I.Altın Rezervinin Hareketi
Marx, 1844 tarihli yasanın işleyişinin, bir ülkedeki tüm
değerli madenleri, dolaşım aracı haline sokma çabasını ilginç buluyor. “Bu
yasa” diyor Marx “dışarıya bir altın akışını, dolaşım aracındaki daralma ile,
içeriye bir altın akışını, dolaşım aracındaki genişleme ile bir tutmak
istemektedir. Ama, sonuçta denemeler, bunun tersinin doğru olduğunu
tanıtlamıştır.”K-3-501
Değerli maden giriş çıkışı; altın ve gümüş üretmeyen
bölgeler içerisinde madenin hareketi ile altın ve gümüşün üretim kaynağından
diğer ülkelere akışı biçiminde olur. Yani altın ve gümüş, altın ve gümüşün
üretilmediği ülkeler arasında, ödeme aracı olması durumuyla hareket eder. Diğer
yandansa altın ve gümüş üretildiği kaynaktan, diğer metalar gibi istenilen
alanlara hareket eder.
Başlıca iki dönemde değerli maden ithali yer alır.
Birincisi, bunalım sonrası, sınırlı üretimi yansıtan düşük faiz döneminde,
İkincisi ise, faiz oranını yükselmesine karşın, henüz ortalama düzeyin yükselmediği
ikinci evrede. İki evrede de, nispeten borç sermayesiyle, altın ve gümüş
biçiminde borç sermayesi olarak iş görebileceği biçimde bir ek sermaye
fazlalığı, faiz oranını ve piyasayı etkiler. “Öte yandan, bir maden akışı,
sürekli ve büyük ölçüde bir değerli maden ihracı, geriye ödemeler akışı durur
durmaz ve piyasalar malla dolar dolmaz başlar, ve bir gönenç görüntüsü ancak
kredi aracılığı ile sürdürülür; başka bir deyişle, borç sermayesine karşı büyük
ölçüde artan bir talep ve dolayısıyla da faiz oranı en azından ortalama
düzeyine ulaşır ulaşmaz bu maden akışı başlar. Kendisini dışarıya altın
akışında ortaya koyan bu koşullar altında, sermayenin, doğrudan doğruya borç
verilebilir sermaye biçiminde sürekli şekilde çekilmesinin etkisi önemli ölçüde
yoğunlaşır. Bu, zorunlu olarak, faiz oranı üzerinde dolaysız bir etki yapar.
Ama, faiz oranındaki yükselme, kredi işlemlerini sınırlama yerine bunları
genişletir ve bütün kredi kaynakları üzerinde büyük bir baskıya yol açar. İşte
bu yüzden, bu dönem, çöküntüden önce gelen dönemdir.”K-3-506
Her şeyi iyi bilen ekonomi politik, sermayeyi mesleki
olarak ele aldığında altın ve gümüşü önemsiz ve yararsız sermaye biçimi olarak
görür. Ama bankacılık sistemiyle ele alındığında, üstün bir sermaye oluverir ve
diğer tür sermaye ve emek onun uğruna feda edilir. Altı ve gümüş öteki servet
biçimlerinden değerleriyle değil, servetin toplumsal niteliğinin bağımsız
somutlaşmasını temsil etmesiyle ayrılır. Altın ve gümüş toplumsalı temsil eder.
Bu toplumsal nitelik kendini, kullanım değerleri değişiminde ortaya koyar. Kapitalizmde
bu para aracılığıyla yapılabilir. Engels alıntısıyla “yani bireyin serveti,
ancak, para aracılığı ile toplumsal servet olarak gerçekleşir. Servetin
toplumsal niteliği, işte bu şeyde, parada somutlaşmıştır.”K-3-508 Servetin bu
toplumsal varlığı, üretim sorunsuz yürürken unutulur ve kredi onun yerine
geçer. Kredi sarsılır sarsılmaz, gerçek servet altın ve gümüşe çevrilecektir. Lakin
banka kasaları bu talebe yanıt veremez.
II. Kambiyo Kurları
Engels’in notu ile başlıyor. Kambiyo kuru, para olarak
kullanılan madenlerin, uluslar arası hareketine ait barometredir. Diyelim,
İngiltere, Almanya’nın ödemesi gerekenden fazla ödeme yapması gerekiyorsa,
markın fiyatı İngiltere’de artar. Sterlin’in fiyatı Almanya’da düşer. Demek ki,
ulusların paraları arasındaki kur ödemeler dengesine göre değişir. İngiltere’nin
Almanya’ya olan ödeme yükümlülüğü fazlalığı, Almanya’nın satın almalarıyla
dengelenmezse, Almanya üzerine mark olarak çekilen poliçenin sterlin fiyatı,
İngiltere’nin ödeme yükümlülüğünü yerine getirmek üzere, poliçe yerinde değerli
maden göndermeye yeter noktaya yükselmesi gerekir.
Eğer değerli maden ihracı büyük boyutlara ulaşır ve devam
ederse, İngiltere Bankası rezervi ve piyasalar etkilenir. Koruyucu önlemlere
baş vurulur. Faiz yükseltilmesi bu önlemdendir. Dışarıya olan altın akışı
artarsa, para piyasası daralır. Borç sermayesine olan talep artar. Bunun sonucu
daha fazla faiz oranıdır. Demek ki değerli maden ihracı döviz kurunu etkiler. Ancak,
sermaye dışarıya ray gibi meta ihracı olarak gönderilmişse, döviz kuru üzerinde
etkisi olmaz. Marx, para sermayenin genel olarak sermaye ile
özdeşleştirilmesini eleştiriyor. Bu özdeşlikten yola çıkanlar(Wilson), değerli
maden olarak ihraç ile diyelim ray olarak sermaye ihracını bir tutuyor. Böylece
de, sermayenin ray olarak çıkması gibi durumlarda da değerli maden ihracında
olan etkinin görüleceği sonucuna varılıyor. Marx bunu budalalık olarak
değerlendiriyor. Böyle bir sermaye ihracında faiz oranı artmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder