Marx bu bölüme, ekonomi politiğin, kendi emeğine ve
başkasının emeğinin kullanılmasına dayanan, iki özel mülkiyeti, birbirine
karıştırmasından söz ederek, başlıyor. Ekonomi politik ayrıca, ikincinin,
birincisinin mezarı üzerinde boy verdiğini de unutmaktadır.
Anayurdun gücüne sırtını dayayan kapitalist, küçük
üreticiyi yolundan temizler. Sermaye dalkavuğu ekonomi politikçi ise,
anayurtta, kapitalist üretim tarzıyla karşıtının özdeşliğini öne sürer.
Sömürgelerde ise, iki üretim tarzının uzlaşmaz karşıtlığını ifade etmeye
çalışır. Zira sömürgelerde kapitalist rejim, kapitalisti değil ama, kendisini
zengin etmeye çalışan küçük üreticilerin direnişleri ile karşılaşır.
Marx, Wakefield’in sömürgecilik teorisine değiniyor. Teoriye göre; sömürgelerde ücretli işçi imal edilmelidir. Wakefield, ücretli işçi olmadığında, yani kendi emek gücünü özgürce satışa çıkaran emekçiler olmadıkça; paranın, üretim araçları, makinelerin, geçim araçlarının mülkiyetinin bir kişiye kapitalist damgasını vuramayacağını fark etmişti. “o, sermayenin bir şey olmayıp, şeylerin aracılığı ile kişiler arasında kurulan toplumsal bir ilişki olduğunu fark etmişti.”K-1-786 Bir de dip not(73) veriliyor, “Bir zenci, bir zencidir. Ancak belirli koşullar altında bir köle durumuna gelir…” Sermaye burada net bir şekilde ilişki olarak tanımlanıyor. Demek ki, üretim araçları, geçim nesneleri, makineler vb, üretim ilişkisi dışında sermaye değildirler. Onlara, sermaye damgasını vuran üretim ilişkisinin kendisidir. Marx, Peel örneğini veriyor. Peel, üretim ve geçim araçlarıyla Avustralya’ya gider. Yanında erkek ve çocuklardan üç bin işçi götürmeyi de akıl eder. Lakin Peel, “İngiliz üretim tarzlarını, Swan nehrine taşımayı akıl edememişti.”K-1-786 diyerek alaycı bir tutum takınır.
Emekçi, kendisi için biriktirdiği ki bunu üretim aracı
sahibi olarak yapabilir. Bu durumda kapitalist üretim tarzı olanaksızdır.
Sömürgelerde köle değil, ama, ücretli işçi yaratılmalıydı. Sömürgelerde emek
pazarı daima dolu değildir. Arz talep yasası parçalanmıştır. Ücretli işçi yapay
yolla yaratılmalıdır. Öyleyse "kapitalist üretimin büyük güzelliği şuradadır: yalnız ücretli işçiyi durmadan yeniden üretmekle kalmaz, aynı zamanda, sermaye birikimiyle orantılı olarak daima nispi ücretli işçi artı nüfusunu da üretir. Böylece emeğin arz ve talep yasası doğru çizgi üzerinde tutulur." K-1-787
Sömürgelerde antikapitalist kanser nasıl iyileştirilecek?
Hükümet bakir topraklara, arz talep yasası dışında, göçmenleri, toprak satın
alabilecek, bağımsız köylü haline getirebilmesi için uzun süre ücretle
çalışmaya zorlayacak şekilde, yapay bir fiyat biçmeliydi. Toprağın, ücretli işçilerin
yanaşamayacağı fiyatla satılmasından sağlanan fonla, Avrupa’dan meteliksiz
işçiler getirilebilirdi. Böylece emek pazarı dolardı. Sistemli sömürgeciliğin
sırrı buydu. İngiliz hükümetinin Wakefield’in yöntemini uygulaması
karakteristiktir. Tabi ki, sonuç başarısız.
“Kapitalist üretim ve birikim tarzının ve dolayısıyla
kapitalist özel mülkiyetin, temel koşulu olarak, bizzat kazanılmış özel
mülkiyetin yok olması, bir başka deyişle, emekçinin mülksüzleştirilmesidir.”K-1-794
Ancak bu şekilde, emekçinin elinden, üretim araçları, geçim araçları alınarak
birleştirilir ve ancak bu yolla emekçinin toprağı elinden alınabilir ve ancak
bu yolla “özgür” ücretli işçi yaratılabilir.
Sömürgelerde problem işte bu ücretli işçi problemidir. Ücreti işçi ise, bir ilişkiyi sermaye ilişkisini ifade eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder