Bazı üretim alanlarında kullanılan sermaye ortalama
bileşime sahiptir. Yani bunların bileşimi, toplam toplumsal sermayenin ortalamasıyla
neredeyse aynıdır. Bu durumda toplumsal ortalamayla aynı bileşime sahip üretim alanlarındaki
üretim fiyatı, metanın değerinin para ifadesiyle aynıdır ya da neredeyse
aynıdır. Rekabet, toplumsal sermayeyi çeşitli üretim alanlarına taksim ederek,
her alandaki üretim fiyatlarını, ortalama bileşimli alandaki üretim fiyatına
göre şekillendirir. Özcesi,
tüm toplumsal sermayenin ortalaması, toplumsal ortalamayı verir. Sermaye
bileşimi, toplumsal ortalama ile aynı olan üretim kollarında, üretim fiyatları
değerlerle aynı olur. Marx’ın deyimiyle, “ortalama ya da ortalamaya yakın
bileşimli sermayelerde üretim-fiyatı, demek ki, değerle aynı ya da neredeyse
aynı ve kâr da, bu sermayelerce üretilen artı-değerle aynıdır. Bileşimleri ne
olursa olsun, diğer bütün sermayeler, rekabetin baskısı altında bu ortalamaya
doğru gelme eğilimindedir.”K-3-157
20 Nisan 2014 Pazar
Genel Kâr Oranının Rekabet Yoluyla Eşitlenmesi, Piyasa Fiyatları ve Piyasa Değerleri, Artı Kâr
Labels:
artı kâr,
arz-talep,
genel kâr oranı,
işçi sınıfı,
Kapital-III,
kapitalizm,
küçük üretici,
meta değeri,
organik bileşim,
ortalama bileşim,
piyasa değeri,
piyasa fiyatı,
rekabet,
üretim fiyatı
17 Nisan 2014 Perşembe
Genel Bir Kâr Oranının Oluşması (Ortalama Kâr Oranı) ve Meta Değerlerinin Üretim Fiyatlarına Dönüşmesi
Marx, organik bileşimleri farklı olan ve toplam
toplumsal sermayeyi oluşturan, beş ayrı üretim kolu ele alıyor. Artı değer
oranlarını tüm üretim alanlarında aynı ( %100
)
kabul ediyor. Sabit sermayenin aşınan
yıpranan kısımlarının farklılığını bir yana bırakıp, değişmeyen sermayenin
bütünüyle aktarıldığını varsayıyor. Ayrıca, devir sürelerindeki farklılığı da
aynı (1 yıl ) olarak kabul ediyor. Marx bu varsayımlarla oluşturduğu, birinci
tablosunda, organik bileşimleri farklılığından dolayı, ürünler kendi
değerlerinden satılırsa, kar oranları da farklı olacağını belirliyor. Bunu
tabloda görelim.
Sermayeler
|
Artı-Değer
Oranı
|
Artı-Değer
|
Ürünün
Değeri
|
Kâr
Oranı
|
I. 80s+20d
|
%100
|
20
|
120
|
%20
|
II. 70s +
30d
|
%100
|
30
|
130
|
%30
|
III. 60s
+ 40d
|
%100
|
40
|
140
|
%40
|
IV. 85s+
15d
|
%100
|
15
|
115
|
%15
|
V. 95s+ 5d
|
%100
|
5
|
105
|
%5
|
Oluşturulan bu tabloda, aynı sömürü oranına karşın,
farklı organik bileşimlere tekabül eden, farklı kâr oranları elde edilmiştir. Demek
ki metalar, kendi değerlerinden satılsaydı, tabloda görüldüğü gibi farklı kâr
oranları olurdu. Hemen bir vurgu yapalım. Aslında bu durum kapitalizme aykırı
durumdur. Zira böyle farklı kâr oranları olsaydı ya da farklı kâr oranlarıyla
satılsaydı, kapitalizmden söz edemezdik.
Labels:
genel kâr oranı,
Kapital-III,
kapitalizm,
kar,
kâr oranı,
maliyet fiyatı,
organik bileşim,
sermaye bileşimi,
sömürünün gizlenmesi,
üretm fiyatı,
yabancılaşma
12 Nisan 2014 Cumartesi
KARIN ORTALAMA KARA DÖNÜŞMESİ - Farklı Üretim Kollarında Farklı Sermaye Bileşimleri ve Kar Oranlarında Bundan İleri Gelen Farklılıklar
Marx, bundan önceki kısımda, artı değer oranı sabit
kaldığı halde, kâr oranının değişebileceğini göstermişti. Bu bölümde Marx, bir
ülkedeki bütün sanayi kollarında, artı değer oranı ve iş günü uzunluğunu aynı
kabul ediyor. Zira Smith’in de ortaya koyduğu gibi, emeğin sömürülmesindeki bu
farklılıklar, telafilerle dengelenir ve ayrıca bu farklılıklar geçici ve yok
olandır. Örneğin iş günü, işçi sınıfı mücadelesiyle aynı duruma gelmektedir. Dolayısıyla
genel bir incelemede bunların önemleri yoktur. Başka bir deyişle tüm kapitalizmin
işleyişi açısından belirleyici değildir.
Diğer farklılıklardan; ücret farklılıkları, basit ve karmaşık emek arasındaki farka dayanır. Bunun sömürü yoğunluğuyla ilişkisi yoktur. Eğer karmaşık emeğe sahip olan biri, basit emeğe sahip olandan daha iyi ücret alıyorsa, onun emeği, aldığı fazla oranında, fazla artı değer üretir. “Ve, ücretler ile işgünlerinin ve dolayısıyla, farklı üretim alanları ve hatta aynı üretim alanındaki çeşitli sermaye yatırımları arasında artı-değer oranlarının eşitlenmesi, her türlü yerel engellerle frenlenmekle birlikte, kapitalist üretimin ilerlemesi ve bütün ekonomik koşulların bu üretim tarzının egemenliği altına girmesiyle gene de gitgide daha fazla ölçüde gerçekleşmektedir.” K-3-130 Dolayısıyla bu, kapitalist üretimin genel incelenmesinde gelip geçici olduğu için bir yana bırakılabilir.
Labels:
basit emek,
değer bileşimi,
Kapital-III,
kapitalizm,
kar oranı,
karmaşık emek,
organik bileşim,
teknik bileşim,
ücret
8 Nisan 2014 Salı
Tamamlayıcı Düşünceler
Bir üretim alanındaki kâr miktarı, o üretim alanındaki
artı değere eşit olsa dahi, burjuva, kârı artı değerle aynı şey olduğunu
düşünmeyecektir. Zira görüngüde kâr, artı değerden yani, karşılığı ödenmemiş
emekten bağımsız olarak görünmektedir.
Bu görüngünün nedenlerinde birisi, kârın dolaşımdan
doğuyormuş gibi görünmesidir. Yani, metaların değerinin üretilmesi değil de,
metaların değerinin gerçekleştiği yerde kârın oluştuğu sanılmasıdır. İkincisi
ise, kâr oranında görülen farklılıklardır. Artı değerin daha büyük ya da küçük kâr oranıyla ifade edilmesi, yani daha fazla ya da az kâr, “kapitalistin ya da
onun yöneticileri ile satıcılarının kişisel işbirliklerine büyük ölçüde
bağlıdır.”K-3-126 Bunu açıklamak için Marx’ın örneğine bakalım.
Labels:
artı değer,
değişen sermaye,
Kapital-III,
kar,
kâr oranı
5 Nisan 2014 Cumartesi
Fiyat Dalgalanmalarının Etkisi
I. Hammadde
Fiyatlarında Dalgalanmalar ve Bunların Kar Oranı Üzerinde Doğrudan Etkileri
Artı değer oranında, değişme olmadığı var sayımıyla
hareket ediliyor. Hammadde fiyatlarındaki değişme, değişmeyen sermayeyi etkiler
ve dolayısıyla da, kâr oranını daima etkiler. Marx burada, yalnızca
makinelerin üretiminde kullanılan, ya da makine üretimine hizmet eden yardımcı
maddelerin, fiyat dalgalanmalarıyla değil, bunların, metaların üretim sürecine
girmeleri ölçüsünde fiyatlardaki değişmelerle ilgilenmektedir. Burada bir de
uyarı yapıyor. Hammaddelerin, doğal zenginliklerinin avantajının, kendini
sermayenin bir doğurganlığı gibi gösterdiğini, bunun da ücret yüksekliği ya da
düşüklüğünden bağımsız olarak, kâr oranını belirleyen etmenlerden olduğunu
belirtiyor.
Labels:
bunalım,
dış ticaret,
emek gücü,
fiyat,
fiyat dalgalanmaları,
hammadde,
Kapital-III,
kapitalizm,
kâr oranı,
sermayenin bağlanması,
sermayenin serbest kalması,
tekel,
ücret,
yeniden üretim süreci
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)