13 Mayıs 2014 Salı

META-SERMAYENİN VE PARA-SERMAYENİN TİCARET SERMAYESİNE VE PARA TİCARETİYLE UĞRAŞAN SERMAYEYE DÖNÜŞMESİ (TÜCCAR SERMAYESİ)- Ticaret Sermayesi

Marx, tüccar sermayesini iki alt biçime ayırıyor. Bunlardan birisi, ticari sermaye, diğeri ise para ticaret ile uğraşan sermayedir. Marx, modern ekonomi politiğin en iyi temsilcilerinin dahi, ticaret sermayesi ile sanayi sermayesi ayırımı yapmadığını, ticaret sermayesinin kendine özgülüğünü görmezden geldiklerini belirtiyor.

Toplumun toplam sermayesi ele alındığında, sermayenin devresinin üretim ve dolaşım evrelerinden oluştuğunu biliyoruz. Toplumun toplam sermayesinin bir kısmı, her zaman piyasada, paraya çevrilecek metalar biçiminde ya da metalara çevrilecek para biçiminde bulunur. Yani dolaşım alanında bulunurlar. Dolaşım sürecindeki bu sermayeler, sürekli olarak paradan metaya, metadan paraya biçimsel bir başkalaşım içerisindedirler. Bu başkalaşım, işbölümü gereği, özel bir sermayenin özel işlevi olarak ayrıldığında, meta sermaye, ticari sermaye biçimine girer. Bu ticari sermayenin aktörleri tüccarlardır. Tüccarlar, hiçbir şekilde üretim etkinliğinde bulunmadan, satmak amacıyla meta satın alırlar, aldıkları metaları da tekrar paraya dönüştürerek, işlevlerini yerine getirirler. Dolayısıyla da, onların sermayeleri (ticari sermaye) daima, dolaşım alanında bulunur. Demek ki, toplumsal sermayenin, tüccarlara ait olan kısmı, devamlı olarak başkalaşımdan geçerek, piyasada dolaşım sermayesi olarak bulunur.

Meta ticareti yapan kimse, genellikle kapitalist olarak piyasada her şeyden önce, kapitalist olarak yatırdığı belli bir miktar paranın temsilcisi şeklinde görünür…”K-3-238 ve onun bu ilişkideki adı tüccardır. Onun bütün derdi, elinde bulunan belli miktarda bir parayı, çoğaltmaktır. Yani, başlangıçta para biçiminde yatırdığı değeri, başkalaşım sürecinden geçirerek, daha fazla değere ulaşmaktır. Bu süreç, daha önce de görüldüğü üzere P–M–P' dür. Anlamı, sermaye biçiminde yatırılmış belli miktarda para ile meta satın alınacak, bu metalar satıldığında, yatırılmış paradan daha fazla paraya ulaşılacaktır ve bu hareket kendi işlevi dışında kalan üretim süreciyle kesintiye uğramadan, sürekli olarak yinelenecektir. 

Tüccar, sanayiciden metaları satın aldığında, sanayici hemen üretim sürecini yeniden başlatabilir. Zira sanayici metasının satışını tamamlamıştır ve tüccarın elindeki metaların satışı artık onu ilgilendirmez. Ama tüccar için henüz metaların satışı gerçekleşmiş değildir. Sanayici üretim sürecini yeniden başlatıp yoluna devam ederken, tüccarda satın almış olduğu metalarla pazarın yolunu tutmuştur. Zira tüccar elindeki metaları satmak ve onları para biçimine dönüştürmek zorundadır. Bu biçimsel dönüşümü sağlama işi tüccarın işidir ve tüccar bu iş için sermaye yatırmıştır. Dolayısıyla ticari sermaye, kendine özgü bir işlevi olan sermayedir ve bu sermaye toplumsal sermayenin bağımsız bir kısmıdır. Eğer bu işi tüccar yürütmeseydi, sanayici yürütecekti. Bu nedenle de, sanayi sermayesinin, kendine özgü bir kısmıdır ama tüccarın faaliyeti altındadır. Bu işi tüccar yaptığı için, bu alana tüccar sermaye yatırdığı için, sanayici kapitalistin sermaye ihtiyacı da azalmış olur ve ayrıca bu alanın tüccar şahsında bağımsızlaşmasıyla bu süreç daha hızlı yürütülür. Böylece, sermayenin dolaşım evresi kısalmış olur. 

Marx ticaret sermayesinin, üretici kendi malını kendisi satarken, üretim sürecinin özel bir evresini temsil ediyorken, şimdi ona bağımsız bir şekilde iş gören bir sermaye niteliğini veren şeyin ne olduğunu soruyor ve yanıtlıyor. Metaların satışı için yatırılan sermayenin ticaret sermayesi olarak bağımsızlaşmasının, tüccar sermayesi olarak bağımsız biçime bürünmesinin birinci nedeni, meta sermayenin üreticinin değil başkasının (tüccarın) elindeyken başkalaşımdan geçmesidir. İkinci nedeni ise, bağımsız dolaşım aracısı durumuyla tüccarın para sermayeyi yatırmasıdır. Yeniden üretim sürecinde sanayi sermayesindeki M–P, yani meta sermayenin para sermayeye çevrilmesi, tüccar için P–M–P', yani meta satın alma, alınan metanın satışı ve böylece kendisinden ayrılan para sermayenin fazlasıyla kendisine dönmesi biçimini alır. Böylece meta sermaye, ticaret sermayesinde bağımsız biçime bürünür. Zira tüccar, sadece bu meta sermayenin başkalaşımını sağlamak için sermaye yatırır ve para sermaye bunu sürekli meta alıp satma işiyle başarır.

Tüccar sermayesi, yalnızca bu alım ve satım için kullanılan bir sermayedir. Bu nedenle de, meta sermaye ve para sermaye dışında başka bir biçime bürünemez. Yani üretken sermaye biçimine bürünemez ve her zaman, dolaşım alanında kalır ve üretim alanına giremez. O halde, tüccar sermayesi tüccar tarafından yatırılmış para sermayedir ve üretken bir sermaye değildir. “Tüccar sermayesi işte bunun için ne değer ne de artı-değer yaratır hiç değilse doğrudan doğruya yaratmaz.”K-3-246 Sadece dolaşım zamanının kısaltılması yoluyla, artı değerin artışına katkıda bulunmuş olur. Yani başka bir deyişle, dolaşımı hızlandırarak, yeniden üretim sürecine katkıda bulunur. Ayrıca piyasanın genişlemesine, sermayenin geniş ölçekte iş görmesine yardım eder ve ayrıca, sanayi sermayesinin birikimini teşvik ederek katkıda bulunur. “Dolaşım zamanını kısalttığı ölçüde, artı-değerin yatırılan sermayeye oranını, şu halde kâr oranını yükseltir.”K-3-247 Eğer sanayici kapitalist metasını kendisi nihai tüketiciye satmayı bekleseydi, üretim süreci kesintiye uğrayacaktı. Ya da bu kesintiyi yapmamak için üretimi kısacaktı. Oysa tüccar bu iş için sermaye yatırarak, süreci bağımsızlaştırmış ve daha hızlandırmış oldu.

Son olarak belirtelim ki, toplumsal sermayenin bir kısmı daima, tüccar sermayesi biçiminde bulunur ve satın alma ve satış işini, diğer bir deyişle sermayenin başkalaşımını sağlar. Eğer toplum, bu sermayeyi üretken bir şekilde kullansaydı, toplumun üretken sermayesi artardı. Lakin bu kez de, sanayi kapitalisti, bu başkalaşımı sağlamak için, elinde daha fazla yedek akçe bulundurmak zorunda kalacaktı. Zaten kapitalizmin henüz başlangıç dönemlerinde durum böyleydi. Sanayi kapitalistleri kendi metalarını tüccar aracılığı olmadan kendileri gerçekleştiriyorlardı. Bu nedenle de tüccarın yatırması gereken sermayeyi onlar yatırmak durumundaydı. Bu iş için gereken zamanı da sanayi kapitalistleri harcamak durumundaydı. Ama kapitalist üretimin gelişmesi ölçüsünde ticari alan özerkleşmiştir. Bu alan tüccarın sermaye yatırdığı alan halini almıştır.

Bu bölümü bir vurguyla bitirelim: “Tüccar sermayesi, dolaşım alanında işlev yapan sermayeden başka bir şey değildir. Dolaşım süreci, toplam yeniden-üretim sürecinin bir evresidir. Ne var ki, dolaşım sürecinde hiç bir değer, dolayısıyla hiç bir artı-değer üretilmez.”K-3-246 Yalnız burada üretim sürecinin dolaşım alanında devam ettiği ulaştırma(meta taşınması) ve metaların depolanması durumunu ayrı tutmak gerekir. Çünkü metaların taşınması ve depolanması hallerini üretken sürece katmak gerekir. Zira bu durumda değer de artı değerde üretilir. Esas dolaşım alanında olan şey, sadece, aynı miktar değerin metadan paraya paradan metaya biçim değiştirmesidir. Yani aynı değerin biçim değiştirme durumudur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder