“metalar”
diyor Marks “dünyaya kullanım değeri olarak gelirler.” Metalar ilkin yararlılığı olan kullanım değeridirler. Her meta fiziksel özelliği nedeniyle bir
kullanım değerine sahiptir. Ama sadece kullanım değerleri olması onları meta haline
getirmez. Bir başka deyişle, her
kullanım değerine sahip olan şey, bir meta olmayabilir. Kullanım değeri olan bir ürünün meta
olabilmesi için değişime girmesi gerekir. Değişim değeri / değer biçimini alması gerekir
ki öyle de olur. Pazara adımını atan her ürün, kendisini değer olarak ifade eder. Bu aynı
zamanda onun toplumsal karakterini gösterir. Metaların kullanım değeri olma
özelliklerine bakarak onun değerini göremeyiz. Bir kitabı elimize alıp evirip
çevirerek bakarız, ama onun bu maddiliğinde değerin zerresini dahi göremeyiz. Değeri değişim alanında, meta ile meta arasındaki toplumsal ilişki içerisinde kendini gösterir ve onu ilişki içerisinde kavrarız.
Bunu biraz
daha açalım.
Diyelim ki, bir kişi kendi ihtiyacı olan bir ürün üretsin.
Bu ürün onun ihtiyacı olduğu için bir meta biçimine girmez. Çünkü üreticisi onu değişime, başka bir
deyişle toplumsal bir ilişkiye sokmamıştır. Ürün, burada üretenin kendi ihtiyacını karşılamasının bir
aracıdır ve üretici, kendisi için tüketir. Ama
aynı kişi, kendi ihtiyacı olmayan bir ürün ürettiğinde, bu ürün bir başkasının
ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Üreticisi için bir kullanım değeri yoktur Ama başkası
için kullanım değeri vardır.
Aslında meta
olabilmesi için bu da yetmez. Bu ürün üreten kişi tarafından değişime
sokulmalıdır. Ürün üreticisiyle değişime gider ve başka bir ürünün karşısına çıkar. Başkası için kullanım değeri olduğu için değişime girer ve değeri açığa çıkar. Eğer değişime gitmemişse değeri açığa çıkmaz ve meta da değildir. Torunu için bir kazak örmüş ihtiyarın ürünü meta meta halini almaz.
Öyleyse bir
kişi, kendisi için kullanım değeri olmayan bir ürünü; bir başkasındaki kendi
ihtiyacı olan bir ürünle değişim için karşılaşmalıdır. Ancak bu yolla değişim değeri/değer açığa çıkar. Bu yolla ürün, meta biçimini alır. Bu yolla ürün, toplumsal
bir ilişkinin bir ifadesi olur.
A. DEĞERİN BASİT YA DA RASLANSAL BİÇİMİ
Değerin basit ya da raslansal biçimi, ürünlerin zaman
zaman metalara dönüşmüş olduğu döneme aittir. Aslında değerin bu biçimi o kadar
da basit değildir. Değerin bütün biçimleri ve para burada görülür. Bu nedenle
bu basit biçimin tahlili Mrarks’a göre çok güçtür ama anlaşılmasıda büyük
önemdedir.
Marks iki metayı ele alıp birbirinin karşısına koyarak çözümlemeye başlıyor.
20 yarda keten bezi = 1 ceket, ya da
20 yarda keten bezi, 1 ceket değerindedir.
Burada keten
bezi ceket ile eşitlenmiş durumda. Yani keten bezi ceket ile ifade ediliyor. Diyor
ki keten bezi “ Benim değerim nedir?” Ceketin yanıtı ise “ Senin değerin 1
ceket” oluyor. Ceketin buradaki konumu, keten bezinin değerini ifade etmektir ve
eşdeğer konumundadır. Keten bezi ise değeri ölçülen durumdadır ve nispi değer biçiminde
ortaya çıkmıştır. Yani ceket ile oranlanır durumdadır. O halde keten bezinin
değeri nispi değer, ceketin değeri ise eşdeğerdir. Eş değer olarak düşünülen ceket aynı zamanda nispi
biçiminde ortaya çıkamaz. Zira onun görevi keten bezinin değerini ifade
etmektir. Ama ceketi nispi biçimi ile ortaya koymakta zor olmazdı. Bunun için denklemde yer değişikliği yeterlidir. Birbirini
şart koşuyorlar ama aynı zamanda birbirlerini dışlıyorlar.
Şimdi bir parantez açarak bu ilişkiyi biraz daha açalım.
Burada değer ifadesinin nesnesi (ceket)
eşdeğer olduğu sürece insana kendi kullanım değeri olarak hizmet etmez. Bu
ilişkide ceket sadece, keten bezinin değerini ifade edendir. “Onun görevi, yalnızca
birinci metanın değerinin ifade edildiği araç olarak hizmet etmektir.”K-1-64 Ceket
kendi kullanım değeri yani giyilme, ısıtma özelliği ile orada değildir.
Buradaki kullanım değeri kendi karşıtı olan değerin kendini belli edişi
görünüşü biçimini alır. Yani “metanın maddi biçimi, onun değer biçimini alır”
K-1-71 Burada ceket toplumsal bir görev yüklenmiştir. Keten bezine kendi
değerini ifade ederek, onun toplumsal bir varlık olduğunu ona bildirir. Hem
ceket, hem de keten bezinin üretimine insan emek gücü harcanmıştır. Keten bezi, üretiminde
insan emek gücü dokumacılık biçiminde harcanarak onda birikmiştir. Ama değeri
onun maddiliğinde görünmez. Ancak değişim ilişkisinde, ceket karşısına
geldiğinde açığa çıkar. Ancak bu ilişkide kendinin yararlı toplumsal bir şey
olduğunu ıspat edebilir. Ceket ise keten bezinin karşısında eşdeğerlik ödeviyle
soyut insan emeğinin maddeleşmesi olarak durur. Yani o ceket kullanım değerindeki
bir meta değildir. Onun yeni bir kullanım değeri vardır. Onum maddiliği artık
soyut insan emeğini ölçendir. Yani değerin görünüş biçimidir.
Demir, şeker ilişkisinde örnekleyelim. Terazinin bir kefesine şekeri koyalım diğer kefesine de demir
maddesini koyalım. Bunu yapmakla şeker maddesinin ağırlığını ölçeceğiz.
Şeker maddesinin bir ağırlığı vardır
ama bunu şekerin maddiliğine kullanım değerine bakarak bunu göremeyiz. O yüzen
şekeri terazinin bir kefesine koyduk. Diğer kefedeki demir ise burada şekerin
ağırlığını ortaya koyan madde olacaktır. Demirin terazinin diğer kefesine giriş
nedeni özel kullanım değeri değildir. Terazi kefesine giriş nedeni ağırlığı
temsil etmesidir. Yani o, bir ağırlık olarak oradadır. Bu durumda şeker
ağırlığı ölçülecek olan, demir ise ağırlık ölçen olarak terazi kefesindeler.
Demir ağırlık olarak orada bulunmakla kendi kullanım değerinden ayrılmıştır.
Onun yeni kullanım değeri ağırlık olarak diğer metalarda bulunan ağırlıkları
ölçmektir. O artık 5gr, 50gr, 1kg dır. Onun demir olarak yararlılığının bir
önemi yoktur.
Demir ve şeker, kullanım değerleri
olarak birbirinden farklı şeylerdir. Onları birbiri karşısına getiren de budur.
Ama onlarda ortak bir şey vardır. Demir ve şekerde ortak olan şey, ortak doğal
özellikleridir. Yani ağırlıkları... Ceket ve keten bezinde ise ortak olan şey
değerdir. Toplumsal olan bir özelliği, toplumsal değeri temsil ederler. Demirin
doğal bir özellik olan ağırlığı temsil etmesi gibi… Ağırlık olarak demir kendi
ağırlığını ölçemez. Diyelim 1kg demir 1kg demir ağırlığındadır gibi…
Demek ki, eşdeğer biçimindeki ceket
toplumsalı temsil ediyor. Yani kendi doğadan aldığı maddiliği değeri temsil
ediyor. Değer, ceket maddiliği biçimine bürünüyor. Bu durum, keten bezi ile
değişim ilişkisi içerisinde bulunduğu ölçüde böyledir. Bu ilişki dışında ceket
giyilebilir, ısıtabilir yararlılığı olan bir metadır. Ama değişim ilişkisine
girdiği zaman onun maddiliği toplumsal değeri temsil ediyor. Karşısına gelen
metalara değerini bildiriyor. Diyelim 20 yarda keten bezi 1 ceket, 40 yarda
ketenbezi 2 cekettir gibi... Burada parantezi kapatalım.
Ceketinmi,
keten bezininmi eşdeger yada nispi değer olduğu raslansal bir durumdur. Ceket
eşdeğer iken denklemi tersine çevirirsek, keten bezi eşdeğer, ceket nispi değer
biçimine bürünürdü.
Yani;
1 ceket = 20 yarda keten bezi ya da
1 ceket = 20 yarda keten bezi değerindedir gibi.
1 ceket = 20 yarda keten bezi ya da
1 ceket = 20 yarda keten bezi değerindedir gibi.
Bu durumda
keten bezi eşdeğer, yani ölçen durumuna gelecekti. Ceket ise nispi değer yani
oranlanan, ölçülen duruma gelecekti. Kendi
değerini merak edip arayan, toplumsallığını ispata çalışan da ceket olacaktı. Bir meta, hem eşdeğer, hem nispi
değer biçimini alamaz. Yani hem ölçen hem de ölçülen durumda olamaz. Bu durumda
bir metanın eşdeğer biçimini mi, nispi değer biçimini mi alacağı tamamıyla raslansal durumdur. Diyelim A
kabilesinin fazla ürünü koyun olsun, B kabilesinin fazla ürünü de buğday olsun. Değişim
için, kabile şefleri karşı karşıya geldiğinde, hangisinin metasının eşdeğer ya da
nispi değer görevi alacağı oradaki ifade biçimine bağlıdır. Zira henüz, eş
değerlik görevi görecek bir meta henüz kararlılık kazanmamıştır.
Yukarıdaki denklemde görüldüğü üzere, iki metada farklı kullanım değerindedir. Aynı zamanda nicelikleri de farklıdır. Peki bu farklı kullanım değerinde olan ve farklı nicelikleri temsil eden metalayı eşitleyen şey nedir?
Bu eşitliği
ifade eden şey, ikisinin de emek ürünü olmalarıdır. Aslında burada yapılan şey, keten bezinde somutlanan
emekle, cekette somutlanan insan emeğini eşitlemiş oluyoruz. Diğer bir deyişle,
terzinin somut emeği ile dokumacının somut emeği ikisinin de eşit olduğu insan
emeği olmasına indirgenmiş oluyor. Sonuçta somut olarak, terzi ve dokumacının
farklı emek türleri özünde insanın ortak emek gücünün harcanmasıdır. Kasların,
sinirlerin belirli bir gücün devreye girmesi gibi… Dolayısıyla biz bu eşitliği
sağladığımızda ikisinde de soyut insan emeği olduğu ifade etmiş oluruz.
20 yarda keten bezi ile bir ceketi, eşit duruma
getiren bu metalarda cisimleşmiş insan emeğidir. Ama nicelik olarak farklı
duruyorlar. Bunun nedeni nedir?
Bunun nedenini
her iki metada aynı miktarda somutlanmış
“değer
özünün (donmuş emeğin)” olmasında aramalıdır. Şöyle ki 20 yarda keten
bezinin üretiminde harcan emek zamanı, 1 ceketin üretiminde harcanan emek zamanı
ile aynıdır. Yani iki metada da aynı miktarda emek gücü somutlanmıştır. Bu
nedenle 20 yarda keten bezi 1 ceketin değerindedir.
Diyelimki
bir ceketin değeri sabit kalırken, yani ona harcanan emek zamanı aynı kalırken,
keten bezinin üretimi için harcanan emek zamanı iki katına çıksın. Emek zamanı
iki katına çıktığı için, 20 yarda keten bezi iki ceket edecektir. Yani 20 yarda keten bezi = 2 ceket olacaktır. Tersine,
keten bezi, ceketin değeri aynı kalırken, keten bezinin üretiminde kullanılan
tezgahlar gelişmesinden dolayı 20 yarda
keten bezine harcanan emek zamanı yarıya düştü. Bu durumda da 20 yarda keten
bezi yarım ceket edecektir. Yani 20 yarda keten bezi = ½ ceket olacaktır.
Bu kez de ceketin değeri değişirken,
keten bezinin değeri aynı kalsın. Yün üretiminde verimsiz bir dönemden
geçiliyor. Bu nedenle de ceket yapımı için gerekli olan emek zamanı iki katına
çıkıyor. Daha fazla emek zamanı harcanıyor. Ama 20 yarda keten bezinin üretimi
için gerekli emek zamanı aynı kalıyor. Bu durumda, 20 yarda keten bezi ile bir
ceket değiştirilirken şimdi 20 yarda keten bezi ile yarım ceket değişiliyor. Bu
durumda 20 yarda keten bezi = ½ ceket olur. Öte yandan yün üretiminde verimli
bir dönem ve ceket üretimine harcanan emek zamanı yarı yarıya düşüyor. Harcanan
emek zamanı azalıyor. Bu durumda 20 yarda keten bezi iki ceket ile değişilir.
Böylece 20 yarda keten bezi = 2 ceket olur.
Şimdi de 20 yarda keten bezinin
üretimi için gereken emek zamanı ile 1
ceketin üretimi için gereken emek zamanı aynı oranda düşsün, yada aynı oranda
yükselsin. Bu durumda 20 yarda keten bezi 1 ceketle değişmeye devam eder. Çünkü
içerdikleri emek zamanları aynıdır.
B. TOPLAM YA DA GENİŞLEMİŞ DEĞER-BİÇİMİ
1
ceket
10
libre çay
20 yarda keten
bezi = 40 libre kahve
1 kile buğday
2
ons altın,
½ ton demir gibi, devam edip gider.
Toplum gelişmektedir. Toplumsal gelişmeye koşut iş
bölümü artmaktadır. Artık toplumda daha çok meta üretilmektedir. Keten bezi de
sayısız bir şekilde çoğalan bütün metalarla ifade edilebilmektedir. Sayısız eş değerler birbirlerinden bağımsız
durmaktadırlar. Diğer tüm metalar keten bezi değerinin aynası durumundadır. Artık
insan emeğinin metalar üzerinde cisimleşmiş hali daha bir açık görünür
durumdadır. Marksın deyimiyle “ilk kez, bu değer, kendisini, farklılaşmamış
insan emeğinin donmuş hali olarak gerçek yüzüyle göstermiş” durumdadır. Artık
hangi somut emek türüyle üretilmiş olursa olsun hiçbir önemi yoktur. İster
terzinin, ister dokumacının, ister demircinin isterse kömürcünün emeği olsun
fark etmez. Hepsi de soyut insan emeğidir.
Keten bezi artık değer biçim aracılığıyla sayısız meta
ile değişime girmektedir. Tüm metalarla toplumsal ilişki içerisindedir. “ Meta olarak o, artık dünya yurttaşıdır.”
Kullanım değeri ne olursa olsun, hangi ihtiyacı karşılarsa karşılasın,
karşısına gelen bütün metalarda kendi değerini görür.
Artık 20 yarda keten bezi ile bir ceketin belirli nicelikteki
raslansal durumu yok olmuştur. Şimdi meta sahibinin kim olduğunun da bir önemi
yoktur. Çay, ceket, ayakkabı, buğday vs keten bezinin karşısında eşdeğerdir ve değer
olarak kendilerini ifade ederler.
Ne var ki keten bezinin tüm metalarda kendisinin
değerini araması giderek zorlaşmaktadır. Çünkü, toplumsal gelişmeyle birlikte
pazara sayısız meta akın etmektedir. Sayısız eşdeğerle değişim süreci hatalıdır.
Keten bezi sahibi diğer tüm metalarla değişir, diğer meta sahipleri de
metalarını keten bezi ile değişir. Tüm diğer meta sahipleri metalarının
değerini üçüncü bir meta (Burada üçüncü meta deyimi, keten bezinin kendi kullanım değerinden
sıyrılıp sadece değeri temsil etmesi durumudur.) ile yani keten bezi ile ifade
etmelidir. Bunun için süreç genel eşdeğer ya da değerin genel biçimine evirilmelidir. Öyle de olur.
C. DEĞERİN GENEL BİÇİMİ
1 ceket =
10 libre çay =
40 libre kahve =
1 kile buğday = 20 yarda keten bezi
2 ons altın =
1/2 ton demir =
x kadar A metaı =
1 ceket =
10 libre çay =
40 libre kahve =
1 kile buğday = 20 yarda keten bezi
2 ons altın =
1/2 ton demir =
x kadar A metaı =
Bu dizilimde bütün metalar kendilerini keten bezi ile
ifade ederler. Durum tersine dönmüştür.
Genişlemiş değer biçiminde keten bezi diğer metaların karşısında kendi
değerini sorguluyordu. Şimdi ise diğer metalar kendilerini keten bezine
eşitleme çabasındalar. Artık keten bezi,
diğer metalar arasından çıkarak, tek bir eşdeğer konumuna gelmiştir. Diğer
metaların dışında durmaktadır. Tek eşdeğer olarak keyfine diyecek yoktur. Bütün
metalar kendi değerlerini görebilmek için ona ihtiyaç duyarlar. Yani, kendi
değerlerini keten beziyle eşitlenerek; toplumsal bir varlık olduklarını ortaya koyarlar. Şu kadar demir, bu kadar
ayakkabı = 20 yarda keten bezi gibi.
Böylece bütün metalar kullanım değerlerinden
soyutlanırlar, sıyrılırlar. Artık, şu ya da bu yararlılıklarının bir önemi yoktur.
Bir meta için diğer metaların kullanım değerlerinin ve onları kimin değişim için pazara getirdiklerinin de bir önemi yoktur. Onlar
için şimdi önemli olan ne kadar toplumsal emek zamanında üretildikleri ve ne
kadar emek gücünü emdikleri önemlidir. Yani değer olarak birbirlerinin
karşısındadırlar ve bütün metalar, değişim değeri görünümüne bürünmüşledir.
Bu durumda pazara adımını atan her yeni meta, keten bezinde somutlanmış emek miktarı kadar
bir nicelikle kendisini değişim alanında bulur. Başka bir deyişle her yeni
meta, kendisinde somutlanmış emek miktarının keten bezinde somutlanmış emek
miktarı kadarıyla eşitlenirler. Böylece değerleri eşitlenmiş olarak değişime girebilirler.
20 yarda keten bezinde somutlanmış emek gücünün, kendi
üretimlerinin ne kadarında somutlandığını öğrenen metalar; birbirlerinin karşısına
da değişilebilirler.
Şöyle ki,
Şöyle ki,
Çay: “Benim 10 librem 20 yarda keten bezine
eşittir.”
Kahve: “Benim de
40 librem 20 yarda keten bezine eşittir.”
Çay: “O
zaman haydi değişelim.”
10 libre çay = 40 libre kahve ya da, 5 libre çay = 20
libre kahve
Bu durumda,
“1 libre kahvede, 1 libre çayda bulunanın
ancak 1/4'ü kadar değer özü -emek- vardır.”der, Marks
Süreç para biçimine evrilirken, keten bezinin
eşdeğerliği sıkıntılıdır. Çünkü, artık eşdeğer olma özelliği, keten bezinden
daha uygun olan meta; sürece evrensel eşdeğer olarak katılmalıdır. “B
biçiminde keten bezinin özel eşdeğerleri ve C biçimindeki nispi değerlerini
ortakça keten bezi ile ifade eden metalar arasında bu seçkin yere belli bir
meta ulaşabilmiştir: altın.”
D. PARA-BİÇİMİ
20 yarda keten bezi =
1 ceket =
10 libre çay =
40 libre kahve = 2 ons altın
1 kile buğday =
1/2 ton demir =
x kadar A metaı =
20 yarda keten bezi =
1 ceket =
10 libre çay =
40 libre kahve = 2 ons altın
1 kile buğday =
1/2 ton demir =
x kadar A metaı =
Burada keten bezinin yerini altının almasından başka
bir değişiklik yoktur. Değerin genel biçimindeki keten bezinin görevi şimdi
altındadır. Genel eşdeğer olarak altın, değerin, altın maddiliğinde somutlaşmış
halidir. Burada altın; dişçilikte, süs eşyası yapımında kullanılan bir kullanım
değeri durumunda değildir. Onun görevi, tüm öteki metaların değerini kendi
maddiliğiyle ifade etmesidir. Altın, diğer tüm metalara; bireysel nitelikleri dışındaki toplumsal niteliklerini gösterir. Bir değere
sahip olduklarını ve şu ya da bu kadar değeri içerdiklerini belirtir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder