Marx, Tooke’nin dolaşım aracı olarak parayı, para
sermaye ve faiz getiren sermayeyle karıştırmasına değiniyor.
Dolaşımdaki para, gelirin harcanmasını sağladığı sürece,
sikke(para) olarak dolaşımda bulunurlar. Para burada, sürekli olarak sermayenin
yerini almasına karşın, sikke işleviyle dolaşımda bulunur. Bir ülkede, paranın
bir kısmı bu işleve ayrılır. “Ne
var ki, para, ister satın alma aracı (dolaşım aracı), ister ödeme aracı
şeklinde olsun, sermayenin transferini sağladığı sürece, sermayedir.”K-3-392 Demek ki, para sermayenin
transferini sağlıyorsa sermayedir. Parayla sikkeyi ayıran satın alma ya da
ödeme araçlığı değildir. Bu “fark, gerçekte, gelirin para-biçimi ile
sermayenin para-biçimi arasındadır, yoksa, dolaşımdaki para ile sermaye
arasında değildir; çünkü, belli bir miktardaki para, tüccarlar arasındaki
alım-satımlarda olduğu kadar, tüketiciler ile tüccarlar arasındaki alış-verişlerde
de dolaşım yapar. İşte bunun için, her iki işlevinde de aynı
derecede dolaşımdaki paradır.”K-3-392 Demek ki, gelirin dolaşımı olan dolaşımla,
sermayenin dolaşımı farkını, dolaşımdaki parayla, sermaye farkına indirgememek
gerekir. İster gelirin para biçimi, isterse sermayenin para biçimi olarak
hizmet edilsin, paranın dolaşım aracı olma niteliğinde bir şey değişmez.
Tooke, işlevsel
özellikleri karıştırarak, her iki işlevde dolaşan para miktarını ortaya atarak
ve her iki işlevi yerine getirmek için dolaşımda bulunan ve böylece, yeniden
üretim sürecinin her iki yanında yer alan, para miktarlarının nispi sorununu
öne sürerek, karışıklıklara neden oluyor. Oysaki dolaşım aracı paranın, ne
kadar olacağını, sermayeyi ya da geliri
temsil edip etmediğine bakılmaksızın, dolaşım hızı ve dolaşımda bulunan
metaların fiyatları belirler. Paranın kitlesi, satın alma ve ödeme aracı olarak
yaptığı işlevle belirlenir. Diğer yandan, gelir olarak dolaşımla sermaye olarak
dolaşım alanı birbirine bağımlıdır. Harcanacak gelir kitlesi, tüketimin hacmini
ifade eder. Üretim ve ticarette dolaşım yapan sermaye kitle büyüklüğü, yeniden
üretim sürecinin hızı ve hacmini ifade eder. Aynı koşullar, her iki işlevdeki
para miktarı üzerinde farklı etkide (hatta zıt etkide) bulunur.
Bolluk zamanlarında
işlerin iyi gittiği dönemde işçi ücretleri de, kapitalistin gelirleri de artar.
Meta fiyatları, ticaretin hayati kollarında düzenli yükselme gösterir.
Dolaşımdaki para miktarı da, belirli sınırlar içerisinde artar. Belirli
sınırlar içerisinde artar, çünkü, dolaşım hızında büyüme, dolaşım aracı
miktarına engel koyar. Gönenç dönemlerinde, gelirin harcanmasına hizmet eden
dolaşım aracı kitlesi önemli ölçüde artar. Kapitalistlerle kapitalistler
arasındaki dolaşıma, sermaye transferine gelince; gönenç dönemi, canlı bir iş
dönemidir ve bu süreç esnek ve kolay kredi dönemidir. Kapitalistle kapitalist
arasında dolaşımın hızı doğrudan kredi ile düzenlenir. Bakiyelerin ödenmesi
için gerekli olan dolaşım aracı kitlesi, mutlak anlamda artsa da, yeniden
üretim sürecindeki genişlemeye oranla azalır. Bütünüyle bakıldığında para
dolaşımı; gelirin harcanması (I. departman ) mutlak genişlerken, sermaye
transferi (II. departman) nispi daralsa bile, tamamen dolu görünür.
Bunalım
dönemlerinde bir nolu dolaşım (gelir harcaması) daralır, fiyatlar düşer,
ücretler düşer, işçi sayısı azalır. Paraya olan gereksinim, kredinin
daralışıyla birlikte iki nolu dolaşım da (sermaye transferi) artar. Durgunlukla
el ele giden kredi azalmasıyla bir no için, gelirin harcanması için gerekli
dolaşım kitlesi azalır. İki no için, sermaye transferi için gerekli kitle
genişler.
Marx’a göre,
depresyon dönemini, gönenç döneminden ayıran şey, Fullarton’un dediği gibi borç
sermayeye olan kuvvetli bir talep değildir. Fark sermaye talebinin gönenç
döneminde kolayca, depresyon döneminde güçlükle karşılanmasıdır. Öyle ki,
depresyon dönemindeki kredi darlığının nedeni, gönenç dönemi boyunca kredide
gelişme, borç sermayeye talebin artışı ve kolayca bu talebin karşılanmasıdır.
Bu nedenle bu iki döneme, taşıdıkları özelliği veren, borç sermayeye olan
talebin hacmindeki farktır.
Her iki dönemi
birbirinden ayıran başlıca olgu, gönenç dönemlerinde tüccarlarla tüketiciler
arasında dolaşım aracına olan talep ağır basar. Depresyon döneminde ise,
kapitalistler arasında dolaşım aracına olan talep ağır basar. “Depresyon
döneminde bunlardan ilki azalır, ikincisi artar.”K-3-398
Marx, bunalım dönemlerinde sermaye kıtlığından söz
edilemez düşüncesindedir. Demek ki bunalım dönemlerinde sermaye yetersiz değildir.
“Tam tersine, piyasalar aşırı derecede dolmuş, meta-sermayeye boğulmuştur. Şu
halde, bu darlığın nedeni, hiç bir şekilde meta-sermaye kıtlığı
olamaz.”K-3-407
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder