8 Eylül 2019 Pazar

Kapitalist Toplumda Kadın Emeği

Kapitalist toplumda kadın, iki biçimde emek harcar. İlkinde aile içerisinde ev işiyle, ailenin yeniden üretimi için emek harcarken; ikincisinde, sermayenin yeniden üretimi için emek harcar. Kadının, aile içerisinde harcadığı emek, ücretli emek değildir. Zira aile içerisinde harcanılan emek değer üretmez. Yalnızca, ailenin ihtiyacına yönelik kullanım değeri üretir. Sermayenin yeniden üretimi sürecinde ise; hem değer, hem de artı değer üretir. Kadının emeği burada ücretli emektir. Emek gücünü, bir ücret karşılığında kapitaliste satarak üretim sürecine girer. Üretim sürecinde, kadının emek gücü tüketilirken değer ve artı değer üretilir.

İki emek harcama biçimi de, birbirinden bağımsız değildir. Kadın, aile üretiminde değer üretmese de, ailenin yeniden üretimini sağladığı için; sermayenin yeniden üretimine katkıda bulunmuş olur. Zira ailenin yeniden üretimi, aynı zamanda çocuk yetiştirmeyle sermayeye işçi üretimidir. Ayrıca çalışan işçinin, tüketilmiş emek gücünü yenileme ve yenilenmiş emek gücü sağlamadır.

Kadının, sermayenin yeniden üretimi sürecine, ücretli emek olarak katılması; makinenin, kapitalist tarzda kullanılmasıyla olanaklı hale gelmiştir.

Kapitalist toplumun, ayırıcı özelliklerinden birisi meta üretiminin genelleşmiş olmasıdır. Üretilen her nesne, değişim amacıyla pazar için üretilir. Değişim amacıyla üretilmiş olması onu meta yapar. Ailenin kapitalist biçimi, ihtiyaçlarını bu değişim için üretilmiş metalarla karşılar. Kapitalizm öncesi biçimlerdeki gibi; kendi ihtiyacı olan ürünü kendisi üretmez, üretemez. Meta olarak üretilmiş olan tüketim nesnelerinden satın alır. Bu satın alma için, aile ücretinin varlığı gerekir. Aile bireyi, emek gücü metasını; belirli bir ücret karşılığı kapitaliste satarak bu ücreti elde eder. İşçinin aldığı ücret, hem kendisinin, hem de ailesinin yeniden üretimi için gerekli olan metaların karşılığıdır. İşçi aldığı ücretle, ailenin geçimi için gerekli olan metalara ulaşır. Böylece, sömürü sürecinde tükenen emek gücü yenilenir. Ailenin de varlığı, yeniden üretilmiş olur.

İşçinin, sömürü sürecinde tükenen emek gücü, aile ortamında yenilenir. Kadının ev içi emeği burada devreye girer. Aile içerisinde kadın, ev işiyle ailenin yeniden üretimine katkıda bulunur. Bu amaç doğrultusunda emek harcar. Kadının aile içerisinde harcadığı emek değer yaratmaz. Ama yararlılığı olan kullanım değeri yaratır. Kullanım değeri, aile içerisinde tüketilir. Bu tüketimle, işçinin emek gücü yeniden üretildiği gibi, aile de kendisini yeniden üretmiş olur.

Makinenin kapitalist kullanımıyla birlikte, üretme biçimi de değişikliğe uğrar. Makineler, daha da yetkinleşir. Emek, daha üretken hale gelirken, adale gücüne ve daha hünerli emeğe olan ihtiyaç azalır. Bu sürecin doğrudan sonucu, kadınların ve hatta çocukların üretim sürecine çekilmesidir. “Makine, adale gücünü vazgeçilmez olmaktan çıkardıkları ölçüde, adaleleri zayıf, vücut gelişmesi eksik, ama eklem ve organları kıvrak işçileri çalıştıran bir araç halini alır. Bu nedenle de kadın ve çocuk emeği, makine kullanan kapitalist için aranan ilk şey olmuştur.” (1)

Makinenin kapitalist kullanımıyla, adale gücüne olan ihtiyacın azalması, kadının kapitalist sömürü sürecine girebilmesinin bir yönüdür. Diğer bir yönü ise, kadının ev işinde harcadığı zamanla ilgilidir. Bütün gününü ve emek gücünü ev işiyle tüketen kadın, kapitalist sömürü sürecine giremezdi. Bunun için kadının belirli bir zamanının olması gerekirdi. Bu zamanı, dolaylı olarak, emek üretkenliği sağlamıştır. Emek üretkenliğinin artmasıyla, daha fazla meta üretilir hale gelmiştir. Böylece aile, ev işini kolaylaştıran araçlara ulaşabilmiştir. Kadın için ev işinden arta kalan zaman oluşmuştur.

Hem sömürü sürecinin kadın emeğine olan ihtiyacı; hem de, kadının ev işinden arta kalan zamanı, kapitalist sömürü sürecine girişinin yolunu açmıştır. Böylece kadın, makineli üretimin sağladığı olanakla, evden çıkarak, kapitalist üretme sürecine katılmıştır. Bundan böyle kadının kaderi, erkeğinkiyle aynıdır. O da kapitalist sömürü sürecinin bütün aşamalarından geçer. Emek gücünü kapitaliste satar. Kapitalistin peşinde; üretim alanı, yani sömürü alanının yolunu tutar. Böylece kadının emeği, aile içerisinde harcadığı emekten farklı olarak, ücretli emek olarak işlev görmeye başlar.

Ne var ki kadının, ücretli emek olarak emek gücünü kapitaliste satıp, kapitalist üretme sürecine katılışı, onu ev işinden uzaklaştırmaz. Onu, aile üretimine emek harcamaktan alıkoymaz. Kadın, sömürü sürecine girmekle, ikili emek harcama gerçeğiyle karşı karşıya kalır. Bir yanda, ailenin yeniden üretimi için emek harcayarak, ailenin üretimine devam eder. Diğer yandan da, sömürü sürecine; kolektif işçiyle birlikte ücretli emek olarak katılır. Emek gücü tüketilir, değer üretilir.

Kadının sömürü sürecine katılmasının doğrudan sonuçları olmuştur. Sonuçlarından biri, emek pazarında işçi sayısını artırmış olmasıdır. İşçi sayısındaki artış, ücretleri baskılanmasına neden olur. İşçinin kendi emek gücü ve ailesinin yeniden üretimi için aldığı ücrette düşme gerçekleşir. Zira “makine, bu ailenin bütün üyelerini emek pazarına sürerek, yetişkin erkeğin emek gücünün değerini bütün ailesinin üzerine dağıtmıştır. Böylece emek gücünün değerini düşürmüştür.”(2) Değersizleşen emek gücü, baskılanan ücrette yansımasını bulur. Emek gücü değeri, işçinin ve ailesinin yeniden üretimi için gerekli olanla belirlenirken, şimdi çalışan diğer üyelerine dağılır. Artı değer, yani kapitalistin karı artar.

Kadın artık, emek pazarındadır. Diğer işçiler gibi emek gücü metasını satar. Ne var ki; kadının, emek gücü metası daha ucuzdur. Aldığı ücret daha düşüktür. Zira erkek ücretinin bir uzantısı, tamamlayanı olarak görülür. Bu nedenle de, kadının emek gücü, kapitalist tarafından tercih edilir. Ayrıca kadınların, erkeklerden daha dikkatli olmaları ve çalışmaktan imtina etmeyen tutumları; kapitalist için bir tercih nedenidir.

Kapitalde Marx, kadının özelliklerinin sömürüde kullanılmasına ilişkin, Lord Ashley’in konuşmasından bir alıntıya yer veriyor: “Fabrikatör Mr. E. … bana, buharlı dokuma tezgâhlarında yalnız kadınları çalıştırdığını … evli kadınları ve özellikle aileleri bulunanları yeğlediğini söyledi; bunlar, bekar kadınlara göre daha dikkatli bütün çabalarını harcıyorlardı. Böylece, kadına özgü erdemler, onun aleyhine olarak kullanılıyor ve fabrikalarında var olan en ince görev duygusu ve şefkat, onun köleleştirilmesi ve ıstırap çekmesi için birer araç haline getiriliyordu.”(3) Kapitalist, kadınlara özgü özellikleri sömürüyü artırmanın bir aracına dönüştürüyor. Kadının erdemleri ve emeğinin inceliklerinden yararlanarak, onları kölece çalışma koşullarına, düşük ücrete mahkum ediyor.

Kapitalist sistemde kadın iki biçimde emek harcar. Aile içerisinde kullanım değeri üreterek, sömürü çarkında ise değer ve artı değer üreterek. Birincisinde sadece kullanım değeri üreterek, ailenin yeniden üretimini sağlarken; İkincisinde, değer ve artı değer üreterek sermayenin yeniden üretimini sağlar.

Kaynaklar
1-     Karl Marx, Kapital 1, Sayfa 408, 1. Baskı, Sol Yayınları
2-     Karl Marx, Kapital 1, Sayfa 408, 1. Baskı, Sol Yayınları
3-     Karl Marx, Kapital 1, Sayfa 416, 1. Baskı, Sol Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder