17 Ocak 2014 Cuma

Modern Sömürgecilik Teorisi


Marx bu bölüme, ekonomi politiğin, kendi emeğine ve başkasının emeğinin kullanılmasına dayanan, iki özel mülkiyeti, birbirine karıştırmasından söz ederek, başlıyor. Ekonomi politik ayrıca, ikincinin, birincisinin mezarı üzerinde boy verdiğini de unutmaktadır. 

Anayurdun gücüne sırtını dayayan kapitalist, küçük üreticiyi yolundan temizler. Sermaye dalkavuğu ekonomi politikçi ise, anayurtta, kapitalist üretim tarzıyla karşıtının özdeşliğini öne sürer. Sömürgelerde ise, iki üretim tarzının uzlaşmaz karşıtlığını ifade etmeye çalışır. Zira sömürgelerde kapitalist rejim, kapitalisti değil ama, kendisini zengin etmeye çalışan küçük üreticilerin direnişleri ile karşılaşır.

Marx, Wakefield’in sömürgecilik teorisine değiniyor. Teoriye göre; sömürgelerde ücretli işçi imal edilmelidir.  Wakefield, ücretli işçi olmadığında, yani kendi emek gücünü özgürce satışa çıkaran emekçiler olmadıkça; paranın, üretim araçları, makinelerin, geçim araçlarının mülkiyetinin bir kişiye kapitalist damgasını vuramayacağını fark etmişti. “o, sermayenin bir şey olmayıp, şeylerin aracılığı ile kişiler arasında kurulan toplumsal bir ilişki olduğunu fark etmişti.”K-1-786 Bir de dip not(73) veriliyor, “Bir zenci, bir zencidir. Ancak belirli koşullar altında bir köle durumuna gelir…” Sermaye burada net bir şekilde ilişki olarak tanımlanıyor. Demek ki, üretim araçları, geçim nesneleri, makineler vb, üretim ilişkisi dışında sermaye değildirler. Onlara, sermaye damgasını vuran üretim ilişkisinin kendisidir. Marx, Peel örneğini veriyor. Peel, üretim ve geçim araçlarıyla Avustralya’ya gider. Yanında erkek ve çocuklardan üç bin işçi götürmeyi de akıl eder. Lakin Peel, “İngiliz üretim tarzlarını, Swan nehrine taşımayı akıl edememişti.”K-1-786 diyerek alaycı bir tutum takınır.

Emekçi, kendisi için biriktirdiği ki bunu üretim aracı sahibi olarak yapabilir. Bu durumda kapitalist üretim tarzı olanaksızdır. Sömürgelerde köle değil, ama, ücretli işçi yaratılmalıydı. Sömürgelerde emek pazarı daima dolu değildir. Arz talep yasası parçalanmıştır. Ücretli işçi yapay yolla yaratılmalıdır. Öyleyse "kapitalist üretimin büyük güzelliği şuradadır: yalnız ücretli işçiyi durmadan yeniden üretmekle kalmaz, aynı zamanda, sermaye birikimiyle orantılı olarak daima nispi ücretli işçi artı nüfusunu da üretir. Böylece emeğin arz ve talep yasası doğru çizgi üzerinde tutulur." K-1-787

Sömürgelerde antikapitalist kanser nasıl iyileştirilecek? Hükümet bakir topraklara, arz talep yasası dışında, göçmenleri, toprak satın alabilecek, bağımsız köylü haline getirebilmesi için uzun süre ücretle çalışmaya zorlayacak şekilde, yapay bir fiyat biçmeliydi. Toprağın, ücretli işçilerin yanaşamayacağı fiyatla satılmasından sağlanan fonla, Avrupa’dan meteliksiz işçiler getirilebilirdi. Böylece emek pazarı dolardı. Sistemli sömürgeciliğin sırrı buydu. İngiliz hükümetinin Wakefield’in yöntemini uygulaması karakteristiktir. Tabi ki, sonuç başarısız. 

Kapitalist üretim ve birikim tarzının ve dolayısıyla kapitalist özel mülkiyetin, temel koşulu olarak, bizzat kazanılmış özel mülkiyetin yok olması, bir başka deyişle, emekçinin mülksüzleştirilmesidir.”K-1-794 Ancak bu şekilde, emekçinin elinden, üretim araçları, geçim araçları alınarak birleştirilir ve ancak bu yolla emekçinin toprağı elinden alınabilir ve ancak bu yolla “özgür” ücretli işçi yaratılabilir. 

Sömürgelerde problem işte bu ücretli işçi problemidir. Ücreti işçi ise, bir ilişkiyi sermaye ilişkisini ifade eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder