Sanayi sermayesinin devri, hem üretim sürecini hem de
dolaşım sürecini kapsar. Yani sanayi sermayesinin devri, üretim ve dolaşım
sürecinin birliğidir. Tüccar sermayesinin devri ise, bağımsızlaşmış bir hareket
olarak, satın alma ve satış hareketidir. Dolayısıyla “P-M, M-P, ticari açıdan, tüccar
sermayesinin devridir.”K-3-266 Yani, paradan metaya, metadan da tekrar paraya
hareketidir. Örneğin 100’e alınan bir meta 110’a satıldığında tüccar
sermayesinin devresi tamamlanmıştır. Tüccar sermayesinin, bir yıldaki devir
sayısı ya da devir hızı, bu alış ve satış hareketinin, başka bir deyişle P-M-P'
hareketinin kaç kez yinelendiğine bağlıdır.
23 Mayıs 2014 Cuma
Tüccar Sermayesinin Devri Fiyatlar
Labels:
bunalım,
Kapital-III,
kâr kitlesi,
kâr oranı,
kriz,
ortalama kar,
sanayi sermayesi,
tüccar kârı,
tüccar sermayesi
19 Mayıs 2014 Pazartesi
Ticari Kâr
Marx bu bölümde tüccar tarafından mata almak için
yatırılan sermayenin, yatırdığı değişmeyen sermayesinin ve değişen sermayesinin
durumunu irdeliyor.
Sermayenin dolaşım alanındaki saf işlevleri, yani metadan paraya ve paradan metaya başkalaşım işlevleri, ne değer ne de artı değer yaratır. Bu işlevi, ister sanayi kapitalisti kendisi yerine getirsin, isterse tüccar kapitalisti yerine getirsin hiçbir şey fark etmez. Satın almayla satma işi ne değer ne de artı değer yaratır.
Demek ki, tüccar sermayesi, dolaşımdaki başkalaştırma
işleviyle, ne değer ne de artı değer yaratmaktadır. Değer ve artı değer
yaratmadığı gibi, kendi değerini de ürüne aktaramaz. Ama bütün bunlara karşın,
tüccar sermayesi de, yeniden üretim sürecinin bir evresi olduğu için, çeşitli
üretim alanlarında iş gören sermayeler gibi, yıllık ortalama kârdan payını almalıdır.
Üstelik bu kâr, sanayi sermayesinin ortalama kârı kadar olmalıdır. Aksi
durumda, yani tüccar sermayesinin ortalama karının az olması durumunda, tüccar
sermayesinin bir kısmı, ticari alandan çekilip, sanayi sermayesine çevrilirdi.
Ya da tüccar sermayesinin ortalama daha fazla kâr sağlaması durumunda, sanayi
sermayesinin bir kısmı tüccar sermayesine çevrilirdi.
Labels:
dolaşım,
dolaşım maliyeti,
Kapital-III,
kapitalizm,
kâr oranı,
ortalama kâr,
saf dolaşım maliyeti,
ticari işçi,
tüccar,
tüccar sermayesi,
üretken olmayan işçi,
vasıflı emek
13 Mayıs 2014 Salı
META-SERMAYENİN VE PARA-SERMAYENİN TİCARET SERMAYESİNE VE PARA TİCARETİYLE UĞRAŞAN SERMAYEYE DÖNÜŞMESİ (TÜCCAR SERMAYESİ)- Ticaret Sermayesi
Marx, tüccar sermayesini iki alt biçime ayırıyor.
Bunlardan birisi, ticari sermaye, diğeri ise para ticaret ile uğraşan
sermayedir. Marx, modern ekonomi politiğin en iyi temsilcilerinin dahi, ticaret
sermayesi ile sanayi sermayesi ayırımı yapmadığını, ticaret sermayesinin
kendine özgülüğünü görmezden geldiklerini belirtiyor.
8 Mayıs 2014 Perşembe
Yasanın İç Çelişkilerinin Serimi
I.Genel
Kapitalist üretim biçiminde, kâr oranlarının düşme
eğilimi yasasının da açığa çıkardığı gibi, sermayenin birikimi kendisini
çelişkilerle ifade eder. Bir yanda birikimin zorunluluğu, bir yanda ise bu birikim
için kullanılan yöntemin (emeğin üretkenliğinde artış) birikimin engeli haline
gelmesi bu çelişkinin ifadesidir.
Toplam sermayenin, kendisini genişletme oranı ya da kâr oranı, kapitalist üretimin dürtüsüdür. Ne var ki kâr oranında düşme, yeni sermayelerin
oluşmasını engeller ya da yeni sermayelerin oluşmasını yavaşlatır ve böylece
sermayenin gelişmesinin engeli haline gelir. Öyle ki kâr oranlarındaki “bu
düşme, aşırı üretimi, spekülasyonu, bunalımları ve artı nüfusla birlikte
artı-sermayeyi besleyip büyütür.”K-3-215 Demek ki, kapitalist üretimin, başka
bir deyişle sermayenin genişlemesinin bir sınırı vardır. Bu sınırı sermayenin
kendisi, başka bir deyişle kapitalizmin kendisi koyar. Öyleyse kapitalizm de
sınırları olan ve tarihsel bir sistemdir ve geçicidir.
Labels:
artı değer,
aşırı sermaye birikimi,
bunalım,
ek emek,
ek kâr,
emek üretkenliği,
Kapital-III,
kapitalist,
kapitalizm,
kâr oranı,
kriz,
nispi aşırı nüfus,
rekabet,
Ricardo,
sömürü,
tüketim gücü
3 Mayıs 2014 Cumartesi
Zıt Yönde Etkiler
Emek üretkenliğinin, hızla gelişmesiyle birlikte, kâr
oranlarındaki düşüşün, neden daha büyük ve hızlı olmadığı iktisatçıların bir
anlam veremediği bir durumdur. Öyle ya, sermaye muazzam bir şekilde artarken, kâr
oranları sürekli düşerken süreç halen devam etmektedir.
Marx, kâr oranlarının düşmesi gerçeğini ortaya koyduktan
sonra, bu genel yasanın etkisine ters düşen ve bu yasayı, bir eğilim haline
getiren karşıt etkilerin olduğunu belirtiyor. Kâr oranı, sermayenin organik bileşiminin büyümesiyle artar,
lakin bu artış, organik bileşimin büyümesi oranında olmaz. Zira yasaya karşıt
etkiler vardır. Marx’a göre bu karşıt etkiler, yasayı bir
eğilim haline getiriyor. Bunu Marx, şöyle ifade ediyor: “Genel yasanın etkisine ' ters düşen
ve onu yok eden, ona yalnızca kendine özgü bir eğilim niteliği veren ve bu
yüzden, genel kâr oranındaki düşmeden, bir düşme eğilimi olarak söz etmemize
neden olan bazı zıt yönde etkilerin işe karışmaları gerekir.” K-3-206
Marx, zıt yönde etki yapan güçlerin en genel olanlarını veriyor.
Labels:
artıdeğer kitlesi,
dış ticaret,
hisse senetli sermaye,
işgünü,
Kapital-III,
kar oranı,
nispi aşırı nüfus,
organik bileşim,
sömürü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)