sınıf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sınıf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Ekim 2017 Pazar
Sınıf Kavgasında Yansımasını Bulan; Ücret Kâr Karşıtlığı
Ücretlilik sistemi olan kapitalist toplumda, işçinin
ücretiyle kapitalistin kârı birbiriyle karşıtlık içerisindedir. Yalnızca
karşıtlık içerisinde değil, aynı zamanda birbirine sıkı sıkıya bağımlıdır da…
Ücret olmadan kâr, kâr olmadan kapitalist, kapitalist olmadan işçi, işçi olmadan
da ücret olmaz. Üretim sürecinde görülen ücret ile kâr karşıtlığı, sınıfsal
mücadele alanında, kapitalistlerle işçi sınıfı arasındaki uzlaşmaz karşıtlıkta
ifadesini bulur. Sınıfsal alanda; kapitalist sınıf ile işçi sınıfı arasındaki
gerilimin ana kaynağı, ücretle kâr arasındaki gerilimdir. Ücretlerin yeniden
düzenlenme dönemleri olan, TİS görüşmeleri sırasında bu gerilim görünür olur. Kapitalist
sınıfın çıkarıyla, işçi sınıfının çıkarı arasındaki karşıtlık bu süreçte açığa çıkar. Sınıflar,
karşılıklı güç gösterisinde bulunarak, TİS sürecini kendi lehlerine çevirmeye çalışır.
Labels:
artı değer,
emek gücü,
fiyat,
işçi,
kapitalist,
kâr,
sınıf,
Sınıf Kavgasında Yansımasını Bulan; Ücret Kâr Karşıtlığı,
ücret
20 Ekim 2014 Pazartesi
Sınıflar
Kapital üçüncü cildi Marx’ın sınıfları ele aldığı bu
bölümle bitmektedir.
Gelir kaynakları ücret, kâr, toprak rantı olan; emek gücü
sahipleri, sermaye sahipleri kapitalist toplumun üç büyük sınıfıdır. Modern
toplumun en klasik biçimi İngiltere’de dahi sınıflardaki tabakalaşma bu saf
haliyle görünmez. Burada bile orta tabakalar sınır çizgisini silikleştirmiştir.
Ama kapitalist gelişme giderek çizgileri belirgin hale getirmektedir.
Bir sınıfı oluşturan şey nedir? Bu sorunun yanıtı, başka
sorunun yanıtından çıkar. Ücretli emekçi, kapitalist ve toprak sahiplerini
sınıf haline getiren şey nedir?
İlk bakışta diyor Marx, gelir ve gelir kaynakları
özdeşliğidir. Ne var ki diye devam ediyor. Bu görüş açısından tabipler, ve
devlet memurlarının , iki farklı toplumsal gruba ait oldukları, bu grup üyeleri
gelirlerini, aynı kaynaktan aldıkları için iki sınıf oluşturmaları gerekir. Aynı
şeyin emekçileri, kapitalistleri, toprak sahiplerini sonsuz türde statü gruplarına
parçalaması için geçerli olmalıdır.
“ [Elyazması burada kalıyor.]
”K-3-776
23 Eylül 2014 Salı
GELİRLER VE KAYNAKLARI - Üçlü Formül
Marx’a göre, “dış görünüş ile şeylerin özü, eğer doğrudan
doğruya çakışsaydı, her türlü bilim gereksiz olurdu.“K-3-718 Dolayısıyla, günlük
yaşantıdaki görüngülerden yola çıkarak, iktisadi tahliller yapmak yanlış
teorilere götürür. Marx, bu bölümde gelirler ve onların kaynakları görünenine
değiniyor.
Sermaye - kâr, toprak - rant ve emekte ücret… “işte” diyor Marx, “toplumsal üretim sürecinin tüm gizemini kapsayan üçlü formül.”K-3-715 Buna göre, sermaye ile kâr, toprakla rant, emekle de ücret elde ediliyor görünmektedir. Yani kâr, rant, ücret olmak üzere üç tür gelir ve bunlara kaynaklık eden, sermaye, toprak, emek olmak üzere üç üretim kaynağı… Ayrıca kâr daha önceden gösterildiği üzere, faiz ve girişim kârına ayrıldığında, kâr sermayeden bağımsız, ücret (yönetim ücreti) göründüğü için, dışarıda tutulur ve elde faiz kalır. Yani kârın yerine faiz ikame edilmiş olur. Şimdi üçlü formül kendisini sermaye - faiz, toprak - toprak rantı, emek - ücretler olarak gösterir.
Labels:
emek,
gelir,
Kapital-III,
özgürlük,
özgürlük-zorunluluk,
rant,
sermaye,
sınıf,
sömürünün gizlenmesi,
toprak
10 Haziran 2014 Salı
Faiz ve Girişim Kârı
Faiz, daha önce de gördüğümüz gibi, faal kapitalistin,
sanayici ya da tüccarın kendi sermayesini değil de, borç aldığı sermayeyi
kullandığında, para sahibine ödediği, kârının bir kısmıdır. Demek ki, borç
alınan sermaye ile edinilen kâr bölüşülmektedir. Eğer kapitalist, kendi
parasını kullansaydı, böyle bir kâr bölüşümü olmazdı. “Gerçekten
de, kârın bir kısmını faize dönüştüren, genellikle faiz kategorisini yaratan
şey, kapitalistlerin kendi aralarında böylece, para-kapitalistler ve sanayi
kapitalistleri diye ikiye ayrılmaları olduğu gibi, faiz oranını yaratan şey de
işte bu iki tür kapitalist arasındaki rekabetten başka bir şey değildir.” K-3-326
Sermaye,
yeniden üretim sürecinde işlev yaptığı sürece, kapitalist, ancak sermayenin
kendisi üzerinde değil, geliri üzerinde tasarrufta bulunabilir. Sermayenin
kendisi, sermaye olarak kaldığı sürece, o yeniden üretim sürecine aittir.
Sahiplik kapitaliste sermayesini, yeniden üretim sürecinin dışında kullanma
olanağı vermez. Dolayısıyla kapitalist, ancak kârı üzerinde tasarrufta
bulunabilir. Para kapitalist için de durum aynıdır. Para, borç verildiği, yani
sermaye olarak kullanıldığı ölçüde kârın bir kısmı olan faizi getirebilir.
Parayı kendi elinde tuttuğu sürece, ne faiz getirir ne de parası sermaye olarak
işlev görür. Para sermaye olarak işlev görüp faiz getirdiğinde ise kendi elinde
olmaz. Kendi sermayesiyle iş yapanla borç sermayesiyle iş yapan arasındaki tek
fark, borç alanın faiz ödemesidir. Borç alan ne kadar sıfıra yakın faiz öderse,
o kadar kendi sermayesini kullanan kapitaliste yaklaşmış olur. Diğer fark ise,
birinin sermayenin sahibi olması, diğerinin sahip olmamasıdır.
Labels:
borç sermayesi,
brüt kâr,
denetim,
faiz,
girişimci kârı,
Kapital-III,
kapitalist,
kâr,
para kapitalisti,
sınıf,
yönetim ve denetim
19 Ocak 2014 Pazar
SERMAYENİN BAŞKALAŞIMI VE BUNLARIN DEVRELERİ - Para Sermaye Devresi
Bütün bireysel sermayeler, üretim ve dolaşım
alanından geçerler. Sermayenin üretim ve dolaşımını kapsayan hareketi dairesel
bir harekettir ve 3 aşamadan oluşur.
Birinci aşama, P–M< (E-ÜA) formülü ile
ifade edilir. Bu aşamada kapitalist, para sahibidir ve parasıyla meta
ve emek pazarından, üretim aracı ve emek gücü satın alır. Kapitalist, alıcı
olarak bu hareketiyle para sermayesini üretken sermayeye çevirir.
Labels:
dolaşım,
emek gücü,
Kapital-II,
sanayi,
sermaye,
sermayenin evreleri,
sınıf,
ulaştırma sanayi,
üretim,
üretken sermaye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)