Marks burada ticari kredi ve banka kredisiyle
ilgileniyor.
Paranın ödeme aracı olarak işlevi ve meta üreticileriyle
ticaretini yapanlar arasında alacaklı borçlu olma ilişkisinin, metaların basit
dolaşımından nasıl geliştiği gösterilmişti. Kapitalist üretim tarzının
gelişmesiyle kredi sisteminin doğal temeli genişler ve yaygınlaşır. Para burada
genellikle, ödeme aracı olarak hizmet eder. Yani metalar, ileri bir tarihte
ödenmek üzere, ödeme vaadiyle satılır. Marx kısa olsun diye tüm bu borç
senetlerini poliçe başlığında topluyor. Poliçeyi, para işlevi gören bir kredi
türü olarak ele alıyor. Bu poliçeler, ödeme tarihlerine kadar dolaşımda
bulunurlar. Bunlar alacak verecek olarak birbirlerini eşitledikleri sürece
gerçek para işlevi görürler.
Bu girişten sonra hemen belirtelim ki, ticari kredide
henüz borç verilebilir sermaye bağımsız biçime bürünmemiştir. Herhangi bir
metayı üreten kapitalist bir başka kapitaliste, metasının karşılığını ileriki
bir tarihte ödemek üzere metasını satar. Bunun karşılığında da bir ödeme
vaadini gösteren bir poliçe alır. Kapitalistler böylece birlerine kredi açmış
olurlar. Bu süreci anlatan ve Marx’ın yapmış olduğu alıntıyı verelim: “Ch. Coquelin, Du Credit et
des Banques dans l'Industrie, Revue des Deux Mondes, 1842, Tome 31:
"Her ülkede kredi işlemlerinin çoğu, sınai ilişkiler çerçevesi içerisinde
yer alır. ... Hammadde üreticisi, imalatçı fabrikatöre kredi açar ve ondan
belli bir tarihte ödeme yapmak için taahhüt alır. Kendi payına düşen işi
tamamlayan fabrikatör de şimdi ürününü benzer koşullarla, onu daha fazla işleyecek
olan başka bir fabrikatöre kredi ile verir ve bu şekilde kredi, birinden
diğerine uzanıp giderek tüketiciye kadar ulaşır. Toptancı tüccar, bir yandan
fabrikatörden ya da komisyoncu aracıdan kredi aldığı halde, perakendeci tüccara
kredi ile mal verir. Hepsi de bazen para, ama çoğu kez ürün olmak üzere bir
eliyle borç alır, öteki eliyle borç verir. İşte bu şekilde, sınai ilişkiler
içerisinde bütün yönlere doğru uzanan ve birbiriyle kesişen aralıksız bir avans
alış-verişi yer alır."K-3-354 Demek ki, kredi genellikle meta
biçimindedir ve kapitalistler birbirlerine kredi açmaktadırlar. Kuşkusuz
bu sürecin gelişmesi, yani bu kredinin gelişmesi, krediyi banka kredisi
biçimine götürür.
Kredi sistemi, meta ticaretiyle el ele giden, para
ticaretinin gelişmesine bağlıdır. Para ticaretinin yanı sıra, faiz getiren
sermayenin yönetimi, para ticareti yapan kimselerin özel işlevi olur. Borç
alınıp verilmesi bunların özel işi haline gelir ve bunlar, borç verenle alan
arasında aracılık ederler. Bunlar bankerler olarak, borç verilebilir sermayenin
yönetimini, bireysel borç verenlerin ellerinden almış olurlar. Bankalarda
toplanan bu sermayeyi sunan bu bankerler, sanayi ve ticaret kapitalistlerinin
karşısına, borç para verenlerin temsilcileri olarak çıkarlar. “Bir
banka, bir yanda, borç verenlerin toplaşmasını, öte yanda da borç alanların
para-sermayesinin toplaşmasını temsil eder. Genel olarak kârı, borç alırken
verdiği faize göre, borç verirken aldığı oranın daha yüksek olmasından
oluşur.”K-3-354
Bankalara borç verilebilir sermaye çeşitli yollardan
gelir. İlkin sanayici kapitalistin kasadarı olarak, üretici ve tüccarın, yedek
fon bulundurma durumunda olduğu para sermaye, sonra para kapitalistlerin borç
verilebilir sermayeleri bankalarda toplanır. Bu aşamada bankalar, kapitalistler
arasında bir aracı konumundadır. Banka sisteminde gelişmeyle, özellikle
mevduata faiz verilmeye başlanıldığında, her sınıfa ait tasarruf edilen
paralar, bankalara yatırılmaya başlanır ve ayrıca yavaş yavaş tüketilen
gelirler de bankaların yolunu tutar. Tek başlarına sermaye olarak iş
göremeyecek olan bu küçük paralar büyük para kitleleri haline gelir. Böylece
bankalar, kendi özgün işlevleri olan, para kapitalistleriyle borç alanlar
arsındaki aracılık faaliyetlerinden daha fazla faaliyeti olan konumuna gelirler.
Bankerlerin verdiği kredi, başka bankalara çekilmiş
poliçeler, çekler, kredi hesapları ve banka, banknot çıkaramaya yetkiliyse,
bankanın çıkardığı banknotlar biçimini alır. Banknot, banka tarafından üzerine
çekilmiş, hamiline ödenir, özel senet yerine verilmiş çektir. Kredi parasının
bu biçimi, dolaşıma girerek, para olarak işlev görür. Bankalarda asıl ağırlığı
olan mevduattır.
Marx devamla, çeşitli yazarların konuyla ilintili
tanımlamaları, deneyimleri ve düşüncelerinden alıntılar veriyor.Fiktif sermaye tanımını 29.Bölüm de (Banka Sermayesini oluşturan Kısımlar) buluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder