9 Ocak 2018 Salı

Meta, Değer ve Artı Değer

Metalar, bir yararlılığı olan, bireysel ya da toplumsal bir ihtiyacı gideren nesne olarak, değişim için üretilirler. Bunun anlamı şudur ki; bir emek ürünü olarak her meta, satılmak üzere üretilir ve tüketicisinin eline değişimden geçerek ulaşır. Meta üretimi sadece kapitalizme özgü değildir. Kapitalizm öncesi biçimlerde de meta üretimi vardı. Ama meta üretimi, kapitalizm öncesi biçimlerde genelleşmiş değildi ve istisnai bir durumdu. Oysa kapitalist toplumda meta üretimi, önceki biçimlerden farklı olarak istisnai değil, genelleşmiştir. Öyleyse üretiminde, kapitalist sistemin önceki biçimlerden farkı; meta üretiminin genelleşmiş olmasıdır.


Meta her şeyden önce bizim dışımızda bir varlığı olan, yararlı bir nesnedir. Yararlı bir nesne olarak, insanın her hangi bir gereksinmesine karşılık düşer. Palto insanı soğuktan korur, ekmek açlığını giderir, duvarda asılı bir tablo ruhsal bir doyum sağlar. Demek ki meta, insanın farklı niteliklerdeki gereksinimlerini gideren bir şeydir. “Bu gereksinmelerin niteliği, örneğin ister mideden, ister hayalden çıkmış olsun, bir şey değiştirmez.” (K-1-49) Gereksinmeler birey için yaşamsal zorunluluğu olan nesneler olduğu gibi, bireye ruhsal doyum sağlayan nesneler de olabilir. Özünde bir farklılık olmasına karşın, ihtiyaç giderme anlamında aralarında bir fark yoktur. Her durumda gereksinmeyi ifade eder. Gereksinmeleri gideren her şey, gereksinim sahibi için yararlıdır. Bir nesnenin yararlılığı, o nesneye kullanım değeri özelliği verir. Bu durumda bir nesne; bir gereksinime karşılık gelen yararlı bir şeydir ve bundan dolayı da kullanım değeri vardır ve meta, kullanım değeri özelliği olan bir nesnedir. Kullanım değeri, metada ölü bir niteliktir ve meta, bireyin gereksinimini giderme amacıyla kullanılmadığı sürece de açığa çıkmaz, öylece kalır. Kullanım değerinin açığa çıkması için meta kullanılmalıdır. Metanın kullanılması için, o metaya ihtiyacı olanın eline geçmesi gerekir. Bunun için de meta değişimden geçmelidir. Değişimden geçerek değişim değeri gerçekleşmelidir.

Değişim değeri metanın bir başka özelliğidir ve “metaların birbirleriyle gerçek ilişkisi, onların değişim sürecidir.”(1) Meta olarak üretilen her nesne, bir başkası için üretilmiştir ve değişim (alıcı satıcı) ilişkisini ifade eder. Değişim alanından geçerek, ihtiyaç duyulan ellere ulaşır ve bir gereksinmeyi giderir. Bir metada değişim değeri gerçekleşmeden önce kullanım değeri gerçekleşemez. Hemen belirtelim ki, üretilmiş olan bazı nesneler değişim ilişkisine girmezler. Zaten onlar değişim için de üretilmemişlerdir. Bahçesinde domates yetiştiren bir aile, ürettiği domatesi ailenin ihtiyacı için kullandığında meta üretmiş olmaz. Zira ailenin ürettiği domates bir başkası için üretilmemiştir. Yani pazara sunulmak üzere değişim için üretilmemiştir. Aile, bir küçük üretici olarak, kendi ihtiyacı için nesne üretmiştir ama değişim için meta üretmemiştir. Pazar için değil de kendi tüketimleri için üreten tüm küçük üreticiler, üretim aracına sahip olsalar da meta üretmezler. Ürettikleri nesnelerin bir ihtiyacı karşılayan kullanım değeri olsa da, değişime sokulmadıkları için değişim değerleri açığa çıkmaz ve meta niteliği kazanmazlar. Zira kullanım değeri olması bir nesneyi meta yapmaz. Öyleyse bir emek ürününün meta olabilmesi için üreticinin kendi ihtiyacını değil, toplumun başka üyelerinin ihtiyacını karşılamalıdır. Başka bir deyişle, üretilmiş nesnenin meta olabilmesi için bir gereksinimi giderebilen kullanım değeri olmalı, pazar için üretilmiş olmalı ve değişime sokulmalıdır. Değiştirme amacıyla üretilen ve kullanım değeri olan ürün metadır. Demek ki metalar, her hangi bir ihtiyacı gideriyor olmasıyla kullanım değeri ve herhangi bir metayla değişilebiliyor olmasıyla da değişim değeri özelliğine sahiptir. 

Değişim değerini bir soruyla açalım. Metaları karşı karşıya geldiklerinde değişilir kılan şey nedir? Şu kadar buğdayla bu kadar ayakkabıyı eşitleyen ve onları eş değerli olarak değişilebilir kılan bir şey olmalıdır. Metaları birbirleriyle eşitleyen o metaların kullanım değerleri olamaz. Çünkü kullanım değerleri çok çeşitlidir, farklı fiziksel kimyasal özelliklere sahiptirler ve farklı türden gereksinmeleri giderirler. Ayakkabıyla buğday, buğdayla tütün, tütünle ceket değiştirilebiliyorsa eğer; o zaman, metaların değişim değerinde ortak olan bir şey olmalıdır ve metanın niceliğini ifade etmelidir. Zira değişilebilmek için miktarda eşitlenmek gerekir. Metalar, özellikleri olan kullanım değerinde eşitlenemiyorsa eğer, biz de kullanım değerlerini ortadan kaldıralım. Kullanım değerlerini ortadan kaldırdığımızda, geriye metaların sadece üretilmiş olmaları, yani emek ürünü olmaları kalır. Kullanım değerlerinden soyulan metalar artık emek ürünü olarak görünürler. Farklı kullanım değerindeki çeşitli metalar (ayakkabı, altın, buğday, ceket vb) artık kullanım değeri değildirler ve artık onlar, soyut insan emeğidirler. İşte metaların değişimini sağlayan şey bu insan emeğidir.

Emek, bütün metaları birbiriyle karşılaştırılabilir yapar ve onların değişim oranlarını belirler. Metalar, pazarda karşı karşıya geldiklerinde; onları eşitleyen şey metalarda somutlanmış olan emektir. Değişimi sağlayan bireyler, karşı karşıya geldiklerinde; farkında olsun ya da olmasınlar, metalarda somutlanmış olan emeği eşitlerler. Herhangi bir metada somutlanan emek, o matanın diğer metalarla değişileceği oranı belirten değeri oluşturur. Diyelim bir çiftçi, 20 kilo buğdayı 4 saatlik çalışmayla, bir ayakkabı ustası da bir çift ayakkabıyı 4 saatlik bir çalışmayla üretmiş olsun. Bu durumda iki metaya da aynı süre emek gücü harcanmıştır ve metada aynı süre emek somutlanmıştır. “Hepsinde ortak olan bu toplumsal özün kristalleri olarak bakıldığında, bunlar - Değerdir.”(2) Değer kendisini değişimde, değişim değeri olarak ortaya koyar ve bütün metalarda bulunan ortak özdür. Metalarda somutlanan emek zaman, o metanın değişileceği oran olan değeri oluşturur. Bu değer, metalar birbirleriyle değişilirken değişim değeri olarak görünür. Örneğimizdeki metalar, 4 saatlik emek zamanda üretilmiştir. Bu nedenle pazarda eşitler olarak karşı karşıya gelirler. Bunları eşitleyen şey, onlara harcanan emek zamandır ve emek zamanın aynılığıdır, eşitliğidir. Bir üretim sürecinde, bir meta için harcanan emek zaman onun değerini oluşturur. Metalar, pazarda karşı karşıya geldiklerinde eş değerler olarak değişilirler. İçerdikleri emek zaman aynıdır ve dolayısıyla değerleri aynıdır.

Kapitalist toplumda, üretme süreci sürekli olarak değer yaratma sürecidir. Üretme sürecinde “işçi çalışırken, emeği devamlı dönüşüm içindedir; hareket olmaktan çıkar, hareketsiz bir eşya halini alır; işçinin çalışması olmaktan çıkar, üretilen bir şey halini alır.”(3) Örneğimizde, 4 saatlik çalışmanın sonunda bu hareket, bir çift ayakkabıda, ya da 20 kilo buğdayda temsil edilir. Yani 4 saatlik emek bir çift ayakkabıda ya da 20 kilo buğdayda somutlanmış olur. İşçi 4 saat boyunca üretme sürecinde emek gücü harcarken emeği metalarda somutlanır.

Kapitalist üretme biçiminden söz ettiğimize göre, işçinin emek gücü de, alınıp satılabilen ve dahi değişim değeri (değeri) olan bir metadır. Kapitalist, emek pazarından, işçinin emek gücünü belirli süreliğine satın alır. Satın alınan süreyi, örneğimize uygun olması için 4 saat, üretilen metayı da örneğimizdeki bir çift ayakkabı olarak kabul edelim. Sömürü oranının da yüzde yüz olduğunu var sayalım. Bu var sayımla işçi, anlaşma gereği kapitaliste 4 saat çalışacaktır. Yani işçi 4 saat boyunca çalışarak, emek gücü harcayacaktır, çalıştığı süre boyunca emeği, ürettiği metada somutlaşacaktır.

İşçi çalışmasının 2 saatinde kendi harcadığı emek gücünün karşılığı olan değeri (ücret) üretecektir. Diğer 2 saatte de üretim aracı sahibi olan kapitalistin el koyduğu, artı değeri (kar) üretmiş olacaktır. Böylece işçinin 4 saatlik çalışmasının sonucu üretilen değer; kapitalistin işçiye, emek gücünün karşılığı olarak ödediği değer ile kapitalistin işçiye karşılığını ödememiş olduğu artı değerdir. Sömürü artı değere el koyma biçiminde gerçekleşir. Artı değere el koyma, kapitalistin keyfiyetine değil, kapitalist üretim biçimine ve ilişkisine dayanır.




Kaynaklar
1-     Karl Marx, EPEG, Sayfa 60, 7. Baskı, Sol Yayınları
2-     Karl Marx, Kapital 1, Sayfa 52, 1. Baskı, Sol Yayınları
3-     Karl Marx, Kapital 1, Sayfa 205, 1. Baskı, Sol Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder