Basit meta dolaşımında, ya da metaların değişiminde üretici, ürünün
fazlasını değiştirir. Yani üretici, ürün fazlasını pazara getirir ve kendisi
için kullanım değeri olmayan metayı satıp, aldığı para ile kendisi için
kullanım değeri olan meta alır, süreç sona erer. Bu ilişkide, iki tarafta
(satıcı, alıcı) kendileri için, kullanım değeri olmayan şeyden kurtuluyorlar.
Aynı biçimde, kendileri için kullanım değerine ulaşıyorlar. Bu durumda,
“Değişim, her iki tarafında kazandığı alışveriştir.” K-1-172 Burada amaç,
mübadele değerine ulaşmak değil, kullanım değerine ulaşmaktır.
Sermaye ilişkisinde (P-M-P´) ise, durum farklıdır. Kapitalist, mübadele
değerinin peşindedir. Kullanım değeriyle zerre kadar ilgilenmez. Bilindiği
üzere, değer yasası gereğince, pazarda eşdeğerler değişilir. Ne var
ki, sermayenin formülüne baktığımızda, satılmak için meta alınıyor
ve sürecin sonunda fazladan bir değer elde ediliyor. Sermayenin
formülü ile, değer yasası arasında bir çelişki olduğu görünüyor. Çünkü; değer
yasasınca, dolaşım alanında eşdeğerler değişilir. Peki, bu fazla
neyin nesidir ve nereden geliyor?
Pazarda, meta dolaşımında olan şey, değerin meta ve para olarak biçim
değiştirmesidir. Ne var ki, formülde (P-M-P´) meta satmak için satın alınıyor
ve satılıyor. Diyelim 100 liraya alınan meta 110 liraya satılıyor. Arada 10
lira fazlalık oluyor. İşte bu fazlalık formülün ortaya koyduğu gibi, dolaşım
alanında görünüyor. Marx, bu fazlalığa artı değer diyordu. Fazlalık, yani artı
değer, alım satım işinden, yani dolaşımdan doğuyor görünüyor. Hem de,
merkantilistleri haklı çıkarırcasına... Yani 3’e alıp 5’e satma durumunda
görünüyor. Başka bir deyişle metalar, değerinin üzerinde satılıyor görünüyor.
Şimdi diyor Marx, satıcıyı ayrıcalıkla donatalım. Ona 100 değerinde bir
metayı, % 10’luk bir nominal fiyat fazlasıyla, 110’a satmasına olanak verelim.
Bu durumu açıklayamasak bile, böyle olduğunu var sayalım. Bu durumda, 10’luk
fazlaya, yani artı değere sahip olmuş olacaktır. Ama ne var ki, satıcı olan
aynı zamanda alıcıdır ve diğer bir meta satıcısından meta alacaktır. Kuşkusuz diğer meta sahibinin de satıcı olarak % 10’luk bir nominal fiyat fazlasıyla satmaya hakkı olacaktır. Böylece,
satıcı olarak kazandığı farkı alıcı olarak kaybedecektir. Demek ki, satıcılar
metalarını değer üzerinde satmalarına olanak tanınsa bile, artı değerin
kökenini açıklayamaz. O halde, metaları değeri üzerinde satmak, artı değerin
kaynağı olamaz. Tersi durumda da sonuç çıkmaz. Diyelim alıcı, değerinin altında
almış olsun. Aynı kişi zaten satıcı iken %10’u kaybetmişti.
Sonuç olarak, dolaşım alanında, yani alım satım eylemiyle artı değer
yaratılamaz. Ya da, artı değer kaynağı; dolaşım alanı ya da ticaret olamaz. Zira,
dolaşım alanında eşdeğerler değişilir. Öyleyse “Eşit değişim-değerindeki ve
dolayısıyla eşdeğer metalar ya da metalar ile para birbirleri ile değişildiği
takdirde, dolaşımdan kimsenin, oraya koyduğundan fazla değer çekemeyeceği
açıktır. Burada artı-değer yaratılmamıştır.”K-1-175 Dolaşım alanında, “Eğer
eşdeğerler değişilse, bundan artı-değer çıkmaz ve eğer eşdeğer olmayanlar
değişilse, gene artı-değer yoktur. Dolaşım ya da metaların değişimi, hiç bir değer
doğurmaz.” K-1-178
Marx, artı değerin, dolaşım tarafından yaratılamayacağını ortaya koyar. Bu
sürecin arkasında başka bir şey olmalı der. Peki ya, bu artı değer dolaşım
dışında nereden gelir diye sorar. Ardından da, sermayenin dolaşımdan doğmadığı
gibi, dolaşımdan ayrı da oluşamayacağını belirtir ve şöyle der:” Sermayenin
kökeni aynı zamanda hem dolaşımın içinde, hem de dışında olmak gerekir.”
K-1-180 Para sahibi olan ve henüz doğmakta olan kapitalistin koyduğundan fazlasını çekmesi gerekmektedir. "Palazlanmış bir kapitalist haline gelişi, hem dolaşımın içinde, hem de dışında olacaktır." K-1-181Böylece çifte bir sonuca ulaşır.
Bu bölümde Marx, artı değerin dolaşımdan doğmayacağını ortaya
koymuştur. Ama sorun orta yerde duruyor. Zira kapitalist, metaları
değerinde satın alıp, değerinde satacak, hem de satış sununda fazladan değer
çekecektir. Bu sorunu, diğer bölümlerde çözümleyecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder