fiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Ekim 2017 Pazar
Sınıf Kavgasında Yansımasını Bulan; Ücret Kâr Karşıtlığı
Ücretlilik sistemi olan kapitalist toplumda, işçinin
ücretiyle kapitalistin kârı birbiriyle karşıtlık içerisindedir. Yalnızca
karşıtlık içerisinde değil, aynı zamanda birbirine sıkı sıkıya bağımlıdır da…
Ücret olmadan kâr, kâr olmadan kapitalist, kapitalist olmadan işçi, işçi olmadan
da ücret olmaz. Üretim sürecinde görülen ücret ile kâr karşıtlığı, sınıfsal
mücadele alanında, kapitalistlerle işçi sınıfı arasındaki uzlaşmaz karşıtlıkta
ifadesini bulur. Sınıfsal alanda; kapitalist sınıf ile işçi sınıfı arasındaki
gerilimin ana kaynağı, ücretle kâr arasındaki gerilimdir. Ücretlerin yeniden
düzenlenme dönemleri olan, TİS görüşmeleri sırasında bu gerilim görünür olur. Kapitalist
sınıfın çıkarıyla, işçi sınıfının çıkarı arasındaki karşıtlık bu süreçte açığa çıkar. Sınıflar,
karşılıklı güç gösterisinde bulunarak, TİS sürecini kendi lehlerine çevirmeye çalışır.
Labels:
artı değer,
emek gücü,
fiyat,
işçi,
kapitalist,
kâr,
sınıf,
Sınıf Kavgasında Yansımasını Bulan; Ücret Kâr Karşıtlığı,
ücret
14 Ekim 2017 Cumartesi
Kapitalist Toplumda Ücretin Özü
İşçi her hangi bir işletmede, belirli aralıklarla (gün, hafta, ay) çalışarak, belirli miktarda para alır. Aldığı para, işçinin belirli bir işin yapılması ya da belirli saat çalışmasının karşılığı olarak görünür. Varsayalım işgünü 8 saattir ve işçinin 8 saatlik çalışmasının karşılığı 100 liradır. Bu durumda işçi, 8 saat çalışacak ve çalışmasının sonunda 100 lira alacaktır. İşçinin 8 saatlik çalışmasının sonunda aldığı 100 lira onun ücretidir. Bu ilişkide ücret, işçinin 8 saatlik çalışmasının, yani 8 saatlik emeğin karşılığı olarak görünür. İşçinin emeği, sanki bir metaymış gibi; sanki ücret, emeğe yapılan bir ödemeymiş gibidir. Bu kadar da değil, işçi, 8 saatlik çalışmasının karşılığını, yani sekiz saatlik emeğinin karşılığını almış gibidir. Artı emeğin bir biçimi olan artı değer, yani işçinin ödenmeyen emeği görünmez. Bütün emek karşılığı ödenmiş gibi görünür. Karşılığı ödenen ve ödenmeyen emek ayrımı yok olduğu gibi, karşılığı ödenmeyen emekte, karşılığı ödenmiş olarak görünür. Böylece hem işçi hem kapitalist, emeğin karşılığının ödendiği kanısına varır. Bu yanlış bir algıdır. Yanlış algı bu kadarla da bitmez. İşçi örgütlenmelerine de sirayet ettiği gibi; ücretlilik sistemi kaldırılmadan, emeğin karşılığının alınabileceği kanısını da uyandırır. Emeğin karşılığının ödendiği kanısını yaratan görünüm, ücretlilik biçiminin kendisinden kaynaklanır. Ücretlilik biçimi, emeğin ödenen ve ödenmeyen ayrımını gözden saklayarak sömürü ilişkisini gizler.
7 Ekim 2017 Cumartesi
Emek Gücü Metasının Değeri
Konuya
girerken, metadan söz etmek yararlı olacaktır. Meta, herhangi bir
yararlılığı olan ve değişim amacıyla üretilen emek
ürünüdür. Kendisinde taşıdığı özellikleriyle, insan ihtiyacını gideren
yararlı
bir nesnedir. Bu yönüyle meta, kullanım değeri özelliğine sahiptir. Yani
meta, herhangi bir ihtiyacı karşılayan yararlı bir nesne olarak,
kullanım değerine sahiptir. Diğer
yandan metalar, birbirleriyle belirli oranlarda değiştirilebilirler. Bu
yönüyle
de meta, değişim değeri özelliğine sahiptir. Yani meta, değişim değerine
sahiptir. Metaların birbirleriyle değiştirilebilir olmalarını sağlayan şey,
hepsinin de emek ürünü olmalarıdır. Her biri, belirli miktarda emek içerirler
ve bu emek, onları birbirleriyle değiştirilebilir kılar. Üreticiler, değiştirilecek
metaları birbiriyle eşitlediklerinde, aslında metalarda maddeleşmiş olan emeği
eşitlemiş olurlar. Metalarda maddeleşen emek miktarı, onların diğerleriyle
değiştirilebileceği oranı gösteren değerini oluşturur. Dolayısıyla her meta, emek ürünü olarak belirli miktarda değere sahiptir.
Labels:
değer,
emek gücü,
Emek Gücü Metasının Değeri,
emek pazarı,
fiyat,
işçi
5 Nisan 2014 Cumartesi
Fiyat Dalgalanmalarının Etkisi
I. Hammadde
Fiyatlarında Dalgalanmalar ve Bunların Kar Oranı Üzerinde Doğrudan Etkileri
Artı değer oranında, değişme olmadığı var sayımıyla
hareket ediliyor. Hammadde fiyatlarındaki değişme, değişmeyen sermayeyi etkiler
ve dolayısıyla da, kâr oranını daima etkiler. Marx burada, yalnızca
makinelerin üretiminde kullanılan, ya da makine üretimine hizmet eden yardımcı
maddelerin, fiyat dalgalanmalarıyla değil, bunların, metaların üretim sürecine
girmeleri ölçüsünde fiyatlardaki değişmelerle ilgilenmektedir. Burada bir de
uyarı yapıyor. Hammaddelerin, doğal zenginliklerinin avantajının, kendini
sermayenin bir doğurganlığı gibi gösterdiğini, bunun da ücret yüksekliği ya da
düşüklüğünden bağımsız olarak, kâr oranını belirleyen etmenlerden olduğunu
belirtiyor.
Labels:
bunalım,
dış ticaret,
emek gücü,
fiyat,
fiyat dalgalanmaları,
hammadde,
Kapital-III,
kapitalizm,
kâr oranı,
sermayenin bağlanması,
sermayenin serbest kalması,
tekel,
ücret,
yeniden üretim süreci
21 Mart 2014 Cuma
BİR BÜTÜN OLARAK KAPİTALİST ÜRETİM SÜRECİ - ARTI DEĞERİN KARA VE ARTI DEĞER ORANININ KAR ORANINA DÖNÜŞMESİ - Maliyet Fiyatı ve Kar
Marx, birinci kitapta, kapitalist üretim sürecini
oluşturan görüngülerin, dış koşulların yaratacağı dış etkilerden bağımsız, dolaysız
üretici süreç olarak ele alındığını, ikinci kitapta ise, dolaşım süreci ele
alınmış ve kapitalist üretim süreci, bütünüyle ele alındığında, üretim ve
dolaşım süreçlerinin sentezi olarak ortaya çıktığını belirtiyor. Marx’a göre,
üçüncü kitapta artık bu sentezle yetinilemez. “Tersine, bir bütün olarak sermaye
hareketlerinden doğan somut biçimlerin saptanması ve tanımlanması
gerekir.”K-3-31 Üçüncü kitapta çaba bu yöndedir.
Kapitalist
biçimde, üretilen metaların değeri, ( S = s + d + a ) biçiminde formüle edilir. Biz artı değeri (a), toplam değerden
ayırdığımızda, değişmeyen ve değişen sermayeye(s+d), karşılık gelen bir değer
kalır. Bu geriye kalan değer, daha önce var olan ve tüketilen üretim araçları
değeri ile emek gücü fiyatını yerine koyan kısımdır. Bu kapitalistin, daha
önceden harcadığını yerine koyan kısımdır. Bu nedenle de bu değer (s+d), kapitalistin maliyet fiyatını temsil eder.
Kapitalist biçimde kapitalist için görüngü budur.
Labels:
artı değer,
değer,
emek gücü,
emek gücü fiyatı,
fiyat,
gerçek değer,
Kapital-III,
kar,
maliyet,
maliyet değeri,
maliyet fiyatı,
sermaye
23 Şubat 2014 Pazar
Devir Zamanının Yatırılan Sermayenin Büyüklüğü Üzerine Etkisi
Bu bölüm ve 16. Bölümde devir zamanının, sermayenin
kendisini genişletmesi üzerine etkisi ele alınıyor.
Sermayenin
devresinin, üretim ve dolaşım evresinden oluştuğunu biliyoruz. Sermayenin bir
bölümü üretim sürecinde iken, bir bölümü de dolaşım sürecindedir. Dolaşım
sürecinin uzunluk ya da kısalığı sermayenin devini etkiler.
Labels:
çalışma dönemi,
devir zamanı,
dolaşım zamanı,
fiyat,
Kapital-II
7 Şubat 2014 Cuma
Sabit Sermaye ve Döner Sermaye
I.
Biçim Ayrılıkları
Marx, daha önce sermayeyi, değişen sermaye ve değişmeyen
sermaye olarak iki kısma ayırmıştı. Değişen sermaye emek gücünü, değişmeyen
sermaye de üretim araçlarını ifade ediyordu.
Marx, şimdi de, değişmeyen sermayeyi, yani üretim araçları olarak yatırılan sermayeyi, sabit sermaye ve döner sermaye olarak ikiye ayırmaktadır.
Makineler, binalar gibi, bazı üretim araçları, fiziksel
olarak, üretim alanında kaldıkları halde, onların değerleri, parça parça dolaşım
alanına katılırlar. Üretim araçlarının bu kısmı sabit sermayedir. Sabit sermaye,
üretim sürecinde bağımsız olarak bulunurlar ve fiziksel olarak ta orayı terk
edemezler. Üretken süreçteki işlevleri, onları orada tutar ve sabit olarak
kalırlar. Fiziki olarak, orada kalmalarına karşın, değerleri parça parça üretim
sürecinden ayrılarak dolaşım sürecine girerler. Bunların ayırıcı özellikleri,
yeni ürüne değerlerinin parça parça aktarılmasıdır. Değerlerinin ürüne
aktarılan kısmı, ürünle dolaşım alanına girerken, değerinin bir kısmı da fiziksel
varlığıyla beraber üretim alanında kalır. Bu şekilde üretim alanında kalan
değer, üretim aracının eskimesi, değerini aktararak yıpranması ölçüsünde
azalır. Diyelim 10.000 değerinde makine, 10 yıl dayanırsa, her yıl 1.000 lik
bir değeri yeni ürüne aktarılır. Bu makinenin başlangıçta yatırılan değerinin
toplam devri 10 yıldır.
Labels:
döner sermaye,
emek gücü,
fiyat,
Kapital-II,
sabit sermaye,
sigorta,
smith,
ulaştırma sanayi,
üretken emek
26 Ekim 2013 Cumartesi
Para ya da Meta Dolaşımı
Değerin Ölçüsü
Marx, yapıt boyunca kolaylık olsun diye, altını para-meta olarak kabul
eder. Altının ilk ve esas işlevi, metaların birbirleriyle değer olarak eşit olduklarını,
nicelik olarak ta karşılaştırılabilir büyüklükler olarak, onları temsil
etmektir. Dolayısıyla altın bir eşdeğer rolü oynar. Tüm metalarda
“değerin evrensel bir ölçüsü olarak iş görür.”K-1-109 Bu işleviyle de eşdeğer
bir meta ve para haline gelir.
İlk bakışta metalar, para sayesinde karşılaştırılabilir
oldukları izlenimi doğabilir. Marks bu yanılgı durumuna vurgu
yapıyor. Metaları karşılaştırılabilir hale getiren para değildir. Metaları
karşılaştırılabilir hale getiren şey, bütün metaların değer olarak insan emeği
taşıyor olmalarıdır. Bu nedenle de değerleri aynı ölçüyle, bir meta ile
ölçülebilirler. Bu ölçme görevini yüklenen de altındır. Şimdi tüm
metalar kendilerini altında ifade ederler. X kadar A metası, y kadar B, para
metası eder gibi; ya da 1 ton demir, 10 gram altın eder gibi... Bir
ton demirin fiyatı 10 gram altındır. Bu eşitlemenin olanaklı olmasının nedeni
altının da emek ürünü olması ve bir değerinin olmasıdır. Yani onda da emeğin cisimleşmiş olmasıdır.
Altın evrensel bir eş değer olarak, toplumsalı temsil eder. Bu durumda değer, parada bağımsız bir görünüm kazanır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)