16 Ekim 2013 Çarşamba

Kamuda Üretken Emek Sorunu

Marx'a göre; devlet eliyle yürütülen süreçler için de emek gücü satın alınır. Ne var ki burada emek gücü sermayeye dönüşmemiştir. Bunun nedeni, onların emeklerinin yararsız olması değildir. Emeklerinin, maddi metada somutlaşıp somutlaşmamaları da değildir. Bu emek güçlerini satın alan devlet kurumları, kapitalist işletmeler olarak örgütlenmemişlerdir. Dolayısıyla bu kurumlarda çalışan bireylerin emek güçleri sermaye ile ilişkilenmemiştir. Bu ilişkide emek güçleri satılmış olmasına karşın, sermaye olarak sermayeye satılmış değillerdir. Onların ücretleri, devlet gelirlerinden (vergi gbi) oluşur ve dolayısıyla ücretleri sermaye değil, gelirden ödenir. Dolayısıyla, burada çalışanların emek güçleri, üretken emek sayılmazlar. 

MarxSermaye en yüksek gelişmesine, toplumsal üretim sürecinin genel koşullarını toplumsal gelirden yapılan kesintiden,devletin vergilerinden değil- burada emek fonu olarak ortaya çıkan sermaye değil gelirdir ve işçi ötekiler gibi özgür ücretli işçi olmakla birlikte ekonomik bakımdan başka bir ilişki içinde bulunur- sermaye olarak sermayeden ödendiği zaman ulaşır.” (GRNRİS-2-25) diyor. Burada belirttiği şey; emek için ödenen ücret, vergiler yoluyla gelirlerden edinilmiş fondan ödenir. Burada çalışanlar da ücretli işçilerdir. Ücretleri diğer ücretli işçilerin (üretken) ücretleri gibi belirlenir. Lakin, ekonomik ilişki olarak emek güçlerini sermaye ile değişmemişlerdir. Emek güçleri, sermayenin bir paçası haline gelmemiştir. Bu alanlar ancak, sermaye ile ilişkilendikçe sermayenin bir parçası olacaktır. Böylece,  sermayenin egemenlik alanı genişleyecektir. Bu ilişkilenme, orada çalışanların emek güçlerini de üretken kılacaktır. 

Bir temizlik işçisi, aynı işi devlet eliyle yürütülen bir işletmede değilde, kapitalist kurallara göre örgütlenmiş bir işletmede yapmış olsaydı, emeği üretken emek olacaktı. Zira o zaman, emek gücünü sermayeye satmış olacaktı ve emek gücü sermaye olarak, üretim sürecine katılacaktı. Değer ürettiği gibi artı değer de üretecekti. Aynı şekilde bir polis, sağladığı güvenlik hizmetini bir kapitalist işletme aracılığı ile yapsaydı, emeği üretken olacaktı. Zira emeği sermayeyi büyütecek genişletecekti. Burada önemli olan nokta; emeğin kapitalist üretim sürecine dahil olmasıdır. Emeğin o ilişki (kapitalist) içerisine katılmasıdır. Ancak bu ilişkilenmeyle birlikte, emek sermayeye tabi olur. Sermayenin genişlemesine katkıda bulunabilir. 




7 yorum:

  1. Üretken emek konusunda bu saptamlara, tam olarak hangi dizge ile ulaştınız. Açıklarsanız gerçekten sevinirim. asıl olarak Marx üretken emek üzerine düşüncelerini A. Smith'in yanlış anlatısına karşı oluşturmuştur.(Bakınız Artı-Değer Teorileri). Ve kendini yeniden üreten emeği, üretken emek kabul etmiştir. Ve hizmet sektöründe çalışanları açık bir şekilde üretken olmayan emek içinde nitelendirmiştir. tabii kendi blogunuzda ne yazacağınız sizi ilgilendirir. Ve fakat kapitali anlama gibi iddialı bir başlıkla bu yapılınca bazı uyarılarda bulunmayı bir borç bildim. Esen kalın.

    YanıtlaSil
  2. Marx’ın hizmet sektöründe çalışanları üretken olmayan emek olarak gördüğünü belirtiyorsunuz. Marx’ın böyle kabaca kesin hatlarla bir ayrım yaptığını düşünmüyorum. Üretken emek olabilmek için emeğin kendisini yeniden üretmesi gerektiği doğrudur. Lakin bir şey daha var ki, emek kendisini yeniden üretirken sermayeyi de yeniden üretmelidir. Bu konu aslında iyi bir tartışmayı hak eden bir konudur. Kaynaklarım, alıntılarımdan görülebilir. Bunlar “kapitaller, artı değer teorileri ve grundrisse”dir. Blogun adının iddiasına gelince, tam aksi bir durum söz konusudur. Blogun adı; kapitali anlama ve kapital ile anlamaya yönelik bir uğraşı, bir çabayı ifade ediyor. Hepsi bu kadar. Eğer blogun adı “ben anlarım” gibi bir “ukalalığı” çağrıştırıyorsa başlığa bir ara not eklemeliyim. İlgin için teşekkür ederim. Hoşçakalın.

    YanıtlaSil
  3. Verdiğiniz alıntı hangi yıl basımından yapılmıştır. Bizde şu an 2013 baskısı var sol yayınevinden

    YanıtlaSil
  4. Sizin söylediğiniz üretken emek kapitalist açısından üretken emektir.(bakınız Artı değer teorileri 1 sayfa 138 ankara 2013

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangi alıntıdan söz ettiğini anlamadım, lakin bendeki art değer teorileri sol yayınları 2008'dir.

      Marx kapitalinde üretimin sonucu açısından bakıldığında, kendisini üreten her emeği üretken olarak tanımlar. Zaten kendisini üreten emeğin toplumun devamı açısından toplumu da yeniden üretmelidir. Bu toplumsal açıdan fazla üretmektir. Lakin Marx, burada durmaz. Zira onun derdi, değer üretme açısında üretken emektir. O sermaye ilişkisi içerisindeki üretken emeği arar. Çünkü, üretken emeğin sonucu (yararlılığı) açısından, bu tanımı kapitalizmde bir işe yaramadığını görür. Zira kapitalizmde işçi sermaye için üretmelidir ve bu sermayenin genişlemesini sağlamalıdır. Bunun içinde artı değer üretmelidir. Salt maddi nesne üretiminde(kafa kol ayrımı, kolektif emek) çalışmayı da zorunlu görmez. Sosis fabrikasıyla öğretim fabrikası arasında fark görmez. Artık ürünün yararlı olup olmaması, emeğin kendini yeniden üretmesi yanında üretken emek, işçiyi artı değer üreten makine olarak gören bir ilişkiyi de anlatır. Bunun için Marx, üretken olmak için sermaye ile ilişkilenmeyi zorunlu görür. Bu sermaye açısından bakma mı? Sonra Marx, sermaye ile ilişkilenmeyi yeterli bulmaz, üretken emek sermayeyle ilişkilenmeli ama aynı zamanda kendini ve sermayeyi de yeniden üretmelidir. Bunun için de değer ürettiği gibi artı değer de üretmelidir. Zira Marx, genel anlamıyla, ticari alandaki, yani dolaşım alanındaki işçiyi sömürülmüş olmasına karşın, artı değer üretmediği için üretken olmayan işçi sayar.

      Marx’ın üretken emeğe bakışını sen nasıl görüyorsun, belirtirsen katkı vermiş olursun.

      Sil
  5. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki size birşeyler öğretmek gibi amaçla yorum yazmadım, yazmayacağım. Açıkçası Kapital okumuş bir arkadaşla Tartışma ve anlama imkanım olmadığından üzerine konuşmak Üzere doğru olduğunu düşündüğüm yorumumu paylaştım. Artı değer teorileri Marx ın Kapital 1 deki üslubu ve anlatısı gibi değildir, biraz daha okuma çalışması hazırlık çalışması gibidir. Yer yer marx ın görüşlerinin ne olduğunu takip etmek zorlaşmaktadır, ya da bu kısıtı sadece benim öznel yanılsamam oluşturmuş olabilir. Öyle ya da böyle anlamak da zorlanılan bir yazın olduğunu düşünüyorum. Ve anlama çabasının önemli olabileceğini düşünsem de marx ı anlamak için Kapital 1 i incelemenin daha önemli olduğunu düşünüyorum. El yazması ya da ham taslakların sıkıntılı olabileceğini marx bir mektubunda söylüyordu yanlış hatırlamıyorsam. Düşüncelerini yoğunlaştırıp özetlemek gibi yazın methodu olduğunu söylüyordu. Daha fazla uzatmayayım bu tür eserleri okumanın kısıtının insanı niyet okumaya yöneltmesi olduğunu düşünüyorum. Acaba marx burada ne dedi ? Acaba marx neyi kastetti. Acaba kendi Görüşleri mi gibi sorularla boğulmadan okuyan varsa gerçekten tebrik ederim. Ezcümle bu noktada meşhur 11. Tez meselesinin önemli olduğunu vurgulamak istiyorum.

    YanıtlaSil
  6. '' Bir kapitalist sınıf ve dolayısıyla sermayenin salt varoluşu Emeğin üretkenliğine, mutlak üretkenliğine değil, göreli üretkenliğine bağlıdır. Örneğin bir günlük emek yalnızca işçiyi yaşatmaya , yani emekgücünü yeniden üretmesine yetiyorsa mutlak anlamda işçinin emeği üretkendir... Ama kapitalist anlamda bu emek üretken değildir''( Marx. Karl. Artı değer teorileri 1 , ankara, 2013)

    YanıtlaSil