20 Ekim 2013 Pazar

Küçük Meta Üretimi (Köylü ve Zanaatçı Üretimi) ve Üretken Emek

Marx, kendi üretim araçlarıyla çalışan üreticilerin, artı değer üretiyor olmalarını olası bir durum olarak görüyor. Bu olasılık, kapitalist üretim biçiminin başat olduğu, ama üretim ilişkilerinin tamamının, kapitalist ilişki olmadığı durumlarda ortaya çıkar.  

Marx’ a göre yeni toplum biçimi eski içerisinde filizlenip yeşerir. Bir zaman sonra yeni üretim biçimi belirleyici olur. Bu durumda eski  henüz tamamıyla tasfiye olmamıştır. Yeni ilişki yanında ve ona katışarak devam eder. Kendi üretim aracı sahibi köylü ve zanaatçının yani küçük üreticilerin durumu da böyledir. Onlar henüz kapitalist üretim biçimine dönüşmemiştir. Küçük üreticilik, feodal bir ilişki olarak, kapitalist ilişki içerisinde henüz  varlığını sürdürür. 

Bu koşullardaki köylü ve zanaatçı üretiminde; köylü ve zanaatçı ikili bir karaktere bürünür. Başka bir deyişle ikili bir konumda görünür. Onlar “üretim araçları sahibi olarak kapitalisttir; emekçi olarak ise kendisinin ücretli işçisidir.”ADT-382 Burada köylü ve zanaatçı, üretim aracı sahibi olmakla bir kapitalist olarak görünür. Kendi emeği ile üretim yapıldığı için de kendisinin emekçisi olarak görünür. Dolayısıyla kendi kendisini sömüren bir ilişkide görünür. Yani kendi sermayesi ile kendisini sömürme durumu söz konusudur. Kendi emekleri karşısında, üretim aracı sahibi olarak,  bir sermaye sahibi görünümündedirler. Oysa Marx’a göre “Üretim araçları ancak ve yalnızca emekçiden ayrıldığı ve emekle bağımsız bir güç olarak karşı karşıya geldiği zaman ve ölçüde sermaye halini alır” ADT-382 Ne var ki, köylü ve zanaatçı durumunda üretim araçları sahipliği söz konusudur. Onlar emek araçlarından ayrılmamışlardır. Bu emek araçları sermaye olarak görülemezler.  Zira sermaye ilişkisinde, özgür ücretli emekçi ilişkisi zorunlu bir koşuldur. 

Yine de Marx bu durumda sermaye olarak göründüğünü belirtir. Durumu açıklığa kavuşturur. “İşin aslında” diyor Marx, “bunun böyle konması ilk bakışta ne kadar us dışı görünse de üreticinin kendi artı değerini (metalarını değerinden sattığı varsayımıyla) yarattığı, başka deyişle tüm üründe yalnızca kendi emeğinin somutlaştığı bu durumda ve ölçüde doğrudur.” ADT-382 Bu durumda bir köylü ya da zanaatçı ürettiği metasını pazar ilişkisine sokar. Burada metasını değerinde sattığını varsaydığımızda, kendi emeğinin değeri olan fiyatı aldığı gibi, bir de kendi emek gücü değeri üzerinde fazlalık elde eder. Bu fazlalığı elde etme nedeni üretim aracına sahip olmasıdır. Aksi durumda bu fazlalık, kendisi olan kapitalist dışında üçüncü bir şahsın, yani başkasının olacaktı. 

Bir emekçinin, hem kapitalist hem de bir emekçi olarak görünmesi, üretim aracı sahibi olarak, kendisinin üretmesinden kaynaklıdır.  Aslında bu kadar da değildir. Bu sahipliğin ve kendi emek gücü ile üretmesinin, kapitalist koşullarda ya da başka bir deyişle, kapitalist ilişkinin hakim olduğu koşullarda olmasıdır. Yani, bu durumdaki bir emekçi, bu ilişkide, metasını tekrar paraya çevirmek ve kendi üretim sürecine sermaye süreci gibi yaklaşmak durumundadır. Süreçten, kendi emek gücü karşılığına ulaştığı gibi bir artıya da ulaşmaktadır.

Bu durum Marx’a göre geçicidir. Çünkü “kapitalist olarak kapitalist yalnızca sermayenin işlevidir, emekçi emek gücünün işlevidir.” O halde, bu geçici durum sona erecektir. Köylü ve zanaatçı, bu süreçten, ya kapitalist olarak (üretim aracının sahibi olarak) ayrılacaktır ve emekçi olmaktan çıkacaktır. Ya da üretim araçlarından ayrılarak sadece emek gücü sahibi olarak ücretli bir işçiye dönüşecektir. Dolayısıyla, bu durumdaki, bağımsız köylü ve zanaatçı emeğinin üretken olup olmadığı sorgulanmaz. Ya da üretken emek, üretken olmayan emek ayrımına girilmez. Öyleyse, küçük meta üreticileri “ne üretken emek kategorisine, ne üretken olmayan emek kategorisine girerler.”ADT-381 Zira bu ilişkide tam olarak sermaye ilişkisinden de söz edilemez. Çünkü, üretici üretim araçlarından ayrılmamıştır. 

O halde, zanaatkâr ya da köylü meta üreticisidirler. Kendi gereksinimlerini kendileri ürettikleri gibi gereksinimlerinden fazla olarak ta bir artı üretebilirler. Metalarını satmak için pazara gelirler. Ama Zanaatçı ve köylüler pazarda kendi emek güçlerini satmak için bulunmazlar. Onların sattıkları şey; kendi emekleriyle ürettikleri metalardır. Dolayısıyla pazarda, ürettikleri meta satıcısı olarak bulunurlar. Bu ilişkide meta satan ve alan olarak karşı karşıya gelirler. Onlar bu ilişki içerisinde emek gücü satıcısı değiller. Sermaye ile karşı karşıya gelmemişlerdir. Dolayısıyla da sermaye karşılığı emek gücü değişilmemiştir. Sermaye ilişkisiyle bir ilgileri yoktur.  

O halde küçük üreticiler;  meta üretmekle birlikte, ne üretken emek ne de üretken olmayan emek kategorisine girerler.  Onların üretim süreçleri kapitalist üretim sürecine ait değildir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder