Kapitalist
toplumda kadın, iki biçimde emek harcar. İlkinde aile içerisinde ev
işiyle, ailenin yeniden üretimi için emek harcarken; ikincisinde,
sermayenin yeniden üretimi için emek
harcar. Kadının, aile içerisinde harcadığı emek, ücretli emek değildir.
Zira
aile içerisinde harcanılan emek değer üretmez. Yalnızca, ailenin
ihtiyacına
yönelik kullanım değeri üretir. Sermayenin yeniden üretimi sürecinde
ise; hem
değer, hem de artı değer üretir. Kadının emeği burada ücretli emektir.
Emek
gücünü, bir ücret karşılığında kapitaliste satarak üretim sürecine
girer.
Üretim sürecinde, kadının emek gücü tüketilirken değer ve artı değer
üretilir.
İki emek harcama biçimi de, birbirinden bağımsız değildir.
Kadın, aile üretiminde değer üretmese de, ailenin yeniden üretimini sağladığı
için; sermayenin yeniden üretimine katkıda bulunmuş olur. Zira ailenin yeniden
üretimi, aynı zamanda çocuk yetiştirmeyle sermayeye işçi üretimidir. Ayrıca çalışan
işçinin, tüketilmiş emek gücünü yenileme ve yenilenmiş emek gücü sağlamadır.
Kadının, sermayenin yeniden üretimi sürecine,
ücretli emek olarak katılması; makinenin, kapitalist tarzda kullanılmasıyla
olanaklı hale gelmiştir.
Kapitalist toplumun, ayırıcı özelliklerinden birisi
meta üretiminin genelleşmiş olmasıdır. Üretilen her nesne, değişim amacıyla pazar
için üretilir. Değişim amacıyla üretilmiş olması onu meta yapar. Ailenin
kapitalist biçimi, ihtiyaçlarını bu değişim için üretilmiş metalarla karşılar. Kapitalizm
öncesi biçimlerdeki gibi; kendi ihtiyacı olan ürünü kendisi üretmez, üretemez. Meta
olarak üretilmiş olan tüketim nesnelerinden satın alır. Bu satın alma için, aile
ücretinin varlığı gerekir. Aile bireyi, emek gücü metasını; belirli bir ücret
karşılığı kapitaliste satarak bu ücreti elde eder. İşçinin aldığı ücret, hem
kendisinin, hem de ailesinin yeniden üretimi için gerekli olan metaların
karşılığıdır. İşçi aldığı ücretle, ailenin geçimi için gerekli olan metalara
ulaşır. Böylece, sömürü sürecinde tükenen emek gücü yenilenir. Ailenin de
varlığı, yeniden üretilmiş olur.
İşçinin, sömürü sürecinde tükenen emek gücü, aile
ortamında yenilenir. Kadının ev içi emeği burada devreye girer. Aile içerisinde
kadın, ev işiyle ailenin yeniden üretimine katkıda bulunur. Bu amaç
doğrultusunda emek harcar. Kadının aile içerisinde harcadığı emek değer
yaratmaz. Ama yararlılığı olan kullanım değeri yaratır. Kullanım değeri, aile
içerisinde tüketilir. Bu tüketimle, işçinin emek gücü yeniden üretildiği gibi,
aile de kendisini yeniden üretmiş olur.
Makinenin kapitalist kullanımıyla birlikte, üretme
biçimi de değişikliğe uğrar. Makineler, daha da yetkinleşir. Emek, daha üretken
hale gelirken, adale gücüne ve daha hünerli emeğe olan ihtiyaç azalır. Bu
sürecin doğrudan sonucu, kadınların ve hatta çocukların üretim sürecine
çekilmesidir. “Makine,
adale gücünü vazgeçilmez olmaktan çıkardıkları ölçüde, adaleleri zayıf, vücut
gelişmesi eksik, ama eklem ve organları kıvrak işçileri çalıştıran bir araç
halini alır. Bu nedenle de kadın ve çocuk emeği, makine kullanan kapitalist
için aranan ilk şey olmuştur.” (1)
Makinenin
kapitalist kullanımıyla, adale gücüne
olan ihtiyacın azalması, kadının kapitalist sömürü sürecine
girebilmesinin bir
yönüdür. Diğer bir yönü ise, kadının ev işinde harcadığı zamanla
ilgilidir. Bütün
gününü ve emek gücünü ev işiyle tüketen kadın, kapitalist sömürü
sürecine
giremezdi. Bunun için kadının belirli bir zamanının olması gerekirdi. Bu
zamanı, dolaylı olarak, emek üretkenliği sağlamıştır. Emek
üretkenliğinin artmasıyla,
daha fazla meta üretilir hale gelmiştir. Böylece aile, ev işini
kolaylaştıran
araçlara ulaşabilmiştir. Kadın için ev işinden arta kalan zaman
oluşmuştur.
Hem sömürü sürecinin kadın emeğine olan ihtiyacı;
hem de, kadının ev işinden arta kalan zamanı, kapitalist sömürü sürecine
girişinin yolunu açmıştır. Böylece kadın, makineli üretimin sağladığı olanakla,
evden çıkarak, kapitalist üretme sürecine katılmıştır. Bundan böyle kadının
kaderi, erkeğinkiyle aynıdır. O da kapitalist sömürü sürecinin bütün
aşamalarından geçer. Emek gücünü kapitaliste satar. Kapitalistin peşinde;
üretim alanı, yani sömürü alanının yolunu tutar. Böylece kadının emeği, aile
içerisinde harcadığı emekten farklı olarak, ücretli emek olarak işlev görmeye
başlar.
Ne var ki kadının, ücretli emek olarak emek gücünü
kapitaliste satıp, kapitalist üretme sürecine katılışı, onu ev işinden uzaklaştırmaz.
Onu, aile üretimine emek harcamaktan alıkoymaz. Kadın, sömürü sürecine
girmekle, ikili emek harcama gerçeğiyle karşı karşıya kalır. Bir yanda, ailenin
yeniden üretimi için emek harcayarak, ailenin üretimine devam eder. Diğer
yandan da, sömürü sürecine; kolektif işçiyle birlikte ücretli emek olarak
katılır. Emek gücü tüketilir, değer üretilir.
Kadının sömürü sürecine katılmasının doğrudan sonuçları
olmuştur. Sonuçlarından biri, emek pazarında işçi sayısını artırmış olmasıdır.
İşçi sayısındaki artış, ücretleri baskılanmasına neden olur. İşçinin kendi emek
gücü ve ailesinin yeniden üretimi için aldığı ücrette düşme gerçekleşir. Zira “makine, bu ailenin
bütün üyelerini emek pazarına sürerek, yetişkin erkeğin emek gücünün değerini bütün
ailesinin üzerine dağıtmıştır. Böylece emek gücünün değerini düşürmüştür.”(2) Değersizleşen emek gücü, baskılanan ücrette yansımasını bulur. Emek
gücü değeri, işçinin ve ailesinin yeniden üretimi için gerekli olanla
belirlenirken, şimdi çalışan diğer üyelerine dağılır. Artı değer, yani kapitalistin
karı artar.
Kadın
artık, emek pazarındadır. Diğer işçiler gibi emek
gücü metasını satar. Ne var ki; kadının, emek gücü metası daha ucuzdur.
Aldığı ücret daha düşüktür. Zira erkek ücretinin bir uzantısı,
tamamlayanı olarak görülür. Bu
nedenle de, kadının emek gücü, kapitalist tarafından tercih edilir.
Ayrıca kadınların,
erkeklerden daha dikkatli olmaları ve çalışmaktan imtina etmeyen
tutumları; kapitalist
için bir tercih nedenidir.
Kapitalde Marx, kadının özelliklerinin sömürüde
kullanılmasına ilişkin, Lord Ashley’in konuşmasından bir alıntıya yer veriyor: “Fabrikatör
Mr. E. … bana, buharlı dokuma tezgâhlarında yalnız kadınları çalıştırdığını …
evli kadınları ve özellikle aileleri bulunanları yeğlediğini söyledi; bunlar,
bekar kadınlara göre daha dikkatli bütün çabalarını harcıyorlardı. Böylece,
kadına özgü erdemler, onun aleyhine olarak kullanılıyor ve fabrikalarında var
olan en ince görev duygusu ve şefkat, onun köleleştirilmesi ve ıstırap çekmesi
için birer araç haline getiriliyordu.”(3) Kapitalist, kadınlara özgü özellikleri
sömürüyü artırmanın bir aracına dönüştürüyor. Kadının erdemleri ve emeğinin
inceliklerinden yararlanarak, onları kölece çalışma koşullarına, düşük ücrete
mahkum ediyor.
Kapitalist sistemde kadın iki biçimde emek harcar.
Aile içerisinde kullanım değeri üreterek, sömürü çarkında ise değer ve artı değer
üreterek. Birincisinde sadece kullanım değeri üreterek, ailenin yeniden
üretimini sağlarken; İkincisinde, değer ve artı değer üreterek sermayenin
yeniden üretimini sağlar.
Kaynaklar
1- Karl
Marx, Kapital 1, Sayfa 408, 1. Baskı, Sol Yayınları
2- Karl
Marx, Kapital 1, Sayfa 408, 1. Baskı, Sol Yayınları
3- Karl
Marx, Kapital 1, Sayfa 416, 1. Baskı, Sol Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder