile ranta ayrılır.” K-3-732 Demek ki yıllık yeniden üretilen değerin gerekli olanı ücretler, artı olanı ise kâr (girişimci kârı, faiz) ve rant olarak görünmektedir. Burada değişmeyen sermaye değerin yıllık ürün değerinde yeniden üretilmemiş olduğuna da vurgu yapalım.