9 Ağustos 2014 Cumartesi

Farklılık Rantı (Diferansiyel Rant) Genel Görüşler

Marx, toprak rantı tahliline, rant getiren ürünlerin, diğer metalar gibi üretim fiyatı üzerinden satıldığı, yani ürünlerin ortalama satış fiyatlarının, üretim fiyatlarına eşit olduğu varsayımıyla başlıyor. Hal böyleyken, toprak rantının gelişmesi, yani kârın bir bölümünün toprak rantına dönüşmesi ve bunun toprak beyine düşmesi nasıl olanaklı hale geliyor?

Marx, toprak rantının bu biçiminin, genel niteliğini ortaya koyabilmek için, bir ülkedeki fabrikaların çoğunun gücünü buharlı makinelerden, az bir kısmının da doğal çağlayandan elde ettiği varsayımından hareket ediyor. 

Şimdi diyelim ki, buharlı makineyle üretimde bulunan 100’lük sermayenin üretim fiyatı, %15 kârla, 115 olsun. Bu ortalama piyasa fiyatıdır ve meta, bu üretim fiyatı üzerinden satılacaktır. Bu durumda buharlı makine ile üreten fabrikatör, 100’lük sermaye yatırıyor ve 15 ortalama kâr elde ediyor. Su gücünden (çağlayan) yararlanan fabrikatörün ise, yatırdığı sermaye (maliyet) 100 yerine 90 olsun. Üretimin düzenleyici fiyatı, %15 kârla 115 olduğuna göre, burada üretilen de 115 ten satılacaktır. Bu durumda su gücünden yararlanan fabrikatörün kârı %15 yerine %25 olacaktır. Böylece su gücünden yararlanan %10 bir artı kâr sağlamış olacaktır. İşte bu artı kâr toprak sahibine gidecek olan farklılık rantıdır. Bu artı kâr, görüldüğü üzere, üretim fiyatının üzerinden değil, üretim fiyatından satıldığı halde ortaya çıkmıştır. Bunun nedeni, su gücünden yararlana fabrikatörün, daha az maliyetle (90), aynı üretimi yapmış olmasıdır. Ya da su gücünden yararlanan daha uygun koşullarda üretim yapmış olmasıdır.

Diğer artı kârlar gibi, bu artı kârı da, piyasada talebin artmasıyla oluşabilecek, aşırı kârla karıştırmamak gerekir. Zira bu artı kârda diğer artı kârlar gibi, bireysel üretim fiyatıyla, bu üretim alanındaki, piyasayı düzenleyen toplumsal üretim fiyatı arasındaki farktır. “Bu fark, metaların genel üretim-fiyatının, bireysel üretim-fiyatlarının üzerinde kalan fazlasına eşittir.”K-566 Görüldüğü üzere, bu artı kâr diğer artı kârlardan farklı değildir. Su gücüyle üretim, ortalama kârdan daha fazla kâr getirme olanağı yaratıyor.

Burada sözünü ettiğimiz, diğer artı kâr biçimlerine biraz değinebiliriz. Bunlardan birisi, sermayenin organik bileşiminin düşük olmasından kaynaklı olarak ortaya çıkan ek kârdır ki, bu ek kâr, üretim kolları arasındaki rekabetle ortadan kalkma eğilimindedir. Diğeri ise, iyi bir teknoloji kullanmakla emek üretkenliğinin artırılması yoluyla ortaya çıkan ek kârdır. Bu ek kârda diğer işletmeler aynı teknolojiyi kullanıncaya kadar sürer. Yani bu ek kâr hallerinde rekabet giderek bu ek kâr olanağını ortadan kaldırır. Lakin çağlayan gibi bir doğal kuvvetin sağladığı artı kâr halinde durum başkadır. Konumuz olan ve farklılık rantı olarak yansıyacak olan, doğal kuvvetlerin avantajlarından (su gücü gibi) yararlanarak ortaya çıkarılan bu ek kâr, bu tekel durumu (çağlayana sahip olma) devam ettikçe sürer. Zira buradaki ek kâr, doğa gücüne bağlı olan emek üretkenliğinden doğar. “Bu doğal güce sahip olunması, ona sahip olanın elinde bir tekel oluşturur; bu, yatırılmış sermayenin üretkenliğinde, bizzat sermayenin üretim süreci ile yaratılamayacak bir artışın koşuludur; bu biçimde tekel altına alınabilen bu doğal güç, her zaman toprağa bağlıdır.”K-3-569

Marx devamla bu doğal gücün ortaya çıkardığı artı kârın toprak rantına dönüştürülmesine değiniyor. Çağlayanın sahibi var sayalım ki toprak sahibidir. Toprak sahipleri, bu çağlayandan sermayenin yararlanmasını engellesin. Bu durumda sermaye çağlayan yaratamaz. O halde “Bu koşullar altında artı-kâr, toprak rantına dönüştürülür, yani bir çağlayanın sahibinin eline geçer.” K-3-570 Bu durumda örnekteki 10 sterlin toprak sahibinin eline geçer. Kapitalistin eline kalansa 15 sterlindir. Eğer kapitalistin kendisi çağlayanın sahibi olsaydı, 10 sterlin ek kâr kendisine kalacaktı. Bu artı kâr, sermayeden değil, tekel altına alınabilen kıt kaynaktan kaynaklandığı için rant haline dönüştürülebiliyor.

Bu doğal olanakların sağladığı rant, metaların genel üretim fiyatına girmez ve dolayısıyla bu rant, farklılık rantıdır. Bu rant, bu doğal güce egemen olan özel sermayenin bireysel üretim fiyatı ile, bu alan yatırılmış toplam sermayenin genel üretim fiyatı arasındaki farktan doğar. Dolayısıyla bu toprak rantı sermayenin ya da onun kullandığı emeğin üretkenliğinden doğmaz. Zaten doğal güçler, bir emek ürünü olmadıklarından bir değerleri de yoktur. Dolayısıyla onlar bir değer yaratmazlar. Böylece de, artı kâra dolayısıyla da ranta kaynaklık edemezler. Sadece artı kârın bir doğal temeli olabilirler ve emeğin üretkenliğinde istisnai bir artışı sağlayabilirler. Bu yolla sahibine, o üretim kolunda üretilmiş olan artı değerden, pay alma olanağı sağlar.  

Doğal güçlerin emek ürünü olmadıkları için bir değerlerinin de olmadığını belirtmiştik. Peki ya fiyatları var mıdır? Marx’tan dinleyelim: “ Genel olarak toprak gibi ve herhangi bir doğal güç gibi, çağlayanın da bir değeri yoktur, çünkü hiç bir maddeleşmiş emeği temsil etmemektedir ve dolayısıyla, normal olarak, değerin, para terimi ile ifadesinden başka bir şey olmayan fiyata da sahip değildir. Değer yoksa, eo ipso (aynı gerçekten) para ile ifade edilebilecek bir şey de yoktur. Bu fiyat, sermayeye çevrilmiş ranttan başka bir şey değildir. Toprak sahipliği, toprak sahibinin bireysel kârla ortalama kâr arasındaki farkı mal edinmesini mümkün kılar. Bu yolla elde edilen, her yıl yenilenen kâr, sermayeye çevrilebilir ve o zaman, bizzat doğal gücün fiyatı gibi gözükebilir.”K-3-571 Demek ki, doğal güçlerin ne bir değeri ne de değerin para ifadesi olan fiyatları vardır. Bu doğal güçlerin fiyat olarak ifadesi akla aykırıdır, lakin “onun arkasında gerçek iktisadi ilişki saklıdır.”K-3-571 Bu ilişki toprak sahibine, bireysel kârla ortalama kâr arasındaki farkı kazandırır. Bu fark her yıl, sermayeye çevrilebildiği için, söz konusu doğal gücün fiyatı gibi görünür. Diyelim çağlayanı kullanan fabrikatörün artı kârı(çağlayan sahibine giden rant) yılda 10 sterlin tutsun, yıllık ortalama faiz de % 5 olsun. Bu durumda 10 sterlin 200 sterlinlik sermayenin yıllık faizini temsil eder. O halde 10 sterlinin sermayeye çevrilmesi, çağlayanın sermaye değeri gibi görünür. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder