Emek Süreci ya da Kullanım Değerlerinin Üretimi
Kapitalist, emek gücünü satın aldıktan sonra; emek gücünü satanı çalıştırarak, emek gücü metasını tüketir. Emek gücü sahibi, çalışmakla, potansiyel emek gücünü harekete geçirir ve işçi olur. O artık fiilen işçidir. İşçinin emeğinin, bir metada tekrar ortaya çıkabilmesi için, yararlı bir iş
üzerinde, ya da, her hangi bir gereksinmeyi karşılayacak bir şey üzerinde
harcanması gerekir. Yararlı bir şey üzerinde harcanan emek,
kullanım değeri, yararlı bir nesne üretir. İşte Marx burada, bu kullanım
değeri ile ilgilenmektedir. Her toplum, kendi devamlılığını sağlayabilmek için
kullanım değeri üretmek zorundadır. Marks, bu başlık altında emek sürecini, belli toplumsal
koşullarda almış olduğu biçimlerden bağımsız olarak irdeliyor. Yani, her
toplumda bir üretim söz konusudur ve her toplum kullanım değeri üretmek
zorundadır.
İş, insan ile doğanın birlikte katıldığı bir süreçtir. İnsan, doğa ile
arasındaki tepkimeleri, ilişkiyi kendisi düzenleyip, denetler. Doğanın
ürünlerini, kendi lehine kullanabilmek için, ona biçim verir. Bu amaçla insan;
ellerini, ayaklarını, kafasını, tüm doğal güçlerini harekete geçirerek onun
karşısına dikilir. İnsan, doğayı değiştirip dönüştürürken, kendisini, kendi doğasını
da değiştirip dönüştürür. Zira kendi doğası, doğanın bir parçasıdır.
Doğal güçlerini, geliştirip onları harekete geçirir.
Marx bu süreçte, hayvanı anımsatan içgüdüsel durumla ilgili değiliz diyor.
Zira emek gücünün pazara getirilmesi ile içgüdüsel aşamadaki insan emeği
arasında, büyük bir zaman aralığı vardır. Dolayısıyla Marx, emeği, insana özgü
biçimiyle ele alır. Onu, hayvanın yaptığı eylemden ayırır. “Örümcek, işini
dokumacıya benzer şekilde gördüğü gibi, arı da peteğini yapmada pek çok mimarı
utandırır. Ne var ki, en kötü mimarı en iyi arıdan ayıran şey, mimarın,
yapısını gerçekten kurmadan önce, onu imgesinde kurabilmesidir.”K-1-194 İnsan,
bir planlama çerçevesinde hareket edebilir. İşi zihinde tasarlayıp, bir plan
çerçevesinde yerine getirebilir. Bu durum, arının ya da örümceğin yaptığı işten
çok farklıdır. Onlar, içgüdüsel olarak hareket eder. İşi önceden imgeleminde kurmaz, bir planlama
yapmazlar.
Ne var ki, kapitalist sistemde, yapılan işteki amaç, kapitalist tarafından
belirlenmektedir. Zira emek gücünü satın alan ve ona sahip olan kapitalisttir.
Dolayısıyla, üretimdeki amaç, işçiyi sürecin öznesi kılmaz, deyim yerindeyse işçiye dayatılır. Bunu bir ara
not olarak vurgulamış olalım.
Marx devamla, emek sürecinin en basit öğelerini ele alıyor. Zira Marx,
emek sürecini, toplum biçimlerinden bağımsız olarak ele alıyor. Bütün toplum
biçimlerinde ortak olan, bir kullanım değeri üretilmesi sürecini açıklıyor.
Emek sürecinin basit öğeleri; insan faaliyeti ( işin kendisi), işin konusu ve
topraktır. Toprak, insandan bağımsız olarak vardır ve insan emeğinin evrensel
konusudur. Doğanın sağladığı konular, yakaladığımız balık, bakir
ormandaki tomruk, maden yatakları vb. Eğer emeğin konusu, daha önce emek
tarafından bir işlemden geçirilmişse, hammadde halini alır. Yani, emek
katılmışsa o bir hammaddedir. Yeryüzüne çıkarılmış kömür, maden cevheri gibi…
Emek aracı ise, işçinin kendisi ile emeğin konusu arasına soktuğu şeylerdir.
Taştan yapılmış alet, silah vb. emek aletleridir. Emek araçları emeğin
ürünleridir. İnsan, alet kullanan bir hayvandır. Farklı ekonomik çağlar,
yapılan şeylerin, hangi emek aletleriyle yapıldığı ile birbirinden ayrılır.
Demek ki, emek araçları, insan emeğinin gelişme düzeyini, işin yapıldığı
toplumsal koşulları gösterir.
Emek sürecinde, insan faaliyeti, daha önce zihninde tasarlayıp planlamış
olduğu şeyi, emek araçları yardımıyla çalışılan malzemede değişiklik yapar.
“Süreç, üründe sona erer ve ürün, bir kulamım değeridir.” K-1-196 Bu yolla,
doğanın sağlamış olduğu malzeme, insan faaliyeti ile değiştirilir. İnsan
gereksinmesine uyarlanır. Bu bir kullanım değeri üretimidir. “Emek kendisini,
konusuyla birleştirmiştir: Emek maddeleştirilmiş, konu dönüştürülmüştür. İşçide
hareket olan şey, şimdi üründe hareketsiz, sabit nitelik olarak görünür.
Demirci döver ve ürün dövülmüş demirdir.”K-1-197 Kullanım değeri üzerinden yararlı ürün ortaya çıkmıştır. "Eğer" diyor Marx, "sürecin tümünü, sonucu açısından, ürün açısından incelersek, hem emek araçları, hem de emek konusunun üretim araçları olduğu ve emeğin, kendisinin üretken emek olduğu görülür." Bu süreci yararlı bir üründe sonlandıran emek, üretken emektir. Marx burada, emeğin üretkenliğini, emek süreci açısından ortaya koyan bu yöntemin; kapitalist üretim sürecine doğrudan uygulanamayacağı uyarısında bulunuyor. Zira kapitalist üretim biçiminde, üretken emek tanımına başka ögeler de giriyor.
Buraya kadar Marx, emek sürecini basit öğelerine indirgeyerek ele
almıştır. Emek süreci, kullanım değerleri üretimidir. Doğanın verdiği maddeleri,
kendi ihtiyacını karşılar hale getirme eylemidir. Bu eylem, insan ile doğa
arasında, madde alış verişinin zorunlu koşuludur. Zira insan, doğanın sunduğu
ile yetinemez. Yaşamını sürdürebilmek için, kendini ve doğayı
yeniden üretmek durumundadır. Bunun içinde, bir üretme eyleminde, emek
sürecinde bulunmak durumundadır. Bu nedenle, emek sürecinin bu en yalın, basit
hali olan kullanım değeri üretme süreci, toplum biçimlerinden bağımsızdır.
Bütün toplum biçimlerinde ortaktır.
Yazının girişinde, kapitalistin emek sürecinin öznel etmeni olan, emek
gücünü satın aldığını belirtmiştik. Kapitalist ayrıca, emek sürecinin nesnel
öğelerini, üretim araçlarını da satın alır. Emeği, emeğin konusu ve nesneleri
ile birleştirir. Böylece, emek süreci, yani üretim sürecini başlatmış olur.
Üretim sürecinde işçi, emek gücünü harcamaya koyulur. Sürecin sonucunda,
kullanım değerine ulaşılır. İşçinin burada, kapitalist hesabına çalışıyor
olması, emek sürecinin genel niteliğini değiştirmez. İşçi, kapitalist
denetiminde çalışarak, kapitalistin sahip olacağı kullanım değerini üretir.
Demek ki, emek süreci, kapitalistin satın almış olduğu ve onun malı olan şeyler
arasında geçen bir süreçtir. Bu sürecin sonucu, kullanım değeri olan üründür ve
o, kapitaliste aittir.
Artı Değer Üretimi
Buraya kadar Marx, emek sürecini, kullanım değeri açısından ele almıştı.
Oysa meta üretiminde, kullanım değeri istenen bir şey değildir. Kapitalist için
metada, kullanım değerinin bir önemi yoktur. Kapitalist, kullanım
değerini ancak, değişim değerinin taşıyıcısı olmaları ölçüsünde ister. Zira
kullanım değeri olmayan, pazarda satılamayan bir metanın değişim değeri de
olmaz. Kapitalistin “amacı, yalnız kullanım değeri değil, onunla birlikte meta
üretmektir; yalnız kullanın değeri değil, değer üretmektir; yalnız değer değil,
artı değer üretmektir.” K-1-202 Demek ki kapitalist, değerin peşindedir, yalnız
değer değil, artı değerin peşindedir. Bu nedenle Marx, değerin
yaratılışını irdelemek istiyor.
Marks, metanın değerinin, üzerinde harcanan ve üzerinde maddeleşen, gerekli
emek zamanla belirlendiği vurgusunu yaptıktan sonra, iplik üzerinde gerçekleşen
emek miktarını arıyor.
10 libre
pamuk 10
şilin
|
12
Şilin
maliyet
|
12 Şilinin
temsil ettiği altını üretmek için, 24 saat harcamak gerekiyor. O da 2 işgünü
yapar.
Değer:
12 şilin = 2 iş günü
|
¼ iğ (aşınma) 2
şilin
|
Tabloda, pamuk ve iğ, farklı kullanım değerleri olarak çalışıyor ve ikisi
birlikte, yeni bir kullanım değeri olan iplikte, 12 şilinlik bir değer olarak
ortaya çıkıyorlar. O da 2 iş günü oluyor. Değerleri, yeni ürün olan
ipliğe aktarılmış oluyor. Burada henüz emek gücüne ödenen değer yoktur.
Şimdi de, aynı metada (iplikte) somutlaşan, emek gücüne bakacağız. Her
şeyden evvel, iplikte somutlaşacak soyut emek, iplikçi somut emeği olmalıdır.
Yani kullanım değeri, iplikçi emeği olmalıdır. Zira ayakkabıcı emeği bu işe
uygun değildir. Şimdi, 1 günlük emek gücü değerini, 3 şilin kabul edelim. 6
saatlik emek, 3 şilinde somutlanıyor. Bu da, işçinin yaşamını yeniden üretmesi
için gereken zamandır. Eğirme süreci, 6 saatlik (yarım gün ) emeği emiyor. Bu
süreçte, 3 şilinlik değer ipliğe katılmıştır. Tabloda gösterelim.
10 libre
pamuk, ½ iğ (2
gün) 12 şilin
|
15
Şilin
maliyet
|
İplik
üretim sürecinde, 2 günlük, pamuk ve iğ, yarım günlük emek emilir. 2,5
günlük emek, 15 şilin (15 şilin değeri altınla ifade edilir.)
|
Emek gücü
(0,5
gün) 3
şilin
|
Bu tabloda görüldüğü üzere, pamuğa 10 şilin, iğe 2şilin, emek gücüne
3 şilin olmak üzere, toplam 15 şilin harcanmıştır. 10 libre iplik elde
edilmiştir. İpliğin libresi 1,5 tan satılacaktır ve toplam 15 şilin elde
edilecektir. Kapitalist sürece 15 şilin yatırmış, üretim sonunda, 15 şiline
ulaşmış görünüyor. Kapitalist bu görüngüye bakarak, ben zaten 15 şilin yatırmıştım, bu kadar zahmetin sonunda yine 15 şiline ulaştım üzüntüsünde değil. Yatırdığı değeri geri çekmekle ah vah etmiyor. Onun, uyanık bir kapitalist olarak bildiği bir şey var: durum farklıdır.
İşçinin emek gücü değeri için, 3 şilin ödenmişti. 3 şilinlik değer, yarım
günlük emekte somutlanır. Oysa bu işçinin, bir gün, yani 24 saat çalışmasının
önünde bir engel yoktur. Zira para sahibi kapitalist, işçiye, bir günlük (12
saat) emek gücü değerini ödemiştir. 3 şilin, bir günlük emek gücü karşılığıdır.
Dolayısıyla, 6 saatten sonra da çalışmaya devam eder. Yani, 6 saat daha
çalışmalıdır. İlk 6 saatte, emek gücünün değerini (3 şilin) üretmiş olması,
onun üretime devam etmeyeceği anlamına gelmez.
O halde, çalışmaya 6 saat daha devam edelim ve tabloda gösterelim.
20 libre
pamuk 20
şilin
|
20
libre ip
27
Şilin
maliyet
|
12 saat (
1gün ) çalışılıyor. 20 libre ip elde ediliyor. Libresi 1,5 şilinden satılıyor
ve 30 şilin elde ediliyor.
Oysa,
pamuk için 20 şilin, iğ için 4 şilin ve 1 günlük emek gücü için 3 şilin
harcanmıştı.
30
– 27 = 3 şilin fazlalık
İşte
bu karşılığı ödenmemiş emek, artı değerdir. Kapitaliste gider.
|
2/4 iğ
(aşınma) 4
şilin
|
||
1 gün emek
gücü 3
şilin
|
Bu tabloda, çalışmaya devam edilerek, 6 saat daha çalışıldığı
belirtiliyor. Dolayısıyla, harcanan pamuk ve iğ iki katına çıkıyor.
İpliğe, iki kat değer aktarılıyor. Dolayısıyla ip, 10 libreden 20
libreye çıkıyor. Emek gücü değeri halen 3 şilindir. Çünkü 3 şilin, 12 saatlik
emek gücü karşılığıdır. İşçi, 6 saatte (yarım günde ) kendi emek gücü değerini
üretiyor ve diğer altı saatte ise, 3 şilinlik bir fazla değer üretiyor. Bu
fazla değer artı değerdir.
Toparlamak gerekirse; işçi, emek gücünü, özgür bir meta sahibi olarak,
kapitaliste, bir günlüğüne satar. Bir gün içerisinde işgünü 12 saattir. İşçi
demek ki 12 saat çalışma karşılığında, emek gücü eşdeğeri olan 3 şilini
almıştır. Kapitalist işçiyi üretim araçlarıyla ilişkilendirip, üretim sürecine
sokar. İşçi üretim sürecinin 6 saatinde, kendi emek gücü karşılığı olarak
aldığı, 3 şilinlik değeri yeniden üretir. Kalan 6 saatte, 3 şilinlik değer daha
üretir ve bu fazla değerdir, yani artı değerdir.
Eğer kapitalist, emek gücüne ödediği değerin, eşdeğerini aldıktan sonra,
üretimi sürdürmezse, bu, değer yaratma süreci olarak kalır. Ama bu noktadan ileri
giderse, artı değer yaratma süreci halini alır. Şunu da belirtmek gerekir ki,
kapitalist değer yaratma sürecinde kalmaz. Onun tek amacı, artı değer
yaratmaktır. Bu yolla ancak sermayesini genişletebilir.
Biz bu üretim sürecine, emek süreci ve değer yaratma süreci olarak baktığımızda sürecin nasıl göründüğüne bakalım. Sürece, basit emek süreci olarak baktığımızda emek; bir ürünü üreten iş olarak görünür ve ürünün kullanım değeri olan yararlılığı olarak; nitel yönüyle görünür. Aynı sürece, değer yaratma süreci olarak baktığımızda; kendisini nicel yönüyle açığa vurur, görünür. O zaman bu süreçte söz konusu olan işçinin harcadığı zamandır. Yani emek gücünün yararlı olarak harcanma zamanıdır.
Bu bölümü bitirirken Marx’ın, emeği ortalama emek olarak aldığını
belirtmek gerekir. Ortalama emekten daha nitelikli ve karmaşık emek, daha
pahalı emek gücü harcanması demektir. Yani hünersiz ve basit emeğe göre, daha
az değerdedir. Ama bunun, artı değer yaratılmasında önemi yoktur.
Marx, her zaman, ortalama toplumsal emekten söz eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder