Meta her şeyden önce bizim
dışımızda bir varlığı olan, yararlı bir nesnedir. Yararlı bir nesne olarak, insanın
her hangi bir gereksinmesine karşılık düşer. Palto insanı soğuktan korur, ekmek
açlığını giderir, duvarda asılı bir tablo ruhsal bir doyum sağlar. Demek ki
meta, insanın farklı niteliklerdeki gereksinimlerini gideren bir şeydir. “Bu
gereksinmelerin niteliği, örneğin ister mideden, ister hayalden çıkmış olsun,
bir şey değiştirmez.” (K-1-49) Gereksinmeler birey için yaşamsal zorunluluğu
olan nesneler olduğu gibi, bireye ruhsal doyum sağlayan nesneler de olabilir. Özünde
bir farklılık olmasına karşın, ihtiyaç giderme anlamında aralarında bir fark
yoktur. Her durumda gereksinmeyi ifade eder. Gereksinmeleri gideren her
şey, gereksinim sahibi için yararlıdır. Bir nesnenin yararlılığı, o nesneye
kullanım değeri özelliği verir. Bu durumda bir nesne; bir gereksinime karşılık
gelen yararlı bir şeydir ve bundan dolayı da kullanım değeri vardır ve meta,
kullanım değeri özelliği olan bir nesnedir. Kullanım değeri, metada ölü bir
niteliktir ve meta, bireyin gereksinimini giderme amacıyla kullanılmadığı
sürece de açığa çıkmaz, öylece kalır. Kullanım değerinin açığa çıkması için
meta kullanılmalıdır. Metanın kullanılması için, o metaya ihtiyacı olanın eline
geçmesi gerekir. Bunun için de meta değişimden geçmelidir. Değişimden geçerek
değişim değeri gerçekleşmelidir.
Değişim
değeri metanın bir
başka özelliğidir ve “metaların birbirleriyle gerçek ilişkisi, onların
değişim
sürecidir.”(1) Meta olarak üretilen her nesne, bir başkası için
üretilmiştir ve değişim (alıcı satıcı) ilişkisini ifade eder. Değişim
alanından geçerek, ihtiyaç duyulan ellere ulaşır ve bir gereksinmeyi
giderir. Bir
metada değişim değeri gerçekleşmeden önce kullanım değeri gerçekleşemez.
Hemen
belirtelim ki, üretilmiş olan bazı nesneler değişim ilişkisine
girmezler. Zaten
onlar değişim için de üretilmemişlerdir. Bahçesinde domates yetiştiren
bir aile,
ürettiği domatesi ailenin ihtiyacı için kullandığında meta üretmiş
olmaz. Zira
ailenin ürettiği domates bir başkası için üretilmemiştir. Yani pazara
sunulmak
üzere değişim için üretilmemiştir. Aile, bir küçük üretici olarak, kendi
ihtiyacı için nesne üretmiştir ama değişim için meta üretmemiştir. Pazar
için
değil de kendi tüketimleri için üreten tüm küçük üreticiler, üretim
aracına
sahip olsalar da meta üretmezler. Ürettikleri nesnelerin bir ihtiyacı
karşılayan
kullanım değeri olsa da, değişime sokulmadıkları için değişim değerleri
açığa
çıkmaz ve meta niteliği kazanmazlar. Zira kullanım değeri olması bir
nesneyi
meta yapmaz. Öyleyse bir emek ürününün meta olabilmesi için üreticinin
kendi
ihtiyacını değil, toplumun başka üyelerinin ihtiyacını karşılamalıdır.
Başka
bir deyişle, üretilmiş nesnenin meta olabilmesi için bir gereksinimi
giderebilen kullanım değeri olmalı, pazar için üretilmiş olmalı ve
değişime
sokulmalıdır. Değiştirme amacıyla üretilen ve kullanım değeri olan ürün
metadır.
Demek ki metalar, her hangi bir ihtiyacı gideriyor olmasıyla kullanım
değeri ve
herhangi bir metayla değişilebiliyor olmasıyla da değişim değeri
özelliğine
sahiptir.
Değişim değerini bir soruyla açalım. Metaları karşı karşıya geldiklerinde
değişilir kılan şey nedir? Şu kadar buğdayla bu kadar ayakkabıyı eşitleyen ve
onları eş değerli olarak değişilebilir kılan bir şey olmalıdır. Metaları
birbirleriyle eşitleyen o metaların kullanım değerleri olamaz. Çünkü kullanım
değerleri çok çeşitlidir, farklı fiziksel kimyasal özelliklere sahiptirler ve
farklı türden gereksinmeleri giderirler. Ayakkabıyla buğday, buğdayla tütün,
tütünle ceket değiştirilebiliyorsa eğer; o zaman, metaların değişim değerinde
ortak olan bir şey olmalıdır ve metanın niceliğini ifade etmelidir. Zira
değişilebilmek için miktarda eşitlenmek gerekir. Metalar, özellikleri olan kullanım
değerinde eşitlenemiyorsa eğer, biz de kullanım değerlerini ortadan kaldıralım.
Kullanım değerlerini ortadan kaldırdığımızda, geriye metaların sadece üretilmiş
olmaları, yani emek ürünü olmaları kalır. Kullanım değerlerinden soyulan
metalar artık emek ürünü olarak görünürler. Farklı kullanım değerindeki çeşitli
metalar (ayakkabı, altın, buğday, ceket vb) artık kullanım değeri değildirler ve
artık onlar, soyut insan emeğidirler. İşte metaların değişimini sağlayan şey bu
insan emeğidir.
Emek, bütün metaları birbiriyle
karşılaştırılabilir yapar ve onların değişim oranlarını belirler. Metalar, pazarda
karşı karşıya geldiklerinde; onları eşitleyen şey metalarda somutlanmış olan
emektir. Değişimi sağlayan bireyler, karşı karşıya geldiklerinde; farkında
olsun ya da olmasınlar, metalarda somutlanmış olan emeği eşitlerler. Herhangi
bir metada somutlanan emek, o matanın diğer metalarla değişileceği oranı
belirten değeri oluşturur. Diyelim bir çiftçi, 20 kilo buğdayı 4 saatlik
çalışmayla, bir ayakkabı ustası da bir çift ayakkabıyı 4 saatlik bir çalışmayla
üretmiş olsun. Bu durumda iki metaya da aynı süre emek gücü harcanmıştır ve
metada aynı süre emek somutlanmıştır. “Hepsinde ortak olan bu toplumsal özün
kristalleri olarak bakıldığında, bunlar - Değerdir.”(2) Değer kendisini
değişimde, değişim değeri olarak ortaya koyar ve bütün metalarda bulunan ortak
özdür. Metalarda somutlanan emek zaman, o metanın değişileceği oran olan değeri
oluşturur. Bu değer, metalar birbirleriyle değişilirken değişim değeri olarak
görünür. Örneğimizdeki metalar, 4 saatlik emek zamanda üretilmiştir. Bu nedenle
pazarda eşitler olarak karşı karşıya gelirler. Bunları eşitleyen şey, onlara
harcanan emek zamandır ve emek zamanın aynılığıdır, eşitliğidir. Bir üretim
sürecinde, bir meta için harcanan emek zaman onun değerini oluşturur. Metalar,
pazarda karşı karşıya geldiklerinde eş değerler olarak değişilirler.
İçerdikleri emek zaman aynıdır ve dolayısıyla değerleri aynıdır.
Kapitalist toplumda, üretme
süreci sürekli olarak değer yaratma sürecidir. Üretme sürecinde “işçi
çalışırken, emeği devamlı dönüşüm içindedir; hareket olmaktan çıkar, hareketsiz
bir eşya halini alır; işçinin çalışması olmaktan çıkar, üretilen bir şey halini
alır.”(3) Örneğimizde, 4 saatlik çalışmanın sonunda bu hareket, bir çift
ayakkabıda, ya da 20 kilo buğdayda temsil edilir. Yani 4 saatlik emek bir çift ayakkabıda
ya da 20 kilo buğdayda somutlanmış olur. İşçi 4 saat boyunca üretme sürecinde
emek gücü harcarken emeği metalarda somutlanır.
Kapitalist üretme biçiminden
söz ettiğimize göre, işçinin emek gücü de, alınıp satılabilen ve dahi değişim
değeri (değeri) olan bir metadır. Kapitalist, emek pazarından, işçinin emek
gücünü belirli süreliğine satın alır. Satın alınan süreyi, örneğimize uygun olması
için 4 saat, üretilen metayı da örneğimizdeki bir çift ayakkabı olarak kabul
edelim. Sömürü oranının da yüzde yüz olduğunu var sayalım. Bu var sayımla işçi, anlaşma gereği
kapitaliste 4 saat çalışacaktır. Yani işçi 4 saat boyunca çalışarak, emek gücü
harcayacaktır, çalıştığı süre boyunca emeği, ürettiği metada somutlaşacaktır.
İşçi
çalışmasının 2 saatinde
kendi harcadığı emek gücünün karşılığı olan değeri (ücret) üretecektir.
Diğer 2
saatte de üretim aracı sahibi olan kapitalistin el koyduğu, artı değeri
(kar) üretmiş
olacaktır. Böylece işçinin 4 saatlik çalışmasının sonucu üretilen değer;
kapitalistin işçiye, emek gücünün karşılığı olarak ödediği değer ile
kapitalistin işçiye karşılığını ödememiş olduğu artı değerdir. Sömürü
artı değere el koyma biçiminde gerçekleşir. Artı değere el koyma,
kapitalistin keyfiyetine değil, kapitalist üretim biçimine ve ilişkisine
dayanır.
Kaynaklar
1- Karl Marx, EPEG, Sayfa 60, 7. Baskı, Sol Yayınları
1- Karl Marx, EPEG, Sayfa 60, 7. Baskı, Sol Yayınları
2- Karl Marx, Kapital 1, Sayfa 52, 1. Baskı,
Sol Yayınları
3- Karl
Marx, Kapital 1, Sayfa 205, 1. Baskı, Sol Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder