26 Temmuz 2014 Cumartesi

Değerli Maden ve Kambiyo Kuru

I.Altın Rezervinin Hareketi

Marx, 1844 tarihli yasanın işleyişinin, bir ülkedeki tüm değerli madenleri, dolaşım aracı haline sokma çabasını ilginç buluyor. “Bu yasa” diyor Marx “dışarıya bir altın akışını, dolaşım aracındaki daralma ile, içeriye bir altın akışını, dolaşım aracındaki genişleme ile bir tutmak istemektedir. Ama, sonuçta denemeler, bunun tersinin doğru olduğunu tanıtlamıştır.”K-3-501

Değerli maden giriş çıkışı; altın ve gümüş üretmeyen bölgeler içerisinde madenin hareketi ile altın ve gümüşün üretim kaynağından diğer ülkelere akışı biçiminde olur. Yani altın ve gümüş, altın ve gümüşün üretilmediği ülkeler arasında, ödeme aracı olması durumuyla hareket eder. Diğer yandansa altın ve gümüş üretildiği kaynaktan, diğer metalar gibi istenilen alanlara hareket eder.

Başlıca iki dönemde değerli maden ithali yer alır. Birincisi, bunalım sonrası, sınırlı üretimi yansıtan düşük faiz döneminde, İkincisi ise, faiz oranını yükselmesine karşın, henüz ortalama düzeyin yükselmediği ikinci evrede. İki evrede de, nispeten borç sermayesiyle, altın ve gümüş biçiminde borç sermayesi olarak iş görebileceği biçimde bir ek sermaye fazlalığı, faiz oranını ve piyasayı etkiler. “Öte yandan, bir maden akışı, sürekli ve büyük ölçüde bir değerli maden ihracı, geriye ödemeler akışı durur durmaz ve piyasalar malla dolar dolmaz başlar, ve bir gönenç görüntüsü ancak kredi aracılığı ile sürdürülür; başka bir deyişle, borç sermayesine karşı büyük ölçüde artan bir talep ve dolayısıyla da faiz oranı en azından ortalama düzeyine ulaşır ulaşmaz bu maden akışı başlar. Kendisini dışarıya altın akışında ortaya koyan bu koşullar altında, sermayenin, doğrudan doğruya borç verilebilir sermaye biçiminde sürekli şekilde çekilmesinin etkisi önemli ölçüde yoğunlaşır. Bu, zorunlu olarak, faiz oranı üzerinde dolaysız bir etki yapar. Ama, faiz oranındaki yükselme, kredi işlemlerini sınırlama yerine bunları genişletir ve bütün kredi kaynakları üzerinde büyük bir baskıya yol açar. İşte bu yüzden, bu dönem, çöküntüden önce gelen dönemdir.”K-3-506

Her şeyi iyi bilen ekonomi politik, sermayeyi mesleki olarak ele aldığında altın ve gümüşü önemsiz ve yararsız sermaye biçimi olarak görür. Ama bankacılık sistemiyle ele alındığında, üstün bir sermaye oluverir ve diğer tür sermaye ve emek onun uğruna feda edilir. Altı ve gümüş öteki servet biçimlerinden değerleriyle değil, servetin toplumsal niteliğinin bağımsız somutlaşmasını temsil etmesiyle ayrılır. Altın ve gümüş toplumsalı temsil eder. Bu toplumsal nitelik kendini, kullanım değerleri değişiminde ortaya koyar. Kapitalizmde bu para aracılığıyla yapılabilir. Engels alıntısıyla “yani bireyin serveti, ancak, para aracılığı ile toplumsal servet olarak gerçekleşir. Servetin toplumsal niteliği, işte bu şeyde, parada somutlaşmıştır.”K-3-508 Servetin bu toplumsal varlığı, üretim sorunsuz yürürken unutulur ve kredi onun yerine geçer. Kredi sarsılır sarsılmaz, gerçek servet altın ve gümüşe çevrilecektir. Lakin banka kasaları bu talebe yanıt veremez.

II. Kambiyo Kurları

Engels’in notu ile başlıyor. Kambiyo kuru, para olarak kullanılan madenlerin, uluslar arası hareketine ait barometredir. Diyelim, İngiltere, Almanya’nın ödemesi gerekenden fazla ödeme yapması gerekiyorsa, markın fiyatı İngiltere’de artar. Sterlin’in fiyatı Almanya’da düşer. Demek ki, ulusların paraları arasındaki kur ödemeler dengesine göre değişir. İngiltere’nin Almanya’ya olan ödeme yükümlülüğü fazlalığı, Almanya’nın satın almalarıyla dengelenmezse, Almanya üzerine mark olarak çekilen poliçenin sterlin fiyatı, İngiltere’nin ödeme yükümlülüğünü yerine getirmek üzere, poliçe yerinde değerli maden göndermeye yeter noktaya yükselmesi gerekir.


Eğer değerli maden ihracı büyük boyutlara ulaşır ve devam ederse, İngiltere Bankası rezervi ve piyasalar etkilenir. Koruyucu önlemlere baş vurulur. Faiz yükseltilmesi bu önlemdendir. Dışarıya olan altın akışı artarsa, para piyasası daralır. Borç sermayesine olan talep artar. Bunun sonucu daha fazla faiz oranıdır. Demek ki değerli maden ihracı döviz kurunu etkiler. Ancak, sermaye dışarıya ray gibi meta ihracı olarak gönderilmişse, döviz kuru üzerinde etkisi olmaz. Marx, para sermayenin genel olarak sermaye ile özdeşleştirilmesini eleştiriyor. Bu özdeşlikten yola çıkanlar(Wilson), değerli maden olarak ihraç ile diyelim ray olarak sermaye ihracını bir tutuyor. Böylece de, sermayenin ray olarak çıkması gibi durumlarda da değerli maden ihracında olan etkinin görüleceği sonucuna varılıyor. Marx bunu budalalık olarak değerlendiriyor. Böyle bir sermaye ihracında faiz oranı artmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder