“Ricardo’ya göre, madeni paranın değeri, onda maddeleşmiş
bulunan emek zamanı ile belirlenir; ama ancak, para miktarı, değişilecek olan
metaların miktarı ve fiyatı ile tam orantı içerisinde olduğu sürece.”K-3-484 Para
miktarı bu oranın üzerine çıkarsa, değeri düşer, metaların fiyatı yükselir.
Oranın altına düşerse değeri yükselir, meta fiyatları düşer. Birinci durumda
altın fazlası ülke, değeri düşen altını ihraç edip, meta alacaktır. İkinci
durumdaysa, altın, kendi değerinin üzerinde değer biçilen ülkelere akacak,
değerinin altına düşmüş metalar ise, bu ülkelerden, değerine satılacağı
piyasalara akacaktır. Bu koşullarda, altının kendisi, sikke ya da külçe olarak,
kendi değerinden daha büyük veya daha küçük, büyüklüğün madeni değerinin
simgesi haline gelebilir.
Dolaşımdaki altına çevrilebilir banknotlar da aynı
yazgıyı taşır. Banknotlar altına çevrilebilirler ve gerçek değerleri nominal
değerlerine denk düşebilir. Lakin hem madeni, hem de, banknotlardan oluşan
toplam dolaşım aracı, metaların değişim değerleri ve altının madeni değeri ile
belirlenmiş olan düzeyin üzerine aya da altına düşebilir. Böylece yukarıda
belirtilen nedenlerden dolayı, toplam miktarlarına bağlı olarak, değer kaybeder ya da kazanırlar.
Şimdi, altına oranla kağıdın değil de, tüm olarak bir ülkenin
dolaşımda bulunan, dolaşım aracının değer kaybı, Ricardo’nun temel
buluşlarından biridir ve bu, 1844-1845 tarihli banka yasasının temel ilkesi
yapılmıştır.
Marx Ricardo’cu teorinin yanlışlığını burada ortaya
koymayacağız, bizi ilgilendiren banka yasalarını dikte edenlerin Ricardo’nun
tezlerini işleyiş biçimleridir diyor. Ticari bunalımın gözle görülür olayı, meta
fiyatlarının uzunca yükselişi sonunda ani düşüşüdür. Meta fiyatında düşme,
paranın metalara göre göreli yükselmesi, tersine fiyatların genel yükselmesi ve
paranın değerinin düşmesi gibi gösterilebilir. Her iki durumda da görüngüden
söz ediliyor, lakin açıklanmıyor. Bu durumda Ricardo’nun para teorisi tam
zamanında gelir. Meta fiyatlarının düşüşü, paranın dönemsel değerinin
yükselmesinden, meta fiyatının dönemsel yükselişi, paranın göreli değerinin
dönemsel düşüşünden kaynaklanır. Bu teori aynı fikrin yinelenmesine bir neden
sonuç ilişkisi kazandırır.
Marx 1844 ve 1845 tarihli banka mevzuatından söz
ediyor. 1844 tarihli banka yasası,
İngiltere Bankası’nı, para basma ve bankacılık işlemleri olarak iki kısma
ayırdı. Birinci kısım olan para basma kısmı, 14 milyon tutarında teminat kabul
edip, bu teminat tutarında banknot çıkarır. Banknotlar halkın elinde değilse
bankacılık kısmında alıkonur. Banknot çıkaran kısım halka, altın karşılığı
banknot, banknot karşılığı da altın verir. Halk ile olan diğer işlemleri de
ikinci kısım olan bankacılık kısmı yürütür. Kendi banknotunu çıkarma yetkisi
verilen özel bankaların, çıkaracakları banknot miktarı belirlenmiştir.
Banka hazinesinden çıkan her 5 altın sterlin için, 5 sterlinlik banknot, banknot çıkarma kısmına döner ve yok edilir, hazineye giden her 5 altın sterlin için, yeni 5 sterlinlik banknot dolaşıma gider. Bu şekilde ideal kağıt para uygulamaya konulmuştur ve böylece Currenci teorisi savunucularına göre, bunalımlar artık tümüyle sona ermiştir. Marx ise, bankanın birbirinden bağımsız iki kısma ayrılmasıyla, yönetimin, kritik zamanlarda mevcut olanaklardan tümüyle yararlanma olanağını kaldırdığını düşünüyor. Diyelim bankacılık kısmı iflas eşiğindeyken, ihraç kısmında 14 milyon teminata ek birkaç milyon altın olabilir. Bu ayrıca her bunalımda, çoğunluğu bankanın değerli maden rezerviyle karşılanması gereken altın ihracı dönemi olduğu için çok daha kolay olabilir. Ne var ki, dışarıya giden her altın 5 sterlin için, ülke içerisindeki dolaşım 5 sterlinlik banknottan yoksun kalacaktır. Böylece dolaşım aracına en fazla ihtiyaç duyulduğu bir durumda dolaşım aracı azalacaktır. “Demek ki, 1844 tarihli Banka Yasası, bütün ticaret alemini, böylece, bunalımın patlak verdiği anda yedek bir banknot istifi yapmaya teşvik etmekte, başka bir deyişle, bunalımı hızlandırmakta ve yoğunlaştırmaktadır.”K-3-492 Zira banka yasası kritik anda, ödeme aracına talebi yapay yollarla yoğunlaştırıp, arzı sınırlandırmakla, faiz oranını bunalım sırasında görülmemiş yüksekliğe çıkarıyor. Dolayısıyla, yasa, bunalımları yok etmiyor, aksine artırıyor. Demek ki, banknot basımının sınırlandırılması bunalımı artıran bir etken olarak ortaya çıkmaktadır.
İngiltere bankasının çıkardığı banknotların kredisinin,
bütün uzmanlarca kabul görmektedir. Gene de, banka yasası, çıkarılan
banknotların çevrilebilmesi için, belli miktar altını bağlamaktadır. Bu rezerv
kutsal ve dokunulmazdır. Buna dokunabilmek için ancak, banka yasası ihlal
edilebilir.
Toparlarsak, Ricardo’ya göre, Dolaşımda para fazla
olduğunda paranın değeri düşer, metaların fiyatı artar, dolaşımda para
azaldığında da, paranın değeri artar ve metaların fiyatı azalır. Demek ki,
dolaşımda gereğinden fazla para varsa, paranın değeri düşüyor fiyatlar artıyor
ve tersi. 1844 tarihli İngiliz Banka Yasası, banknot basımına sınırlama
getirmiştir. Para basabilmenin koşulu, o kadar altının bankanın kendisinde
olmasıdır. Tabi bu durum, bir bunalım durumunda, bunalımı artırıcı bir etkide
bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder