I. Üretim
Fiyatında Bir Değişikliği Gerektiren Nedenler
Bir metanın üretim fiyatı ancak, iki nedenden dolayı
değişebilir. Bunlardan birincisi, genel kâr oranında bir değişikliktir. Buda
ortalama artı değer oranında bir değişiklikten ya da toplam artı değerin toplam
sermayeye olan oranında bir değişiklikten ileri gelir. Artı değer oranında bir
değişiklik ise, emek gücü değerinde bir düşme ve yükselmeden meydana gelebilir.
Bunun olabilmesi için de, işçi tarafından tüketilen nesnelerin değerinde bir
değişikli olması gerekir. Artı değer toplamının, toplam toplumsal sermayeye
oranında değişme durumunda, sermayenin organik bileşiminde bir değişmeden söz
edilebilir. Aynı miktar emeğin, daha fazla değişmeyen sermayeyi harekete geçirmesinden
söz edilebilir. Üretkenlikte bir değişmedir bu. ikincisi ise, genel kâr
oranının değişmemiş olduğu hallerde, bir metanın üretim değeri ancak, o metanın
kendi değeri değişmişse değişebilir. Buda ya bu metayı üreten emeğin, ya da bu
metanın üretimine giren metaları üreten emeğin, üretkenliğindeki değişmeyle,
daha çok ya da az emek gerekmesinden meydana gelir. Örnek: Pamuk ipliğinin
üretim fiyatı, pamuk ipliği üretimine hammadde olarak giren pamuğun fiyatının değişmesiyle,
ya da ipliği eğiren emeğin üretkenliğinin değişmesiyle değişir.
II.
Ortalama Bileşimli Metaların Üretim Fiyatı
Üretim fiyatı ile değerler arasındaki sapmanın, bir
metanın maliyet fiyatına, içermiş olduğu artı değer yerine ortalama kârın
eklenmesi ve bu yolla üretim fiyatı değerinden sapan meta, başka metaların
maliyet fiyatına, onların öğelerinden biri olarak girer. Bu durumda, metanın
maliyet fiyatıyla, üretimi sırasında tüketilen üretim aracı değerinde sapma
olabilir. Bu nedenle, ortalama bileşimli sermayelerin maliyet fiyatları bile,
üretim fiyatının bu kısmını oluşturan, öğelerin değerinden farklı olabilir.
Ortalama bileşimdeki sermayelerde, değişmeyen sermayenin değerinden büyük ya da
küçük olabilir. Zira, bu değişmeyen sermaye, üretim fiyatları değerlerinden
farklı olan metalardan meydana gelmiş olabilir. Aynı biçimde ücretlere ait
tüketim, üretim fiyatı değerinden sapmış metaları içeriyorsa, değişen sermaye
değerinden sapabilir. Bu durumda işçi bunları satın alabilmek için daha uzun ya
da kısa çalışmak durumunda kalır.
Ne var ki, tüm bu olasılıklar, ortalama bileşime sahip
metalar için ortaya atılmış, teorilerin doğruluğunda bir eksiklik yaratmaz. Bu
metalara düşen kâr miktarı artı değerle aynıdır. Değişen sermayece üretilmiş
değer, ortalama kâra eşittir. Bunların üretim fiyatları, ücretlerde meydana
gelen değişmelerden etkilenmez. Ücretlerde bir yükselme ya da düşme metaların
değerinde bir etki yaratmaz, lakin artı değerin büyüklüğünü etkiler.
Dolayısıyla da kârı etkiler.
III.
Kapitalistin Telafi Konusundaki Dayandığı Nedenler
Rekabetin, farklı üretim alanlarındaki farklı kâr
oranlarını, ortalama bir kâr oranına eşitlediğini ve bu yolla, farklı alanlardaki
ürünlerin değerlerini üretim fiyatına dönüştürdüğünü biliyoruz. Kuşkusuz bu,
sermayenin kâr oranı düşük alandan yüksek alana (ortalamanın üzerinde) akışıyla
gerçekleşir. Sermayelerin çeşitli üretim kollarına bu giriş çıkışları, kâr
oranında düşme ve yükselme eğilimine neden olur. Dolayısıyla da “birbirini az çok eşitleyerek, her
yerde kâr oranının aynı ortak ve genel düzeye indirgenmesi eğilimini taşır.”K-3-185
Sermayenin bu hareketine her şeyden önce, kârları bir yerde genel ortalamanın
üzerine, bir başka yerde ortalamanın altına düşüren piyasa fiyatlarının düzeyi
neden olur. Rekabet sürecindeki görüngü budur.
Ne var ki “bütün
bu görüngüler, değerin, emek-zamanı ile belirlenmesiyle olduğu kadar, karşılığı
ödenmeyen artı-emekten ibaret bulunan artı-değerin niteliği ile de çelişiyormuş
gibi görünür. Böylece, rekabette her şey tersine çevrilmiş görünür.”K-3-185
Dolayısıyla da rekabet, üretim hareketine egemen olan değerin belirlenmesini,
dolayısıyla üretim fiyatı altında yatan değeri göstermediği gibi, artı değerin
kaynağı da gizlenmiş olur. Zira kâr oranlarıyla birlikte artı değerin kaynağı
görünmez olur. Artık kapitalistin hesabı kâr oranıyladır.
Kapitalistler için ortalama kâr, eşit büyüklükte
sermayelerin, eşit zaman aralığında eşit kâra ulaşmaları anlamını taşır. “İşte bu anlayış, örneğin,
metalarının üretimi daha uzun zaman aldığı ya da daha uzak pazarlarda
satıldıkları için, sermayesinin devri, başka sermayelere göre daha yavaş olan
kapitalistin hesabında, bu şekilde kaybettiği kârı hesaba dahil etmek ve fiyatı
yükselterek bunu telafi etmek için bir dayanak hizmetini görür.”K-3-186 Demek
ki, kârı önleyen bazı durumlar, kâr elde edilmesini sağlayan durumlar olarak
ortaya çıkabilmektedir. Yani riskler yüksek fiyatlarla telafi edilebilmektedir.
Kapitalist gelişmeyle sigortacılık işi, tehlikeleri üretim alanlarında eşitler.
Lakin, tehlikeli işkolları, daha yüksek sigorta pirimi öder ve bunu metanın
fiyatlarına yansıtır.
“Kapitalistin
burada unuttuğu -ya da daha doğrusu, rekabet yoluyla dikkati çekilmediği için
göremediği- şey, farklı üretim kollarına ait metaların fiyatlarını hesaplarken
kapitalistler tarafından karşılıklı olarak öne sürülen bütün bu telafi
nedenlerinin, bunların hepsinin de, ortak ganimetleri, toplam artı-değerden,
kendi sermayelerinin büyüklüğü ile pro rata, eşit talepte bulunmaları
olgusundan başka bir şey olmadığıdır.”K-3-187 Kapitalistlerin ceplerine
indirdiği kâr, artı değerden farklı olduğu için, maliyet fiyatına eklenen, bu
telafiler kârı yaratıyormuş gibi görünür. Kârın gerçek kaynağı daha da
gizlenmiş olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder