I. Hammadde
Fiyatlarında Dalgalanmalar ve Bunların Kar Oranı Üzerinde Doğrudan Etkileri
Artı değer oranında, değişme olmadığı var sayımıyla
hareket ediliyor. Hammadde fiyatlarındaki değişme, değişmeyen sermayeyi etkiler
ve dolayısıyla da, kâr oranını daima etkiler. Marx burada, yalnızca
makinelerin üretiminde kullanılan, ya da makine üretimine hizmet eden yardımcı
maddelerin, fiyat dalgalanmalarıyla değil, bunların, metaların üretim sürecine
girmeleri ölçüsünde fiyatlardaki değişmelerle ilgilenmektedir. Burada bir de
uyarı yapıyor. Hammaddelerin, doğal zenginliklerinin avantajının, kendini
sermayenin bir doğurganlığı gibi gösterdiğini, bunun da ücret yüksekliği ya da
düşüklüğünden bağımsız olarak, kâr oranını belirleyen etmenlerden olduğunu
belirtiyor.
Hammaddeler, değişmeyen sermaye öğeleridir ve
dolayısıyla, bunların fiyat dalgalanmaları kâr oranını etkiler. Hammadde
fiyatında, h kadar bir düşme olsun. Bu durumda; a : S, ya da a : (s + d), a :
(S -h) ya da a : [(s -h) + d] halini alır. Yani, toplam sermaye değeri, h kadar
düşer ve kâr oranı yükselir. Hammadde fiyatları, h kadar yükselmiş olsun. Bu
durumda; a : S, ya da a : (s + d), a :
(S + h), ya da a : [(s + h)+d] halini alır. Yani toplam sermaye değeri, h kadar
yükselir ve kâr oranı düşer. Öyleyse kâr oranı, hammadde fiyatıyla ters
orantılı olarak düşer ya da yükselir.
Düşük hammadde fiyatları sanayi ülkeleri için önemlidir. Dış
ticaretin, yaşam gereksinimlerini ucuzlatma yoluyla, ücretler üzerinde etkisinin
yanında kâr oranlarını da etkiler. Dış ticaret, sanayi ve tarımda kullanılan hammaddeleri
etkiler, dolayısıyla kâr oranını etkiler.
II.
Sermayenin Değer Olarak Yükselmesi, Düşmesi, Serbest Kalması ve Bağlanması
Marx sermayenin bağlanmasından, üretimin aynı ölçekte
devam edebilmesi için, ürünün toplam değerinin bazı kısımlarının, değişen ve
değişmeyen sermayeye tekrar çevrilmesini kastediyor. Sermayenin serbest kalmasındansa, ürünün
toplam değerinin, değişmeyen ve değişen sermayeye çevrilecek kısmının, üretim
aynı ölçekte devam ettiği halde, fazlalık hale gelmesini kastediyor.
Üretim sürecinde, hammaddelerin fiyatı düşer ya da yükselirse, değerleri de yükselir ya da düşer. Şimdi diyelim hammaddelerin değeri yükselsin, bu durumda üretime aynı ölçekte devam edebilmek için, ek bir sermayeye ihtiyaç duyulacaktır. Dolayısıyla sermaye bağlanmış olacaktır. Bu kez de hammaddelerin değeri düşsün, bu durumda da, üretime aynı ölçekte devam edebilmek için, var olan sermayenin bir kısmı serbest kalacaktır. Çünkü eskisinden az sermaye ile aynı ölçekte üretim yapılabilir hale gelinmiştir.
Diyelim pamuğun fiyatı yükseldi. Bu durumda, pamuk
ucuzken imal edilmiş, yarı mamul ve mamul malların fiyatları yükselir. Henüz
işlenmemiş depodaki pamukla, işlenmekte olan pamuğun değeri yükselir. Henüz
işlenen pamuk ilk değerinden daha fazla değer katar. Öyleyse, “hammadde
fiyatlarının artması halinde eğer piyasada önemli miktarda mamul mal varsa,
bunların imalat aşamaları ne olursa olsun, bu metaların değeri yükselir ve
böylece, mevcut sermayenin değerini de yükseltmiş olur. Aynı şey, üreticinin
elinde bulunan hammadde, vb. ikmali için de doğrudur.”K-3-103 Bu durumun kâr oranını etkileyeceği açıktır.
Değişmeyen sermayenin makine, bina, taşınmaz mallar kısmına gelince; bu kısmın kullanım değerini, dolayısıyla değerini düşüren iyileştirmeler ortaya çıktığında modalarının geçmesi; emek zamanın uzatılması ve gece gündüz vardiyaları halinde çalışmaya neden olur. Zira yeni makinenin ortaya çıkmasıyla eski makinenin değer kaybı kapitalisti, eski makinenin değerinin daha kısa sürede yeniden üretilmesi çabasına iter.
Marx değişen sermayeyi de gözden geçiriyor.
Emek gücünün, yeni değer yarattığını, değerini ürüne
aktarmadığını biliyoruz. Bu durumda emek gücünün, değerinin düşüp yükselmesi,
metanın değerini etkilemez. Ama artı değeri etkiler. Emek gücünün değeri, emek
gücünün yeniden üretimi için gerekli geçim araçlarının değerinin yükselmesiyle
yükselir, düşmesiyle de düşer. Demek ki, değişen sermayenin, serbest kalması ya
da bağlanması, emek gücü üretilmesi, maliyetinin düşmesi ya da yükselmesinin
sonucudur. Emek gücü değerinde, düşme ve yükselme, artı değerde bir yükselme ya
da düşmeye tekabül eder.
Emek gücünün fiyatı değiştiğinde, değişen sermayenin bir
kısmı serbest kalır ya da tersine bağlanır. Diyelim ücretler düşsün. Bu
durumda, yeni sermaye yatırımı söz konusuysa, aynı miktar emeği harekete
geçirmek için daha az para gerekecektir. Eğer yatırılmış sermaye söz konusuysa,
artı değer oranı, dolayısıyla da kâr oranı da yükselecek, sermayenin bir kısmı
da serbest kalacaktır. Ücretlerde yükselme halinde ise, tersi durum söz konusu
olur.
Marx, değişen sermayenin, ücretlerin aynı kalması
durumunda da serbest kalıp, bağlanabileceğine dikkat çekiyor. Böyle bir durumu yaratacak
olan şey, emek üretkenliğinin artması ya da düşmesidir. Emek üretkenliğinin
artmasıyla, aynı işi daha az emekle yapma durumunda, ya da tersi durumda böyle
olur.
Marx devamla, hammaddelerin aynı ölçekte yerine
koyulamamasının yaratacağı soruna değiniyor. Sabit sermayelerden makineler,
çalışır olduğu sürece eskiyen yıpranan kısmın para olarak hemen koyulması
gerekmez. Oysa hammaddelerde durum farklıdır. “Hammadde fiyatlarının yükselmesi
halinde, ücretler düşüldükten sonra metaların fiyatından, bunun yerine
konulması olanaksız hale gelebilir. Şiddetli fiyat dalgalanmaları, bu nedenle,
yeniden-üretim sürecinde, kesintilere, büyük kargaşalıklara ve hatta yıkımlara
yol açabilir.”K-3-108 Özellikler organik doğadan elde edilen ürünler, fiyat
dalgalanmalarına açıktır. Zira ürünün azlığı çokluğu, doğal koşullara da
bağlıdır. Aynı miktar emek, farklı
kullanım değerleriyle temsil edilebilir ve dolayısıyla farklı fiyatlara sahip
olabilir. Örneğin, verimsiz bir yıl, bir üründe arzı azaltıp talebi
artırabilir.
Kapitalizm geliştikçe, bu hammadde ihtiyacı artacak, ama
doğal sınırlılık, bu talebin önünde engel olacaktır. Bu nedenle kapitalizmin
gelişmesiyle, üretim araçlarının sabit bölümü, döner kısmına göre daha hızlı
gelişecektir. Marx şöyle ifade ediyor: “İşte bu yüzden, değişmeyen sermayenin,
sabit sermayeyi, makineleri, vb. kapsayan kısmının üretimi ve artışı, organik
hammaddeleri içeren kısmını önemli ölçüde geride bırakacak, ve böylece, bunlara
olan talep, bunların arzından daha büyük bir hızla büyüyeceği için fiyatlarını
yükseltecektir; bu tamamen mümkün ve hatta gelişmiş kapitalist üretim sistemi
altında kaçınılmaz bir şeydir.”K-3-108 Bu, yeniden üretim süreci öğelerindeki
bir fiyat dalgalanışı, karışıklıklara yol açacaktır. Kapitalist üretim ne kadar
gelişmişse bu karışıklık o kadar fazla olacaktır.
Hammadde fiyatlarında ani çöküş, bunların yeniden
üretimini frenler, böylece bu hammaddeleri ilk üreten ülkelerin tekeli kurulur.
Bu üretiminde bazı sınırlamalarla olsa da olur. Tekelle genişlemiş ölçekte
üretilebilir. Kapitalistler hammaddeleri düzenleme için birlikler kurabilir. Ne
var ki, bu rekabetle tekrar ortadan kalkar. “Hammadde üretiminin, yaygın bir
şekilde, kapsamlı ve uzak görüşle denetimi düşüncesi, yerini bir kez daha,
talep ile arzın birbirlerini karşılıklı olarak düzenleyecekleri inancına
bırakır. Ve şurasını da kabul etmek gerekir ki, böyle bir denetim, bütünüyle,
kapitalist üretim yasalarına aykırıdır ve ebediyen dindarca bir dilek olarak
kalır, ya da büyük tehlike ve karışıklık zamanlarında görülen istisnai
işbirliği ile sınırlıdır.”K-3-109
III.
Genel Görünüm. 1861-65 Pamuk Bunalımı , Buna Ön Gelen Yılların Öyküsü. 1845-60
Marx burada belirtilen tarihler arasındaki
süreci(Amerika İç Savaşı’nın fiyatların yükselmesine neden oluşu- İngiltere’de
pamuk sanayinde kriz, pamuk arzının azalması), fiyat dalgalanmaları
perspektifiyle irdeliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder