6 Kasım 2013 Çarşamba

Sermayenin Genel Formülündeki Çelişkiler

Basit meta dolaşımında, ya da metaların değişiminde üretici, ürünün fazlasını değiştirir. Yani üretici, ürün fazlasını pazara getirir ve kendisi için kullanım değeri olmayan metayı satıp, aldığı para ile kendisi için kullanım değeri olan meta alır, süreç sona erer. Bu ilişkide, iki tarafta (satıcı, alıcı) kendileri için, kullanım değeri olmayan şeyden kurtuluyorlar. Aynı biçimde, kendileri için kullanım değerine ulaşıyorlar. Bu durumda, “Değişim, her iki tarafında kazandığı alışveriştir.” K-1-172 Burada amaç, mübadele değerine ulaşmak değil, kullanım değerine ulaşmaktır. 

2 Kasım 2013 Cumartesi

PARANIN SERMAYEYE DÖNÜŞÜMÜ - Sermayenin Genel Formülü

Marx, sermayenin doğup büyüdüğü tarihsel zeminini; meta üretimi, dolaşım ve ticaret olarak belirtiyor. Sermaye “16. Yüzyılda dünyayı saran ticaret ile yeryüzüne yayılan pazar”ın yaratılmasıyla ortaya çıkıyor. Marx, bu dönemi “sermayenin modern tarihinin başlangıcı” olarak gösteriyor. Ayrıca, sermayenin ilk önce, para şeklinde göründüğünü belirtiyor.  Bu para şeklinde görünüm, “tüccar ve tefeci sermayesi olarak ortaya çıkıyor.”K-1-160 

Marx’a göre, para ile sermaye olan para arasında, göze çarpan ilk fark dolaşım biçimdeki farklılıktır. Metanın basit dolaşımında (M-P-M) satın almak için satma eylemi vardır. Üretici, bu ilişkide, kendisi için kullanım değeri olmayan bir ürünü parayla değişiyor. Daha sonra, aynı parayla kendi ihtiyacı olan bir kullanım değeri alıyor. Bu, metanın basit dolaşımıdır. Burada para, basit bir dolaşım aracıdır. Diğer bir dolaşım biçiminde (P-M-P) ise, satmak için satın alma eylemi vardır. Bu eylemde para, metaya dönüşüyor, ardından tekrar paraya dönüşüyor. Üreticinin bu değişim ilişkisinde, kullanım değeri ile bir ilgisi yoktur.  Onun peşinde olduğu şey değişim değeridir. Yani paradır. 

26 Ekim 2013 Cumartesi

Para ya da Meta Dolaşımı

Değerin Ölçüsü

Marx, yapıt boyunca kolaylık olsun diye, altını para-meta olarak kabul eder. Altının ilk ve esas işlevi, metaların birbirleriyle değer olarak eşit olduklarını, nicelik olarak ta karşılaştırılabilir büyüklükler olarak, onları temsil etmektir. Dolayısıyla altın bir eşdeğer rolü oynar. Tüm metalarda “değerin evrensel bir ölçüsü olarak iş görür.”K-1-109 Bu işleviyle de eşdeğer bir meta ve para haline gelir.  

İlk bakışta metalar, para sayesinde karşılaştırılabilir oldukları izlenimi doğabilir. Marks bu yanılgı durumuna vurgu yapıyor. Metaları karşılaştırılabilir hale getiren para değildir. Metaları karşılaştırılabilir hale getiren şey, bütün metaların değer olarak insan emeği taşıyor olmalarıdır. Bu nedenle de değerleri aynı ölçüyle, bir meta ile ölçülebilirler.  Bu ölçme görevini yüklenen de altındır. Şimdi tüm metalar kendilerini altında ifade ederler. X kadar A metası, y kadar B, para metası eder gibi; ya da  1 ton demir, 10 gram altın eder gibi... Bir ton demirin fiyatı 10 gram altındır. Bu eşitlemenin olanaklı olmasının nedeni altının da emek ürünü olması ve bir değerinin olmasıdır. Yani onda da emeğin cisimleşmiş olmasıdır. Altın evrensel bir eş değer olarak, toplumsalı temsil eder. Bu durumda değer, parada bağımsız bir görünüm kazanır. 

20 Ekim 2013 Pazar

Küçük Meta Üretimi (Köylü ve Zanaatçı Üretimi) ve Üretken Emek

Marx, kendi üretim araçlarıyla çalışan üreticilerin, artı değer üretiyor olmalarını olası bir durum olarak görüyor. Bu olasılık, kapitalist üretim biçiminin başat olduğu, ama üretim ilişkilerinin tamamının, kapitalist ilişki olmadığı durumlarda ortaya çıkar.  

Marx’ a göre yeni toplum biçimi eski içerisinde filizlenip yeşerir. Bir zaman sonra yeni üretim biçimi belirleyici olur. Bu durumda eski  henüz tamamıyla tasfiye olmamıştır. Yeni ilişki yanında ve ona katışarak devam eder. Kendi üretim aracı sahibi köylü ve zanaatçının yani küçük üreticilerin durumu da böyledir. Onlar henüz kapitalist üretim biçimine dönüşmemiştir. Küçük üreticilik, feodal bir ilişki olarak, kapitalist ilişki içerisinde henüz  varlığını sürdürür. 

16 Ekim 2013 Çarşamba

Kamuda Üretken Emek Sorunu

Marx'a göre; devlet eliyle yürütülen süreçler için de emek gücü satın alınır. Ne var ki burada emek gücü sermayeye dönüşmemiştir. Bunun nedeni, onların emeklerinin yararsız olması değildir. Emeklerinin, maddi metada somutlaşıp somutlaşmamaları da değildir. Bu emek güçlerini satın alan devlet kurumları, kapitalist işletmeler olarak örgütlenmemişlerdir. Dolayısıyla bu kurumlarda çalışan bireylerin emek güçleri sermaye ile ilişkilenmemiştir. Bu ilişkide emek güçleri satılmış olmasına karşın, sermaye olarak sermayeye satılmış değillerdir. Onların ücretleri, devlet gelirlerinden (vergi gbi) oluşur ve dolayısıyla ücretleri sermaye değil, gelirden ödenir. Dolayısıyla, burada çalışanların emek güçleri, üretken emek sayılmazlar.