Marx, bundan önceki kısımda, artı değer oranı sabit
kaldığı halde, kâr oranının değişebileceğini göstermişti. Bu bölümde Marx, bir
ülkedeki bütün sanayi kollarında, artı değer oranı ve iş günü uzunluğunu aynı
kabul ediyor. Zira Smith’in de ortaya koyduğu gibi, emeğin sömürülmesindeki bu
farklılıklar, telafilerle dengelenir ve ayrıca bu farklılıklar geçici ve yok
olandır. Örneğin iş günü, işçi sınıfı mücadelesiyle aynı duruma gelmektedir. Dolayısıyla
genel bir incelemede bunların önemleri yoktur. Başka bir deyişle tüm kapitalizmin
işleyişi açısından belirleyici değildir.
Diğer farklılıklardan; ücret farklılıkları, basit ve karmaşık emek arasındaki farka dayanır. Bunun sömürü yoğunluğuyla ilişkisi yoktur. Eğer karmaşık emeğe sahip olan biri, basit emeğe sahip olandan daha iyi ücret alıyorsa, onun emeği, aldığı fazla oranında, fazla artı değer üretir. “Ve, ücretler ile işgünlerinin ve dolayısıyla, farklı üretim alanları ve hatta aynı üretim alanındaki çeşitli sermaye yatırımları arasında artı-değer oranlarının eşitlenmesi, her türlü yerel engellerle frenlenmekle birlikte, kapitalist üretimin ilerlemesi ve bütün ekonomik koşulların bu üretim tarzının egemenliği altına girmesiyle gene de gitgide daha fazla ölçüde gerçekleşmektedir.” K-3-130 Dolayısıyla bu, kapitalist üretimin genel incelenmesinde gelip geçici olduğu için bir yana bırakılabilir.